KAŞ İZLENİMLERİ VE REHBERİ

Doğaya Duyarlı, Medeni ve Karakterli Kaş

2024 Kasım ortasında Orta Likya yürüyüşlerimize merkez üs almak üzere Kaş’a gittik, ve öyle çok sevdik ki Kaş’ı, kalışımızı uzatıp hem beldenin hem de karşıdaki Meis adası keşifleri yaptık.

Daha önce Kaş’ı 2002 senesinde kısacık görmüştük. Gezmiştik bile diyemeyeceğim çünkü günü birlik bir tanışıklık idi bizimkisi. Daha çok Kaleköy, Demre, Kalkan’da vakit geçirmiştik o zaman.

Ancak 2024’te gördüğümüzde, kasabanın 4-5 katına çıktığını, tepelere ve ilerilere doğru büyüdüğünü gördük. Ancak çok rahatsız edici bir betonlaşma şeklinde değil de daha organik bir büyüme olmuş gibi geldi bize. Tabi ki Kaş’lılara sormak lazım bunu. Ancak Kalkan’ı 22 yıl sonra gördüğümüzde ‘aman tanrım ne kadar beton olmuş, ne kadar kötü büyümüş’ dediğimize göre Kaş’ta göze batmayan bir genişleme hissettik demek ki.

 

Kaş hakkında daha önceden bildiğim azıcık şey vardı; dalış sever arkadaşlarımın Kaş tutkunu olduğu (ki yazımda onların görüş ve önerilerine yer verdim), 1970’lerde entellektüel, solcu, sosyalist birçok ismin Kaş’a yerleşmiş olduğu, dolayısı ile Kaş’ın, aydın bir kesim ile  içiçe yaşama pratiğinin uzun süredir var olduğu…

Türkiye’nin sahillerinde Kasım ortasın gibi sezon dışı sayılacak bir dönemde, canlı, hatta cıvıl cıvıl yaşayan,  ancak bir yandan da ölçülü, karakterli insanlar ve mekanlar görmek bizi çok mutlu etti Kaş’ta.

Öncelikle doğanın kutsadığı bir yer Kaş. Sırtını bir dağa yaslamış (Dev diyor yerliler bu tepeye), önünde harika bir deniz ve Meis adası, girintili çıkıntılı koylar, harikalar diyarı bir deniz altı, bereketli toprak, çamlar, çiçekler, yedi veren narenciyeler, çevresinde Kral mezarları, antik kentler, efsane bir gün batımı…

Dağlarla deniz arasına sıkışmış virajlı daracık yollardan, ana şehirlerden ve havalimanlarından ulaşımı uzun ve zor olduğu için de, doğası kendi özellikleri sayesinde bir kalkan görevi görmüş ve korunmuş. 

Zahmetli yolları yüzünden, günü birlikçiler, haftasonu kaçamakçıları, düğün fotoğrafçıları gibi akınlara uğramıyor. İşte bu yüzden Kaş, Kaş’ı bilene, gizli hazinelerini sevene yar oluyor.

Dalış tutkunlarının en gözde noktası. Orta Likya Yolu Yürüyüş rotalarının göbeğinde. Dalışçısı, yürüyüşçüsü centilmen, sportmen, doğasever. Doğada olmak için gelenler de, Kaş’ın yerlisi de doğasını korumanın öneminin farkında. Çünkü biliyorlar ki Kaş, bu doğal hazineleri sürdürülebilirse kıymetli.

Sokaklarda yürürken begonviller ve narenciyeler dört mevsim çiçekleriyle, meyveleriyle, mis kokularıyla içinizi açıyor.

Sokaklar, yürüyüş yolları, plajlar hepsi düzenli, tertemiz ve pırıl pırıl. 

Öyle medeni kamp ve karavan alanları var ki.

Evet, galiba ‘medeni’ Kaş’ı tarif etmek için en doğru kelime.

Düşünsenize bir trafik ışığı bile yok. Arabalar, motorsikletler, yayalar rahatlıkla hareket ediyor, çünkü birbirine saygılılar.

Aydın, açık görüşlüsü bol. Solcusu bol.

Mekanları özgün, karakterli.

Mekan sahipleri, çalışanları güleryüzlü, sohbete açık. Müdavimi bol.

Sokak sanatçısı bol. Sokak duvarlarında, liman mendireğinde öyle güzel , öyle yaratıcı ve Kaş’a özgü değerleri yansıtan grafitti’ler var ki.

Sokak köpekleri bile sakin, uysal, olgun, mağrur.

