ESKİŞEHİR CİVAR KEŞİFLERİ – FRİG VADİSİ

TARİHİN İZİNDE FRİG, SELÇUKLU VE OSMANLI MİRASLARI

Eskişehir civarındaki dağlık bölgelerdeki vadiler ve tepeler eski uygarlıkların anıtlarına ve kalelerine ev sahipliği yapıyor. Frig Vadisi’ndeki tarihi anıtları pek bilinmiyor, ancak gerçekten Eskişehir yakınlarında bir tarihi cevher yatıyor.

Hatta Eskişehir’liler Hititler ve Frigler’in torunları olarak genlerinde taşıdığı bu geçmiş uygarlıklarının geleneklerini ustalıkla devam ettiriyormuş. Bunun en güzel örneği at yetiştirme konusunda kendini gösteriyormuş. Tarihsel kaynaklarda ‘soylu atlar yetiştiren soylu bir halk’ olarak tanımlanan Frigler’de olduğu gibi Mahmudiye Anadolu Tarım İşletmeleri’nde bugün Türkiye’nin en soylu atları yetiştiriliyormuş. Aynı şekilde Frigler’de olduğu gibi kent çevresi kuyumculuk, halı ve kilim dokumacılığı ile kumaş üzerine altın sim işlemede çok başarılı imiş.

Eskişehir çevresinde Hitit ve Frig uygarlıklarının beş bin yıldan daha eski irili ufaklı yerleşimleri, kaya anıtları, rampalı yollar, kayalara oyulmuş merdivenler, anıtsal ölçekli kaya sarnıçları, silolar, merdivenlerle inilen gizli geçitler, kaya fasadları, idollü-basamaklı altarlar ve nişlerden oluşan kült anıtlar ve kaya mezarları yer alıyor.

Yazılıkaya köyünde Ana Tanrıça Kibele’ye adanmış, dağa oyulmuş 17 metre yükseklik ve 16,5 metre genişliğindeki anıt, dünyanın en görkemli Frig anıtlarından birisi.

 

Ayrıca Seyitgazi ilçesi, bugüne kadar gördüğüm en güzel külliyelerden birisi olan Seyyid Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi’ne ev sahipliği yapıyor.

Kümbet Köyünde ise Selçuklu mimarisinde inşaa edilmiş nefis Himmet Baba Türbesi yer alıyor.

 

1 GÜNLÜK FRİG ANTİK YERLEŞİM, ANIT VE KALE KEŞİF ROTAMIZ

Biz Eskişehir’den çıkıp hem Frig antik yerleşimlerini ve kaya anıtlarını hem de harika birkaç Selçuklu – Osmanlı mimarisi görebileceğimiz şöyle bir rota gerçekleştirdik:

  • Eskişehir’den 41 km uzaklıkta Seyitgazi ve yakınlarında Seyyid Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi ve Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi

  • Seyitgazi’ye 23 kilometre uzaklıkta Çukurca ve civarında Gerdekkaya mezar anıtı ve Hamamkaya kaya mezarı, Akpare Frig Kalesi

  • Çukurca ile Yazılıkaya arasında Küçük Yazılıkaya Anıtı

  • Çukurca’ya 4 kilometre uzaklıkta Yazılıkaya Midas Antik kentinde, Midas Anıtı, Bitmemiş Anıt, Sarnıç, Kırkgöz, Kaya mezarları, Akropol, Kral Tahtı ve Tören Yolu ve Yazılıkaya yakınlarında Pişmiş Kale

  • Yazılıkaya’ya 16 kilometre uzaklıkta Kümbet Köyü ve civarında ise Solon’un Mezarı (Aslanlı Mabet), Himmet Baba Türbesi ve Delikli Kaya Nekropolü

  • Kümbet’ten 81 kilometre uzaklıkta Eskişehir merkeze dönüş.

Yazının devamında hem Frig’ler hakkında bilgileri, hem de rotamızda yer alan tarihi yerlere ait öğrendiklerimizi, Eskişehir Belediyesi’nin resmi websitesinden aldığımız bilgiler ile derleyerek sunduk.

Ayrıca araştırıp öğrendiğimiz ve daha sonra gerçekleştirmek üzere kendimize not aldığımız rotaların da bilgilerini derledik yazının devamında.

