Kuzey Ege Rotası 1: Edremit, Hacıaslanlar, Gordo, Çamlıbel, Tahtakuşlar, Kaz Dağları Milli Parkı, Narlı

Türkiye’nin kuzeybatısındaEdremit’ten Türkiye’nin en batı ucu olan Babakale’ye uzanan Biga Yarımadasındaki keşiflerimizin ilk durağı olan ‘Kuzey Ege Rotası 1’, Edremit’ten başlıyor, Hacıaslanlar şelalesi, Gordo, Çamlıbel ve Tahtakuşlar Köyleri, Kaz Dağları Milli Parkı doğa aktiviteleri ve Narlı köyü’ne devam ediyor. Bu yazıda Kuzey Ege Rotası 1 kapsamında keşfettiğimiz güzel doğa, aktivite, yeme içme duraklarını paylaşıyorum. 

 

  

EDREMİT’TE LEZZET ALIŞVERİŞİ DURAKLARI

  • Tıflıpaşa Helvacısı, Edremit: On nesildir Edremit’te helva üretimi yapan Helvacıoğlu ailesi, kuşaktan kuşağa geçen geleneksel bilgiyi bugün hala devam ettiriyor. Endüstriyel yöntemle değil, elle karıştırılıyor helva. Tıflıpaşa’da helva ve tahinin yanı sıra lokum, akide şekeri, kadayıf ve şurup da bulabilirsiniz. Gazicelal Mh. 494. Sk. No:12/C, 10300 Edremit
  • Mustafa Tan, Dr. Tan, Edremit: Dr. Tan markası 2013 yılında kurulmuş ama Tan ailesinde zeytin, zeytinyağı ve sabunu üretimi 1893’ten beri devam ediyor. Dr. Tan zeytinyağının bir özelliği de sadece Edremit zeytininden, “tek yöre” ve “tek bahçe” olması. Ziraat yüksek mühendisi Dr. Mustafa Tan, yıllarca Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliğinde çalışmış, tüm Ege Bölgesinde zeytin verimiyle ilgili çalışmalar yapmış, eğitimler vermiş biri aynı zamanda. Dr. Tan ürünleri içinde zeytinyağının yarı sıra çizik ve kırma yeşil zeytin, sele zeytini ve çok kaliteli zeytinyağı sabunu da bulunuyor. drtanzeytinyagi.com

EDREMİT’TE LEZZET DURAKLARI

  • Edremit Bahar Lokantası: Kaz Dağı’nın sunduklarını, kültürünü lezzetle yorumlayan bir tarihi bir lokanta burası.
  • Cumhuriyet Lokantası 1923: Edremit’in en meşhur lokantası olan Cumhuriyet %100 Zeytinyağlı Lokantası olmakla övünen tarihi bir lezzet durağı.