Ulaşımı zorlu dedim, ancak Kaş’a vardığınızda kendinizi dağlarla deniz arasında sıkışıp kalmış hissetmiyorsunuz.

Denizden teknelerle, karadan yürüyerek veya tırmanarak gidebileceğiniz doğal güzellikler var.

Sırtını yasladığı tepeye ‘Uyuyan Dev’ ismini veren yerliler, 1 saat tırmanışlı yürüyü rotasının manzaralarına bayılıyorlar. Hatta kimi ‘Devin Gözü’ne, yani zirveye çıkmayı tutku edinmiş.

Kimisi Büyükçakıl plajına yürüyüp, orada yüzüp, geri yürüyor dönüyor, kimisi antik Likya yolundan Limanağzı’na yürüyüp, günü denizde yüzerek ve sahilde geçirip, tekneyle dönüyor.

Hidayet koyu, İnceboğaz’da karşılıklı 2 koy, Akçagerme plajı derken yakın mesafede bir çok güzel plaj var. Ayrıca Mavi mağara, Seyrek çakıl plajı, Kaputaş Plajı da yakınında.

Önündeki yarımadada veya marina yolunda, sabah akşam yürüyen sportmen bir yerlisi var.

 

 

Kaş’ta gün batımları herkes için bir seremoni. Limanda, mendirek üstünde, Hükümet caddesindeki kafe ve barlarda ve helikopter pistinde, güneşin batışını seyretmek için toplananan bir yerli ve turist kitlesi var hep.

Ekim – Mart arası denize batan kıpkırmızı kocaman güneşi izlemenin gerçekten tadına doyulmuyor. Biz her akşam hiç bırkmadan seyrettik, çünkü her günün hava koşullarına göre yeni bir süpriz bizi bekliyordu.

Gittiğimiz mekanların hepsinin kendine has, özgün bir karakteri var. Mekanlarda tanıştığımız mekan sahipleri veya çalışanların hepsi Kaş’ta olmaktan, çalıştığı işten, yaşamından, dostluklarından mutlu. Kendi özgün karakterini  yansıtabilen ve yaşatabilen, halinden memnun insanların işlettiği ve çalıştığı mekanlarda olmanın huzuru ve mutluluğu size de yansıyor doğal olarak. Trükiye’nin çoğu yerinde olduğu gibi ‘parayı vurma’ veya ‘rant peşinde, turist avında insanlar tarafından karşılanıp ağırlanmıyorsunuz. Onlar zaten memnuniyetle orada yaşıyor, ve sizinle sadece paylaşıyorlar bu mutlu yaşam alanlarını.

Kaş’taki ilk dalış hocalarından Reby Bey ve Meis Kahramanlar 4 teknesinin kaptanı Ali Kaptan ile uzun uzun sohbet etme şansı bulduk. Yaşadıkları yeri, coğrafyayı, doğayı, insanları çok seviyorlar. Karşıdaki Meis adasına neredeyse her gün gelip giderken, adalı Yunanlılarla kurdukları dostluklar, yardımlaşma öyle güzel ki. Sınırların sadece devletler arasında bir formalite olduğunu, komşuluğun, dostluğun sınır tanımadığını, önce adadakilere el verdiklerini, sonra birlikte sofra paylaştıklarını görünce daha iyi anladık.

Özetle biz Kaş’ta yapay hiçbir şey görmedik, aksine çok doğal, özgün, dost bir atmosfer hissettik. Deneyimlerimiz bize kendimizi çok iyi hissettirdi. Tabi Kasım ayında yaşadık bu deneyimleri. Diğer zamanlarını bilemiyorum.

Kaptanımız, dalışçılar, balıkçılar ve restorancılar ile konuştuğumuzda Kaş için Kasım ayı nefis bir ay dediler. Hava şerbet, deniz sakin, balık bol…

 

2018’den beri Kaş’ta Etki Çemberleri Vakfının öncüsü olduğu ve birçok yerel işletmenin destek verdiği ‘Plastiksiz Kaş’ projesi Kaş’ın başka bir gurur verici projesi. Plastik atıkların deniz ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedefleyen proje, Kaş’ta plastik kullanımının ölçümlenebilir şekilde azaltılmasına, işletmelerin çoğunun bu değişime ortak olarak plastiksizleşmesine sebep olmuş. Ne umut verici değil mi?

Kaş’ta bir sokak üzerinde 3-4 katlı ev, otel ve apartmanlar arasında, hala ayakta durmayı başaran bu tek katlı taş ev bizi öyle mutlu etti ki.  

