Nilgün ve Hakan Kavur & Gali Şarapları
Toprağın, manzaranın, lezzetlerin, şarabın keyfine varmanın, şarap, yemek, ağırlama, her ne olursa olsun hakkını vererek, en rafine şekilde yapmanın, en önemlisi tevazü sahibi, sade ve doğal insanlar olmanın çok özel birer örneği Nilgün Hanım ve Hakan Bey.
Minibüsümüz ile Gelibolu yarımadasının hemen başlangıcında, Demirtepe Köyü’nden yukarıya tırmanırken bağlarının arasında karşıladı bizi Nilgün Hanım. Hep beraber Doğan Arslan tepesine doğru yürürken bize bağların hikayesini anlatmaya başladı. Bir yandan dinlerken bir yandan bağların nefes kesici manzaralarından büyülenmiştik. Hem Saroz Körfezi’ne yani Ege’ye, hem de Marmara denizine bakan, güneşin batışı ve ayın doğuşunu aynı anda görebileceğiniz Doğanarslan tepesinde yer alan bağların manzaraları gerçekten Trakya’nın en etkileyicisi.
İsviçre’nin Lozan kentine mühendislik eğitimi için giden, ancak orada şarap külütürü ile tanışıp tutkuyla bağlanan Hakan Kavur, Türkiye’ye döner dönmez eşi Nilgün Hanım ile Trakya ve Gelibolu bölgesinde bağlara uygun arazi arayışına girmiş. Doğanarslan bölgesini görür görmez vurulmuşlar. Araziyi alarak, bu yöre topraklarının karakterini almış, asit, tanen, gövde ve lezzet dengesi ‘bordeaux’ kalitesinde şaraplar yapmak hedefi ile, Fransa’dan en iyi kalite Merlot, Cabarnet Sauvignon, Cabernet Franc ve Viognier fidanları getirtip, dikip, özenli bağlar yaratmışlar. ‘Tutku ödün vermez’ mottosu ile ‘saklanacak’ şaraplar üretmek üzere butik şarapçılığa başlamışlar.
Tarzları mümkün olduğu kadar doğal bağcılık ve şarapçılık yapmak. Doğanın onlara verdiğini manipülasyona tabii tutmadan muhafaza etmek ve sunmak. Bu yüzden sulama, seyreltme, gübreleme ve ‘Şarabın ruhu filtreye takılabilir’ diyerek filtreleme yapmıyorlar. Bağbozumundan sonra ayıklanan üzümler 3 hafta tanklarda fermentasyonda kalıyor, ve filtrelenmeden fıçılara alınıyor veya şişeleniyor.
Ancak doğasına bırakma prensibini boşlamak olarak algılamayın. Şişesinden, mantarına, logosundan etiketine herşeyin en iyi olması için çok özenmişler ve hiçbir masrafdan kaçınmamışlar. Fransa’dan gelen özel şişeler, Portekizden’den gelen mantarlar, çinko kapaklar, Ajans Medya’nın çalıştığı logo ve Doğanarslan mevkiindeki antik şehre ait olduğu düşünülen, üzerinde insan portresi olan ilk sikkeden ilham alan etiket tasarımı ile, son derece rafine ve estetik ve sofistike bir deneyim sunuyor Gali şarapları.
Toprağın tam kıvamındaki eğimi ve verimli yapısı, iki taraflı denizden esen rüzgarı, gece gündüz sıcaklık farkının yarattığı sabah çiği ile doğal sulama etkisi gibi avantajlara sahip, nadide konumdaki bağlarda, özenle işlenmiş en kaliteli asmaların üzümlerinden titizlikle üretilen ve şişelenen şaraplar da, gerçekten tüm bu emeğin hakkını verecek nitelikte kaliteli ve karakterli.
‘Kendi doğasında, olduğu gibi tabii’ felsefesi ile işlenmiş şaraplar, sahiplerinin coşkusu, tutkusu, nazik ruhu ve yaşam gustosunu da içlerine sindirerek, Türkiye’nin en Crème de la Crème şarapları arasında yerini almış.