HACI ASLANLAR KÖYÜNDE ‘IDA MERA’ EKOLOJİK ÇİFTLİK ZİYARETİ: Kaz Dağlarından Edremit’e doğru Hacı Aslanlar Köyü’nde yer alan İdamera çiftliği, mera hayvancılığı yapan, koyun ve ineklerini kendi yetiştirdiği yonca ve arpa ile besleyen ve sütünden nefis peynirler ve yoğurtlar üreten bir ekolojik. Ayrıca atalık tohumlarla, tamamen doğal yöntemlerle mevsimlik ilaçsız sebze, meyve ve şifalı bitki ekim dikimi tarımı yapılıyor, sadece kendi zeytin ağaçlarından zeytin ve zeytinyağı üretiyor. Unlarını Taş Değirmen’de öğüttürüyorlar, kendi eriştelerini yapıyorlar. Kendi zeytinlerinden zeytinyağı üretiyorlar. Ayrıca baharat karışımlarından turşuya kadar birçok farklı doğal ekolojik ürüne ulaşmak mümkün. Biz ziyaret ettiğimizde Ferit Uzunoğlu ve Avusturyalı eşi Gudrun Wagner, minik bebekleri Lara ve de Ferit Bey’in ortağı Şakir Kapankaya ile tanışma fırsatı bulduk. Hepsinin gözlerinden fışkıran doğa aşkını ve tutkusunu hissetmemenize imkan yok. Büyük bir heyecan ve heves ile felsefelerini anlatıyor, tek tek peynir yapımı süreçlerini gösteriyor, çeşit çeşit mahsüller ile dolu bostanı gezdiriyorlar. Edremitte büyümüş ve kuşaklardır ailesi tarımla uğraşan Ferit, 20 sene önce bu tarlaları almış, ardından Viyana’da ziraat mühendisi okumuş. Daha sonra aynı köyden yine çiftçi olan Şakir ile ortaklık kurmuşlar. Mevsimine göre koyun (Mart-Ağustos) ve inek (Eylül – Şubat) sütünden peynir üreten peynirhanelerindeki kazanı kendileri tasarlamış. Kazan farklı reçetelere uygun şekilde sütü önce pastörize edip, sonra soğutup, bakteri ekleyip, fermente edip, maya ekleyip tam kıvamında hazır hale getirmelerine yardımcı oluyor.
Mevsimine göre 3 ila 5 çeşit peynir üretiyorlar. Bizim tadına baktığımız Camamber tarzı olan Tamamber (ismin güzelliği), Zeytinyağlı ve Taze peynir gerçekten enfesti. Ayrıca mahzende olgunlaşan peynirler de üretiyorlar.
Ferit’in Avusturalyalı eşi Gudrun 7 sene önce buraya yerleşmiş ve biz ziyaret ettiğimizde (2020) bebekleri Lara 11 aylık idi. İneklerin, koyunların, tavukların, zeytinlerin, sebzelerin, şifalı otların arasında tam bir doğa çocuğu olarak yetişiyor. Tamamen doğal ve döngüsel tarım prensipleri uygulayan İda Mera, zeytin hasadı toplarken yemelik ve yağlık zeytinlerin dışında kalanları koyun ve ineklere veriyor, hayvanların gübresi de Zeytincilik ve ekim dikim yapılan toprağa geri veriliyor. Böylece doğal döngü tamamlanıyor.  Tüm mahsülleri fide ve tohumdan, hiç bir başka yapay veya kimyasal müdahale yapmıyorlar. Zeyinliklerinden çıkan sihay ve yeşil zeytinin ve kendi doğal zeytinyağları gerçekten çok lezzetli. Bostanlarında ise ‘Bio intensive’ tarım uygulanıyor. Sadece 2 dönümlük arazide yetişen turp, reyhan, roka, biber, kavun, patlıcan, domtes, nar, domates patlıcan arası tomatillo’ların arasından yürüken çeşitliliğe ve verimliliğe hayran kaldık. Adım adım dolaşırken pizza otu, oğul otu, after eight biberiye, limon otu, limon melisa gibi çok değişik otlara raslatık. Bahçede yetişen mahsüllerden çan ve acı biber turşusu, kereviz yaprağı, kekik, adaçay, biberiye, tılsım ve svetia gibi baharat harmanları, tomatillo chutney yapıyorlar. İdamera kendi ayrıca buğday ve çavdarından un yapıyor. Sipariş ile yukarıda saydığımız herşeyi Türkiye’nin dört bir yanına gönderiyorlar. Salı günleri sipariş günü. Dilerseniz önceden arayarak çiftliği ziyaret edebilir ve ürüleri alabilirsiniz. (Ferit Bey: 0 530 920 86 76)

 

KIZILKEÇİLİ KÖYÜ ve  SUTÜVEREN & HASAN BOĞULDU’DA ŞELALE YÜRÜYÜŞÜ 

Kızılkeçili köyünün meydanında yer alan 850 yaşındaki anıt çınarı seyrederek köy kahvesinde çay kahve için. Köy yakınında yer alan Hasan Boğuldu Göleti ve Sutüven Şelalesine yürüyün. Dostlar Lokantasında oksijenle açılan iştahınız ile ızgara köfte yiyin.