 

YAZILIKAYA’DA SÜRPRİZ BİR KEŞİF

Friglerin dini merkez olarak seçtikleri Yazılıkaya Platformu ve kaya anıtları ile donattıkları Yazılıkaya Vadisi gerçekten bizi çok etkiledi. Dağların arasında, egzotik ve gizemli bir atmosferde, Friglerin ana tanrıçaları Kibele’ye adadıkları dev anıt mezarı görür görmez aklınız başınızdan gidiyor. Koca bir tepe ve platoya yayılmış antik şehrin etrafını dolaştığımızda ise kırkgöz, bitmemiş anıt, sarnıç, akropol, kral tahtı, tören yolu ve kaya mezarları ile gerçekten tarihi ve dini bir öneme sahip bir yerleşimde olduğumuzu anladık.

Zaten çevresinde yer alan tüm tepelerin Frig Kaleleri ile donanmış olduğunu görünce, Midas yani Yazılıkaya’nın ne kadar önemli bir Frig inanç ve politik merkezi olduğu ortaya çıkıyor.

Biz Yazılıkaya’da yer alan Midas Antik kentini ve Frig anıtını, köyün hem muhtarı hem de kültür bakanlığı rehberi olan Veysel Bey’in rehberliği ve anlatımı ile gezdik. Eğer Yazılıkaya’ya gidecekseniz kendisini bulmanızı öneririz.

İNSAN İNSANA MUHTAÇ – ANADOLU’NUN GÜZEL İNSANLARI İLE BİZİ DERİNDEN ETKİLEYEN BİR DENEYİM

Frig Vadisi rotamızda bizi çok duygulandıran bir deneyim yaşadık. Çukurca Köyü ile Yazılıkaya arasında Küçük Yazılıkaya Anıtını gezmek için gittiğimizde, Subaru Forester e-boxer’ı anıt ile birlikte fotoğraflamak üzere su birikintisinden geçirerek off-road çıkarmaya karar verdik. Subaru büyük bir rahatlıkla sudan geçti, eşim aracı ileride döndürüp sırtını anıta verecek şekilde durdurdu. Güzel fotoğraflarımızı çektik, ve tam çıkarmak üzere iken, biraz saga ve öne alsak, suyun üzerinde yansıması ile birlikte fotoğraf çeksek efsane bir görüntü olur diye karar verdik. Eşim direksiyona geçti, ve aracı ileri aldı, ancak su altındaki çamur dolu çukuru görmediğimiz için araba saplandı. Ve tüm uğraşlara ragmen çıkarmamıza imkan yoktu.

Bir an fark ettik ki dağ başında, kuş uçmaz kervan geçmez in cin top oynayan bir yoldayız, telefonlar çekmiyor. Allah’tan 2’şer kilometre uzaklıkta 2 köy olduğunu biliyoruz, hava aydınlık ve yağmur veya kar yağmıyor. En kötü ihtimal ile yürür yardım çağırırız dedik.  Sonra aklımıza bir gelirken koyun sürüsü ile yol kenarında rasladığımız çoban geldi. Ve ben arabadan çobanın bulunduğu yöne doğru ‘Çoban Bey, Çoban Beeeyy’ diye bağırarak koşmaya başladım. Bir yandan ellerimi kollarımı havada sallıyorum, bir yandan da söylediğim ‘Çoban Bey’ vurgusuna gülüyorum.

Neyse çoban ile buluştuk. Kendisi Afgan olduğu için Türkçesi az idi, işaret dili ile anlaştık, yardım için köyden traktörü olan birisi bulabilir miyiz veya telefona ulaşabilir miyiz diye sormayı başardım. Hayvanların sahibi olan Necdet Bey’in telefonunu verdi. Yolda yürüyerek telefonun çektiği bir yer bulduk. Ve orada Necdet Bey’i aradık; ‘köyünüzün yakınlarında arabamız çukura saplandı, çoban Abdülkadir’den telefonunuzu aldık, sizin traktörünüz varmış, bize yardım edebilir misiniz?’

Ancak Necdet Bey köy dışında imiş, bize yardımcı olmak üzere birilerini bulmaya çalışacağını söyledi. 15 dakika sonra kendisini tekrar aradığımızda, ‘bir akrabalarının şu anda hayvanları otlaktan ağıla götürdüklerini, işleri bitince 15-20 dakikaya traktör ile geleceğini’ söyledi.

