OSMANLI MİMARİSİNİN GÖRKEMLİ AÇIK HAVA MÜZESİ: CUMALIKIZIK KÖYÜ
Uludağ eteklerindeki dimdik yamaçlara ve karlar altında çamlara sırtını yaslamış, daracık sokakları, taş ve ahşabın birbirine geçtiği orijinal evleri ile buram buram tarih kokan bir Osmanlı köyü Cumalıkızık.
Arnavut kaldırımlı labirent gibi daracık sokaklarda yürürken, zamanda geriye yolculuk yaptığınızı hissediyorsunuz. Gerçekten Cumalıkızık Sokakları, tarihi ve mimari bir açık hava müzesi gibi.
Tarihi Cumalıkızık Köyü
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa, Osmanlı sivil mimarisinin görkemli örneklerinin inşaa ettiği köyleri de sınırları içinde barındırmış.
Bursa yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği, kısa zaman sonra bölgeye hakim olup 1326’da yılında Bursa’yı, 1331 yılında da İznik’i fethederek yörede varlığını kabul ettirmiş.
Daha önce Bizanslıların yerleşimi olduğu, yakınlarındaki kilise kalıntısı ile tespit edilen Cumalıkızık’ın bugünkü halinin adımları, 14. Yüzyılda Osmanlı’nın yörede güç kazandığı dönemde Oğuz Türkleri için vakıf köyü olarak kurulması ile başlamış.
Bir rivayete göre ismini, konar göçer Oğuz Türkleri‘ne verilen Kızık isiminden alıyor. 13. yüzyılın başlarında Moğol saldırılarından kaçarak Orta Asya’dan Anadolu, İran ve Suriye’ye göçen Oğuz Türkleri, 1306 yılı civarında Bursa‘ya yerleşmişler.
Diğer bir rivayete göre de, 1300’lü yıllarda, Uludağ’ın kuzeyindeki dik etekleri ile Bursa vadileri arasında adeta ‘kısılıp’ kalmış yöre köylerine, bu konumlarından dolayı ”kızık” adı verilmiş.
Kökeni ne olursa olsun Kızık ismini almış köylerin özel adları da, kendi özelliklerine göre verilmiş: dereye yakın olan Derekızık, fidye verilen Fidyekızık, değirmeni olan Değirmenlikızık, hamamı olan Hamamlıkızık, ve de kızık köylerinden topluca cuma namazı kılmak için gidilen köye de Cumalıkızık adı verilmiş.
İşte Cumalıkızık bu şekilde almış ismini.
Kızık köylerinden I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşını atlatarak günümüze kadar ayakta kalan bir tek Cumalıkızık var, hem de neredeyse hiç bozulmadan.
Cumalıkızık Efsanesi ve Dünyanın En Dar Sokağı
Cumalıkızık’ın ve Cin Aralığı olarak anılan dünyanın en dar sokağının bir de efsanesi var. Efsaneye göre Tokat civarında yaşamakta olan Oğuz boyularından Kızıklar, ‘Karakeçili Aşireti’nin bulunduğu bölgelere göç ederek Ertuğrul Gazi’den yerleşmek için yurt istemiş. Ancak Karakeçili Aşireti, Kızıklar’ın bu isteğine karşı çıkmış. Bunun üzerine Ertuğrul Gazi, düşmanlıklar doğmaması için Kızıklar’a Uludağ’ın o zamanki adıyla ‘Keşiş Dağı’nın kuzey eteklerinden yer göstermiş. İki Oğuz boyu arasındaki dostluğu sağlamak için de Kızık boyu beyinin yedi oğlunu Karakeçili Aşireti’nden yedi güzel kızla evlendirmiş. Böylece yedi Kızık köyünde de barış sağlanmış.
Başka bir Cumalıkızık efsanesine göre de, Kurtuluş Savaşı zamanında Cumalıkızık köyünü basan Yunan askerleri tüm köylüleri camiye toplar ve camiyi yakmaya karar verirler. Köylülerde bir fırsat yakalayıp camiden kaçarlar köylülerin girdiği sokakta iki evin bittiği noktada ufak bir aralık vardır ancak bir insanın yan yan geçebileceği kadar büyüklükte olan aralık sokak girişinden bakıldığında çıkmaz yol olarak görünmektedir. Köylüler bu aralıktan geçerek Türk askerlerinin konuşlandığı tepeye ulaşırlar. Yunan askerleri sokağın girişine geldiğinde kimsenin bu daracık aralıktan kaçtığına inanamaz ve ‘olsa olsa cinlerin işidir’ der. İşte o günden bugüne ismi ‘Cin Aralığı’ olarak kalmış.