  • Hasan Boğuldu ve Sutüven Şelalesi Yürüyüşü: Kızılkeçili köyünden 3 km tırmanış ve yürüyüş mesafesinde, güzel manzaralar eşliğinde bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz Sutüven Şelalesi ve 300 metre yukarıda Kazdağı’nın ulaşılabilen en büyük şelale ve göleti olan Hasan Boğuldu, doğanın tadını çıkarmak için ideal bir rota. (Arzu ederseniz şelaleye daha aşağıdan başlayan yürüyüş rotaları da mevcut)

GÜRE’DE GORDO’DA ÖĞLE VEYA AKŞAM YEMEĞİ

Güre iskelesinde denize nazır çok özel bir gastronomi durağı Gordo. Küçük, sevimli ve samimi restoranın sahibi ve şefi Deniz Şeker, öyle inanılmaz lezzetlere imza atıyor ki, şaşırıp kalıyorsunuz. Zaten menüye birgöz atar atmaz domatesin, mantarın , mevsim sebze ve meyvelerin en tazesinin Kazdağlarının neresinden geldiğini, her yemeğin özel bir hikayesi olduğunu anlıyorsunuz. Kazdağlarında yetişen ismini hiç bilmediğiniz pek çok out ve bitkiyi öğreniyorsunuz. Bayramiç, Ezine gibi Kazdağları’nın farklı yöresel tariflerine, Deniz Bey’in maharetli yorumlarının eklendiği salatalar, mezeler, sebze ve etin muhteşem uyumunu tadacağınız yemeklerin her biri nefis. Tazecik salata, börülceli humus, biber kavurma, kıtır kabak, ahtapotlu iç pilav, bebek kalamar, bebek ahtapot, kokoreç, kaburga, Tire köfte, Orkinos steak, mantarlı dana kontrafile, lor peynirli kabak, kızılcık püreli muhallebi çok beğendiğimiz lezzetler oldu. Ev yapımı Kazdağ şerbeti de enfes. Kazdağları lezzet kültürünü 12 ay boyunca yaşatan bu restoranda yazın sahilde, kışın şömine etrafında yemek yemek gerçekten çok özel bir deneyim. (Güre İskele)

 

TAHTAKUŞLAR VE ÇAMLIBEL KÖYLERİ

Fatih Sultan Mehmet’in bölgeye yerleştirdiği Türkmen boylarının inşaa ettiği Tahtakuşlar Köyü ise başka bir tarihi köy. Moğol istilasından kaçarak Orta Asya’dan Anadolu’ya adım adım göç eden ve Toroslara yerleşen Oğuz Türkleri, Torosların ormanlarından elde ettikleri ağaçları işlemekte ustalaşınca Tahtacı olarak anılmaya başlanmış. Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fetih planında gerekli olan gemi ve kızakların Kazdağları ormanlarındaki kerestelerden yapılması kararlaştırılınca, ahşap işçiliğinde usta olan Tahtacı Türkmenleri, padişahın fermanı ile buraya getirilmiş. Hem donanmanın gemilerini hem de fetih malzemelerini inşa eden Türkmenler, Orta Asya’dan kalma şaman gelenek ve kültürlerini uzun yıllar kurdukları köylerde sürdürmüşler.

Ramiz Dayı olarak bilinen ünlü oyuncu Tuncel Kurtiz bu köyün bir aşığı imiş. Vasiyetinde gömülmek istediği yer her ne kadar Tahtakuşlar Köyü olsa bile, talebi köyün ihtiyar heyeti tarafından reddedilince ailesi tarafından Çamlıbel’e gömülmüş. Ancak Tahtakuşlar köyü ününü bu değerli oyuncuya borçlu.

Tahtakuşlar Köyünde iken yapabilecekleriniz:

  • Köyde doğmuş büyümüş ve ilkokul öğretmenliği yapmış Alibay Kudar tarafından kurulmuş Tahtakuşlar Müzesi- Alibey Kudar Etnografya Galerisini ziyaret edin. Orta Asya’dan göç eden Türk boylarının kültürlerine ait hikayelerinden, geleneksel yöre kıyafetlerine, şaman kültürüne dair obejelere, kilimlere ve otağ çadırlarına birçok enteresan şey göreceksiniz. Unutulmaya yüz tutmuş kültür köklerimizi öğrenmek için harika minik ve naif bir müze. Burası, 1940’lardan beri toplanan kültürel tarihi objelerden oluşturulan, Türkiyenin ilk köy etnoğrafya müzesi ve ilk halk kültürleri müzesi. Unesco başta olmak üzere 34 ödülü olan müzede dünyada sergilenen en büyük deri sırtlı 105 yaşındaki deniz kaplumbağasını da görebilirsiniz.
  • 190 yaşında olduğu tahmin edilen Tahtakuşlar Meşesi isimli denizden 125 metre yüksekliğindeki Anıt Ağacı görün. Mazı meşesi türündeki ağaç 2009 yılında anıt ağaç olarak koruma altına alınmış.
  • Geleneksel bir kahvaltı istiyorsanız İkizler Çay Bahçesi’nde nefis bir orman ve körfez manzarasına nazır, taze pişirilen otlu gözleme ile kahvaltı yapabilirsiniz.