Ve Kaş hiç bozulmasın, doğallığını, doğasını, doğaya duyarlılığını, özgün karakterini ve ruhunu hiç kaybetmesin, ranta kurban gitmesin diye diledik.

Kaş’a gösterişli kıyafetler ve topuklu ayakkabılar giyerek, görmek ve görünmek için trendy mekanlara gitmek için gidilmez. Zaten öyle bir mekan da yok, ortam da yok, o ayakkabılarla yürünecek bir yol da. Basit, sade, öz deneyimler arayanlar ve oun kıymetini bileneler için Kaş.

En iyisi mi siz, Kaş’a, kendinizi en rahat ve doğal hissettiğiniz halinizle gidin. Doğayı yaşamaya, yürümeye, dalmaya, yüzmeye, gün batımlarının keyfini çıkarmaya, mütevazi ve karakterli mekanlarda takılmaya gidin… Çok fazla plan program da yapmayın, kendinizi Kaş’a teslim edin. Onun sakin, yapmacıksız, doğal ruhu size geçecek, ve kendinizi sebebi bilinmez bir memnuniyet ve huzur içinde bulacaksınız.

8 yıldır yaz kış yaşadığımız Alaçatı’nın eski zamanları gibi hissettik. Alaçatı pandemiden beri mafyanın iyice at koşturduğu bir yere dönüştü. 2017-2018 kışları çok mutluyduk ve Kaş gibiydi hayatımız ama sonra bir anda sadece ‘yazlık’ mafya mekanlara boğuldu beldemiz. Kaş’ta yaşarız bile diyerek özendik.

Bir dalış ve Kaş tutkunu Sevgili Osman Develioğlu’nun gözünden Kaş’a bir bakalım:

Kaş’ın en önemli avantajı coğrafyası. Çok sarp dağlar arasında, küçücük bir düzlüke bir yerleşim.

Son 50’da bohemlerin ilgisi Kaş fikren ve fiziken zenginleşmeye başlıyor. Kaş halkı açık görüşlü ve misafir sever. İşte bu yüzden Kaş çok rahat hissettiğim bir yer. 

Kaş’ı değiştiren bir başka unsur dalış okulları ve tekneleri. Saint Joseph’li, Boğaziçi’li Fransa’da lisans okumuş bir bey olan Murat Draman’nın kurduğu dalış okulu, ve takip eden dalış okul ve tekneleri, Kaş’ın yerli yabancı ziyaretçi kalitesini arttırıyor. Mütevazi hayatları olan, dalışı hobi edinmiş, doğa ile barışık, gösterişten uzak insanlar. Dalış sırasında dünyanın farklı yerlerinden ve Türkiye’den özgün insanlar ile tanışabiliyorsun. Dalışçıların bir diğer faydası da, Kaş’lıların ekmek tekneleri olan denizin temizliğine çok ama çok dikkat etmesini sağlamaları. Sintine boşaltanı hemen ihbar ediyorlar. Dipte de hemen hemen hiç çöp göremezsin. Dalarken bir yandan da çöp topluyorlar.

Kaş ile ilgili beni en mutlu eden şeyi ise şöyle tarif edebilirim : “lüksün yorgunluğu”ndan kurtulmak. Hiç bir zorlama davranışa ihtiyaç yok Kaş’ta; “ne giysem, oraya o olurmu, buraya bu olur mu” gibi hiç bir düşünce geçmiyor aklımdan. Bence çok rahatlatıcı.

Coğrafya büyük oteller yapmaya uygun olmadığı ve her iki havaalanından da (Antalya ve Dalaman) ulaşım zor olduğu için de haftasonu akınlarına uğrayamıyor Kaş.

Her yere yürüyerek ulaşım kolaylığı çok büyük bir rahatlık.

 Müdavim olunca pek çok yerli ile tanışıyorsun Kaş’ta ve bundan büyük zevk alıyorum.

Jandarma yönünde yürüyüp araç ile ulaşımı olmayan Liman Ağızı denen yere giderken birkaç Likya mezarı var. Arabaya binip arkadaki tepelere çıkarsan, harika bir manzara ve fotograflık görüntüler veriyor.

Lezzeti öne çıkaran güzel restoranlar açılıyor Kaş’ta her sene.

Kaş’a gidip Deja Vu’de güneş batırmamak olmaz. Kaş’ın yerlisi müzik delisi Anıl’ın evlerinin üst katında ve terasında işlettiği mekan, Kaş’ın en eski vazgeçilmez mekanlarından. 