Biz bir yandan bekliyoruz, bir yandan da aracın çeki demirini yerleştiriyoruz. 20 dakika sonra o mutlak sessizlikte uzaktan traktörün sesi duyulmaya başladı, gerçekten bir traktör sesinin insanı bu kadar mutlu edeceğini hiç düşünmemiştim.

Önce sesi sonra kendisi bir kahraman gibi ağır ağır gelen Traktör’den iki kişi indi. Birisinin elinde go pro kamera ve tripod’u görünce küçük bir şok geçirdik. Eskişehir’e 70 kilometre uzaklıkta dağların arasınd bakir bir vadi köyünde go pro kameralı bir çoban beklemiyorduk işin doğrusu.

Kendisine sorunca, ‘ekmek parası abla, birkaç ay önce birileri bize ‘insanlar köy hayatını merak ediyor’ dedi, biz de yaşadıklarımızı, günlük işlerimizi, hayvanları nasıl otlattığımızı, koyunların köpeklerin doğumlarını, köy geleneklerini videolara çekip paylaşalım dedik, ben bir youtube kanalı açtım, videoları çekip yüklüyorum’ diye anlattı Orhun.

Pırıl pırıl içi gülen yemyeşil gözleri ile Orhun Topkaya ve babası ile böyle tanıştık. ‘Sizi de video’ya çekebilir miyiz, köyde çok fazla misafirimiz olmuyor, ve böyle heyecanlı bir olay çok sık yaşanmıyor’ diye sordu. Biz de tabii dedik.

Ardından traktörü konumlandırdılar, halatı çeki demirine takıp 3 saniyede aracı çukurdan çıkardılar. Biz babasına da kendisine de bir ödeme yapmak için defalarca ısrar ettiysek de asla kabul etmediler, ‘olur mu öyle şey, bu insanlık’ diyerek hem bizi ve arabamızı kurtardılar hem de gerçek bir insanlık dersi verdiler bize.

Videoyu paylaşacağı zaman ben de yayınlayacağıma söz verdim. Beraber fotoğraflarımızı çektik, Frig Yolu keşiflerimiz için yeniden geldiğimizde mutlaka ziyaret etmek üzere söyleştik ve binlerce teşekkür ederek vedalaştık.

Yanlış anlaşma olmasın, Orhun sonradan köye gelen bir genç kuşak değil, dogma büyüme gerçek bir köylü ve çoban. Telefonun bile zar zor çektiği yerde internete bağlanmak o kadar zor ki, kimi zaman traktör üstünde tepelere çıkıp internet bulmaya çalışıyor Orhun.

Kontürlü telefonuna kontür alarak beni ertesi gün arayıp sağ salim İstanbul’a ulaşıp ulaşmadığımızı bile sordu. Köy hayatını anlatan https://www.youtube.com/channel/UCFCXyPQizuGiBPwlyWCpN0Q kanalını 74.500 kişi takip ediyor. Siz de takibe başlayın mutlaka.

Eğer köye yolunuz düşer ve birşeye ihtiyacınız olur ise Orhun’u bulup bizden selam iletin 🙂

FRİG YOLU KEŞİFLERİNİZ İÇİN

Frig Vadisini keşfetmek isteyenler için, gitmeden önce rotalarını belirlemek ve bilgi almak için mutlaka Dr. Hüseyin Sarı’nin büyük bir emek, özen ve özveri ile hayata geçirdiği Frig Yolu’na özel websitesi http://www.frigyolu.com/ ’nu incelemesini öneriyoruz. (aşağıda daha detaylu bilgi yer alıyor).

FRİGLER KİMLER?

Friglerin bilinen ilk kralı ülkenin başkenti Gordion’a adını veren Gordias’tır. Dağınık Frig topluluklarını siyasal bir birlik altına toplamayı başaran bu kral ve yaşadığı dönemin siyasal olaylarıyla ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdır. Tarihçi Arianos’a göre Gordias Thelmessos’lu (Fethiye) bir kadınla evlenmiş ve Midas adını verdiği bir oğlu olmuştur. Midas Friglerin bilinen tek kralıdır (Araştırmacılar Frig krallarının hepsine Midas denildiğini belirtmektedirler). Midas’ın ünü kendi ülkesinin sınırlarını aşıp, Batı Anadolu kıyılarındaki Yunan kentlerine, hatta Kıta Yunanistanı’na dek yayılmıştır.