 

ÇAMLIBEL KÖYÜ

Tahtakuşlar köyüne gitmişken köyün 1 kilometre üzerinde çamlar arasında doğa ile içiçe bir konumda yer alan Çamlıbel Köyü’ne gidin. (Dilerseniz araçla, dilerseniz de Tahtakuşlar köyünden 15 dakiklık bir yürüyüş ile de ulaşabilirsiniz) 

Konaklamak ve manzaralara nazır yöresel öğle yemeği için Zeytinbağı otel ve restoranını öneriyoruz. Kazdağlarının eteğinde, Edremit körfezi ve Ege adalarına nazır, botanik parkını andıran bahçesi ile huzur dolu bir mekan.

Burada herşey doğal, herşey el emeği, göz nuru.

 

İsli lor, tahinli yoğurlu patlıcan, çilek soslu turp otu, yoğurtlu kereviz, peynir soslu hindima, domatesli taze börülce gibi mevsimine göre otlar ile hazırlanan mezeler, balıklı ot kaygana, kabak çiçeği tempura, otlu pastırmalı paçanga, deniz mahsüllü kokoreç, peynirli cevizli ev eriştesi, palamut karnıyarık, oğlak fırın, fener kavurma gibi ev yapımı lezzetler, baharatlı sıcak incir tatlısı ev yapımı tahinli dondurma ile, cevizli çıtır kabak tatlısı, karanfil tarçın domdurmalı sakızlı muhallebi gibi harika tatlılar sizi bekliyor.

Odanızın taş duvarları ve ahşap kapılarından, kahvaltıda yediğiniz reçele, elinizi yıkadığınız sabuna kadar. Otelin sekiz odasına ilaveten, Tuncel-Menend Kurtiz’e ait olan taş evin iki odası da eskiden olduğu gibi özel durumlarda, arzu eden konuklara açılabiliyor. Otele sadece 50 metre mesafedeki ev rahatlığında dekore edilmiş odalardan birinde Türk hamamı var. Doğallıkla konforun içiçe olduğu otelin konukları, şehirden ve iş hayatının stresinden yorulmuş, beş yıldızlı otel faslını tamamlamış,  huzur dolu bir tatil isteyen, sağlıklı beslenmenin yanısıra damak tadına önem veren kişiler. Uzun yıllardır otelin konuğu ve dostu olan Güzin Yalın, Zeytinbağı’nı şöyle tanımlamış:  “Zeytinbağı’nın insanları, kafanızı dinleyip huzur bulmanız için ideal ortamı hazırlamakla kalmazlar, size gerektiğinde yalnız bırakıp gerektiğinde size eşlik ederek aradığınız dinginliğe mutlaka ulaşmanızı sağlarlar”. Hülya Ekşigil’in Milliyet Sanat dergisinde yıllar önce ‘yaz, lezzet, içtenlik’ başlığıyla yazdığı yazıda ise otel şöyle yer almış: ‘’Zeytinbağı Otelde yapılmaya çalışılan, şehirden bunalan insanlara ‘şık bir seçenek’ sunmak değil. Onlar kendi hayallerindeki gibi bir dünya kurmuşlar, şimdi kendileri ile aynı özlemleri taşıyan insanlarla paylaşarak o dünyayı ayakta tutmaya çalışıyorlar.’’ 

 

KAZ DAĞLARI MİLLİ PARKI

Kaz Dağlarının 21.452 hektarlık alanı, 1993’den beri milli park. İnsan eli değmeden doğanın kendi kendini yeşertmesi ve yenilemesi sonucu, 31’i sadece Kazdağı’na özgü 800 bitki çeşidine, çiçeklere, ağaçlara ve vaşak, karaca, geyik, kartal, domuz, ayı gibi hayvan topluluklarına ev sahipliği yapan bu yemyeşil bölge, dünyada en çok endemik bitki barındıran ve oksijen bakımından en zengin ikinci bölge.