Bir gün sevdiğiniz bir restorana yemeğe gittiğimizde, Kaş’ın kurtuluşuna denk geldiğimizi fark ettik. Aşağıdaki meydandaki kalabalığı görünce, gösterilerin yapılacağını anladık. Önce fazla geleneksel bir gösteri olacağını düşündük. Ancak köylüler gerçek yöresel danslarını yaptı. Ardından Kaş’ın eski yerlileri ve yeni yaşayanları birlikte öyle güzel bir geçit töreni yaptı ki, Kaş’ın ne kadar medeni bir yer olduğuna yeniden şahit olduk.

 Katkıları için kendisine çok teşekkürler.

 

KAŞ’TA YEME – İÇME – ALIŞVERİŞ VE KONAKLAMA İÇİN SEVDİĞİMİZ ADRESLER

Kasım ortası Kaş’taki mekanların %50si açık. Denediklerimizden beğendiklerimize yer verdim. Ayrıca zevk ve görüşlerine güvendiğim Kaş tutkunlarının ve yerlilerinin müdavimi olduğu ve önerdiği mekanlara da yer verdim.

Kahve ve Kafe Adresleri

 

  • Godo Coffee & More: Ahşap cumbalı, kepenkli, pembe begonvilli, tarihi bir Kaş evinin alt katında yer alan Godo kahveleri, lezzetleri, dekoru ve atmosferiyle çok sevdiğimiz bir mekân oldu. Kaş’ta doğup büyümüş Levent Bey, hayatı boyunca topladığı vintage vaspa, piyano, ahşap Pinokyo heykeli, seramik Küçük Prens gibi nefis antikalar, objeler, kitaplar, saksı bitkileri ile sıcacık ve yaşayan bir mekân yaratmış. Godo ismini Levent Bey’in vefat etmiş köpeğinden alıyor. Köpeği de ismini edebi eser ‘Godot’u Beklerken’ den almış zamanında. Zaten içerideki kitapları ve dekorasyonu gördüğünüzde sanata, estetiğe duyarlı zarif bir zevk ürünü olduğunu anlıyorsunuz. Godo’ya özel kavrulan etik, adil ve iyi kahve çekirdekleri, el yapımı seramik fincanlarda, ev yapımı nefis mini kurabiye ikramı ile sunuluyor ediyorlar. Kahveye eşlikçi olarak Kaş’lı ev kadınlarının yaptığı lotuslu cheesecake, brownie, çilekli rulo pasta, kahveli ev yapımı dondurma gibi tatlılar, kruvasanlar, mini simitler, poğaçalar da çok lezzetli. Doğa duyarlılığı olan bir işletme; hem termosuyla gelenlere indirim uygulayan Kahvem Termosta kampanyasını destekliyor, hem de Plastiksiz Kaş üyesi. Sokak hayvanlarına da çok duyarlı ve yardımsever bir işletme. İçeride kitabını açıp okuyan, bilgisyarında çalışan, buluşup sohbet  Kaş’lıları, ve de turistleri bir arada göreceğiniz bir müdavim mekânı.

  • Linckia Cafe: Dünyanın farklı ülkelerinden etik ve adil üretimle gelen kahve çekirdeklerini kendileri kavuran ve demleyen 3. Dalga kahve evi. Her gün2 farklı çekirdekten orta ve kuvvetli aromanın bulunabildiği, filtre kahveleri, espressoları, tatlıları ve mekanı çok güzel bir adres. Linckia, adını Alman bir doğa bilimciden alan mavi renkli bir Deniz Yıldızı türü.
  • Sankofa Coffee: Panu ve Loop ile birlikte aynı bahçeyi paylaşan Sankofa’nın açık havada çamlar altında huzurlu ve sakin bir atmosferi var. Güzel havalarda set üstünden denizi seyrederek veya ağaçlar altında şezlonglarda oturarak kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
  • No8: Ara sokakta, ufacık, karakterli, lezzetleri ve ortamı ile tam bir müdavim mekanı olan fırın, pastane ve kahve evi.
  • Mama Africa: Kaş’ın 3. nesil kahvecilerinden başka birisi
  • Spoon Coffee: Burası tam gün batımlık bir kahve, kokteyl yeri.
  • Pika Coffee: Müdavimlerinin kahve brownilerini çok sevdiği kahve evi.

 

Öğle ve Akşam Yemeği Adresleri

Kafe & Bistrolar

  • Panu: Kaş limanının hemen üzerinde, denize yukarıdan bakan bir bahçede ağaçların altında birlikte yer alan Panu lezzetleri, Sankofa kahveleri ve Loop kokteylleri ile, gerçekten güzel bir üçlü. Panu’nun kahvaltı ve sokak lezzetlerinden tattığımız Reubens sandöviç, falafel ve salata çok güzeldi. Hatta Reubens sandöviç Türkiye’de bugüne kadar yediğimiz en güzeliydi.

