Nevşehir, Niğde, Aksaray üçgeni arasında yer alan Kapadokya ismini Persler’in “Güzel Atlar Ülkesi” anlamındaki Katpatukya kelimesinden alıyor. Kapadokya’nın orijinal taş ve kaya şekilleri 60 milyon yıldır süren ve halen devam eden doğal bir oluşum. Toroslar’ın yükselmesiyle Erciyes, Hasan Dağı ve Göllüdağ yanardağları faaliyete geçerek lav püskürtmeye ve de volkanik toplar fırlatmaya başlamış. Platolara yayılan küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturmuş ve tüflerin üzeri yer yer ince bir lav tabakası ile örtülmüş. Lavlar soğuyup sert bazalttan oluşumlara dönüşmüş. Rüzgar, yağmur ve sellerin etkisiyle bazalt kayalar çatlamış, alttaki tüfler aşınmış ve adeta şapkaları olan kayalar ortaya çıkarak, halkın deyimi ile ‘peri baca’larını oluşturmuş. Zamanla uçsuz bucaksız kanyonlar ve derin vadiler ortaya çıkmış.
Binlerce yıl önce bölgeye ilk yerleşen insanlar, doğanın marifetine uyum sağlamış ve tüflerin kolay kazılabilen yüzeylerini oyarak, mağara evler, sığınaklar, kiliseler, manastırlar, yeraltı kentleri yaratmış kendisine. Ve zaten adeta uzayda bir yer görünümü taşıyan Kapadokya’nın katmanlarına daha da gizemli ve mistik bir atmosfer eklenmiş. Eşi benzeri bulunmayan bu diyarlarda, doğanın ve insanoğlunun olağanüstü macerasına şahit oluyorsunuz. Aslında Kapadokya’nın her beldesi kendi özgü doğal yapısı ve gizemli köşeleriyle gezginlere gerçeküstü bir keşif ve macera yolculuğu sunuyor. (Kapadokya haritası yazının en altında yer alıyor)
Kapadokya’da şöförlü araç kiralamanız tavsiye olunur. Çünkü hem mesafeler taksi ile gitmek için uzak hem de bazı vadileri ve köyleri yolları kendi başınıza bulmak kolay değil. Ayrıca şöförlü araç sayesinde vadi yürüyüşlerinizin başında araçtan inip, bitiminde araca binebiliyorsunuz. Aksi taktirde vadileri gidiş-dönüş iki kez yürümeniz gerekiyor. (Konforlu araç filosu, güvenilir şöförleri ve uygun fiyatları ile İnci Turizm’i tavsiye ederiz: 0384 214 14 15)
PERİ BACASI YERLEŞİMLERİ VE KAYA KİLİSELER:
İlk kez gelenler için dünyada eşi benzeri olmayan peri bacalarını keşfetmek en etkileyici deneyim. Göreme Açık Hava Müzesi ve Paşabağ Vadisi ilk görülmeye değer yerler. Ancak en iyi korunmuş kiliseler Ihlara Vadisinde, biraz uzak olduğu ve de uzun bir vadi olduğu içib ziyaret tüm gün sürüyor, birkaç günü olanlar veya sık gelenler mutlaka Ihlara Vadisini görmeli.
