MİSİ KÖYÜ – BURSA CİVAR KEŞİFLER

MİSİ – BURSA’NIN MASAL KÖYÜ

Zeynep Atılgan Boneval 

 

Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa, Osmanlı tarihi mirasları ile bezenmiş bir şehir. Bursa!ya bağlı çok güzel korunmuş Osmanlı köyleri yer alıyor. Cumalıkızık ve Misi bunlardan en güzelleri.

Biz önce Misi ardından Cumalıkızık’ı ziyaret ettik. Zamanlamayı bu şekilde yapmamızın sebebi ise son zamanlarda Cumalıkızık’ın kahvaltıları ile çok ünlendiğini ve kalabalıkların akınına uğradığını duymuş olmamız idi. İyi ki de bu şekilde ayarlamışız rotamızı, çünkü Misi Köyü ne kadar sakin ve huzurlu bir durak ise, Cumalıkızık da bir o kadar kalabalık idi. Bizce Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini sergileyen Cumalıkızık evleri gerçekten görülmeye değer, ancak tamamen turistikleşmiş herhangi bir lezzet durağına uğramadan, özellikle kalabalıklardan uzak arka sokaklarda mimari hazineleri  keşfetmek için bir öğleden sonra gezisi olarak güzel. (Cumalıkızık izlenim ve önerilermiz www.yolculukterapisi.com/cumalikizik yazımızda yer alıyor.)

Misi (Gümüştepe) Köyü Yolculuğumuz

Soğuk bir kış sabahı, Bursa Bademli’deki 7 Rooms otelimizden Subaru E-boxer aracımız ile yola çıkıp 20 dakikada dakikada ulaştığımız (15 kilometre) Misi Köyünde hala sabahının erken saatleri idi.

Sessiz ve sakin Misi Köyü sanki uykuda gibiydi. Sokaklarında dolaşan tavukları, keçi ve koyunları, köpekleri eşliğinde, sobaların bacalarından yükselen dumanlar ve mis gibi odun kokularını içimize çekerek köyü dolaştık.

Sakin sakin akan Nilüfer çayının içinden geçtiği, nehir kıyısının ve yamaçlara doğru çıkan köyün çınar, kavak, meyve ağaçları ve asmalar ile bezendiği, 2000 yıllık tarihi geçmişe sahip Misi, sanki zamanda asılı kalmış bir köy.

Derenin suyunun dinlendirici sesi, doğanın cömert yeşili ile çok huzurlu ve rahatlatıcı bir atmosferi olan Misi Köyü’nün (günümüzde resmi adı Gümüştepe) rengarenk tarihi ahşap evleri ile küçücük ve mutlu bir kurabiye köy gibi adeta.

İşin doğrusu Bursa şehri ‘Yeşil Bursa’ olarak anılsa da, şehrin içinde bu ismin hakkını verecek çok alan bulamadığınız bir gerçek. Misi köyü Bursa’nın içindeki doğanın en bozulmamış olduğu, en yeşil köşelerden birisi kesinlikle.

Sadece 300 hanesi ve yaklaşık 1300 nüfusu olan bu şirin köyün evleri Osmanlı mimarisini yansıtıyor. Evlerin çoğu derlenip toplanmış ve canlı turuncu, kırmızı, yeşil, mavi, pembe renklere boyanmış tarihi ahşap evler.

Tarihi evlerin mimarisinde hem eski bir Rum köyü döneminden kalma izleri, hem de Osmanlı izleri görülüyor. İlk katları taş üst katları ahşap olan evler tarihi Rum’lara uzananlar. Klasik ahşap evler ise Osmanlı’da sıkça görülen Safranbolu evleri ya da Topkapı Sarayı yanındaki Soğukçeşme Sokak’taki ahşap evlere benzeyen cumbalı evler. Ve Misi köyünde bu ahşap evler parlak ve canlı boyaları ile gerçek bir renk cümbüşü sergiliyor.

Biraz araştırınca, 1989 yılında kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan Misi köyünün, Nülfer Belediyesi tarafından Sanat Köyüne dönüştürülme çabalarını öğreniyoruz. Belediye köydeki birçok binanın aslına uygun restore edilerek, İpek Evi, Koza Evi, Çocuk Kütüphanesi, Fotoğraf Müzesi, Sanat Evi , Edebiyat Müzesi gibi kültürel duraklara dönüştürülmesine ve daha birçok sanatsal ve kültürel faaliyete destek olmuş.

