PARİS’TE 2 GECE – ASLI GÖKSAN İLE

 

1.gün

Bienvenue!

Öncelikle konaklamak için tavsiyem; Champs-élysées’de bulunan ve fiyat performans açısından son derece başarılı olan Hotel Chateau Frontenac. Misafirperver ve çocuk dostu çalışanları, lokasyonu, odaları ve de muhteşem croissant’lı kahvaltısıyla her seferinde favorim.

19:00 Otele yerleştik, hadi vakit kaybetmeden kendimizi Paris sokaklarına atalım. Ne de olsa vaktimiz kısıtlı! Ve başlayalım turumuza… Evet, yanlış görmüyorsun; La Maison de Chocolat tam da otelimizin karşısında. Ama dur dönüşte alırız nasıl olsa… Bu arada hemen arka sokağımızda La Maison de la Truffe var, bayılırım! Oradan da daha sonra alışveriş yapabiliriz. İlk akşamı yol yorgunluğuyla çok uzağa gitmeden geçirelim derim; gel Champs-élysées’de keyifli bir yürüyüş yapalım… Vitrinlere göz gezdirelim, beğendiklerimize girip çıkalım… Kusmi tea’den biraz çay alalım…

20:30 Hmm… Evet, burnuna gelen müthiş sarımsak kokusu Leon de Bruxel’den geliyor. Midyeleri şahanedir, yemek ister misin? Rahat ve lezzet dolu bir akşam yemeği alternatifi olur… Midye sevmez misin? Tamam. O halde, otelin hemen 2 arka sokağında Le Relais de l’Entrecote var; bir klasiktir. Yalnız rezervasyon almıyor, sıra bekleyebiliriz benden söylemesi!

22:30 Yorucu bir gündü… Bonne nuit.

2.gün

09:00 Bonjour! Otelimizin kahvaltısının çok güzel olduğunu söylemiş miydim?

09:30 Bu sabah yürüyüşümüzü Eiffel’i en iyi görebileceğimiz noktaya çıkan Trocadero bahçesinde yapacağız. Concorde meydanından faytona binebiliriz. Bana sorarsan Eiffel’e çıkmaya da hiç gerek yok, o kadar sıra beklemeye de. Çünkü Eiffel yukardan değil karşıdan güzel!

12:00 Rotamızı biraz da şehrin sanatsal tarafına çevirelim; Palais de Tokyo’ya çok yakınız. Harika bir modern sanat müzesidir. Salı günleri dışında her gün öğlen 12’den gece 12’ye kadar açık.

13:00 Öğle yemeği için seni favori otel bahçeme götüreceğim. Yorulduysan Uber ya da taksiye binebiliriz, yürümek istersen yolumuz sadece 1.2 km. Hotel Plaza Athene’nin La Cour Jardin restoranı gerçekten hem atmosferi hem de lezzetli yemekleriyle kıyas kabul etmez. Otelin içinde Alain Ducasse’ın 3 yıldızlı restoranı bulunuyor. Dekoru görülmeye değer ve bir dahaki sefere belki brunch için deneyebilirsin. Sarmaşıklarla donanmış, sesi adeta hapseden pitoresk bir avluya açılıyor bu kapı. Hadi girelim, ben garsonun masamızda hazırlayacağı ev yapımı mayonezli steak tartare ve trüflü patates kızartması yiyeceğim. Bon a petite!

14:00 Hazır Avenue Montaigne’deyken bu caddeyi ve onu kesen George V’i gezelim. Bu iki cadde bana kalırsa şehrin kalbi. Lüksün zarafetle buluştuğu dünya üzerindeki ender yerlerden…

15:30 Taksi ya da Uber’e binip Rue St Honore’ye geçiyoruz çünkü aradaki mesafe yaklaşık 2,5 km. Severim bu caddeyi… Provence’da Eze köyünde yaşamış olan ünlü Fragonard ailesinin parfüm dükkanı da var burada. El yapımı espadriller satan Capulette diye tasarım bir butik var bir de. Ama bir kült olan Hotel Costes uğramadan geçilemeyecek bir adres. Roses Costes isimli gül butiği gerçekten görülmeye değer. Otelin restoranı ve barı çok popüler. Bir dahaki sefere denemelisin. Müzikleri de çok iyidir hiç dinledin mi? Lounge müzik seversen girip cd’lerinden alalım birer tane.