GÖREME AÇIK HAVA MÜZESİ
Çok büyük bir Bizans manastır yerleşkesine ev sahipliği yapan Göreme, aslında dünyadaki doğal, tarihi, kültürel ve de dini bir öneme sahip ender yerlerden. 4. Yüzyılda Hristiyanlığı yaymak için bölgeye gelen Hristiyan misyoner rahipler, doğal bir barınak olan peri bacalarına yerleşiyorlar. Yavaş yavaş büyüyen yerleşke kayalara oyulan manastırlar, kiliseler, şırahaneler, tandır odaları, inziva odaları ve evler ile genişlemeye başlamış. Ve büyük ve güvenli yeraltı kentleri eklenerek dini önem taşıyan büyük bir uygarlığa dönüşmüş. Öyleki 17.yy’da Hristiyanlar için bir haç rotası halini almış. Göreme Açık Hava Müzesi erken dönem Hristiyanlıktan Bizansa uzanan 30’dan fazla kaya kiliselere ev sahipliği yapıyor. Bazı kiliselerde hala çok iyi korunmuş duvar ve tavan resimleri yer alıyor. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak koruma altına alınan Göreme Açık Hava Müzesindeki en güzel kiliseler Elmalı, Karanlık ve Tokalı kiliseleri. Tarihi 11. yüzyıla dayanan Karanlık Kilise, yüzlerce yıldır ışıksız kaldığı için – aralarında İsa’nın gençlik çağını resmeden – çok iyi korunmuş freskleri ile mistik bir atmosfere sahip (10TLlik ayrı bir giriş ücretine tabi, ancak kesinlikle değer). Tokalı kilisesi, çok bölümlü epey büyük bir kilise. İsa’nın hayatından farklı dönemleri resmeden 11. yüzyıldan kalma renkli fresklerin, Kapadokya’daki duvar resim sanatının doruğunu temsil ettiği söyleniyor. Elmalı kilisesi ufacık ancak çok iyi korunmuş kızıl renkli resimleri ve de İsa’nın göğe yükselişini resmeden harika bir fresk var. Freskleri gördüğünüzde okuma yazmanın pek bilinmediği zamanlar, duvar resimlerinin dinin yayılmasındaki etkisini daha iyi kavrıyorsunuz. Freskleri iyi korunmuş diğer görülebilecek kiliseler ise Kızlar ve Erkekler Manastırı, Yılanlı Kilise, Aziz Basil Kilisesi, Çarıklı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi. Göreme Açık Hava Müzesi Kapadokya’nın en çok ziyaretçi alan yeri. Bu sebeple sabah erken hatta açıldığı saatte gitmenizi tavsiye ederim, yoksa çok kalabalık oluyor.
PAŞABAĞ VADİSİ
Avanos yolu üzerinden bir kilometre içerideki Paşabağ vadisi kendisine özgü çok gövdeli ve çok başlı peri bacaları ile ünlü. Boyları on dört metreye kadar uzanan yanyana dizilmiş gökyüzüne uzanan peri bacaları gerçekten görkemi bir görüntü sergiliyor. Eskiden rahiplerin inzivaya çekilmek için geldiği bu vadinin ismi ‘Rahipler vadisi’ymiş. Üç başlı bir periba casında Aziz Simeon adına yapılmış bir şapel ve inziva hücresi var. Vadiden yukarı yola tırmanırsanız, bir nefes almak için soluklandığınızda aşağıdaki nefis manzara tüm yorgunluğunuzu unutturuyor.
ZELVE AÇIK SARAYI
Aktepe’nin dik ve kuzey yamaçlarına kurulu üç vadiden oluşan Zelve, peri bacalarının en yoğun olduğu bölge. Buradaki peri bacaları daha sivri uçlu ve geniş gövdeli. Zelve 9. ve 13. Yüzyıllar arasında önemli bir Hristiyan yerleşkesi ve dini merkeziymiş. Ayrıca piskoposluk merkezi olduğu için rahiplerin dini eğitim merkezide buradaymış. Bu sebeple bolca tüf kayalara oyulmuş kiliseler, mağara evler ve de Roma mezarları yer alıyor Zelve’de. Balıklı ve Üzümlü kiliseler görülmeye değer. Zelve’yi gezmek 2-3 saat sürüyor ve vadideki peri bacalarının görüntüsü özellikle akşamüstü güneşin turuncu ve pembe ışıkları ile sürreal bir hal alıyor.
IHLARA VADİSİ
Biraz uzak olsa da en güzel vadi yürüyüşü Ihlara Vadisinde. Hasandağı’ndan püsküren bazalt ve andezit içerikli lavların soğumasıyla oluşan çatlak ve çömlekler sonucu oluşan Ihlara, yer yer yüz ve yüz elli metre arasında değişen derinliğini, ortasından akan Melendiz nehrine borçlu. Korunaklı coğrafyası ile Ihlara vadisi keşiş ve rahipler için uygun bir inziva ve ibadet, savaş dönemlerinde olan uygarlıklar için de gizlenme ve korunma yeri olmuş. Vadi boyunca yer yer tüneller ile birbirine bağlanan kayalara oyulmuş kiliseler, manastırlar, barınaklar, mezarlar yer alıyor. Kiliselerde 6.ve 13.yüzyıllar arasında yapılmış duvar resim ve süslemeleri var ve en iyi korunmuş olanlar Ağaçaltı, Pürenliseki, Kokar, Yılanlı ve Kırkdamaltı Kiliseleri. Asıl kiliselerin duvar resimlerinin vadi boyunca değişkenlik göstermesi enteresan. Ihlara’ya yakın olan kiliselerin duvar resimleri doğu etkisi taşırken, Belisırma yakınındakiler Bizans etkisini yansıtıyor. Ihlara’dan başlayan Selime’de son bulan vadi 14 km uzunluğunda. Ancak yol hafif engebeli olduğu için tamamı 5 saat sürüyor. Dilerseniz Belisırma’dan başlayarak kısaltabilirsiniz. (Ihlara Ürgüp’e 1.5 saat uzaklıkta).
