NİF BAĞLARI VE ŞARAPEVİ

 

Yıllardır şaraplarını çok severek içtiğimiz, şaraplarının yanı sıra değişen etiketlerine de bayıldığımız  Nif bağlarını sonunda ziyaret etme şansı bulduk. 

Nif şaraplarının yolculuğu 2004 yılında, Özcan Ailesi’nin üç kuşak boyunca Kemalpaşa – İzmir’de sürdürdüğü bağcılık kültürünü gelecek kuşaklara taşıma ve girişimlerini dünyaya tanıtma arzusuyla başlamış.

Öyle büyülü manzaralara nazır bir bağ ve şarap evi ki Nif, etrafı doğa harikası Bozdağ, Çal Dağı ve Nif Dağı’yla çevrili, ve tüm yamaçlar sıra sıra dizilmiş alabildiğine bağlarla kaplı. Tüm bağlar ve doğal alanlar arasında yürüyüş yapabileceğiniz nefis te bir yürüyüş parkuru yer alıyor Nif’te. 

Nif’in ismi de hem yörenin tarihine bir saygı duruşu hem de çok romantik bir anlam taşıyor: Kemalpaşa’nın Orta Çağ’daki ismi olan Nymphaion. Nymphaion ‘Su ve Orman Perisi’ anlamına geliyor.

İşte Nif te bize bu toprakların lezzetini, verimini ve bereketini sunan bir peri gibi.   

Antik Çağ ismi Tmolos olan ve şarap tanrısı Dionysos’un memleketi olarak anılan Bozdağlar’ın eşsiz terruarı, tarihler boyu bağcılık ve şarapçılık için bu toprakları tercih edenleri doğrular nitelikteymiş.

Nif te bu geleneği devam ettiriyor.

Nif’in bağlarının bulunduğu toprak ve terruar şaraplık üzüm yetiştiriciliği için ideal. Bağlar Bozdağlar’dan taşınan alüvyonların oluşturduğu mineral zengini eğimli tepelere kurulmuş. Hassas bir kil, kireç, kum ve çakıl dengesine sahip toprak yapısı ise üzümlerin kalitesini ve verimini arttırıyor. 

Nif bağlarındaki üretim tesisi, restoran ve tadım odasını görünce mimarisine hayran kalmamak mümkün değil.

Bağların ortasında, cam ve betonun modern bir harmanını yansıtan yüksek tavanlı görkemli bina gerçekten çok etkileyici.

‘Şarapların korunduğu ve üretildiği yerde bu kadar çok cam ısı sorunu yaratmaz mı?’ diye düşünüyor insan.  Ancak ustalıkla inşa edilmiş bir mimari söz konusu. 

Nif’in kurucusu 79 yaşındaki Hamit Özcan’ın aslen bir cam fabrikası sahibi. Öyle bir camlı mimari uyguluyor ve cam türü kullanıyor ki, güneş ışınlarını en aza indiriyor.

Böylece 22 tonluk  dinlenme tanklarına hiç güneş çarpmıyor.

    

Evet yanlış okumadınız, 22 ton! Türkiyedeki en büyük dinlenme tankları Nif’te yer alıyor.

Çiftçi aileden gelen Hamit Bey ayrıca bir traktör sevdalısı.

Ve Nif şaraphanesinin tadım salonunda ve bahçelerinde harika bir nostaljik traktör koleksiyonu yer alıyor.

Birbirinden renkli ve güzel bu antika traktörlerin hepsi çok oirijinal ve sevimli.   

Ayrıca şaraphanenin çeşitli yerlerinde Türk sanatçıların eserlerini de göreceksiniz.

Tüm bu ince düşünülmüş dokunuşlar, Nif’in bu toprağa ve kültüre ait olanı korumaya ve paylaşmaya gösterdiği özenin ürünü.

 

Ailenin ve Nif’in genç kuşak temsilcisi Gaye Özcan’ın vizyonu ve azmi Nif bağları ve şaraplarında kendisini gösteriyor.

Gaye Hanım henüz yirmili yaşlarındayken ‘burada sadece Bordeaux üzümleri ekilirse başarılı olur’ diyen ısrar eden şarap uzmanlarına meydan okuyarak, Montepulciano ve Sangiovese gibi İtalyan üzümleri ekme cesareti göstermiş.

Ve azimle bu üzümlere gözü gibi bakmış. Şimdi Türkiye’de bu İtalyan üzümleri ile yapılan en güzel şarapları üretetek, toprağına olan inancının ve kararlılığının karşılığını alıyor.

“Şarap bağda yapılır” ilkesini benimseyen Nif Bağları, doğaya ve tüketicisine duyduğu sonsuz sorumluluk ve saygıdan ötürü, “iyi tarım”uygulamalarını izleyerek, bağlarda hiçbir zehirli kimyasal kullanmıyor.

Şarap yapımında kükürt kullanılmadığı için de şaraplar ertesi gün baş ağrısı ve ağırlık yapmıyor.

Nif Bağları’nın önoloji ve vitikültür uzmanları, asmaların potansiyelini en üst noktada gösterebilmesi için bağlarda “düşük verim” sistemi uygulayarak, her bir asma ile tek tek ilgilenip, sadece Nif’in kendi bağında yetişen üzümlerden üretim yapıyorlar.

Şarap yapımında Fransız ve Türk şarap önolog ve winemakerlar birlikte çalışıyor. gravity flow sistemini temel alan şarap üretiminde, Perseus serisi hariç tüm kırmızılar en az 8 ay meşe fıçıda beklerken, reserveler 24-36 ay arası meşe fıçılarda bekliyor.  

