CORONA GÜNLÜKLERİ 1 – İZOLASYON GÜNLERİNDE DERİN DÜŞÜNCELER

 

 

İZOLASYON GÜNLERİNDE DERİN DÜŞÜNCELER – CORONA GÜNLÜKLERİ – 1

(12 MART 2020)   

Bana dünya üzerinde sınır tanımayan 2 şey nedir diye sorsanız, insan duyguları ve virüsler derim.

Bugüne kadar seyahat ettiğim 100 ülkede herkesin milliyetinden, din, dil, ırkından bağımsız olarak aynı duyguları yaşadığına şahit oldum. Bir de virüslerin coğrafi ve politik sınırları umursamadığını biliyoruz.

Ocak başından beri bu virüsün uluslararası bir salgına dönüşebileceğini öngörerek, hem gelişmeleri takip edip, hem de insan hayatını nasıl etkilediğini ve de insanlığın verdiği tepkileri gözlemliyorum, epeyce de düşünüyorum.

Aslında hepimiz ölümlü ve dolayısı ile aciz birer varlığız.

Kontrol edemeyeceğimiz ölüm karşısında aslında çaresiziz.

Ancak insanlık, medeniyet, teknoloji ilerledikçe bunu gittikçe unutuyoruz.

Tüketim toplumu olarak her saniye angaje olduğumuz bir meşgale, baktığımız bir ekran, satın aldığımız bir şey var, ve insanlığımızı, acizliğimizi hatırlamaya vaktimiz yok.

Her şey kontrolümüzde sanıyoruz artık.

Ama değil!

İlksel insan bunu hiç unutamazken biz neredeyse hiç hatırlamadığımız için böyle bir global salgın tehlikesi karşısında dehşete düştük.

Ve insanın acizliğini kabul etmeye direnişinin ilk sembolü aslında tuvalet kağıdı oldu. Sonuçta salgın ve kıtlık anında 1.cil ihtiyaçların dezenfektan veya gıda olması gerekirken, marketlerde ilk bitenin tuvalet kağıdı olması herkesin kontrolcülüğünün bir sembolü oldu.

Aslında Corona, hem bireysel hem de genel insanlık olarak geldiğimiz ‘üstünlük kompleksi’ ve ‘obsesif şekilde sahip olma, güçlü olma, emniyette olma, sağlıklı olma bağımlılığı ve tutkunluğunun’ alt üst olmasına neden oldu bir anda.

Bir yandan kendimizi içine aldığımız fiziksel korumacı fanusun camları kırılırken, bir yandan emniyet yanılsamalarımız kırılırken, her birimiz kendimize ait nevrozlarımızı daha da çok ortaya çıkardı bu virüs.

Sonuçta virüs hiç sınır tanımıyor. Eğitimli, zengin, ünlü, nüfuslu demeden kırıp geçiyor.

Yani ‘en güçlüyüm’ sanan da çaresiz ve aciz.

Hepimizin bundan sonraki psikolojik ve sosyolojik sınavı, obsesyonlarımız ile hareket etmemeyi başarmak, kısmen haklı ama çoğunluğu sanal olan endişelerimizi olgunluk, sakinlik, soğukkanlılık ile, hayatı kendine ve kimseye zindan etmeden yönetebilmek. Hem fiziksel hem de zihin ve ruh sağlığı ile bu süreçten çıkmak için bu marifeti başarmamız lazım.

 

Şimdi herkes ilk dehşet tepkilerini verdiğine, stoklarını yaptığına, ve artık sosyal mesafelendirme ve evlerde oturma zamanı geldiğine göre diyorum ki biraz kendi kendimize derin düşüncelere dalsak.

 

Keşke virüs sayesinde önce biraz sakinleyip sonra biraz bilinçlenip, tamamen aciz olduğumuz gerçeğini kabullenip, aslında dünyayı ve doğayı en çok yok eden virüsün insan olduğunun farkına varıp, hem şu dünyayı bir kendi haline bıraksak hem de kendi ‘sahip olma’ çılgınlığımızı bir kenara bıraksak.

 

Bir musibet bin nasihatten değerli derler hani. Keşke…

Zeynep Atılgan Boneval

 

İZOLASYON GÜNLERİNDE DERİN DÜŞÜNCELER

CORONA GÜNLÜKLERİ 1 – (12 MART 2020)  https://www.yolculukterapisi.com/coronagunlukleri1/

CORONA GÜNLÜKLERİ 2 -(29 MART 2020)  https://www.yolculukterapisi.com/coronagunlukleri2/

CORONA GÜNLÜKLERİ 3 – (15 NİSAN 2020)  https://www.yolculukterapisi.com/coronagunlukleri3/

CORONA GÜNLÜKLERİ 4 –  (27 NİSAN 2020)  https://www.yolculukterapisi.com/coronagunlukleri4/