ÇAVUŞİN VE GÜLLÜDERE
Göreme Avanos yolu üzerinde Kızıl Vadi’den sonra yer alan Çavuşin Kapadokya’nın en eski yerleşkelerinden birisi. Vaftizci Yahya adına 5. yüzyılda yapılmış kilisesi bölgenin en eski kilisesi olarak biliniyor. Son yıllarda kayaların kopması ile yıkılmış olsa da avlusu Kapadokya’da hiç görülmeyen genişlikte inşaa edilmiş. Çavuşin Köyüne 2 kilometre uzaklıktaki Güllüdere vadisinde bulunan 6. ve 7. yüz yıllararası inşaa edilmiş Güllüdere Kilisesi, dikdörtgen planlı, düz tavanlı ve tek apsisli orjinal bir yapıya sahip. 9. ve 10.yy’larda kiliseye bir apsis daha eklenmiş. Güllüdere Kilisesi haricinde yakınlarda dört kilise daha yer alıyor. Zelve’den başlayarak, Peri vadisi, Kızıl Vadi, Çavuşin, Güllüdere ve Paşabağları yönünde devam eden kilise yoğunluğu, bu hattın Hristiyanlar için büyük bir öneme sahip olduğu, ve büyük sayıda rahiplere ve keşişlere meskeni olduğunı gösteriyor.
GÜLŞEHİR AÇIK SARAY’I
Gülşehir açık sarayında 9. ve 10. yüzyıla ait kiliseleri, değişik şekillerde peri bacalarını ve Gülşehir’in simgesi olan Mantar Kayayı görebilirsiniz.
Gülşehir’in hemen girişinde yer alan iki katlı Aziz Jean Kilisesin’de çok iyi korunmuş İncil’den süslemeler çok güzel. Gülşehir’den Hacı Bektaş-ı Veli’nin türbesinin ve de içinde cami, çamaşırhane, hamam, aş evi, konuk evi ve çeşmeler yer alan külliyenin bulunduğu Hacı Bektaş köyüne gidebilirsiniz.
SOĞANLI VADİSİ
Doğuda yer alan Soğanlı ise bölgenin üç önemli vadisisinden birisine ev sahipliği yapıyor. Yüzlerce peri bacası kilisenin yer aldığı Soğanlı vadisi, Kapadokya’nın az bilinen ve keşfedilmeyi bekleyen bölgelerinden birisi. Soğanlı köyü ise el yapımı bez bebekleri ile meşhur. Aile kadınlarının bir geleneği haline gelen bu bez bebekler gelinden, yün eğrene, testi taşıyandan, çocuk büyütene farklı tasvirler içeriyor.
KAPADOKYA’NIN YER ALTI ŞEHİRLERİ
Kapadokya’da Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak, Tatlarin ve Mazı gibi pek çok yeraltı şehri var. Gezmek için en ideal olanları Derinkuyu ve Kaymaklı. Zamanında akınlardan ve işgallerden korunmak için bölgede yaşayanların yerin altında inşa ettikleri katman katman yapılar. Birbirine tüneller ile bağlı yaşam alanlarından oluşan yeraltı şehirlerinin yeryüzüne açılan tünel çıkışları çok iyi gizlendiği ve de tüneller daracık olduğu için son derece güvenliymiş. Öyleki bir dönem yerin 8 kat altına kadar inen Derinkuyu’da yirmibin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Kaymaklı sadece dört kat yer altına inse de ben onu daha çok beğendim. Derinkuyu’da daha geniş alanlar ve odalar var, Kaymaklı ise daha ufak odalar, alçak ve dar tüneller ile daha gizemli. Zaten sadece bir tanesini gezdiğinizde yeraltı şehri yaşamını kavrıyorsunuz.