  • L’Apero: 150 senelik bir Kaş evinin geniş bahçesine, Kaş’a yerleşen Fransız şef Paul ve eşi Ece Hanım tarafından açılmış çok keyifli Fransız esintili bistro lezzetleri suınan keyifli mekanı. L’Apero her sene Kasım ortasında Geç Halloween partisine ev sahipliği yapıyor. Öyle basit bir parti değil ama. Kostümlü, canlı müzikli, danslı eğlenceli partiye hem Kaş’ta yaşayanlar, hem de Kaş müdavimleri, birbirinden yaratıcı ve güzel Halloween kostümleri giyerek geliyor. Demeti’de yemek yerken arka masamızda oturan kostümlü bir kadınlar gurubu ile sohbet ettim, her sene bu parti için Kaş’a gelir olmuşlar. 
  • Bun Bun: Ekmek arası sokak lezzetleri sunan Bun Bun’da hem et sever hem de vejeteryanlar için leziz seçenekler var.
  • Hold & Bite: Sadece hamburgerler, bratwurst ve coleslaw salatalı menüsü ile Kaş’ın kendine has lezzet duraklarından birisi
  • Fika Garden: Huzurlu bir saklı bahçe.
  • Pişekar: Sadece vegan tatlardan oluşan bir mekân. Kaş’ın efsane vejeteryan restoranı Oburus Momus kapandığından beri, vejeteryan ve veganların tercih ettiği minik tatlı bir mekan.
  • Sushi Kaşhi: Yaz kış açık gün batımına nazır manzaralı sushi ve Japon lezzetleri öneriliyor
  • Maya Steakhouse: Müdavimlerinin şiddetle önerdiği et restoranı
  • Bella Vita: Yaz kış açık mekanın İtalyan lezzetleri beğeniliyor
  • Kaş Bistro: Yaz kış açık mekanın sinema akşamları ilgimizi çekti.
  • Chacha’mma: Yaz kış haftasonları açık bu ufak ancak tatlı bir terasta yer alan mekanda aklımız kaldı ve bir dahaki gelişimizde deneriz dedik.
  • Sokak lezzetleri için Kaş Hot Dog ve Kaş Gurme Falafel öneriliyor.
  • Pells: gece gündüz bistro olarak seviliyor.

 

 

 
Meyhaneler:

Kaş’ta meyhane geleneği epey yaygın. Bol sohbetli sofralarda uzun yenen yemekler için bol mezeli deniz mahsüllü ve balıkçı meyhanelerin yanı sıra, et odaklı ocakbaşı meyhaneler de var.

  • Voyn: Yöre şivesiyle seslenme ve hitap kelimesi anlamına gelen Voyn, Kaş’ın köklü deniz mahsülleri meyhanelerinden. 40-60 çeşit arası meze, 30 ara sıcak, her gün 9-10 çeşit taze balık servis ediyor. Biz çok memnun kaldığımız için 2 akşam yedik. 8 farklı mezesi, 2 ara sıcağı ve balığının hepsi çok lezzetliydi.

 

