KAPADOKYA’DA BİR SANAT ENSTELASYONU: ARGOS OTEL

 

Kapadokya’ya son yıllarda katılan en büyük değer şüphesiz Argos otel. Uçhisar yamaçlarında terk edilmiş bir yerleşkenin, Kapadokya’nın büyüleyici doğasına, yüzbinlerce yıllık tarihine, yerel kültürüne ve mimari dokusuna saygı duruşu sergilenerek, yeniden doğuşuna tanıklık ettiğiniz bir sanat enstelasyonu adeta bu otel.

 

Taşa Oyulmuş Aşk ve Adanmışlık Hikayesi

Argos’u büyüleyici kılan 17 yıl süren bir sevda öyküsü aslında. Gökşin Ilıcalı’nın Kapadokya’nın kalbinde yer alan eski Uçhisar Köyü’nün doğasına, kültürel mirasına, tarihi dokusuna duyduğu hayranlık, Güvercinlik Vadisi’ne tepeden bir bakan yamaca kademeler halinde yayılan terkedilmiş 6 konağın kalıntılarını keşfettiği zaman, bir aşka dönüşmüş. Bir hayale inanmış Gökşin Bey ve Ağa Han ödüllü mimar Turgut Cansever’in estetik rehberliğinde, burada yatan hazineyi yeniden gün ışığına çıkarmaya baş koymuş.

 

Dile kolay, 17 sene sürer mi bir restorasyon? Ancak binlerce yıllık yaşanmışlığın hakkını vererek, her detayını özenle düşünüp, her köşesini ince ince işleyip, bir tutku hikayesi yontulmuş Argos’un taşlarına. Ve tarih yeniden yorumlanarak Kapadokya misafirleri ile buluşmuş.

 

  argos1  

İçinden Köy Geçen Otel

Argos sadece birkaç binanın restorasyonundan oluşmuyor. 15 dönüme yayılmış vadilerdeki taş konakların ve birçok mağara evin yanı sıra, 17 yıl önce gerçekleştirilen kazılar sonucu binlerce yıllık bir manastır yerleşkesine bağlı mağaralar, yeraltı tünelleri, kilise, şırahane, tandır ve mahzenler keşfedilmiş. Tüm bu uykuda gizlenmiş cevherler, titiz bir çalışma ile gün ışığına çıkartılmış. Her köşesi özenle, aslına sadık kalınarak restore edilmiş ve yaratıcı tasarım ile harmanlanarak yeniden hayat bulmuş. İşte bu yüzden Argos geçmişin günümüzle masalsı ve mistik bir buluşması.

 

Otelin tüm alanlarında, yöreninin yıllardır süregelen zanaat ve el işçiliği geleneklerinin mahsüllerine yer verilmiş. Tecrübeli taş, ahşap ve demir ustaları seçilerek, maharet ve hünerlerini özgürce sergilemelerine imkan tanınmış. Ve zanaatkar ruhu taşıyan ‘el emeği göz nuru’ objeler, otelin dört bir köşesine serpiştirilmiş. Taş zeminlere serilmiş el işi kilimler, antika ahşap kapılar, dolaplar, masalar, sandıklar, sehpalar, ve onları süsleyen örtüler ve heybeler geleneksel mirası yaşatacak şekilde seçilmiş. Argos’ta yörenin yok olmaya yüz tutmuş geleneklerini izlediğiniz bir müzede hissediyorsunuz kendinizi.

 

Ve gerçekten de bir köyde yaşıyormuş hissini veriyor Argos. Odanızın bulunuğu konaktan çıkıp, bir başka konağa giderken arnavut kaldırımlı yollardan, bahçelerden, avlulardan geçiyorsunuz. Uçhisarın veya Güvercinlik vadisinin manzaralarını izleyebileceğiniz farklı manzara teraslarından birisinde oturup, duvarlar ve sınırlar olmadan içinde bulunduğunuz köyün bir paçası olabiliyorsunuz.