Başlangıçta Eskişehir, Afyon, Ankara ve Sakarya vadilerini içine alan bir bölgede yerleşen Frigler, sonraları Kütahya’dan Kızılırmak’a, Ankara’dan Denizli’ye dek olan bölgede güçlü bir uygarlık oluşturmuşlardır. Midas’ın Frig tahtına geçtiği ilk yıllarda ülkenin en önemli düşmanı Asurlar’dır. Midas, Asurlar’la barış yaparak Güneydoğu sınırlarını güvenceye aldıktan sonra batı ülkeleriyle dostça ilişkiler kurmaya yönelir (Batı Anadolu kentlerinden Kyme kralının kızıyla evlenir). Öte yandan fildişi tahtını Yunanistan’daki Delfoi Apollon Tapınağı’na armağan ederek Kıta Yunanistanı ile ilişkileri güçlendirir. Gordion’da yapılan kazılarda ele geçen Yunan çanak-çömlekleri bu ilişkilere ait diğer örneklerdir.

MÖ 700 yıllarına doğru, Kafkaslar üzerinden Doğu Anadolu’ya giren Kimmerler, önce bölgedeki Urartular’ı güçsüzleştirdikten sonra Kızılırmak’a kadar uzanırlar. Frig-Kimmer savaşı sonunuda Frigya tamamen tahrip olur. Kral Midas ise öküz kanı içerek yaşamına son verir (MÖ 676). Batıya kaçan Frigler, küçük beylikler halinde bir süre daha varlıklarını sürdürürlerse de Lidyalıların egemenliğine boyun eğerler.

Frigya’nın kurucusu Kral Gordios, Anadolu’nun batısında, Sakarya Nehri’nin kıyısında Yassihöyük’ün bulunduğu yerde Gordion’u ilk yerleşim ve başkent olarak kurmuş. Ardından oğlu Kral Midas, Yazılıkaya köyünün bulunduğu yerde Midas kentini Frig’lerin dini başkenti haline getirmiş. Yani Frigler için başkent Gordion; devletin en güçlü politik merkezi, Midas şehri de krallığın en önemli dini merkezi olmuş. İşte bu sebepler Yazılıkaya vadisi Frig’lerin en ihtişamlı anıtlarına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Frig’ler Pessinus (Ballıhisar) ve Dorylaion (Eskişehir)a da yerleşmişler.

FRİG EFSANELERİ

Eskişehir Frig uygarlığına ait iki efsaneyle anılıyor. Arkeologlar ve antropologlar gerçeklikleri hakkında kuşku duysalar da uygarlıkların bugüne kadar bilinmesinin en önemli unsuru bu efsaneler.

İlkine göre Frigya’nın efsanevi kralı Midas ormanda Keçi Tanrı Pan ile Zeus’un oğlu Tanrı Apollon arasındaki müzik yarışmasına hakemlik eder. Yarışma sonunda Midas, Apollon’un liri yerine Pan’ın flütünün daha iyi olduğunu söyler ve yengi çelengini Pan’ın boynuna asar. Buna sinirlenen Apollon Midas’ın kulaklarını eşek kulağı kadar uzatır. Böylece ‘Eşek Kulaklı Midas’ efsanesi doğar.

İkinci efsaneye göre ise Midas’ın askerleri ormanda sarhoş, yaşlı bir satir (kısa boylu, keçi ayaklı, insan gövdeli ve kıllı yaratık) bulurlar. Adı Silenos’tur ve şarap tanrısı Dionysos’un eğitmenidir. Midas onu sarayında günlerce yedirir içirir ve Dionysos’a götürür. Çok sevinen Dionysos ‘Dile benden ne dilersen’ der. Midas da ‘Dokunduğum her şey altın olsun’ dileğinde bulunur ve tanrı dileğini yerine getirir. Coşkuyla her şeye dokunarak altın yapan Midas yanlışlıkla kızına dokunur. Kızı altına dönüşür ve ölür. Böylece ‘Midas’ın Altın Dokunuşu’ efsanesi doğar.

FRİG YOLU PROJESİ

Frig Yolu, antik dönemde Friglerin hüküm sürdüğü, günümüzde Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan bölgede, antik yürüyüş yollarına dayalı ve Frig eserlerinin görülülebileceği yürüyüş parkurları esas alınarak oluşturulmuş ve uluslararası standartlara uygun işaretlenmiş uzun yürüyüş ve bisiklet yoludur.