Bağları ve manzaraları seyrettikten sonra Kavur çiftinin bağevine doğru ilerliyoruz. Marmara Denizi’ne uzanan vadilere nazır bu sevimli bağevi, girişindeki servileri, asma pergolası, taş dokusu ile sanki Toskana ruhunu yansıtıyor. Sade, abartısız, ancak zevkli ve olduğu gibi tabii…
Verandasındaki masalarda peynirler, bruscetta’lar, taze üzüm, ceviz ve bademler bizi bekliyor. Buradaki tadımımızı öğle yemeği eşliğinde yapacağız. ‘Daha mükemmel bir lokasyon olabilir mi?’ diye düşünürken burnumuza çalınana nefis kokular ile içeriye göz atma ihityacı duyuyoruz.
Bağların ve bağevinin demirbaşı olan Asiye Hanım bizi kapıda karşılıyor ve içeri buyur ediyor. Açık büfe şeklinde hazılarnmış bir masada, tazecik marullar ve körpe rokalar, leziz domatesler, fırından yeni çıkan peynirli maydanozlu börek öyle iştah açıcı gözüküyor ki.
Nilgün Hanım menümüzü sıralıyor, Viognier üzümlerinden sadece kendileri için yaptıkları beyaz şarap eşliğinde sardalya, ardından fırında kuzu, iç pilav eşliğinde 2103, 2012 ve 2011 Evreşe, 2010 Gali, 2011 Pür Merlot şarapları ve şarapta mürdüm eriği & sakızlı muhallebi eşliğinde 2013 tatlı kırmızı 2013 Eternity şaraplarını tadacağız.
Viognier, Chardoney, Sauvignon Blanc karışımı olan beyaz şarap, sadece kendilerine ürettikeri iddiasız bir şarap olmasın rağmen gerçekten çok etkileyici bir aromaya sahip. Dünyanın en iyi restoranı ünvanına sahip ‘El Celler de Can Roca’nın gastronomi turnesinin Türkiye ayağında, restoranın sahipleri Roca kardeşlerden şarap uzmanı olan Josep Roca, Gali şaraplarını tattığında, kırmızıların yanı sıra bu beyaz şarabı öyle beğenmiş ki, İstanbul’daki yemekte beyazlar arasına bu şarabı seçmiş. Kavur çifti bizi bu hazineden mahrum bırakmayacak şekilde, iki sene sonra beyaz şarap üretimine başlıyormuş.
Enfes yemekler eşliğinde tadımlarımızı yaparken, Nilgün Hanım ilk şaraplarını nasıl Pınar pet şişede taşıyarak, St Emillion bölgesindeki Chateaux Ozone’nun sahibi Mösyö Cavour’a denettiklerini anlatıyor Nilgün Hanım. Keyifle dinlenecek epey macera ve hikaye var bu ailede!
2013 Evreşe fıçısız bir %50 merlot ve %50 cabarnet karışımı. 2012 Evreşe ise %33 oranlarında merlot, cabarnet sauvignon ve cabarnet franc karışımı olarak meşe fıçıya girmiş. İkisi de daha şişelenmemiş ancak karakterleri, aromaları ve yoğunlukları ile gelecek vaat eden şaraplar.
Fıçısız 2011 Evreşe ise çok güçlü gövdeli, mineralitesi çok iyi, dengeli, net mükemmel bir şarap. Biraz kapalı olduğu için hünerlerini göstermesi için havalandrımak ya da yıllandırmak lazım. Yani sabah açıp akşam içilecek kalitede bir şarap.
2010 Gali, 1 yıl meçe fıçıda beklemiş %85 Merlot %15 Cabarnet Franc karışımı. 2011 Pür Merlot’da, 1 yıl meçe fıçıda beklemiş bir mono-sepaj. Gali için boşuna Merlot uzmanı dememişler! Orman meyveleri ve çikolata kokuları, kiraz ve erik aromaları ile yumuşak, yuvarlak, dolgun ve tatlımsı lezzeti ile içimi çok keyifli şaraplar Gali’nin Merlot’ları. Kavur ailesinin en büyük arzusu Merlot mono-sepajları ile Petrus kalitesini yakalamak.