  • Ruhi Meyhane: 1949’dan beri Kaş’ta hizmet veren meyhane, masada oturacak her kişi için koyduğu kağıtlarda dizelerle misafirlerini karşılıyor. Salonun ortasında yanan kuzinesiyle, Zeki Müren’li müzikleriyle, meze, sıcak ve et ağırlıklı ana yemekleriyle bizim de beğendiğimiz, müdavimlerinin vazgeçemediği bir meyhane.
  • Demeti: Cihangir’deki Demeti Kaş’ta da açılmış. Açık havada oturulabilecek akşamlarda, ortamı hoş, lezzetleri ortalama bir meyhane.
  • Önerilen ancak kapalı olduğu için deneyemediğimiz yerler:
    • Mehmed’in Yeri: Biz gittiğimizde sezon bittiği için kapalıydı. Ancak yerlilerin çok gözdesi bir meyhane burası. Kaş’ın ilklerinden. 30 yıldır Kaş’ta yaşayan Mehmed Abi, Antalya’dan ilk geldiğinde Kaş merkezde bir kaç mekan işletmiş. Sonra kendini doğru düzgün yolu bile olmayan Büyük Çakıl’da bulmuş. Gündüzleri plaj hizmeti vererek başlamış önce. Herkes gittiğinde Büyük Çakıl’ın sessizliği, yıldızlarla baş başa olmanın keyfi öyle güzel gelmiş ki, zamanla arkadaşlarını, gündüz gelenleri de çağırmaya başlamış. Müzikli, şarkılı meyhane havasında bir mekana dönmüş zamanla Mehmed’in Yeri. Her akşam gün batımında yaptıkları ritüeli yıllarca sürdürmüşler. Şimdi kendi diktiği kauçuk ağacı kocaman olmuş, akşamları onun altında ağırlıyor sizi Mehmed Abi. Özellikle üstünü kapatmıyorlar mekanın, yemek yerken başınızı kaldırıp yıldızları görebilin diye… Memed Abi’nin mutfağı çok iyi. Tüm yemekleri hala O hazırlıyor. Yeşil salatası,  tereyağında ahtapotu, yıllar içinde ünlenmiş. Meze, kalamar ve karides çeşitleri, balık olarak balıkçıda taze ne varsa onu hazırlıyor.  Gün batımında isterseniz denize sıfır koyduğu masalarda da oturabilirsiniz.
    • Müpptela Ocakbaşı: Ali Kaptan ve Reby Bey’in özel tavsiyesiydi Müpptela. 6 yıllık Müpptela Kaş’ın en çok bilinen restoranlarından biri. Bunda hem yemeklerin lezzeti hem de sahiplerinin sizi misafir gibi ağırlamalarının etkisi olmalı. Müpptela’nın diğerlerinden farkı, bildiğimiz ocakbaşı et yemeklerinin daha modern sunulması. Bir meyhane mutfağından bekleneceği üzere, her gün 20 çeşit meze, taze olarak çıkıyor. Pastırmalı humus, güveçte yaprak ciğer, özel olarak yaptırdıkları fıstıklı ve hellimli sucuk çok tutuluyor. Müpptela’nın sahipleri etten çok iyi anlıyorlar, daha önce bir steak house işletmişler. Şaşlık, lokum bonfile, kuzu ciğer, yağlı kara, beyti et sevenleri mutlu ediyormuş.
    • Et lezzetleri ile ünlü diğer meyhaneler: Salkım ve Vathi Ocakbaşı
    • Nereid: Canlı müzikli meyhane.
    • Myra: Küçük Çakıl’da yer alan, tepeden denize bakan masalarında, denize karşı meyhane keyfi yapabileceğiniz güzel bir meyhane.
    • Smileys: Limanın yanı başında tarihi bir binanın önünde dev bir ağacın altında balık ve meze sunan mekanı rehberimiz Koray önerdi.

 

Fine Dining:

  • Zaika: Reby Bey, Ali Kaptan, ve rehberimiz Koray’ın önerisi Zaika. Marina ve yarımadada 2 farklı mekanında hizmet veriyor. Kaş’ın en beğenilen ve fine dining deneyimine en yakın bulunan et ağırlıklı lezzetler sunan bir restoran.
  • Capra: Kaş’ın sessiz, sakin, yeşili bol köylerinden birisi olan Çukurbağ köyünde, sanatçı ruhlu şef Serra Hanım’ın yarattığı özgün ve lezzetli bir şef restoranı.

Esnaf Lokantaları:

Her gece bol mezeli, ara sıcaklı, ana yemekli menüler insanı yorabiliyor. Bu sebeple sebzeli ev yemekleri ile midenizi dinlendirirken damaklarınızın da şenleneceği birçok adres var Kaş’ta:

  • Yeşil Restoran Ev Yemekleri
  • Emre Ev Yemekleri
  • Ege Restoran Taner Usta
  • Bi’ Lokma
  • Sempati
  • Naturel

Pub & Bar:

  • Mavi Bar: 1985 yılından beri açık olan Mavi, Kaş denince ilk akla gelen mekalar arasında.
  • Biisst: 12 ay boyunca Gün batımına nazır bira ve şarap keyfi için mütevazi tatlı bir adres.
  • Yazın açık olanlar:
  • Dejavu Bar: Kaş’ın eşsiz gün batımına nazır, 30 yıllık bir müdavim mekanı.
  • Echo Bar: Jazz, Blues ve Rock türünde canlı müzik
  • Gagarin: Rock müzik şarkıcısı Aylin Aslım tarafından işletilen meka n rock pub konseptine sahip.
  • Loop: Kaş limanının hemen üzerinde, denize yukarıdan bakan bir bahçede ağaçların altında birlikte yer alan Panu lezzetleri, Sankofa kahveleri ve Loop kokteylleri ile, gerçekten güzel bir üçlü. Ancak Loop kışın kapalı.
  • Zühtü Meze ve Kokteyl: Kokteylleri ile sevilen bir adres.
  • Dragoman Bahçe: Kaş’ın eski dalış okullarından Dragoman’ın arka bahçesinde rock, soul, blues akustik canlı müzikli ve burger, sosis, patates gibi sokak lezzetli pub.