 

Nif Şaraphanesi’nin içinde yer alan Nif Gastro ve Wine Bar, ferah konumuyla, bağların ve gül fidanlarının ötesindeki Nif Vadisi’ne uzanan manzarasıyla gönülleri ferahlatıyor.

Nif’in kendi bahçesinden toplanan ve hiçbir kimyasal kullanılmadan yetiştirilen taze, yerel mahsuller ile hazırlanan bir menüsü var.

Tabi ki menu şarap uzmanı ve restoran şefi tarafından şarabın en iyi eşlikçi lezzetlerini sunacak şekilde düzenlenmiş.

Az evvel Nif’in değişen yeni etiketlerine bayıldığımızı söylemiştim:

Nif serisi etiketlerinin birer hikayesi var: Nif Bornova Misketi, gölden çıkan su perisi Nimpheus’u temsil ediyor.  Nif Montepulciano & Shiraz kupajının etiketi ise Halilbeyli köyünde çiftçi  olan Nif’in kurucusunun temsili.  Nif Solaris Beyaz ve Montepulciano Rose’nin etiketileri de birer başka peri temsili.

Aegean Serisi Nif bağlarının da içinde bulunduğu yörede bulunan antik şaraphanenin kalıntılarının coğrafi konumunu tasarımlaştırarak etiketine taşımış bir seri.

Şarap Tadım Notları:

16 çeşit şarabı var Nif’in: Perseus giriş seviyesi, Aegean bir üst seviye, daha sonra Nif serisi ve Nif Reserve’ler geliyor. Biz Nif’i ziyaretimizden önce, gövdeli ve dengeli bir kırmızı olan Nif Montepulciano & Shiraz’ı çok beğenerek içiyorduk.

  • Nif Sangiovese Kırmızı: nar, kiraz, kırmızı meyve aromalı, orta gövdeli, yumuşak ve kolay içimli hafif bir kırmızı.
  • Perseus Sangiovese & Shiraz Blend Kırmızı: orta gövdeli, gayet doygun, gözyaşları olan, şaşırtıcı seviyede güzel bir kupaj, fiyat kalite oranı çok iyi.
  • Nif Solaris Beyaz: Türkiye’de sadece Nif bağlarında yetişen, erken olgunlaşan bir Alman üzümü. Şu anda meşe fıçılarda test ediliyor. Orta gövdeli, asit seviyesi yüksekçe, sarı meyveler ayvamsı ekşimsi aromalar bırakan, dinç, canlı ve meyvemsi bir şarap. Güçlü aromalı ama yumuşak içimli olan Solaris deniz mahsulleri ile ideal eşleşebilecek bir beyaz şarap. Altın ve gümüş madalyaları var.
  • Nif Viognier Beyaz: Burunda ayva, portakal kabuğu ve elma aromalarının yanı sıra bitkisel notalar barındıran, gövdeli, canlı, kalıcı ve yeşil limon bitişli bir beyaz.
  • Nif Montepulciano, Sangiovese ve Grenache Rose: Türkiyede Montepulciano üzümünden yapılan tek rose. Kiraz, çilek ve gül aromasına sahip, damakta mineral, çiçeksi ve meyvemsi tatlar bırakan yumuşak bir rose.
  • Nif Reserve Montepulciano ve Nif Reserve Shiraz şarapları ise Nif’in imza kırmızıları. İnşallah en kısa zamanda tatmayı diliyoruz. 

Nif’te tadım ücretsiz. Bu aslında Nif’in şarap kültürünü geliştirmek ve şaraplarını paylaşmak için duyduğu istek ve kararlılığı gösteriyor.

Bize yardımcı olan Hüseyin Genç isimli tadım görevlisi, öyle güzel bir tadım yaptırdı, hem tesisleri hem de şarapları öyle güzel anlattı ki bize, Nif’e, bağlarına olan sevgisi ve saygısını bizzat hissettik.

Hep söylüyorum, şarap snob işi değil , herşey gibi o da paylaştıkça güzel. Nif’e vino-kültüre kattığı özenli ve zarif değerler için teşekkürler. 

Nif Bağları Yürüyüş Rotası

Zeynep Atılgan Boneval

Dilerseniz diğer İç Ege Keşiflerimizi de okuyabilirsiniz.

İç Ege bölgesinde yepyeni keşifler yaptık 5 gün boyunca. Muhteşem antik kentler, kalıntılar ve de doğa harikaları gördük, şahane bağ evleri ziyaret ettik, nefis şaraplar içtik.

Denizden karaya içeri girildiği için insan sıcaklık ve kuraklıktan çekiniyor. Ancak içerilere girdikçe yükselen bir platoda ilerlediğiniz için yayla etkisi ile hava ferahlıyor ve serinliyor. 

Ayrıca yüksek platolar yağmur aldığı ve dereler ile beslendiği için doğa ve  toprak çok verimli. Yolculuğumuzun tamamı yemyeşil bağlar, zeytinler, kirazlar, meyve ağaçları ve mısırları seyrederek geçti. Alçalıp yükselen dağlardan taraça taraça inen tüm topraklar taa tepelere kadar bağ, bahçe, ağaçlık, ekinlik. Üçgen yükselen dağlara, rastgele bir patchwork gibi yamanmış dikdörtgen tarlaların görüntüsü adeta bir Cezanne tablosu gibi. Meğer ne cevherler varmış bu rotada…

İç Ege Bölgesi keşiflerimizi, birkaç farklı haftasonu gezisi olarak 3 farklı rota altında derledim. Arzu edenler tabi ki bizim gibi hepsini birleştirebilir: