İnsan Faaliyerleri Nasıl Küresel Isınmaya, Ekolojik ve İklim Krizine Yol Açıyor?

İnsanın ısınma, ulaşım, beslenme, üretim faaliyetlerindeki fosil yakıtların kullanımı, hızla artan dünya nüfusu ile şehirleşme, yeşil alanların yok edilmesi, tarım alanlarının uygunsuz kullanımı hem karbondioksit ve sera gazları salımını artırıyor, hem de kimyasallar ve zehirli atıkların topağa, suya, denizlere karışması, doğaya ve ekolojik sisteme geri döndürülemez hasarlar veriyor.

Dünyanın, insanlığın ve tüm canlıların sürdürülebilir yaşamını tehdit eden gelişmeler neler?

 

Küresel Isınma ve İklim Krizi’nde Gezegenimizin Devamlılığının Sınırı Aşıldı!*

Küresel Isınma Nedir?

Atmosferdeki ısınmanın ana sebebi insanın yarattığı karbon ve diğer sera gazlarının salımı.

Karbon ve metan, azot oksit, florin gibi diğer sera gazlarının, son  800 bin yılda en yüksek seviyeye ulaşması nedeniyle yeryüzünün ısısı ve atmosfer sıcaklığı canlıların yaşayamayacağı ölçüde artıyor.

Nasıl mı?

  • Normalde atmosferdeki sera gazları, yeryüzündeki ısının bir kısmını tutarak yeryüzündeki ısı kaybına engel olur.
  • Sera gazları olmasaydı yeryüzünün ortalama sıcaklığı -18°C civarında olurdu, denizler,  nehirler ve okyanuslar donardı.
  • Ancak özellikle ‘Sanayi Devrimi’ sonrasında atmosferdeki sera gazlarında %40 oranında bir artış yaşandı*:
  • Atmosferdeki karbondioksit konsantrasyon oranı endüstri devrimine kadar düşük ve stabil iken, 1998’de 35 milyar ton karbondioksit yani 350 PPM’e ulaştı. Ve aslında dünya üzerinde yaşamın sürdürülebilirliğini sağlayan sınır 1998 ‘de aşıldı.
  • Şu anda atmosfere yılda ortalama 41.5 milyar ton karbondioksit salıyoruz, havadaki karbondioksit 40 PPM ile gezegenimizin sınırı aşılmış durumda.
  • Ve eğer önlem alınamaz ve karbon seviyesi 450 PPM’e ulaşırsa dünya üzerinde tüm yaşam sonlanacak
  • Yani şu an gelecek nesillerin kaynaklarını kullanıyoruz.

 

  • Dünya ısısı 1.2 derece yükseldi ve yükselmeye devam ediyor:
  • Ocak 2020: tüm dünya tarihindeki en sıcak Ocak oldu.
  • 2019: tüm dünya tarihindeki en sıcak hava ve deniz sıcaklığı yaşanan yıl oldu.
  • Son 20 yıl, dünya tarihindeki en sıcak hava rekoruna sahip
  • Kuzey kutbunda hava sıcaklığı 30 derecelere ulaştı.
  • Antarktika’nın sıcaklık artışı %40’lara ulaştı.

 

  • 2030 yılında küresel sıcaklık +1.5 C artış gösterecek. 21. yüzyıl sonuna doğru ise +2C artış bekleniyor.
  • Dünyanın üzerinde yaşam koşullarının dengede tutabilecek küresel ısınma sınırı maksimum 1.5 derece.
  • Bu ısınmanın getireceği kuraklık, su kaynaklarının tükenmesi ve iklime bağlı doğal felaketler bu dünya üzerindeki tüm canlıların ve insanın yaşamını imkansız hale getirecek.
  • Dünya atmosferindeki ısınmanın 2030’da ve 2050’de 1,5 derece ile kısıtlı kalması hedefine ulaşabilmek için enerji kaynaklarının fosil yakıt tüketimden yeşil enerjiye geçmesi, üretimden ısınmaya, ulaşımdan inşaata, tarımdan hayvancılığa, gıdadan tekstile karbon salımının engellenmesi gerekiyor.

 

Küresel Isınma Nasıl İklim Krizine Yol Açıyor?