Yürüyüş Yolu’nun toplam uzunluğu yaklaşık 506 km’dir. Üç noktadan; 1-Gordion (Polatlı, Ankara), 2-Seydiler (Afyonkarahisar) ve 3-Yenice Çiftliği (Ahmetoluğu Köyü-Kütahya) başlayıp Frig Vadilerine giren Yol, Friglerin kalbi Yazılıkaya’da birleşir. Yolun ana parkurlarının yanısıra parkurları birbirine bağlayan bağlantı yolları ve alternatif yollar da bulunmaktadır: http://www.frigyolu.com/

 

  

ROTAMIZDA KEŞFETTİĞİMİZ YERLER HAKKINDA DETAYLI BİLGİLER

SEYİTGAZİ

  • SEYYİD BATTAL GAZİ KÜLLİYESİ VE TÜRBESİ: Söylenceye göre Seyyid Battal Gazi’nin kabri bir rüya sonucunda bulunur. I. Alaeddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun buraya önce bir türbe, ardından cami yaptırır. Günümüzdeki külliye türbe etrafında şekillenir. Osmanlılar, türbe ve camiye medrese, imarethane, tekke ve dergâh eklemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren II. Beyazıt ve Sultan I. Selim tarafından tamir edilen yapılar eklentilerle zenginleştirilir. Kanuni Sultan Süleyman, İran’a yaptığı seferler sırasında Seyitgazi’yi ziyaret eder, külliyeye bazı ilaveler yaptırır. Irak Seferi’ne giderken ordusu Seyitgazi’de konaklar ve Matrakçı Nasuh’a Seyitgazi minyatürü yaptırır. IV. Murat ise Revan Seferi sırasında buraya bir kervansaray yaptırır. Seyitgazi, İstanbul-Bağdat-Hicaz yolunda yer alır ve hac yolculuğuna çıkanların da konaklama noktası olur. Bu durum dinî anlamda Seyitgazi’nin önemini artırır. Külliye, medresesi ile İslami ilimlerin öğretildiği merkez olur. Külliye, önce Kalenderi dervişlerinin, sonra Bektaşiliğin merkezi hâline gelir. Rivayet odur ki Hacı Bektaş-ı Veli külliyeyi ziyaret eder ve Orhan Gazi’den burayı imar etmesini ister. Orhan Gazi, bin adet ev halkı oturtarak Seyitgazi’yi büyütür. Bu vesile ile külliye Bektaşilerin önemli bir ziyaretgâhı hâlini alır. Seyyid Battal Gazi veli, gazi ve seyit sıfatlarıyla her mezhep ve tarikattan bütün Müslümanların oldukça değer verdiği birleştirici bir isim olur.

Seyyit Battal Gazi Külliyesi Bölümleri:

1) ZİKİR ODASI : Genç dervişlerin bir araya gelip sabaha değin zikrettikleri zikir odasının 1511’de inşa edildiği söylenebilir.

2) KIRKLAR ODASI: Kırklar Meydanı, adını Hz. Fatıma’nın evinde yapılan geleneksel toplantılarda yer alanlardan alır. Bektaşilerin dinî eğitimi ile bağlantılıdır.

3) HALİFE MEYDANI: Ayin-i Cem denilen dinî törenlerin yapıldığı yerdir. Burada halifeye ait bir post ve taht bulunur. Tarikatın halifesi oturur ve törenleri idare eder.

4) EKMEK EVİ : Bu bölümde iki fırın var. Fırınlar kubbeli odanın doğu tarafına yerleştirilmiş. Bunun yanında bir ocak, kuzeydeki duvarda da başka bir ocak bulunuyor. Ekmek Evi’nin avluya bakan duvarında kırmızı renkli yazmada; “Muhammed, Kutbü’l-arifin Seyyid Battal Gazi, ya Ali, Allah, Muhammed” yazıyor. Ekmek evinin sadece kubbeli kısmının altında bodrum var. Külliye’nin inşa edildiği tepenin eğimi nedeniyle kuzey tarafındaki birimlerinin altına bodrumlar yapılmış ve bu durum 15. ve 16. yüzyıl külliyeleriyle karşılaştırıldığında tektir.

5) AŞEVİ (İMARET) : Külliye’deki kişilerin yiyecek ihtiyacını karşıladığı gibi, çevredeki yoksul insanların da ihtiyacını gideren aşevinde 8 adet ocak bulunuyor. Evliya Çelebi, büyük iki ocakta su kaynatıldığını, diğerlerinde ise yemek pişirildiğini gördüğünü yazar. Aşevi kubbe ile örtülüdür. Ocakların bacalarının uzunluğu kubbeyi geçer. Yavuz Sultan Selim döneminde yapıldığı belirtilir.