Arada bize bir sürpriz yapıp 2008’de Pınar pet şişesine koyup Fransa’ya götürdükleri Merlot şarabı tattırdılar. Ve ilk mahsülleri ile tecrübesizken yapılmış ilk şarapları olmasına rağmen gerçekten harika bir şaraptı.
Son olarak geç hasat Merlot üzümünden yapılmış 2013 Eternity tatlı şarabını içtik. Karanfil ve meyve aromalı, hafif şeri kıvamında tatlı tatlı giden bir kırmızı tatlı şarabı Eternity.
Bir yandan mükemmel lezzetler ile donatılmış soframızda, yemekler ile birlikte parmaklarımızı yiyip, şarap tadımlarımızı yaparken, şarabın sadece bir ‘üzüm suyu’ veya ‘sıvı’ olarak nitelendirilemeyeceği, insanları birleştiren bir tarih, bir kutlama, bir ağırlama, paylaşım, mutluluk olduğuna inandıklarını anlatıyor Nilgün Hanım ile Hakan Bey.
Gerçekten de şarabın birleştirici gücü ile hepimizin o ‘an’ ortak duygusu, birbirimize, yediklerimize, içtiklerimize ve doğaya hissettiğimiz şükran.
Bizi bekleyen bu içten ve kusursuz evsahipliğini, mükellef ziyafeti ve de bu kadar müstesna şarapları hiç beklemiyorduk. Muhteşem lezzetlerin, sohbetin ve şarabın tadı damağımızda, tekrar dönmek üzere ayrılıyoruz bağlardan.
Hakan ve Nilgün Kavur çifti 23 Nisan ile 29 Ekim arasında hep bağlarındalar. Öğle yemeğinde 6-12 kişilik grupları tazecik meyveler, sebzeler, salatalar, açma börekler, sardalye, kuzu, oğlak gibi enfes lezzetler ile ağırlıyorlar. Bağ evlerinde konaklama için 5 odaları da mevcut. Ancak tüm bunları organize etmek için mutlaka birkaç hafta önceden telefon veya internet üzerinden iletişime geçmeniz gerekiyor (0212 671 1991 / info@gali.com.tr) İstanbul Zekeriyaköy’de de bir ofisleri var, şaraplarınızi telefon üzerinden sipariş verirseniz evinize gönderiyorlar.
(Kavur Vineyards, Doğan Arslan Mevkii, Demirtepe Köyü, www.gali.com.tr/)
YOLCULUK TERAPİSİ TRAKYA YAZILARIMIZ
Trakya bağ gezisi izlenim ve hikayeleri: www.yolculukterapisi.com/trakya-hikayeleri
Traka Şarap Tadım Rota Önerilerimiz: www.yolculukterapisi.com/trakya-saraprotalari
Yıllandıkça güzelleşen Trakya hakkında bilgiler ve diğer aktivite bilgileri: www.yolculukterapisi.com/trakya
Asmadan şarap evi ve Bengodi otel hikayesi ve şarap tadım notları: https://www.yolculukterapisi.com/bengodi/
Gali (Kavur) Bağları ve şaraplarının hikayesi ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-gali
Chateau Kalpak Bağları ve şaraplarının hikayesi ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-chateaukalpak
Chamlija Bağları ve şaraplarının hikayesi ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-chamlija
Umurbey Bağları ve şaraplarının hikayesi ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-umurbey
Barbare Bağları ve şaraplarının hikayesi ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-barbare
Porta Caeli bağları, şarapları ve Hotel Caeli bilgileri ve şarap tadım notları: https://www.yolculukterapisi.com/trakya-caeli
Arcadia Bağları, şarapları, Bakucha oteli bilgileri ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-arcadia
Barel Bağları, şarapları ve bağevi bilgileri ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-barel
Suvla Bağları, şarapları konsept mağaza bilgileri ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-suvla
Chateau Nuzun Bağları ve şarapları bilgileri ve şarap tadım notları: www.yolculukterapisi.com/trakya-satonuzun
Zeynep Atılgan Boneval
Gali Bağları – Trakya Bağ Rotası Bilgileri
Lozan’da mühendislik eğitimi alan Hakan Kavur, komşu Fransa’nın kadim bağcılık geleneği ile tanışınca, dededen gelen ‘toprak adamlığı genleri’ devreye girmiş olmalı ki, ülkeye döndüğünde ilk işi Gelibolu Yarımadası’nda yer alan Doğan Arslan bölgesinde 48 hektar toprak alıp bağ kurmak olmuş.