Karbon salımının yol açtığı küresel ısınma nasıl iklim krizine yol açıyor? diye özetlemek istersek:

  • Buzullar eriyor, buzulların erimesiyle deniz seviyesi yükseliyor! Buzullar, deniz buzları ve karbon içeren donmuş toprakların erimesi metan gazı ortaya çıkartıyor, artan kuraklık çölleşmeye ve toprakların verimsizleşmesine yol açıyor, ısınan okyanuslar ve artan su seviyesi hem deniz altı yaşamını hem de kıyı şeritlerindeki yaşamı zorlaştırıyor.
  • Aşırı Sıcaklar ve Doğal Felaketler artıyor: İnsanların jeo-fizik kaynaklı doğal felaketlerden zarar görme oranı son 10 yılda çok arttı. Hava koşullarında ekstremlere yaşanıyor: Isınan hava sıcaklığı rutubeti, şiddetli yağışları, sıklaşan selleri, şiddetli kar yağışlarını, kasırgaları, sıcak hava dalgalarını, kuraklığı arttırıyor
  • Biyolojik çeşitlilik tehdit altına giriyor! Flora, fauna, hayvan türleri yok oluyor, ormanlar tahrip oluyor ve beraberinde tüm canlılar zarar görüyor.
  • Okyanus ve denizlerde asit oranı atıyor! Deniz altı canlılarının, mercanların, planktonların yok olmasına ve su ürünleri yetiştiriciliği, balıkçılıkta kayıplara sebep oluyor.
  • insanlığın devamını sağlayacak besinleri kaybediyoruz!
  • Ayrıca dünyadaki yağmur ormanlarının ve toprakların tahribatı karbon emisyon kapasitesini iyice düşürerek iklim krizinin ve küresel ısınmanın katlanarak artmasına sebep olacak.
  • Ve tüm bunlar daha fazla küresel ısınmaya ve iklim krizinin katlanarak artmasına neden oluyor.

 

Eğer Önlem Almaz İsek – Gezegenimizin Sınırları Nedir?*

1962’de Rachel Carson Silent Spring – Sessiz Bahar kitabı ile, insanlığın gelişmesinin doğanın kaynaklarının sınırlarına kadar dayandığını ilk kez gözler önüne serdi

1972’de Roma Kulübü için Dennis ve Donella Meadows, Jorgen Randers ve William Behrens’ın hazırladığı ‘Limits to Growth’ yani Büyümenin Sınırları raporu, gezegenimizde sınırsız büyümenin mümkün olamayacağının ortaya koydu. Ancak Büyümenin Sınırları, dünya kaynaklarını en fazla ne kadar tüketebileceğimiz üzerine bir yaklaşımla kurgulamıştı ve her zaman yeni gelişebilecek teknolojileri ve malzemeleri güvenildiği için insanlık açısından umutsuz bir gelecek tablosu çizmiyordu. Ve sürdürülebilirlik kavramı dikkate alınmadı. Ancak insanlık büyümenin önünde bir sınır göremese de, yaşadığımız gezegen karşımıza doğal sınırlarını koymaya başladı.

Gezegensel Sınırlar

Sürdürülebilir gelişme kavramına Büyümenin Sınırları yaklaşımının tam tersi bir bakıştan ulaşmaya çalışan bir yaklaşım, 2009 yılında, Johan Rockström ve Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Will Steffen’in öncülük ettiği ‘Gezegen Sınırları’ çalışmasında ortaya çıktı.

İnsanlığın büyümek için kullanacağı hammadde kaynaklarının sınırlarından bağımsız olarak, asıl gezegenin önümüze koyduğu sınırları ortaya koyuyor. Yani dünya üzerinde yaşamın sürdürülebilirliğini istiyorsak, içinde kalmamız gereken sınırları hem kavramsal hem de değersel olarak belirledi.

Yani gelecekte dünyanın, insanlığın ve tüm canlıların sürdürülebilir gelişimi için ön koşul olarak belirlenen 9 Dünya sistemi sürecinde yaşamı tehdit eden sınırlara ne kadar yaklaştığımızı ya da aştığımızı belirleyen bir çalışma bu.

Bu çalışma zaman içinde çevre bilimcileri, uluslar arası örgütler, sivil toplum kuruluşları ve hükümetler, tarafından kabul görüp çoğu uluslar arası anlaşmanın temel felsefesini oluşturmayı başardı.

 

 

 

Devamı: İklim Krizi sebebiyle Dünyamızı, İnsanlığı ve Tüm Canlıları Bekleyen Sorunlar Nedir? 

Zeynep Atılgan Boneval

İKLİM KRİZİ – SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA – SÜRDÜRÜLEBİLİR SEYAHAT – YAZI SERİSİ

*Yazıdaki bilgilerin kaynakları İKLİM KRİZİ – SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA – SÜRDÜRÜLEBİLİR SEYAHAT  giriş yazısının en altında yer alıyor.