 

Argos organik, nefes alan, yaşayan ve büyüyen bir sanat enstelasyonu gibi. Otelin sırlarını gün ışığna çıkartacağı daha çok gizemler var; tepelerde yer alan başka taş konaklar, vadinin alt taraçalarında kazılar ile ortaya çıkartılacak yeni mağara odalar, rahip suitleri, hamam ve spa, yanıbaşında duran peribacasının Gökşin Ilıcalı’nın arkeoloji koleksiyonunu sergileyen bir müzeye dönüştürülmesi…

 

    lounge  

Rafine Tasarım ve Peyzaj

Genelde çok süslü ve abartılı dekorasyon tarzı beni yorar. Ve Kapadokya’daki otellerin neredeyse hepsi ‘gelenekselliği’ yansıtmak adına biraz fazla oymalı kakmalı antika ve objeye boğulmuş durumda. Üstünüze üstünüze gelen, içinizi sıkan bu abartı, ‘kaçıp gitme’ hissi uyandırır bir süre sonra.

 

argos2

Oysa Argos taş duvarların arasında son derece incelikli bir estetik zevki yansıtırken, ferah boşluklara izin veren, iç açıcı bir atmosfer yaratmayı başarmış. Önce yüzbinlerce yıllık taş dokuyu başrole yerleştirmiş. Ardından son derece konforlu, yumuşak formlarda ve toprak renklerinde modern mobilyaları ve her birini hayranlıkla izleme isteği uyandıran tarihi dekoratif objeleri gözü yormayacak şekilde, mimariyi tamamlayacak şekilde uyumla yerleştirmiş.

 

Bir yandan kültürel mirasa saygı duruşu sergilerken, diğer yandan sadelik ve basitliği kendine prensip alabilmek gerçekten güç iştir. Son derece rafine, olgun ve sofistike bir mimari anlayış gerektirir. İşte Argos’ta bu başarılımış; Uçhisar’ın dokusu ile uyumlu, eski ile yeniyi estetik bir zerafetle buluşturan, sade, ferah ve zevkli mekanlar yaratılmış.

 IMG_8766

Sadece iç mekanları değil, tüm dış mekanları da hayranlık verici Argos’un. Doğaya aşık bir bahçıvan olan Rasim usta, bir yandan teraslarda, renk renk, çeşit çeşit -aralarında hayatımda hiç görmediğim- bitkiler ve çiçekler yetiştirirken, yörenin vadilerinden topladığı bitkileri kurutup, vazolarda, kaselerde, duvarlarda dekorasyon öğesi olarak sergiliyor. Taşın renkleri ile uyumlu bu kurutulmuş otlar ve çiçekler adeta birer çağdaş sanat eseri gibi. Uçhisarlı Rasim usta 25 yıldır bahçe ve botanik ile uğraşa uğraşa kendini geliştirmiş, ancak bir yandan da insanın içinde yaratıcılık varsa, yolunu bulup bir yerden kendini gösterir derler ya, işte onun yaşayan örneği kendisi.

 

 argos3

Argos’un Mistik Kalbi: Bezirhane

Kazılar esnasında, bir manastır kilisesi keşfedilmiş. Araştırmalar sonucu burasının ‘Bezirhane’ isimli, önce keşişlere ev sahipliği yapan, sonra da İpek Yolu üzerindeki deve kervanlarını ağırlayan bir bezir yağı üretim tesisi olduğu ortaya çıkartılmış. Bugün Bezirhane olağanüstü akustiğiyle konser, performans, evlilik töreni ve kutlamalara ev sahipliği yapıyor ve Argos’un mistik kalbi.

 

 IMG_8674

Biri Diğerinin Aynısı Olmayan Odalar

Titiz ve uzun soluklu restorasyon çalışmaları sonucu kendine ait teras, bahçe ya da avlusu olan 53 özgün odası var Argos’un. Betonarme bir bina yerine her köşesi farklı, homojen olmayan bir tarihi kalıntı söz konusu olduğu için, otelin her köşesi size farklı sürprizler sunuyor. Odaların kendine has yapısal özellikleri birer cevher gibi korunmuş, ve nişler, delhizler, geçitler gibi özgün deneyimler olarak konaklayanlara sunulmuş.