Cumalıkızık Tarihi Sokakları, Evleri ve Keşif Rotası
1981 yılında Kentsel ve Doğal Sit Alanı ilan edilen Cumalıkızık, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Bugün 180’i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 evi, Osmanlı Dönemi Mimarisi statüsünde koruma altında.
Uludağ’dan aşağıya inen kaynak ve kar sularının oluşturduğu dere köyün içinden akıyor.
Arnavut kaldırımı taş döşeli daracık labirent gibi sokaklarda yürürken, mor, mavi, kırmızı, turuncu, pembe, yeşil renk renk boyanmış, kimisi kerpiçten, kimisi yığma taştan irili ufaklı evler, kimisi de 2-3 kattan fazla olmayan ahşaptan yapılmış ihtişamlı konaklar görüyorsunuz.
Tarihi cumbaları ve pencereleri, dövme demirden kapı tokmakları ve kulpları, taş süslemeli iç avluları ve sokak çeşmeleri, sokaklarında park etmiş traktörleri ile Cumalıkızık, sizi adeta bir zaman tüneline sokuyor.
Cumalıkızık’ın özellikle üst mahallelerindeki bakir ve boş sokakları gezip, tarihi dokuyu ve gizemli atmosferi hissetmenizi öneririz.
Ardından biraz daha kalabalıklar ile karşılaşacağınız 350 yıllık tarihi bir ev müzeye dönüştürülmüş Küpeli Ev, yukarıda bahsettiğim Cin Aralığı, Cumalıkızık Cami ve Hamamı, Etnografya Müzesi, Kınalı Kar Konağı’nı ve Kınalı Kar Köy Evini, ve de Yerel Pazarı ziyaret edebilirsiniz.
UNESCO projesinin yürütüldüğü 350 yaşındaki Küpeli Ev, bahçesine ekilmiş küpe çiçeklerinden ismini alıyor. Müze ev olarak gezilebilen evde sergilenen tüm eşyalar Bursa ve çevresindeki köylerden gelen, Osmanlı dönemi yaşam kültürünü yansıtan orjinal mobilya ve eşyalar.
Küpeli Ev’in bulunduğu sokağın bitiminden sola döndüğünüzde yukarıda efsanesini anlattığım Cin Aralığı’nı göreceksiniz.
Yaklaşık 300 yıllık bir tarihe sahip Cumalıkızık Cami, Selçuklu dönemi mimari özelliklerini taşıyan küçük ama güzel bir cami. Osmanlı döneminde bir tarafı mescit bir tarafı medrese olarak kullanılmış, kubbesi olmayan küçük ve mütevazi bir köy camisi.
Caminin doğu cephesindeki çift merdivenin altındaki tonozlu nişin içinde de Zekiye Hatun Çeşmesi var.
Cumalıkızık Camii’nin hemen yanında moloz taşla örülmüş Cumalıkızık Hamamı, Osmanlı dönemi hamam mimarisini yansıtıyor.
Caminin bulunduğu meydanda yer alan kocaman gövdeli iki adet tarihi ve tescilli ulu çınar ağacı yer alıyor.
Cumalıkızık Etnografya Müzesi ise köy halkı tarafından bağışlanmış mobilya ve eşyalar ile köyün gerçek folkorik yapısını ve yaşam kültürünü yansıtıyor.
Cumalıkızık’a otobüsler ile gelenlerin indiği meydan insanlar, tezgâhlar, dükkanlar, kafeler ile epey kalabalık ve klostrofobik bir ortam olsa da Cumalıkızık’ın yerel pazar yeri. Köyün yerlilerinin ev yapımı reçelleri, salça, turşu, erişte, tarhana ve köy ekmeklerini, köyün etrafındaki meyve bahçelerinden mevsiminde taze toplanan hormonsuz ahududu, böğürtlen, kiraz, çilek ve kestaneleri buradan satın alabilirsiniz.