6)BEKTAŞİ DERGÂHI: Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığı belirtilir.

7) ÇOBAN BABA TÜRBESİ: Seyyid Battal Gazi’nin mezarını bulan kişi olarak bilinir. Halk arasında Kutluca Baba olarak da adlandırılan, kimliği söylenceler üzerine kurulan Çoban Baba, yine bir söylenceye göre koyunlarının sık sık toplandığı ve mucizevi bir ışık gördüğü yeri Seyyid Battal Gazi’nin mezarı olarak Ümmühan Hatun’a bildirir ve buranın türbe olmasını sağlar.

8) SEMAHANE (TÜRBEDAR ODASI) : Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde mescid olarak yapılan bu bölümün daha sonra türbedar odası olarak kullanıldığı belirtilir. Türbedarlık o dönemde bir makamdır. Semahane de dervişlerin dinî musiki eşliğinde semah döndükleri yerdir.

9) ÇİLEHANE : Allah’a ulaşma yolunda dünyevi arzulardan uzak, çile ve cefa çekilen gün ışığı ve aydınlıktan mahrum küçük mekândır.

10) KESİKBAŞLAR TÜRBESİ:  Burada 1958 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında geçmişleri ve kimlikleri bilinmeyen başsız 7 adet ceset bulunur. Bundan dolayı halk arasında “Kesik başlar” olarak adlandırılır. Araştırmacılardan bazıları bu bölümü, Türklerin Anadolu’ya gelişinden sonra ve eski bir kültün kalıntısı olarak doğan ve diğer coğrafyalara yayılan kesikbaş kültüyle ilişkilendirir.

11) MESCİD (CAMİ) : Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1207-1208 tarihinde yaptırılır. 1511’de Bayezid döneminde yenilenir.

12) MİHALOĞLU AHMED ve MEHMED BEYLERİN KABİRLERİ : Mihaloğlu Ahmed ve Mehmed Beyler, Seyyid Battal Gazi Türbesi’ne ek binalar yaptırmışlardır. Mehmed Bey, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde önemli bir akıncı birliğinin komutanıdır. Külliyelerdeki kitabelerde de adı geçer. Ahmed Bey de bir akıncı komutanıdır.

13) SEYYİD BATTAL GAZİ TÜRBESİ: Türbenin kitabesinde şunlar yazılıdır: “Mürşidler seyidi, gaziler başkanı, cihanın sahibi, kendisine sığınılan ulu Peygamber’in sülalesinden, merkadi; dünya ve ötesinin ziyaretgâhı olan ulu zatın türbesidir. Bu türbeyi büyük insan ve zamanın alisi sıvattı. Allah bu türbenin tarihi için şunu ilham etti; Allah onu cennetin en yücesi ile müşerref etsin. Burayı Mihaoğullarından Ali Bey bina etti ve sıvattı Allah azizliğini daim etsin.” Kitabedeki “Allah onu cennetin en yücesiyle müşerref etsin” cümlesi ebced hesabı ile kitabenin ve tamirin tarihini verir ve bu tarih 1464’e, Fatih Sultan Mehmed dönemine denk düşer. Türbe içinde Battal Gazi ve Kral Kızı Elenora’nın sandukaları bulunur. Battal Gazi’nin 5.5 m uzunluğundaki sanduka boyu; kişiliğine, büyüklüğüne atfendir. Elenora’nın Battal Gazi’nin eşi veya sevgilisi olduğu tartışmalıdır.

14) MEDRESE :  Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda önemli bir rol oynayan, yeni derviş akını ve Seyyid Battal Gazi’nin savaşçı kişiliğinin dervişlerce kolaylıkla kabulü Seyitgazi’de zaviye kurulmasına neden olur. Arşiv belgeleri, 1556-1559’da medrese kurulduğunu gösterir. 13. yüzyılın medresesi, 14. ve 15. yüzyılda Han-gâh’a dönüşür; 16. yüzyıldan sonra yeniden medrese, 20. yüzyılın başlarında ise askerî depo olarak kullanılır.

15) AYNİ ANA (KADINCIK ANA) TÜRBESİ : Valide Sultan Ümmühan Hatun’un nedimesidir. Selçuklu sarayına mensup olup Ümmühan Hatun’un hayatında önemli bir yeri vardır.