PERİ BACALARI VADİLERİNDE YÜRÜYÜŞ ROTALARI
Yürüyüş ve tırmanış severler için Kapadokya tam bir deniz derya. O kadar çok seçenek var ki, her ziyaretinizde yeni bir vadi keşfedebiliyorsunuz. Hangi mevsimde giderseniz gidin, vadiler doğanın değişimini izlemek için en güzel rotalar. Rüzgarla salınan upuzun kavakların sesi, dalları yerlere kadar sarkmış elma yüklü ağaçlar, ayvalar, iğdeler, mürdümler, böğürtlenler, kuşburunları, asmaları, yerde taze çıkmış mantarlar, kabaklar ve kabak çiçekleri… Çıtır çıtır taze ve temiz hava… gökyüzünün parlak mavisi, ağaçların fıstık yeşili ve boz kayaların renk uyumu… kimi zaman yumusak kıvrımları ile alçalıp yükselen kayalar, kimi zaman sivrilerek göğe uzanan bacalar, şapkalı beyler, delik deşik gaziler arasında yürüken ruhunuzu dinginlik, huzur ve mutluluk kuşatıyor adeta.
GÜVERCİNLİK VADİSİ
Yöreyi yüzlerce yıldan beri terk etmeyenlerin başında güvercinler geliyor. Cepheleri bezemelerle süslü güvercinlikler ise, bölgenin en güzel mimari özelliği. Güvercinlik vadisinde en güzel örnekleri görebiliyorsunuz. 19. ve 20.yüzyıllar arasında başlayan bu gelenek, çok verimli olan güvercin gübresini toplayarak tarımda doğal gübre olarak kullanmak için doğmuş. Vadilerin yamaçlarında ya kayaların yüzü işlenerek ya da yöresel kesme taştan inşaa edilen güvercinliklerin kimin olduğunu ayırdetmek için sahipleri cephelerini süslemeye başlamış. Süslemelerde demiroksit içeren yosa toprağı, çiçek ve yabani otlar gibi doğal boyalar kullanılmış. Bazı süslemeler gerçekten çok detaylı ve etkileyici, en yaygın renk ise kırmızı. Vadiyi keşfetmek için kendi başınıza sabah vakti bir yürüyüş yapabilir, 30-35 dakikalık yürüyüş sonrası Göreme’de bitirip taksi ile geri dönebilirsiniz. Eğer hala enerjiniz var ise ve arzu ederseniz, 45 dakikalık bir yürüyüş ile Güvercinlik vadisinden Uçhisar’a geri tırmanabilirsiniz.
BEYAZ VADİ (AŞIKLAR VADİSİ)
Başka bir keyifli yürüyüş rotası ise Beyaz Vadi. İki tarafı kıvrıla kıvrıla ilerleyen toz sarı kaya oluşumları ile çevrili dar bir vadi olan Beyaz Vadi 1-1.5 saat süren kolay bir yürüyüş rotası. Vadinin sonunda ise Kapadokya’nın en uzun ve sivri peri bacalarını görebiliyorsunuz. Uçhisar’dan yürüyerek başlayabileceğiniz vadi yürüyüşü sonunda dönüş için bir araca ihtiyacınız oluyor.
KIZIL VADİ
Enfes gün batımları ile ünlü Kızılçukur Vadisi, akşam üzerleri şarabını ve kadehini kapan tüm dünyadan gezginlerin buluşma noktası. . Peri bacalarını kıpkırmızıya boyayan güneş tam karşınızdan batıyor. Ve siz kızıl bir dünyanda, ırk, dil ve din ayırımı yapmayan kutsal bir ayindeymiş gibi hissediyorsunuz. Diğer güzel gün batımı noktaları ise; Güllüdere (Pembe Vadi) tepesi, Golgolu tepesi ve Gemil dağı tepesi.