Cumalıkızık’taki birçok hanenin ana geçim kaynağı turizme dönüşse de, aslında köyün çoğu hala tarım ile geçiniyor. Bunu sokaklarda adım başı karşınıza çıkan tarlalardan dönmüş traktörleri görünce anlıyorsunuz. Arabanın değil insanların bile zar sor sığdığı sokaklarda traktöreleri manevra yaptırmak da ayrı bir ustalık.
Köyün simgesi haline gelmiş ahududu, Cumalıkızık’ın meşhur mahsüllerinden birisi. 2001 yılından beri her sene Haziran ayında düzenlenen Ahududu Şenliği, 2016’dan beri Uluslarası Cumalıkızık Şenliği olarak anılıyor. Şenlik boyunca köyde konserler, dans gösterileri düzenleniyor ve yerel pazarlar kuruluyor.
Cumalıkızık’ın biraz dışında Uludağ’ın eteklerinde yürüyüş yapabildiğiniz bir doğa yürüyüş parkuru bulunuyor.
Not: 2000’li yıllara kadar uyuyan bir güzel olarak saklı kalmış Cumalıkızlık’ın kaderi köyde çekilen film ve diziler ile değişmiş. Şimdi akın akın insan geliyor. Tarihi konakların üzerine yapıştırılan afişlerden ve konan tabelalardan hangi konağın hangi diziye veya filme ev sahipliği yaptığını anlamamanız mümkün değil. Keşke bu tabelalar ve afişlere, hatta turistlerin -özellikle Arap- fotoğraf çektirmesi için sokaklara taşarak konan şadırvan, tahtlara belediye tarafından izin verilmese ve bu mimari hazinenin görsel bütünlüğü korunsa.
Cumalıkızık Lezzet Durakları
Yukarıda bahsettiğim gibi Cumalıkızık, köy evlerinin içinde ya da avlusunda servis edilen kahvaltıları ve gözlemeleri ile özellikle Bursalılar ve Arap turistler arasında meşhur. Doğal köy kahvaltısı olduğu iddia edilen bu kahvaltılar için çok kötü yorumlar okuduk ne yazık ki. O yüzden biz Mavi Boncuk Restoran tarafındaki az bilinen otoparka aracınızı park edip, Cumalıkızık’ı sadece mimari bir açık hava müzesi gibi gezmenizi tavsiye ediyoruz.
Eğer illa kahvaltı etmek istiyoruz derseniz, sabah 10’u kesinlikle geçirmeden gidin, ve de güvendiğimiz kaynaklardan aldığımız önerileri size sunuyoruz:
Kahvaltı: Taş Ev, Diriliş Konağı, Kınalıkar Bulanlar Konağı, Narlıbahçeve Mavi Boncuk Konuk Evi, Hacı Ari Osmanlı Sofrası, Narlıbahçe
Gözleme: Baba Ocağı Gözleme Evi
Yazın ahududu, böğürtlen, kiraz, çilek, sonbahar -kışın da kestanesi ile meşhur olan Cumalıkızık’ta, kahvaltılarda ahududu suyu ve reçeli tatmak, el açması gözleme, tarhana çorbası, mantı, cevizli eriştesi ve ev baklavası yemek makbulmüş.
CUMALIKIZIK KONAKLAMA
Cumalıkızık ve Misi köyleri beraber bir gün içerisinde rahatlikla gezilebilecek duraklar. Bursa ve civar keşiflere devam edeceğimiz için Misi Köyü’ne 15 kilometre uzaklıkta Bursa’nın Nilüfer ilçesinde Bademli’ye yakın Bamboo Park içinde 7 Rooms Otel‘de konakladık. Ve gerçekten inanılmaz memnun kaldık. Hem konaklama hem de lezzet deneyimlerimizi https://www.yolculukterapisi.com/7-rooms-otel-bursa-ve-civar-kesifleri/ yazımızdan okuyabilirsiniz.
Cumalıkızık Ulaşım
Bursa’nın güneydoğusunda Uludağ eteklerindeki Ihlamurcu mevkiinde, merkeze sadece 20 dakika uzağındaki köye rahatça ulaşılan bir yolu var. Ancak tavsiyemiz köyün girişindeki meydan alanı tarafı yerine köyün üst mahallerinde yer alan otoparklara aracınızı koymanız.