Arazi seçiminde, Saros Körfezi’nden Ege Adaları’na, tüm Gelibolu Yarımadası’ndan Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’ne uzanan panoramik manzaranın yanı sıra, Marmara ve Ege’den esen hakim rüzgarlar, toprağın tınlı-killi, magnezyumlu ve demirli yapısı da önemli rol oynamış.
Yaklaşık 240 dönümlük bir bölümde kurulan bağlar, arazinin yamaçlarını düzlüklere bağlayan kısımlarına yerleştirilmiş; bu da doğal bir drenaj oluşturarak, bağların sulamaya gerek kalmadan ürün vermesini sağlamış. Dışarıdan müdahale olmayınca da, her sene değişen iklim koşulları, ortaya çıokan ürünlerde özgün farklılıklar yaratmış.
Bağların en önemli özelliklerinden birisi iki denizi de aynı anda görmesidir Bağlar sol tarafta Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazına bakmaktadır.Bu yamaçlara tepeden aşağıya doğru Merlot ların değişik klonları ekilmiştir. Arazi içindeki değişik yapıdaki parsellerde ,değişik klonların dikilmesi sebebiyle,tat katmanları oluşmaktadır.
Bağlar Doğan Arslan tepesinde,Lysimacia ve Kardia antik kentinin kurulmuş olduğu bölgededir.Bağ arazisi içinde eşi görülmemişbir komuta Mevzii yer almaktadır.2.Dünya Savaşı döneminden kalmış olan dağların içine oyulmuş tüneller ve 16 odadan oluşan komuta mevziileri görülmeye değerdir.
Gali markası, adını Rumca “güzel şehir” anlamına gelen Kallipolis’ten almış. Zamanla Gelibolu ‘ya dönüşen isim, Osmanlıcada da ‘pahalı, kıymetli, haddini aşan’ anlamına gelen Gali kelimesine kaynaklık etmiş; “hem toprağın tarihi ile bağlantılı hem de ürünleri tanımlayacak daha şık bir isim olamadı herhalde “ diyen Hakan Kavur, markasının amblemini de yine yörenin tarihinde bulmuş. Büyük İskender’in ölümüyle dört dev parçaya ayrılan imparatorluğun Anadolu- Trakya bölümünü yönetmeye başlayan Lysimakos, Gali Bağlarının hemen yakınlarına düşen bölgede kendi adıyla Lysimakia kentini kurup, yine kendi adına sikke basmış – sene MÖ 305. Bugün bu kentten geriye hemen hiçbir şey kalmamış olsa da , generalin ‘Aslan Avcısı’ İskender’in anısına bir yüzüne aslan figürü diğerine de İskender’in portresini bastırdığı sikkeler, bugün Gali’nin etiketleri üzerinde sonsuz hayatına devam ediyor.
Gali Bağ Gezileri
Gali bağları önceden randevu alarak gezilebilir. Ziyaret saatini de yine karşılıklı görüşmeyle belirlemekte yarar var. Çanakkale Boğazı ve Saros körfezi manzaralı bağların içinde bulunan bağ evlerindeki odalarda konaklama imkanı mevcut olup, gruplara randevulu olarak sunulabilecek leziz Trakya kuzusu ve mevsiminde tabii ki sardalye ve taze istiridye spesiyaliteleri vardır.
Tel: +90 212 671 19 91
İstanbul Atatürk Havalimanı: 230 km
Gelibolu