MİSİ KÖYÜ TARİHİ VE DİNİ ÖNEMİ

İlk adının Mysia olduğu düşünülen köy hakkındaki en eski tarihi belge, MS 183 yılında Alex isimli bir keşişin 85 kişilik cemaati ile Hıristiyanların öncüleri olarak İnkaya ve Misi köylerine yerleşerek, İncil tartışmalarının yapıldığı konsülü topladığına dair bir belge.

O dönemde inşaa edilen ve kalıntıları günümüze kadar gelen Misipoli manastırı civarında İncil’in bir nüshasının gömülü olduğuna inanılıyor. İşte bu yüzden Hıristiyanlar için çok önemli bir köy olan Misi, haç rotaları arasında yer alıyor.

Köyde bulunan Kavacık Sultan Yatırı ise Müslümanlar için önemli bir kutsal nokta. Misi Köyü’nde yaşamış olan Kavacık Sultan’ın kabrinin, köydeki dağda bir kayanın içinde olduğu rivayet ediliyor ve köydeki çeşmeden akan suyun Kavacık Sultan’ın gözyaşları olduğuna inanılarak, ziyaretçilerin bu şifalı suyu içerek dileklerin gerçek olduğu düşünülüyor.

 

MİSİ’DE BAĞCILIK VE İPEKBÖCEĞİ

Misi asırlar boyunca asma yaprağı, misket üzümü, pekmezi ve şarabıyla ünlü olmuş. Çok eski bir geçmişi olan “Misi Şarapları” yalnızca bu yörede yetişen ve özel aromalı misket üzümünden yapılıyor. Ayrıca bu üzümlerle yapılan pekmez de oldukça lezzetleri ve sağlıklı.

Şarapçılığına yanı sıra köyün başka bir geçim kaynağı ise ipek böcekçiliği imiş. Öyleki köyün yerleşim alanları bile ipekçiliğe göre şekillenmiş. Evlerin geniş sundurmaları ipek böcekçiliği üretimini mümkün kılacak şekilde inşa edilmiş.

 

 

MİSİ KÖYÜNÜN TURİZM İLE YENİDEN DOĞUŞU

Ancak bu bol bereketli köyün çiftçi ve zanaatkarları Çin’in ucuz ipekleri ile rekabet edememiş, hem üretim, hem işçilik hem de ipek fiyatları çok düşünce Misi’nin ipekböcekçiliği ekonomisi zaman içerisinde tükenmiş, ve işsizlik oranı çok artmış.

İşte tam umudu yitirme zamanında Misi’li kadınlar el birliği ile Misi’nin kaderini dönüştürmek hikayesini yeniden yazmak için azimli bir hareket başlatmış.

İpekböcekçiliği Misili kadınların elinde yeniden canlanarak tüm Türkiye için örnek bir proje haline gelmiş.

Anadolu Efes’in, teknoloji ve endüstrinin getirdiği yeni koşullara yenik düşen yerel köylerde, turizmde sürdürülebilirlik sağlamak için geliştirdiği Gelecek Turizmde programının, ilk dönem projelerinden birisi olan ‘Gel Bir Gün Misili Ol’ projesi ile geleneksel ipekböceği zanaatine sahip çıkılıyor.

4 yıl önce başlayan ‘Gel Bir Gün Misili Ol’ projesi ile önce köyün 44 kadını hem ipekböcekçiliği zanaatinin incelikleri hem de turizme kazandırılması için eğitimler almış. Şimdi köydeki İpek Evi’nde sayısı her geçen gün daha da çok artan Misi’li kadınların ipekböcekçiliği alanındaki çalışmaları sergileniyor ve markalaştırılma yolunda ilerliyor.

Bu proje, Misi köyünün hem Türkiye’de hem de yurt dışında tanıtırken, Nilüfer Belediyesi’nin Misili kadınlara tahsis ettiği, Koza Evi ve Nilüfer Misi Kadınları Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak faaliyet gösteren kafede ise yöresel lezzetler hazırlanıyor, ve ziyaretçilere tattırılıyor.