Peki neden Kaz Dağları oksijen yoğunluğu açısından dünyada 2. bölge? Kaz Dağları Milli Parkında yapabileceğiniz tüm aktiviteler, yürüyüş parkurları, Kaz Dğaları ekolojik çiftlik ziyaretleri, kamp alanları, ve mitolojide ‘İda’ olarak anılan Kaz Dağlarına dair çok ilginç efsaneleri  www.yolculukterapisi.com/kazdagidogaaktiviteleri yazımda okuyabilirsiniz.

Ağaçların ve bitkilerin arasında vadilerde, nefis manzaralara nazır tepelerde, rüzgârın, yaprakların, derelerin, şelalelerin sesini, kuş cıvıltılarını dinleyerek, temiz havayı içinize çekerek yürümek, tırmanmak, bisiklete binmek, pırıl pırıl sulara kendinizi bırakmak, soğuk su kaynaklarından kana kana su içmek, ağaçlara sarılmak, antik kentler, yörük köyleri, doğa ile içiçe yaşayan kasabalar keşfetmek isteyenler, tamamen doğal ve organik lezzetlerin tadına varmak, ekolojik yaşamın bir parçası olmak isteyenler için Kaz Dağları bir cevher. 

Ne şanslı ki, Milli Parklar Genel Müdürlüğü onaylı rehberleri eşliğinde kontrollü bir şekilde ziyaret edilen Kazdağları Milli Parkı, tepeleri, flora ve faunası sıkı koruma altında.  İzinsiz girmek, yürümek, piknik yapmak, avlanmak yasak, bitki türlerini toplamak yasak ve doğanın kendi haline bırakılması çok mutluluk verici.

 

NARLI KÖYÜ

Kaz Dağlarında iken arzu ederseniz gerçek yerlileri ile tamamen doğal köy hayatının devam ettiği Narlı köyünü ziyaret edebilirsiniz.  Narlı Köyünde mimarisi enfes tarihi bir ilkokul binası var ki, sadece onu görmek için gidilir.

Ve gitmişken tamamen yerel ürünler ile hazırlanan nefis bir kahvaltı için Çınaraltı Nazım Usta’nın Yeri’ne uğrayabilirsiniz.  Köye ve körfeze tepeden bakan çamlar altında bir öğle yemeği yemek isterseniz de Kısık Restoran’nın nefis etlerinden yiyebilirsiniz. yapabilirsiniz. 

 

 

 

  • Kaz Dağların’ın karşı kıyısında Burhaniye’de: Teomida Hotel: Kuzey Ege’de, Edremit Körfezi’nin güneyinde, muhteşem Kaz dağları ve Edremit Körfezi manzarasına hakim bir konumda dünya tatlısı insanlar tarafından işletilen bir cennet köşesi Teomida.   Doğa’ya saygı anlayışı ile inşa edilmiş olan Teomida, bir Akdeniz bahçesine dönüştürülmüş olan rüya gibi bir 1,5 hektarlık zeytinliğin ortasında yer alıyor. Tepelerde ve ağaçların arasında sudan uzak olduğunuzu sanmayın, bahçe içinde ısıtılmış bir yüzme havuzu, içeride de bir serinleme havuzlu ve bir Türk Hamamı var.Pelin Bastide’nin sözleri ile Teomida:Doğayla bütünleşecek bir otel…Eski İngiliz ve Fransız gülleri, Akdeniz bitkileri kokularıyla dolu bir bahçe,Doğal ortamlarında rahatsız edilmeyen hayvanlar ; sincaplar, kaplumbağalar, baykuşlar, yaban tavşanları, onlarca çeşit kuş ve kelebekler,Sabahları rahatsız edip de yumurtalarını “çalacağımız” tavuklar !Sebze bahçemizden ellerimizle organik sebzelerimizi toplamak ,Özgürce büyüyen ve meyvelerinden harika doğal bir zeytinyağı üreteceğimiz zeytin ağaçları.Rüyamızın adını TEOMİDA koydukBir Fransiz-Türk çiftin doğaya ve Türkiye’ye olan sevgisinde yaşam buldu Teomida.Fransız kültürünü ve yaşam tarzını Türk misafirperverliğiyle birleştirip konforlu , sessiz, doğayla içiçe bir tatil sunuyoruz misafirlerimize.

 

 

Zeynep Atılgan Boneval