16-ÜMMÜHAN HATUN TÜRBESİ: Ümmühan Hatun; 1. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi, 1. Alaeddin Keykubat’ın annesidir. Konya’da vefat eder ve vasiyeti gereğince oğlu Keykubat tarafından naaşı Seyitgazi’ye getirilerek yine kendisi tarafından inşa ettirilmiş medreseye defnedilir. Türbede Ümmühan Hatun’un ölüm tarihine veya kendisine ilişkin yazılı hiçbir bilgi bulunmuyor.

  • Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi: Eğer Osmanlı külliye ve dini yapılarına meraklı iseniz, Eskişehir’den Seyitgazi’ye gelmeden 7 kilometre uzaklıkta Arslanbeyli köyünde yer alan Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. 15. Yüzyılın başlarında yaşayan Şucâeddin Velî, Alevi – Bektaşi zümreleri tarafından önemli evliyalardan sayılamış. Külliye’de iki bölüm var, İlk bölümde avlu ile çevrili iki türbe (Şucâeddin ve Demirtaş Paşa), havuz ve cami var. Avludaki bir kapıdan Külliye’nin ikinci kısmını oluşturan imaret binasının önündeki meydana geçiliyor. İmaret dört kubbeli mekândan oluşuyor.

 

 

 

 

ÇUKURCA KÖYÜ

  • GERDEKKAYA MEZAR ANITI: Doğanlı Vadisi’nde, Çukurca köyünün 500 m güneybatısında, büyük bir kaya kütlesinin doğu yüzüne oyulmuştur. Dor düzeninde, üçgen alınlığı ve saçaklığı iki sütun tarafından taşınan bir tapınak cephesi biçimindedir. Anıtsal giriş holünün arkasında, iki ayrı kapıdan girilen yan yana iki mezar odası vardır. Odaların yan ve arka duvarlarında kemerli mezar tekneleri yer alır. Hellenistik Çağ’a (MÖ 3-1yy.) tarihlenen mezar, Roma ve Bizans dönemlerinde bazı ilave ve değişiklikler yapılarak kullanılmaya devam etmiştir.

 

  • HAMAMKAYA FRİG KAYA MEZARI: Gerdekkaya Kaya Mezarı’nın 500 m kadar kuzeyindedir. Volkanik kaya kütlesinin kuzey yüzüne oyulmuştur. Arka arkaya iki odadan oluşur. İkinci oda daha sonraki bir ilavedir. Cephede girişin altında iki kısma bölünmüş panel içinde çok aşınmış figüratif kabartma bezeme önemlidir.

  

  • AKPARE KALE: Çukurca köyünün hemen güneydoğusunda yükselen kayalık platonun güneydoğu kesiminde yer alır. Bir Frig kalesidir. Doğu yönde yer alan anıtsal girişine bu yöndeki kaya basamaklarıyla ulaşılır. Kale içinde ana kayaya oyulmuş mekânlar ve silo çukurları bulunur. Eteklerinde Roma ve Bizans dönemlerine ait kaya mezarları vardır.

  • MİDAS HAN: Çukurca Köyünde yer alan Midas Han, Frig Vadisi’nde birkaçgün geçirmek isteyenler için ideal bir konaklama ve yemek durağı. Türk arkeolog Nihal Temuçin Czichon, Alman eşi ve Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rainer Czichon ve Hollandalı arkadaşları Ben Claasz Coockson olmak üzere üç arkeologun, orjinalini koruyarak restore ettikleri bir köy evinde, rustik ve otantik bir ortamda konaklayabiliyorsunuz. Öğretim görevlisi olan arkeologlar ile önceden haberleşebilirseniz, onların rehberliği eşliğinde çok daha donanımlı bir şekilde Frig yerleşim ve anıtlarını gezebiliyorsunuz. Yemekler de ağırlıklı yöresel lezzetler, ancak gitmeden en az bir gün önce mutlaka haber vermenizde fayda var. 0533 484 6863

 