DEVRENT VADİSİ (HAYAL VADİSİ)
Kapadokya’da her vadinin kaya yapısı ve rüzgarı alış açısı birbirinden farklı. Bu nedenle vadilerdeki peri bacası oluşumları ve şekilleri de farklılıklar gösteriyor. Devrent vadisi milyonlarca yıl önce patlayan volkandan saçılan volkan bombalarının en yoğun bulunduğu vadi. Volkan bombaları soğuyunca, tüflere nazaran çok sağlam yapıya sahip oldukları için daha az erozyona uğruyor. Devrent Vadisi bu anlamda çok farklı peribacası oluşumlarının gözlenebildiği özel bir vadi. Hatta bu farklılık o kadar özel ki peri bacalarının şekillerinin bazı canlılara benzetilmesi nedeniyle Hayal Vadisi olarak da adlandırılıyor. Biraz inişli ve çıkışlı bir vadi, ancak pembe ve boz renkli peri bacaları ile çok keyifli bir yürüyüş.
ÇAT VADİSİ
8 km uzunluğundaki Çat vadisi yürüyüşü, önce tepeden peribacaları ile bir vadiyi izleyerek, ardından kayaların ve ırmakların arasından geçerek doğanın sessizliği ve huzurunu yaşamak için ideal. Çat vadisi yürüyüşü sonunda Gülşehir’e 3km uzaklıktaki bir açık hava müzesine ulaşıyorsunuz.
ÜÇ GÜZELLER
Ürgüp’ün hemen çıkışında Göreme’ye doğru Üç Güzeller yer alıyor. Üç güzeller Anne, Baba ve Çocuk üçlemesinden geliyor. Ve arkasında Erciyes Dağı ve kıpkırmızı kayaları alan üç güzeller, gün batımı sonrası gökyüzü alacakaranlığa geçerken muhteşem bir manzara sunuyor. Ayrıca gece aydınlatıldığı için, peribacalarını sanki canlananmışlar gibi izlemek isterseniz o zaman görmenizi tavsiye ederiz.
Yürüyüş için diğer güzel vadiler ise Gemil Vadisi (Zemi Vadisi), Meskenler Vadisi, Üzengi Vadisi, Gomeda Vadisi, Keşlik ve Pancarlık Vadileri.
Yürüyüşler hakkında: Kapadokya’ya gittiğinizde araba kiralarsanız ya da taksi kullanırsanız çoğu yürüyüşü kendi başınıza da yapabilirsiniz. Sadece aracı park ettiğiniz yer vadinin diğer ucu olacağı için, iki kez yürümek ya da dönüşte taksi bulup arabanıza geri dönmek zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca trekking rehberliği ve ulaşımı sağlayan firmalar da var: Rock Valley Tourism (0384 341 8813) ve Middle Earth Travel.
YOLCULUK TERAPİSİ KAPADOKYA YAZILARI:
- KAPADOKYA İZLENİMLERİ: yolculukterapisi.com/kapadokya-izlenimleri/
- KAPADOKYA ROTALARI: yolculukterapisi.com/kapadokya-rotalari/
- KAPADOKYA KASABA VE KÖYLERİ: yolculukterapisi.com/kapadokya-kasabalari-koyleri/
- KAPADOKYA AKTİVİTELERİ: yolculukterapisi.com/kapadokya-aktiviteleri/
- KAPADOKYA’NIN MASAL EV OTELLERİ: yolculukterapisi.com/kapadokya-otelleri/
- KAPADOKYA’DA BİR SANAT ENSTELASYONU: ARGOS OTEL: yolculukterapisi.com/kapadokya-argos-otel/
- KAPADOKYA’DA FRANSIZ TÜRK BULUŞMASI: MAISONS DE CAPPADOCE OTEL: yolculukterapisi.com/kapadokya-maisons-de-cappadoce/
- KAPADOKYA RESTORANLARI & ALIŞVERİŞ ADRESLERİ: yolculukterapisi.com/kapadokya-restoranlar-alisveris/
NE ZAMAN GİDİLİR?
Aslında Kapadokya 4 mevsim boyunca sizi farklı sürprizlerle karşılayan cömertlikte bir yer. Ancak uzun yürüyüşler ve balon gezileri için ilkbahar ve sonbahar en güzel zamanlar. İleriki ziyaretlerinizde kışın karlar ile kaplanan Kapadokya’nın büyülü ve romantik atmosferini yaşamanızı tavsiye ederim. Temmuz – Ağustos’ta aşırı sıcaklar zamanı yürüyüşler pek mümkün olamıyor.
Zeynep Atılgan Boneval
KAPADOKYA HARİTASI
Zeynep Atılgan BONEVAL
Pingback: Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi
Pingback: Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi