KARABURUN YARIMADASI ve ILDIR

 

KARABURUN YARIMADASI

Karaburun yarımadası ve köyleri, doğallığı, sakinliği ve bakirliği ile el değmemiş güzellikler arayanlar için harika birer cevher.

Çeşme otobanı üzerinde ilerlerken sadece sapakmış gibi gözüken Karaburun, birçok köy ve kasabaya ev sahipliği yapan Türkiye’nin en büyük yarımadası ve de tam günlük bir rota. (Benzin deponuzu mutlaka önceden doldurmanızı tavsiye ederiz.)

Belki de Karaburun, kıvrıla kıvrıla ilerleyen yollarının zorluğundan teğet geçiliyor. Ancak sessizce bir köşede duran Karaburun, binlerce yıllık geçmişi, muhteşem doğası, zengin florası, bakir koyları ile güzelliğin binbir rengini sunuyor. Yaklaşık %75’i maki ve ormanlar ile kaplı yarımadada, 255 cinse ait 384 bitki türünde, kimisi endemik ve nadir olan bitki, şifalı ot, meyve ve ağaç çeşidi yetişiyor. 

İzmir – Çeşme otobanında Karaburun çıkışından çıktıktan sonra:

  • Eğer uçurtma sörfü yani kite sörf öğrenmek istiyorsanız Gülbahçe’ye uğrayın. Türkiye’nin kite öğrenmek için ideal noktalarından birisi olan Gülbahçe’de yer alan Urla Kite Center veya Urla Kite Camp’den ekipman kiralayarak ders alabilirsiniz.

  • İkinci durak Balıklıova. Yol boyunca rastladığınız ‘Deniz kenarı salaştır, servis yavaştır, hesaplar talaştır’ tabelaları yüzünüze kocaman bir gülümseme yayarken, bu yörenin ruhunu birebir yansıtıyor. Balıklıova’daki köy kahvesinde kahvaltı yapabilirsiniz. Balıklıova’nın lezzet durakları ise: Garip’in Yeri ve Manzara Restaurant. 
  • Ardından istikamet Mordoğan. Ağırlıklı olarak İzmirli yazlıkçıların evlerinin olduğu Mordoğan biraz beton görüntüye sahip olsa da içine girdiğinizde seveceğiniz bir kasaba. Gitmişken Mordoğan’daki Müyesser Aktaş Tarih ve Etnografya Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Eski Mordoğan Köyü İlkokulu, oranın yerlisi olan ev kadını Müyesser Aktaş’ın 20 yılda topladığı köylülerden toplanan tarım araçları, günlük ev ve mutfak eşyaları, çeyizler, kıyafetler gibi o dönemi anlatan yüzlerce parça eşyalarla müze haline getirilmiş. Mordoğan’da sabah kahvaltı vakti ise, kahvaltısı ve menemen’i ile ünlü Problem’in Yeri‘ne mutlaka gidin. Öğle ve Akşam yemeği için ise: Marina Restoran Osman’ın Yeri ve Deniz Feneri Balık Evi en iyi balıkçılar, Problem’in Yeri ise Ödemiş köftesi ve çorbaları ile ünlü.
  • Rotamızın bir sonraki noktası eğer denize bir dalıp çıkmak istiyorsanız Ardıç Koyu. Ya da mitoloji meraklısı iseniz Ardıç Koyu’nun yukarlarında yer alan Narcissus Pınarı. Mitolojiye göre kendisine aşık olan kızları hor gören yakışıklı Narcissus’un cezalandırıldığı yer burası. Sürekli kızları üzen Narcissus bir gün çok susar ve bir pınardan su içer. Su birikintisinde yüzünün yansımasını görünce kendine aşık olur, gözü artık başka hiçbir şey görmez. Ve Narcissus o pınarda kendi yüzüne bakarak hayatını kaybeder. Tam da öldüğü yerde nergis çiçeği biter. Artık nergis çiçeklerine pek rastlamadığınız, ıssız, küçücük bir pınar burası. Ancak kişinin kendine hayran olması anlamına gelen ‘narsisizm’ kelimesinin kökenini merak ediyorsanız Narcissus Dilek Pınarını görün.

  • Ardından ismi yüzümüzde kocaman bir gülümseme yaratan Eğlenhoca Köyünden geçerek sahil yolundan 3km kadar içerideki Kösedere Köyüne ulaşın. Kösedere tarihi taş evleri, 1299 tarihli camisi, köy meydanı, kahvesi, berberi, bakkalı ile bozulmamış köy hayatının sürdüğü, zamanın durduğu sevimli mi sevimli bir köy. Sokakları dolaşıp camii ziyaret edip, meydandaki köy kahvesinde çay molası verip, Kösedere’ye özgü lezzetleri tadabilirsiniz. İsmini kıyma yerine satırdan alan Öküz Köftesi en meşhur yemeği. Kösedere mantısı da hatırı sayılır bir mantı. Haftasonu giderseniz köy meydanında Şükran Kandıralı’nın Lokantasında peksimet, Masır Böreği, Çullama, Zıngata, Bazına, Cizlembe, Kabak Çiçeği Dolması, Çiğ Sarma, Etli Sıra, Pirinçli Mantar Böreği, Katmer, Puf böreği, Körmen köftesi, Fırın Böreği, Kupanisti Peyniri, Sündürme Tatlısı, Damat Tatlısı, Oklavadan Sıyırma ve Ev Baklavası gibi harika lezzetlerin tadına varabilirsiniz (0555 6621858) Ayrıca sadece Karaburun’a özgü, dalında olgunlaşıp sofraya gelen Hurma Zeytini‘ni de satın alabilirsiniz. Antik bağcılık mirasına sahip çıkmaya çalışan Kösedere Köyünde her yıl Ağustos’un üçüncü haftası Üzüm Festivali düzenleniyor. Dönüşte Eğlenhoca ve İnecik köylerinde de minik molalar verip gezebilirsiniz.

  • Ardından Esendere kayalıklarından geçerek Karaburun’a ulaşacaksınız. Foça’nın tam karşısında yer alan Karaburun kasabası yarımadanın merkezi. Homerus’un meşhur İlyada destanında Mimas ismiyle bahsettiği Yunan Mitolojisinde de sıkça anılan Karaburun’dan bahsetmenin yeri burası sanırım. Homeros’un ünlü İlyada destanında ‘Rüzgârlı Mimas’ olarak geçen Mimas Dağı, bugün Bozdağ diye adlandırılan dağ. Efsaneye göre, tanrı Zeus, kendisine savaşlar ile zor zamanlar yaşatan devlerin lideri Mimas’ın üzerine bir daha uyanmamak üzere erimiş demir, çelik ve bakır dökerek bu dağları oluşturmuş.
  • Karaburun Mimoza Koyunda yer alan Ergin Balık deniz kıyısındaki kumların üzerindeki masalarında hafif salaş, ama son derece doğal, rahat, keyifli bir rakı & balık adresi. Karaburun kasabası limanında ve sahilinde bir tur attıktan sonra istikamet Karaburun’nun merkeze 3km uzaklıktaki denize ve Foça manzaralarına nazır dağ eteklerine kurulmuş Saip Köyü. Zamanında Rumlar ve Müslümanların bir arada yaşadığı, tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile zengin bir köy olan Saip köyü ve Saipaltı limanı, ne yazık ki mübadele sonrası azıcık nüfuslu kalmış. Karaburun’lular ve yarımada severler tarafından anlata anlata bitirilemeyen kahvalatıları ile ünlü Saip Kır Kahvesi İstanbul’dan kaçıp Saip Köyü’ne yerleşip, burada tanışıp evlenen emekli finansçı ve turizmci çiftin önce kafe olarak açtıkları daha mekan zamanla yeme içmenin yanı sıra sergi, kültür-sanat, eğitim, sosyalleşme ve yerel kalkınma merkezine dönüştürmüş. Köy kadınlarının hazırladığı yemekler, sahibesi Nihal Hanım’ın yöre meyve ve otları ile ev yapımı hazırladığı 40 çeşit reçeli, geleneksel Osmanlı şerbeti ve kahvaltısı ile dillere destan.
  • Karaburun’daki diğer lezzet adresleri ise Karaburun İskelesinde yer alan Kalyon Restoran ve Albatros Balık Restoran, Saipaltı Rıhtım’daki Saipaltı Restoran balık severlerin vazgeçemediği adresler.
  • Ancak öğle yemeği molanızı vermek için size tavsiyemiz Yeni Liman. Bakir ve ıssız bir koyda, çakıl taşlı bir kumsalda yer alan Ata’nın Yeri – Lipsos Otel gerçekten zamanın durduğu huzur ve dinginlik dolu bir doğa cenneti. Burada denize girebilir veya denize nazır balık & meze keyfi yapabilirsiniz.

 

  • Ardından Hasseki Köyünden geçeceksiniz. Denize kıvrıla kıvrıla inen yolu takip ederseniz Hamzabükü’nde kayalık bakir koya ulaşıp hem manzaraların hem de denizin tadına varabilirsiniz.

  • Sarpıncık Köyünü geçip, virajlı dağ yollarından aşağı doğru kıvrıla kıvrıla ilerleyip Ege Denizi manzarası eşliğinde Sarpıncık Feneri‘ne ulaşacaksınız. İzmir Körfezi’ne gelen gemileri karşılamakla görevli Sarpıncık Feneri yolu biraz zorlu da olsa nefis manzaralar sunuyor. Yamaçtaki kıvrımlı yoldan yürüyerek 1938 tarihli fenere ulaşabilirsiniz.
  • Ardından istikamet bugün terk edilmiş tarihi Rum köyü Sazak. Şimdi tek başına ayakta duran Sazak Köyü evleri, mübadele öncesi birçok Rum ailenin yuvasıymış. Mübadele sonrası Rumlar köylerini terk etmek zorunda kaldığından, Karaburun yarımadasında bugün birçok ıssız Rum köyü var. Ege Denizi ve Sakız Adası’na nazır Sazak bu Rum köylerinden en büyüğü. Bir zamanlar üzüm ve zeytin yetiştirilen verimli topraklar, bugün yıkık taş evleriyle tam bir hayalet köye dönüşmüş. Balıkçılık ve ticaretin yapıldığı kıyıdaki iskelesi ise tarihe karışmış. Arabayı yol kenarında park edip, kısa bir yürüyüşle Sazak Köyü’ne ulaşıp, artık her yerini otların bürüdüğü, sarnıçlarıyla, ocaklarıyla yalnızlığına terk edilmiş yaklaşık 50 taş evin arasında dolaşıp hala ayakta duran şapeli ziyaret edebilirsiniz.
  • Ardından yolunuz üzerinde yemyeşil bir çam ormanı göreceksiniz, burası Parlak Köyü Şehit Çamlığı. İsterseniz Badembükü sahiline inebilirsiniz.

  • Yolunuzun devamında nefis minaresi ve camiisi olan Salman Köyünden ve ardından Salman köprüsünden geçeceksiniz. Karşınıza terk edilmiş başka bir Rum köyü olan Eski Küçükbahçe çıkacak, manzaralara nazır köyün yıkık dökük taş evleri hala çok güzel.
  • Deniz doğru inen tarlalarda meyve portakal mandalina bahçeleri arasından Yeni Küçükbahçe Köyü ve limanına ulaşabilirsiniz.
  • Ildır’adoğru ilerlerken yol boyunca taş evleri ile kartpostal güzelliğinde birçok minik köyler görmeye devam edeceksiniz. Ildır köyünün Karareis-Balıklıova çıkışında deniz kenarında güzel bir tarihi yeldeğirmeni var.

 

  

ILDIR KÖYÜ – ERYTHRAI ANTİK KENTİ

Antik şehir Erythrai’nin eteklerinde kurulmuş Ildır Köyü, Çeşme yarımadasınn en bakir sahil köyü. Yerleşimin Tunç Çağı’na kadar uzandığı köyün aslında altı tamamen antik kalıntılar ile dolu, bu yüzden de 2. derece sit alanı.

Köyün hemen üst tarafında enginar-gelincik tarlalarıyla içiçe geçmiş Erythrai antik kenti ve antik tiyatrosu var.

Erythrai antik şehri, İyonya’nın Ege denizindeki 12 üssünden birisi. Erythrai ismini şehrin kurucusu Rhadamanthys’in oğlu Erythros’tan aldığı düşünülüyor. Başka bir görüşe göre de Kırmızı anlamına gelen Erythrai ismini gün batımında kızıla boyanan gökyüzü ve denizinden alıyor.

Antik tiyatroyu ve antik şehrin en yüksek noktası olan Akropolü ziyaret edin. Ve mutlaka Ildırı’ya akşamüzeri gidin. Önünüzde açılan muhteşem Ege ve adalar manzarası için zamanında Homeros “Güneşin en güzel battığı yer” demiş.

Erythrai antik şehrinin girişinde muhteşem gün batımı manzaralarına nazır Agora Kafe’nin tepeden manzarları şahane ve Ildırı’nın en keyifli gün batımına nazır lezzet durağı. Ayrıca Ildır İskele Balıkçısı’nın, denizin üstündeki iskelesinde güneşi batırarak taze balıkların rakının tadına varmak ömür uzatan ayrı bir keyif.

Eğer yemek yemek istemiyorsanız Çeşme’ye dönerken Ilıca yolu üzerinde Manzara Kafe‘de bir aperatif ile günbatımı keyfi yapabilirsiniz.

Başka bir Ildır ziyaretinizde, kasabanın en cici oteli Herakles Pansiyon‘nun özel spesiyali enginarlı mantısının, köyün midyecisi Özgür’ün meşhur Enginarlı Midye Dolması’nın (0507 1842356), meşhur Ildır lokmasının, ve Ildır’a özgü Şıpıldak Otunun tadına bakın.

KARABURUN’DA DENİZ KEYFİ

Denize girmek için Karaburun’un berrak ve turkuvaz rengi sulara sahip koyları arasında  Dolungaz, Kösedere köyü kıyısında bulunan zeytinlerle çevrili Boyabağı Koyu, falezleriyle Ayıbalığı Koyu, Bodrum Koyu, Kuyucak, İncirli Koy, Badembükü, Kumbükü, Dikencik, Kocadere doğanın tadını çıkarabilirsiniz

 

Zeynep Atılgan Boneval

 

YOLCULUK TERAPİSİ ALAÇATI, ÇEŞME YARIMADASI, URLA VE CİVARI, KARABURUN, SEFERİHİSAR, FOÇA, İZMİR YAZILARI