MİSİ KÖYÜ – NİLÜFER FOTOĞRAF ŞENLİĞİ

2019 Temmuz ayında İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’nin (İFSAK) ve Nilüfer Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği Nilüfer Fotoğraf Şenliği, fotoğraf gönüllülerini ve meraklılarını bir araya getiren nefis bir kültür buluşması olmuş. İFSAK’ın düzenlediği sokak sergilerinin yanı sıra, Mysia Fotoğraf Müzesi, Edebiyat Müzesi ve Sanat Evi’nin de sergi, atölye, panel, film gösterimi ve söyleşiler ile köy hem Türkiye’den hem de dünyadan çok değerli sanatçılara ev sahipliği yapmış.

Misi’de dolaşırken sokak segilerinin devam ettiğini göreceksiniz.

Nilüfer Belediyesi’nin gerçekleştirdiği örnek restorasyon projeleri ve de Fotoğraf Şenliği gibi etkinlikler ile Misi (Gümüştepe) köyü gerçek bir “Sanat Köyü” olma yolunda emin adımlarla ilerliyor sanki.

 

MİSİ KÖYÜ KEŞİFLERİ

İpek Evi: Tarihi bir köy evi Nilüfer Belediyesi önderliğinde restore edilerek, ipekböcekçiliği zanaatini geliştirmek ve turizme kazandırmak için, Misili kadınlara tahsis edilmiş. Misi Kadınları Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin üyesi olan Misi’li 55 kadın, ipekleri kendileri üretip dokuyor. Köylü kadınların ninelerinin sandıklarından çıkan desenlerin yeniden hayat bulduğu ipek dokumalar ve hediyelik eşyalar burada satışa sunuluyor.

Koza Evi: Aynen İpek Evi gibi restore edilip Misili kadınlara tahsis edilen başka bir tarihi bina ve bahçesi de Koza Evi. Burada da Misi’li kadınlarının hamarat ellerinden çıkan lezzetleri tadabiliyorsunuz. Çok eski yıllardan beri köyde yapılan kestaneli kuzu güveç, ısırganlı erişte, lahanalı kocagörmez dolması, koza tatlısı gibi geleneksel yemekleri tatmanızı öneririz.

Mysia Fotoğraf Müzesi: Bursa’nın ilk ve tek fotoğraf müzesi olan Mysia Fotoğraf Müzesi, Nilüfer Belediyesinin 2017 yılında Misi köyüne armağanı olmuş. Ufacık bir müze gibi gözükse de, açıldığı günden beri Felix Nadar, Ahmet Elhan, Jochen Proehl, Othmar Pferschy gibi dünya ve Türk fotoğrafından çok değerli sergi ve etkinliğe ev sahipliği yapmış. Ayrıca ziyaretçilerin kullanımına açık interaktif görsel arşivinde “Fotoğrafın Öyküsü” ve “Türk Fotoğrafı” gibi bölümler altında Türk fotoğrafçılığının usta sanatçılarını ve eski Bursa arşivini sergiliyor bu mini fotoğraf müzesi. Bir yandan da fotoğrafçılık atölye ve eğitimleri düzenleniyor.

Çocuk Kütüphanesi: Gerçekten bir çocuk kütüphanesi var Misi Köyü’nün. Nilüfer Belediyesi önderliğindeki tarihi bir evin restore edilmesi sonucu oluşturulan bu kütüphanede, farklı yaş grubundaki çocuklar için kitaplar, zeka geliştirici oyunlar ve bulmacalar yer alıyor. Çocuklu aileler için örnek bir ziyaret noktası olan kütüphanede yetişkinler için de bir bölüm ve çalışma odası ve ücretsiz internet erişimi var.