17:00 St Honore’den sadece birkaç dakika yürüyüş mesafesinde bulunan Jardin des Tuileries’ye geçiyoruz şimdi. En sevdiğim bahçe! Bahçeyi sonra gezeceğiz, ilk önce Monet’nin meşhur tablosu ‘The Water Lilies’i de bünyesinde barındıran Musee l’Orangerie’ye giriyoruz. Görülecek çok eser var ve saat 6’da kapanıyor, neyse ki yeterli süremiz var.

18:00 Muazzam değil mi? Akşam yemeğine daha iki saatimiz olduğuna göre Jardin des Tuileries’nin keyfini çıkartabiliriz. Dönme dolap sever misin? Hemen az ileride… Yukarıdan manzara gerçekten de enfes; hadi çıkalım!

20:00 Gelelim benim şehirdeki favori teras restoranıma… ‘LouLou.’ Musee des Art Decoratifs’in terasındaki bu parizyen restoran son derece keyifli bir alternatiftir.

22:00 Aprés Diner! Yemek sonrası tatlı için; Jardin des Tuileries’de de şubesi bulunan meşhur dondurmacı Amorino’yu öneririm. Gerçekten enfestir.

Otelimiz 2 km uzaklıkta, yürüyüp yürümemek sana kalmış.

Bonne Nuit!

3.gün

08:30 Bonjour! Ça va? Bugün son günümüz o yüzden güne biraz daha erken başlamalıyız.

09:30 Kahvaltıdan sonra ilk durağımız Musee d’Orsay. Yaklaşık 2.5 km’lik uzaklıkta, vakit kaybetmemek için taksiye binelim derim. Musee d’Orsay (Pazartesi günleri kapalı) nehrin sol tarafında kalan devlete ait bir müzedir. Eğer Paris’te vaktiniz kısıtlıysa, kısacası Louvre için yeterli vaktiniz yoksa alternatif olarak ziyaret etmeniz gereken bir müzedir burası. Ağırlıklı olarak 1800’lü yılların ortalarından bir sonraki yüzyıla dayanan süreçte yaşamış olan Fransız eserlerine yer vermekle beraber, dünyaca ünlü sanatçıları da bünyesinde barındırır. Monet, Gauguin, Van Gohn, Renoir ve Cezanne gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini mutlaka görülmeli.

11:00 Seine nehri kıyısından yapacağımız 15 dakikalık keyifli bir yürüyüş rotasından sonra entelektüel parizyenlerin uğrak noktası Saint Germain bölgesine varacağız. Yorgunluk kahvemizi bir klasik ama her zaman iyi Cafe de Flore’da içelim derim.

St. Germain vintage butikleri, lokal mağazaları ve vakit olsa saatler harcanılacak kitapçılarla benim en sevdiğim mahalle olduğunu söyleyebilirim.

13:00 Öğle yemeğimizi Saint Germain’de bulunan Ralph Lauren markasına ait restoran Ralph’s’de yiyeceğiz. Salataları, hamburgeri, tatlıları ve en önemlisi de atmosferi şahanedir!

Biraz daha yürüyüşün ardından rotamızı farklı bir yere çeviriyoruz… Gideceğimiz yer 4 km’lik bir uzaklıkta. Biraz da şehrin yer altını görmeye ne dersin? Metroya bineceğiz.

15:00 Pazar günleri genelde her Avrupa şehrinde olduğu gibi Paris’te de biraz sessizlik hakim olur. Tek bir yer hariç! ‘Le Marais.’ Bir Musevi mahallesi olan Le Marais gözde destinasyonlardan biri ve Pazar gününü geçirmek için ideal bir seçim. Şimdi Scarlett Johanson’ın 2 sene önce açtığı popcorncuya gidiyoruz; YummyPop! Bu bölgeyi keşfetmek, ara sokaklarında kaybolmak için doya doya vaktimiz var.

17:00 Hemen az ileride harika bir kütüphane ve modern sanat müzesi olan Centre Pompidou var. Oraya bir göz atalım. Zaten gideceğimiz restoran onun çatısında.

18:00 Restaurant Georges. Centre Pompidou’nun üst katında bulunan bu muhteşem restoran, Paris’in en iyi manzaralı teras restoranlarından biridir.

Yaşasan doyamayacağın güzellik ve zenginlikle dolu bu şehirde elimden geldiğince sana sanat ve keyif dolu iki gün yaşatmaya çalıştım, umarım memnun kalmışsındır…

À plus!

Aslı Göksan

 

Aslı Göksan’a paylaşımı için çok teşekkür ederiz 🙂