 
Alışveriş Adresleri

  • Didi’s Art Atelier: Taş baskı ile desenlenmiş kıyafetler, peştemaller
  • La’l Atelier:Modern, minimalist takılar
  • New Vintage: Vintage objeler, mobilyalar, aksesuarlar ve kıyafetler
  • Feraye: Özgün tasarım kıuyafet ve aksesuarlar
  • Merdiven Kitabevi: Kaş’ın tek kitapçısı
  • Andifli Wines Pork
  • Andifli Wines & Pork: çok zengin bir şarap mahzeni
  • Aya: İstanbul’dan Kaş’a taşınan el yapımı takıları ile ünlü dükkan
  • Gallery Anatolia: Kaş’ın ilk galerisi
  • Kash: Sabun kokusunu takip edin
  • Kokopelli: Etnik ve bohem kıyafetler
  • Kosta Boda: Kristal güzellikler
  • La’l Silver: Özgün gümüş takılar
  • Likya Çiftliği: Likya bölgesinin doğal ürünleri
  • Papilio: özgün kıyafetler, aksesuarlar

  

KAŞ KONAKLAMA

Biz Kaş’ta Kayahan Otel’de 6 gece konakladık. Kaş’ın köklü işletmelerinden birisi Kayahan. Kaş merkezde, her yere yürüyecek mesafede, mütevazi, basit, sade ancak tertemiz ve pırıl pırıl bir otel. Sabahları Kaş liman, mendirek, Meis adası ve Akdeniz’e nazır nefis bir manzaraya uyanıyorsunuz. Balkona çıktığınızda mis gibi bir havayı içinize çekip, en üst kattaki kahvaltı salonuna çıkıyorsunuz. Begonvillerle sarılı otelin pembe çiçekleri terasa kadar uzanıyor. Kahvaltıda yöresel peynirler, reçeller, zeytinler, yeşillikler, simit, pişi, nefis bir çay sizi bekliyor. Dilerseniz kahvaltınızın kırıntılarını begonvilin gövdesine konan kuşlara verebilirsiniz.  

Kayahan otelin gece gündüz çalışan tüm ekibi her konuda çok yardımcı. Bir aile gibiler. Biz birkaç gün sonra – Likya yolu yürüyüşlerinin ardından yorgun geldiğimiz için – sessiz, sakin odamızda, rahat yatağımızda mışıl mışıl uyuyup dinleneceğimizi bilerek, evimize gelmişiz gibi hissettik. Duşumuzu aldıktan sonra akşamları yemek yiyeceğimiz veya bir içki içeceğimiz her yere yürüyerek gitmek büyük bir lüks. Bizim için Kayahan oteli çok özel kılan bir neden daha oldu: Ellez. Harika bir köpek olan Ellez, bir yandan poodle olduğu için son derece uysal bir köpek, bir yandan da hem Kayahan otel ekibi tarafından sevgiyle büyütüldüğü hem de dilediği gibi sokağa çıkıp geri gelebildiği için özgüvenli, şahsına münhasır bir karakter.

Kahvaltıya çıkmak için asansörün kapısı açıldığında Ellez’i görürseniz şaşırmayın, misafirlerden yiyecek toplamak için asansörle yukarı çıkmayı öğrenmiş, ardından kapının önüne yatıyor, ‘beni aşağı gönderin’ demek bu. Bizim için sabah uyandıktan sonra veya otele döndükten sonra Ellez’i görmek büyük bir keyif haline geldi. Öyleki ayrılırken özleyeceğimizi fark ettik.

Dalışçılar, likya yolu yürüyüşçüleri arasında çok sevilen Kayahan otel, ayrıca keyif için Kaş’a gelenler için de son derece rahat, uygun fiyatlı bir müdavim adresi. Lokallerin hepsi tanıyor, biliyor ve öneriyor. Sabahları otelden çıkıp yarımadaya veya marinaya 6-12km arası yürüyüşler ile nefis bir kardiyo egzersiz yapıp, kahvenizi alıp dönerbilirsiniz. Sonra dilediğiniz plaja ister yürüyerek isterseniz de araçla antik kente ziyarete gidebilirsiniz. Kayahan otel ekibi farklı aktiviteler için size en doğru isimleri organize ediyor. 7 gün ayrılırken sonunda yeniden Kaş’a geldiğimizde Kayahan otele döneceğimizi biliyorduk.