Nilüfer Edebiyat Müzesi: Yine belediyenin bir projesi olan Edebiyat Müzesinde, Behçet Necatigil’in el yazması şiiri, Yaşar Kemal’in şapkası, el yazmaları, Nazım Hikmet’in el yazması ve Sofya baskısı kitapları, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın gözlüğü, kalemi, çalar saati gibi çok sayıda değerli yazara ait kişisel eşya ve eserler yer alıyor. Müzenin mektup odasında Cemal Süreya’dan Rıfat Ilgaz’a, Attilla İlhan’dan Halet Çambel’e pek çok yazarın 50 el yazması mektubu orijinal olarak ve toplamda 800 el yazması mektup dijital olarak sergileniyor. Müzede ayrıca kitap eskizleri, daktilolar ve gözlük, kalem, pipo gibi kişisel eşyalar da bulunuyor. Yaklaşık 600’e yakın kitabın yer aldığı müzede Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi ile yapılan iş birliği sonucu, bin 180 adet kataloglama girişi de gerçekleştirilmiş.

Sanatevi: Nilüfer Belediyesi’nin projesi olan Sanatevi, misafir sanatçı programı yürüterek, hem sanatçılara ev sahipliği yapan hem de sanat üretmelerine olana sağlayan bir oluşum. Araştırma odaklı projelerin yanı sıra mekâna özgü işler, etkinlik tabanlı performanslar, deneysel çalışmalar, gösterimler ve eğitimlerin gerçekleştirilebileceği, aynı anda 4 sanatçının konaklamasına imkân veren beş odalı bu evde kalan sanatçıların konaklama masrafları program dahilinde karşılanıyor. Misafir sanatçılar arasında resim ve heykel sanatçısı Saliha Yılmaz, çağdaş kaat-ı sanatçısı Melike Kılıç ve ressam Ahmet Duru yer alarak, Misi’nin geçmişine dönerek çalışmalarında uzaklık ve yakınlık ilişkisini inceleyerek çalışma ve üretme fırsatını bulurken, aynı zamanda yerel halk ve öğrencilerle de bir araya gelerek deneyimlerini paylaşmışlar.

Etnografya Evi: Halk kültürü ve folklor araştırmacısı, Bursa Karagöz Evi’nin kurucusu ve  Karagöz Gölge Oyunu’nu günümüze dek yaşatan sanatçı Şinasi Çelikkol’un, Misi köyünde harika bir tarihi konağı restore ederek 2011 yılında açtığı Etnografya Evi gerçekten gezilmeye değer. Bursa’nın yöresel el işlemeleri ve yöresel kıyafetlerinin, dokuma tezgahlarının ve de köyde yapılan hediyelik eşyaların sergilendiği müze evde bir de ‘ayna’ olarak tabir edilen küçük bir Karagöz perdesi yer alıyor. Cüzzi bir ücret karşılığında gezilebiliyor.

 

MİSİ KÖYÜ LEZZET DURAKLARI

Yukarıda bahsettiğim Misi’deki Koza Evi geleneksel lezzetleri tatmak için en güzel adres.

Tarihi evlerin bulunduğu sokakta yer alan Masal Evi ise kahvaltıları ve de hamburgerleri ile gerçekten çok lezzetli bir kafe.

Ayrıca dere kenarında Mis Gibi Otel & Restoran, Misi Aile Çay Bahçesi ve Orkide Çay Bahçesi açık havada oturmak için güzel adresler. Haftasonları kahvaltı için gelenler ile biraz kalabalık olabilir dere kenarı, bilginize.

 

MİSİ KÖYÜ KONAKLAMA

Misi ve Cumalıkızık köyleri beraber bir gün içerisinde rahatlikla gezilebilecek duraklar. Bursa ve civar keşiflere devam edeceğimiz için Misi Köyü’ne 15 kilometre uzaklıkta Bursa’nın Nilüfer ilçesinde Bademli’ye yakın Bamboo Park içinde 7 Rooms Otel‘de konakladık. Ve gerçekten inanılmaz memnun kaldık. Hem konaklama hem de lezzet deneyimlerimizi https://www.yolculukterapisi.com/7-rooms-otel-bursa-ve-civar-kesifleri/ yazımızdan okuyabilirsiniz.

 

MİSİ KÖYÜ ULAŞIM

Bursa’nın Nilüfer ilçesinde yer alan ve Bursa merkeze 12 km uzaklıktaki Misi köyü, Gümüştepe mahallesi olarak da biliniyor. Aracınız ile navigasyonda Gümüştepe olarak ararsanız daha rahat bulabiliyorsunuz.

 

Bursa ve Civar Keşifleri Yazılarımız:

Zeynep Atılgan Boneval