Cumalıkızık Yolculuğumuz
Subaru Forester E-boxer ile Misi Köyünden öğlen gibi yola çıkıp, 27 kilometre uzaklıktaki Cumalıkızık Köyüne 35 dakikada ulaştık. 3 gündür güneş ile havadan yana şansımız yaver giderken, Cumalıkızık bizi yoğun bulutlar ile karşıladı, ancak şansımıza sokaklarda yürüdüğümüz 2 saat boyunca bir damla yağmur yemeden ihtişamlı tarihi evlerin keyfine varabildik.
Bursa ve Civar Keşifleri Yazılarımız:
- Bursa keşiflerimiz ve önerilerimiz için: https://www.yolculukterapisi.com/bursa-kesifleri/
- Cumalıkızık keşiflerimiz ve önerilerimiz için: https://www.yolculukterapisi.com/cumalikizik-bursa-civar-kesifleri/
- Misi Köyü keşiflerimiz ve önerilerimiz için: https://www.yolculukterapisi.com/misi-bursa-civar-kesifleri/
- Trilye & Mudanya keşiflerimiz ve önerilerimiz için: https://www.yolculukterapisi.com/trilye/
- Gölyazı keşiflerimiz ve önerilerimiz için: https://www.yolculukterapisi.com/golyazi-bursa-civar-kesifleri/
Zeynep Atılgan Boneval
BURSA’DAKİ KIZIK KÖYLERİNİ TANIYALIM
Derekızık:
Uludağ’ın kuzeye bakan eteklerinde yer alan bir dizi Kızık köyünden en doğuda olanı. Orta büyüklükte ve çok eski bir köydür. Kestel’e 6 km. Bursa merkezine 18 km. uzaklıktadır. Önceleri Bursa merkezine bağlı iken, şimdilerde Kestel ilçesine bağlıdır. Bugün için tam köy özelliğini koruyan tek Kızık yerleşmesidir. Öbür Kızık köyleri gibi Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarında kurulmuştur.
Köyün adının yer aldığı en eski belge 1486 yılına ait bir kadı sicilidir.1521 yılına ait tahrirat defterlerinde de yer alan köy, Yeşil türbenin mimarı Hacı İvaz Paşa’nın tımar arazisi üzerinde görülüyor. Bu nedenle Hacı İvaz Paşa Kızığı diye de tanınır. Daha sonra Hacı İvaz Paşa’nın oğlu Mahmut Çelebi’ye vakıf olarak tahsis edilmiştir. Buradaki arazi gelirlerinden elde edilen öşür vergisi Mekke’ye gönderilirdi!
dönem Ali adında birinin naipliği altında kaldığından, “Naib Ali’nin yeri” ve “Naib Kızık”ı olarak da bilinir.
Bir ara Vani Mehmet Efendi adlı bir zatın vakfı olmuştur.
XIX.yy. sonlarında Filibe ve Batum’dan gelen göçmenler de buraya yerleştirilmişlerdir.
Kurtuluş Savaşı sırasında silah arama bahanesiyle Yunan askerlerince basılan köy tahribata uğramıştır.
1581 yılında 36 hane 5 bekar kişi oturmaktadır burada. 1907’de 51 hanedir.
1927 yılındaki Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımında köyde 439 kişinin yaşadığı tespit edilmiştir. 1990’daki sayımda nüfusu 574’e çıkmıştır.
Köy arazisi geniş olduğu için buralarda Saitabat ve Burhaniye adlı köyler kurulmuştur.
Hamamlıkızık:
Bursa’nın doğusunda sıralanmış 7 Kızık köyünden biridir.
Bazı kayıtlarda adı, Kızıkhamamı olarak da ifade edilmiştir. Burası yakın zamanlarda kurulan Yıldırım ilçesi sınırları içindedir.
Köy Uludağ’ın kuzey yamaçlarındaki bir vadinin kenerında yer almaktadır. Bu adı vadi içinde, kısılıp kaldığından dolayı aldığı söylenegelmiştir. Kısık adı sonradan ‘Kızık’ olmuştur denir. Ancak Kızık boyu Türkmenlerince kurulduğu bilinen bir gerçektir.
Orhan Gazi’nin vakıf köylerinden biridir. O yıllarda burada birkaç hane yaşıyordu. 1521 tarihli tahrirat defterinde adı geçer.