Kaş’ta başka bir otelde konaklamadım. Sokaklarda yürürken güzel olabileceğini düşündüğüm diğer alternatifler şöyle: Kaş Otel, Sardunya Otel, Old School Otel, Noel Baba Otel, Belinda Otel oldu. Bizim Ev isimli bir Airbnb tavsiyesi de aldık.  Ayrıca Kaş Yarımadada lüks birçok otel var.

 

Seçil Sağlam’ın gözünden hem Kaş hem de Akvaryum, Tersane ve Üçağız’a tekne gezisi izlenimleri için https://www.yolculukterapisi.com/kas-izlenimleri-secil-saglam/ 

Kaş’ı merkez alarak yaptığımız Orta Likya yürüyüşü bilgileri için:  https://www.yolculukterapisi.com/orta-likya-yuruyus-rotasi/

 

KISACA KAŞ TARİHİ

Arkeolojik buluntularla bilinen en eski adı Habesos olan yerleşimin tarihi, Bronz çağına M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanıyor. Antik Çağlarda Antiphellos olarak anılan Kaş, Karia ve Likya uygarlıkları arasındaki bağlantı yolları üzerinde, önemli bir ticaret limanıymış. Makedonya Kralı Büyük İskender´in, Anadolu seferi sırasında, Krallığın egemenliğini Kabul etmiş, ancak İskender´in genç yaşta ölümünden sonra bölge, Seleukoslar´la Ptolemaioslar arasında el değiştirmiş. Antik kent, Roma Dönemi´nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi´nde Piskoposluk merkezi olarak önemini arttırmış. Bu dönemde Arap akınlarına uğramış, daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti egemenliğine katılarak Andifli adını almış. Anadolu Selçuklu Devleti´nin yıkılmasından sonra Tekeoğulları Beyliği yönetimi ele geçirmiş, arından da Sultan Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmış.

Kaş, yelkenli gemilerin sonra da kömürle çalışan buharlı gemilerin döneminde, Akdeniz’de Mısır’dan   gelen ticaret gemilerin ilk ikmal ve durak noktası olduğu için, ticaretin çok önemli bir limanı olmuş.

Süngerciliğin Akdeniz’deki merkezlerinden birisi olan Kaş, bereketli deniz altıyla  önemli bir balıkçılık, ve sırtlarında yer alan ova ve platolardaki verimli topraklarında yetişen meyve sebzeleriyle de önemli bir tarım bölgesi olmuş hep.

Ancak 19. yüzyılın sonlarında akaryakıt ile çalışan dört zamanlı motorun icat edilmesi ile birlikte buharlı gemilerin kullanımı gitgide azalınca, Kaş’a uğrayan gemilerin sayısı ve ticaretin boyutu çok azalmış. Ardından Dünya Savaşları sırasında İtalyanlar, Almanlar, İngilizler, Fransızlar tarafından ele geçirilen yöre epey zor dönemler geçirmiş. Kurtuluş Savaşı sırasında bağımsızlığını ilan eden bölgede 1,8 km’lik bir mesafede yer alan Meis Adası, Yunanistan’a geçmiş. Civarlarda yaşayan Rumlar adaya geçmiş, adadaki Türkler’de Kaş civar köylerine.

KAŞ CİVARINDA YAPILABİLECEKLER

Kaş’ın üzerine kurulu olduğu Antiphellos antik kentinin, doğu- batı doğrultusunda uzayan yarımada boyunca antik tiyatro ile başlayan kalıntılarını keşfetmek. Açık yeşil, turkuaz ve laciverte uzanan rengiyle Kaputaş Plajı’nın tertemiz buz gibi sularında yüzmek. 18 km’lik sahili ve 1500 metreye ulaşan genişliğiyle uçsuz bucaksız manzaralar sunan Patara Plajı’nın çölleri aratmayan kum tepeleri arasında yürümek. Doğal güzellikleri, büyüleyici manzaraları, antik kalıntıları ile Likya yolu yürüyüşleri yapmak. Saklıkent Kanyonu’da ve Milli Parkı’nda, doğayla baş başa heyecan dolu bir gün geçirmek.

NE YAPILIR, NEREDE YENİLİR , NEREDE KALINIR, NE ALINIR daha detaylı bilgi için Eylem Aktepe’nin Kaş Rehberi, Kaş Otelleri, Kaş apartları websitesine bakabilirsiniz.

Zeynep Atılgan Boneval