 

Odalardaki demir askılıklar, abajurlar, şamdanlar, taş sabunluklar, yatak başı duvarlarındaki taş bezemeler, lavabolar Argos’un taş ustalarının elinden çıkma. Ayrıca antika çömlekler, antika ahşap dolaplar, masalar, sandıklar, Anadolu motifli kilimleri ve de camekanların arkasında arkeolojik eserler de yer alıyor.  Zamanda bir yolculuk olan Kapadokya deneyimini bozmamak için odalara televizyon yerleştirilmemiş, ancak her odada yer alan Ipod’u hoparlörlere bağlayarak, Argos’un sizin için oluşturduğu playlistleri taş duvarların muhteşem akustiği eşliğinde dinleyebiliyorsunuz

 

Mağara odalarda mistik bir ayin hissi yaşarken, şömineli odalarda kendi şömine başı keyfinizi yaşayabiliyor, teraslı odalarda ise masalsı bir manzara ile ruhunuzu canlandırıyorsunuz.

 Seki Restaurant

 

Teraslarda bir gastronomi yolculuğu

‘Yamaçlardaki teraslar’anlamına gelen Seki, Güvercinlik vadisi ve Erciyes Dağı manzarasına nazır kademe kademe süzülen restoran, lounge ve mahzen bölümlerinde lezzet tutkunlarını ağırlıyor. Kapadokya’nın lezzet geleneğini çağdaş dokunuşlar ile harmanlayan deneysel menü ile öğle ve akşam yemekleri yerken, Argos’un kendi bağlarında yetiştirilen kalecik karası, şiraz ve misket üzümlerinden şarapların tadına doyum olmuyor. Yediğiniz tüm lezzetler ya taze yöresel mahsüller ya da otelin organik bahçesinden toplanan otlar ile hazırlanıyor.

argos

SEKİ’nin terasında gün batımı sırasında turuncu, pembe ve mora boyanan gökyüzünün Güvercinlik vadisine yansıyan izdüşümlerini izlemek ise eşsiz bir deneyim. Seki’nin can alıcı mekanı ise bin yıllık yeraltı mahzeni. Içiçe geçmiş yeraltı delhizlerinde, taş duvarlar içindeki oyuklar doğal bir şarap dolabı görevi görerek, şarapların en iyi koşullarda saklanmasını sağlıyor. 70.000 şişe kapasitesi olan bu mahzenler, Türkiye’nin en zengin kavlarından birisine ev sahipliği yapıyor. Türk şaraplarını tanıtmak amacıyla, Türkiye’nin her bölgesinden şarap üreticilerinin en iyi şaraplarını ve de özenle seçilmiş dünya şaraplarından oluşan bir seçkiyi burada bulabilirsiniz. Argos bağlarından toplanan Şiraz üzümleri ile Turasan tarafından üretilmilş 2010 Syrah şarapları, Syrah du Monde Uluslararası Şarap Yarışması tarafından altn madalya ile ödüllendirilmiş.

 IMG_8725

 

Bir sanat eseri gibi taşa işlenmiş bu aşk ve tutku hikayesi, otantik yerleşime olan saygı ve sadakati sergilerken, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir dönüşüm projeleri ile doğaya nimetleri için şükran sunmayı da unutmuyor.

 

Yani kısacası Argos bütünlük taşıyan renkleri, dokuları, kokuları, tatları ile tüm duyularınıza hitap ederken, geçmiş zamanın ruhunu özgün bir lüks anlayışı ile size sunuyor.

 

Ben Argos’un sunduğu‘zamanda kaybolmak’ serüvenine çıkma şansına eriştim, sıra sizde… (http://argosincappadocia.com/TR/)

 

Zeynep Atılgan Boneval

 

 

YOLCULUK TERAPİSİ KAPADOKYA YAZILARI:

 

 

 

NE ZAMAN GİDİLİR?

Aslında Kapadokya 4 mevsim boyunca sizi farklı sürprizlerle karşılayan cömertlikte bir yer. Ancak uzun yürüyüşler ve balon gezileri için ilkbahar ve sonbahar en güzel zamanlar. İleriki ziyaretlerinizde kışın karlar ile kaplanan Kapadokya’nın büyülü ve romantik atmosferini yaşamanızı tavsiye ederim. Temmuz – Ağustos’ta aşırı sıcaklar zamanı yürüyüşler pek mümkün olamıyor.