Abdurrahman Çelebi adında bir zat buraya hamam yaptırmıştır. Buradan elde edilecek gelirin Kur’an okunması için harcanmasını istemiştir. Buradaki hamama ‘Kısık Hamamı’ denmiştir Adı da anlaşılacağı gibi bununla ilgilidir. Hamamın tarihi özelliği vardır.
1665 yılındaki kayıtlardan Hacı İvaz Paşa’nın burada 300 kuruş değerinde 2 bahçesinin bulunduğunu öğreniyoruz.
1581 yıllığına göre köyde 23 hane ve 8 bekar kişi yaşıyordu.
1907 ve 1908 yıllarında köyde 77 hanenin bulunduğu yazılıdır.
1927 yılında 468, 1990’da ise 782 kişi ikamet ediyordu.
Kurtuluş Savaşı sırasında öbür Kızık köyleri ile beraber düşman kuvvetleri silah arama bahanesiyle köyü basıp halkın malına ve canına zarar vermişlerdir.
Köy kestaneleri ile de ünlüdür.
Cumalıkızık:
Neredeyse bütün Türkiye tarafından tanınan çok eski bir Osmanlı köyüdür. 150-200 yıllık tarihi evlere sahiptir. Tarihi bir sit alanıdır. Köyde uzun yıllardır araştırma ve restorasyon çalışmaları yapılmaktadır. Bursa’nın en ünlü köylerinden biridir. Önceleri Aksu bucağına bağlı iken, 1987 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınarak mahalle haline gelmiştir. Yıldırım ilçesine bağlıdır. Uludağ’dan gelen Büyükbalıklı deresinin aktığı vadide bulunmaktadır. Tarihsel ve doğal yönleri ile öne çıkan bir köydür. Eskiden çevre köylerin burada cuma namazı kılmalarından dolayı köy bu adla anılmıştır! Tarihi kayıtlarda geçen Ortakızık adının aynı köyü işaret ettiği sanılıyor!
1865 tarihli bir vakfiye belgesinde II. Osmanlı padişahı Orhan Gazi’nin vakıf köylerinden biri olarak gösterilmektedir. Vakfın kuruluş tarihinin 1339 yılına dek gittiği ifade edilir!. Köyün kuruluşu da bu yıllarda olmalı.
Osmanlı’nın son döneminden kalma evleri ile otantik bir yapı gösterir. Bu evlerin pansiyon olarak kullanılması düşünülmektedir.Cumalıkızık kültür turizmini geliştirme projesi AB tarafından desteklenmektedir Tarhi camisi ve evleri koruma altına alınmıstır .Bir müze köy görünümündedir.
Köyde ‘Sal Dede’ adında tarihi bir şahsiyetin gömütü bulunuyor. Bu zatın adına her yıl anma törenleri düzenleniyor.
Buradaki tarihi eserlerin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı belli değildir!
Tarihi ve dizi film çekimlerinde burası doğal plato olarak kullanılmıştır. 250’yi aşkın ev, taş döşeli dar sokaklar koruma altına alınmıştır. Köyün içinde dolaşırken kendinizi Osmanlı döneminde zannedersiniz!
Köy Kurtuluş Savaşı yıllarında yakılıp yıkılmıştır.
1581 yılı kayıtlarında 67 hane ve 29 bekar kimsenin yaşadığı yer almaktadır. 1844-1845 de 84 hane ile bunların içinde yer alan 13 haneyle birlikte toplam nüfusu 422 ve 485 olarak tespit edilir. 1863 de 106 hanede 530 kişi yaşıyor. 1899, 1907 ve 1908 yıllıklarında köyde 158 hane ve 828 kişi görünüyor. 1914 de 855 kişi var. 1927 nüfus sayımına göre; 156 hane ve 703 kişi yaşamaktaydı. 1955 de 984, 1980 de 1889, 1985 de 3971 ve 2000 de de 704 nüfusu var.
1926’dan 1937’ye dek Kestel’e bağlıdır. Sonra Gürsu nahiyesine, daha sonra da merkeze bağlanmıştır.
Kestanesi, ahududusu ve böğürtleni ünlüdür. Her yıl “Ahududu Şenlikleri” düzenlenir.
Burada dağ köylerinin kullandığı eşyalarla ilgili bir “Etnoğrafya Müzesi” bulunuyor.
Fidyekızık:
Bir adı da Fethiyekızık’tır. Bazı kayıtlarda Naib Kızığı diye geçen yerin burası olup olmadığı tam olarak açıklığa kavuşmuş değildir. Derekızıkla beraber Hacı İvaz Paşa’nın vakfına dahil olduğu rivayeti yaygındır. Bursa’nın doğusunda Erikli doğal su kaynağının hemen üzerinde (güneyinde) yer alan, bugün için bilinen 5 Kızık köyünden biridir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, burası da Kızık boyuna mensup olanlar tarafından yüzyıllarca önce kurulmuş bir köydür. Köy gömütlüğünde Osmanlı döneminden kalma birçok yazılı gömüt taşı var. Bunların incelenmesi ile birtakım yeni bilgiler ortaya çıkarılabilir! Halktan bazı kimselerin elinde Osmanlı tapuları bulunuyor. Kızık boyunun bey sülalesinden geldiğini söyleyen şahıslar var. Kızık köylerinden önemli devlet adamları çıkmıştır.
Batı yönünden Kaplıkaya deresi akmaktadır.
Köyün güneybatısında Kiril (Crile) denen bir manastırın kalıntıları bulunmuştur. Buradan çıkan bir sütun başı Bursa Müzesi’ne konmuştur.
Fidye (fide) sözcüğü Rumca’da “üzüm bağı” anlamına gelir. Adının bununla ilgisinin olup olmadığını bilmiyoruz.
Osmanlı Devleti’nin ilk kuruluş yıllarında Horasan erenlerinden Kaplan Gazi adında bir derviş buraya yerleşir. Türklüğün ve Müslümanlığın yayılması için gayret sarfeder. Gazalara katılır. Vefat edince buraya defnedilir. Onun birçok kerametlerinden söz edilir. Adına vakıf kurulmuştur. Her yıl anma törenleri düzenlenir. XVI. yy. yazarlarından Baldırzade’den (Şeyh Muhammed) alınan bilgilerle 1888’de gömütünün başına bir yazıt dikilir. Bu yazıt 1977’de Türkçe’leştirilmiştir.
Orhan Gazi’nin vakıf arazisi üzerinde yer alıyorsa da köyün ilk sahibi olarak Timurtaş Paşa’nın oğlu Oruç Gazi gösterilmektedir.
1653 yılında Atmaca Sultan adlı bir derviş köye nakit parayla vakıf kurar.
Yeni Mahalle içinde 1836 / 1837’de (H. 1252) yapılmış olan ve sonradan yenilenen bir çeşme vardır. Çeşmenin alın taşında şunlar yazıyor:
Sahibül-hayrat ve’l-hasenat. Hacı Halil Ağa’nın hayratıdır. Afiyet olsun, sene 1252.”
Tutsaklardan ‘kurtuluş parası’ alan bu köye, bundan dolayı Fidyekızık denildiği rivayeti yaygındır.
1880’li yıllarda Batı Trakya ve Kafkasya’dan göçmenler yerleştirilmiştir buraya.
Kurtuluş Savaşı sırasında köy sık sık Yunan askerlerince basılmış, halkı Dışkaya köyüne sürülerek, evler yakılmıştır.
1581 yılında 29 hane ve 7 bekar kimse yaşıyor köyde. 1907’de 109 hane.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise 130 hane ve 779 nüfuslu.
Kurtuluş Savaşı sırasında köyden birçok şehit verilmiştir. Halktan bazı kimseler de köy meydanındaki caminin yanında bulunana çınar ağacına asılmışlardır. Yunanlılara tutsak düşenlerden bir kısmı sonradan köylerine dönmüşlerdir.
Kurtuluş Savşı’ndan sonra köye 5 hane göçmen yerleştirilmiştir.
Daha önce merkez ilçenin Aksu bucağına bağlı iken, bugün Yıldırım ilçesine bağlı bir mahalledir. Batı yönünden Kaplıkaya deresi akmaktadır.
1895’te 109 hane olarak kayıtlara geçmiştir.
1927’deki Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımında 389 kişilik nüfusa sahipti.
Değirmenlikızık:
Çok eski bir yerleşim yeri olan Değirmenlikızık, en batıda ve Bursa’ya en yakın konumda bulunan ‘Kızık’ köyüdür. Bugün Bursa’nın mahallesidir. Ertuğrul Gazi (Mesken) semtine bitişik sayılır. Batıdaki arazisi Duaçınar semtine kadar uzanır. Yıldırım ilçesi sınınları içindedir.
Köyün merkezi Uludağ’ın kuzey eteklerindeki Akçalar kanalı vadisinde bulunuyor. Bursa ovasına hakim bir yamaçta yer alıyor.
Köy, Orhan Gazi’nin vakıf arazisine bitişik bir yerde bulunmaktadır. Osmanlı’nın ilk döneminde Orhan Bey tarafından Ece Beyoğlu Sinan Bey’in mülkü olarak gözükürken sonradan el değiştirmiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı İnegöl’lü İshak paşa vakıflarına tahsis edilmiş ve ondan da oğluna geçtiğinden ‘İshak paşa Kızık’ı’ diye anılmıştır. 1537 yılına ait bir kadı sicilinde adına rastlanır. 1824 tarihli bir başka tutanakta ise İğdir köyü ile birlikte İshak Paşa’nın vakıf arazisi olarak zikredilmektedir.
Tarihi kaynaklanda yer alan bilgiye göre; Çelebi Sultan Mehmet’in oğlu olan Şehzade Mustafa Çelebi, Germiyanoğlu Beyi’nin teşvikiyle ağabeyi II. Murat’a karşı isyan edip Bursa’yı kuşattığı zaman otağını burada kurmuştu.
1908 yıllığına göre köyde 55 hane yaşamaktaydı.
1910’da buraya uğrayan Mehmet Ziya, Gürcü köyü olduğunu belirtir. Mösyö Huart adlı bir Batılı gezgin yazdığı seyahatnamede buranın halkının Gürcü değil, Dağlı Ekradı’ndan olduğuna vurgu yapar.
Aslında bunların ikisinin görüşlerine de itibar etmemek gerekir. Değişik kayıtlar ve kaynaklardaki yazılanlardan edindiğimiz kanaat, buranın Kızık Boyu tarafından kurulan çok eski bir Türk köyü olduğu yönündedir. Belki de değişik dil konuşan birkaç hane de buraya yerleşmiştir! Bu konuda kesin bir kanıt bulunmamaktadır.
Birçok Yörük ve Türkmen köyünde olduğu gibi burada da ‘dede’ denilen yatır gömütü var.
1581’de köyde 49 hane ve 7 bekar kişi yaşıyordu. 1907 ve 1908 yıllarında ise 55 hanedir.
XIX.yy.’ın ortalarında Kaplıkaya deresi üzerinde 13 değirmen bulunuyordu. Çuha yapımında kullanılan bir değirmen daha vardı. Bugün Kocaçınar denilen yer, güzel bir mesire alanıdır.
Günümüzde hızlı bir gecekondulaşma içinde olan köyün, eski özellikleri yitip gitmektedir. Geleneksel yapı çözülme sürecine girmiştir.
BURSA’DA BUGÜN İÇİN ORTADAN KALKMIŞ OLAN KIZIK ADLI KÖYLER
ortadan kalkmış olan Kızık köylerini; Osmanlı’nın vergi, vakıf ve kadı sicilleri gibi resmi belgelerinden öğreniyoruz. Tarihçi yazar Raif Kaplanoğlu ve Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu bu bağlamda önemli araştırmalar yapmışlardır. Prof. Dr. Mefail Hızlı’nın bu konudaki araştırmaları halen sürmektedir. Bazı halk söylencelerinde de bunlardan söz edilmektedir.
Kızık boyu mensuplarınca kurulduğu kabul edilen, adı güzel, bakımlı, mamur anlamına gelen Bayındırkızık, Sık ağaçlar arasında yer alan güzel bir köy olduğu sanılan Dallıkızık, Bursa’nın batısında yer alan,Uludağ yamaçlarındaki öbür Kızık köylerinden ya da Anadolu’nun başka bir yerinden ayrılarak gelen birkaç hanelik Kızıklı tarafından kurulmuş Bodurkızık, Ortakızık, Kiremitçikızık, Kızıkşıhlar, Kızıkçeşme tarihi kayıtlarda sözü geçen ve tam olarak yerleri bilinmeyen kızık yerleşimleridir.
Zeynep Atılgan Boneval