  • Çukurca Mahalle Muhtarı Lütfü Arslan Giray’ın kendisinden köyde yapılabilecekleri dinleyin bir de: “Köyümüzün Macır çadırı, kozalak yoğurdu, macur kırması, macur dızmanası meşhurdur. Köyümüzde bir tane taş fırınımız var gelen misafirlerimizi biz burada ağırlıyoruz. Önceden bize haber veriyorlar, golf arabamız var bu araba ile Gerdekkaya, Doğanlı Kale, Yazılıkaya’yı burayı gezdiriyoruz. On tane bisikletimiz var onları da gelen misafirlerimize veriyoruz. Onlar da köyü geziyorlar. Kalelere gidiyorlar. Yani köyümüz misafir bekliyor”

 

YAZILIKAYA KÖYÜ

Yazılıkaya Vadisi’nin güney ucunda, Yazılıkaya köyünün hemen batısında yer alan zamanında Kafkas’ların yerleştiği bir köy. Yüksek ve sarp tüf kayalardan oluşmuş Yazılıkaya platosunun üzerinde kurulmuştur. Vadiye batıdan ve kuzeyden ulaşan yolları kontrol altında tutan, daha yüksekte konumlanmış Akpara Kale, Pişmiş Kale, Gökgöz Kale ve Kocabaş Kale tarafından koruma altına alınmış bir yerleşmedir. Uzunluğu 650 m, genişliği 320 m’dir. Vadi taban seviyesinden yüksekliği 60-70 m kadardır. Frig döneminde şehrin surla çevrili olduğu düşünülür. Günümüzde sur bedenine ait yerinde korunmuş tek bir taş dahi yoktur. Ancak, yerleşmeyi doğal bir sur gibi çevreleyen kayaların belirli noktalarında basamak şeklinde kesilmiş temel yuvaları izlenir. Bu yuvalar kimi yerde birden fazla tahkimat olduğunu düşündürür. Şehrin ana girişi doğu yöndedir. Ana kayaya açılan rampalı yol Kral Yolu olarak bilinir. Rampa boyunca yolu sınırlandıran kaya kütleleri üzerine figüratif kabartmalar işlenmiştir. Şehrin yayılım alanı içinde, plato üzerinde ana kayadan yontulmuş anıtsal ölçekli basamaklı sunaklar; girişleri platodan başlayan, kaya merdivenleriyle inilen tonoz örtülü iki kaya tüneli ve güneybatı yönde alt terastaki anıtsal kaya sarnıçları en önemli yapıları oluşturur. Yerleşmeyi çevreleyen yüksek ve sarp volkanik kayalarda ise anıtsal ölçekli fasad, basamaklı atlar/sunak ve nişlerden oluşan çok sayıda kült yapısı ve oda mezarlar yer alır. Burası çok sayıda ve en anıtsal dinî anıtlarla donatılarak ayrıcalıklı bir konuma yükseltilmiştir. Bu durum, Midas şehrinin âdeta bölgenin dinî metropolü olduğunu ve Frigler tarafından kutsal kent olarak ona büyük bir saygı duyulduğunu gösterir.

Frigler için başkent Gordion; devletin en güçlü politik merkezi, Midas şehri de krallığın başlangıcından itibaren en önemli dinî merkezidir. Krallığın siyasi olarak yıkılmasından sonra da Midas Şehri terk edilmemiş, Hellenistik ve Roma dönemlerinde Frig kaya yapıları bazı ilave ve değişikliklerle kullanılmaya devam etmiştir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirası listesine dahil edilmek üzere aday gösterilmesi uygun görülen Yazılıkaya ören yeri dünyada eşi ve benzeri bulunmayan anıt yapılarıyla her türlü olumsuz dış etkilere karşı inatla direnmektedir.

  • MİDAS ANITI (YAZILIKAYA): Frig anıt kayalarının en görkemli örneği imiş. Midas şehri platosunun kuzeydoğu eteğinde, öne doğru çıkıntı yapan kaya kütlesi üzerinde yer alıyor. Anıtın sol üst kısmında, düzleştirilmiş ana kaya üzerindeki Frigce yazıtta geçen Midai kelimesinden dolayı anıta bu ad verilmiş. Yöre halkı ise üzerindeki yazıtlar nedeni ile anıtı, Yazılıkaya olarak adlandırmış. Doğuya bakan anıt 17.00 m yüksekliğinde, 16.50 m genişliğinde, ve yerden yüksekliği, 1.20-1.80 m. Tepe akroteri karşılıklı iki daire parçasından oluşuyor. Alınlık ve cephe duvarı geometrik motiflerden oluşan zengin bir bezeme ile süslü. Anıt’ın merkezinde kapıyı simgeleyen büyük bir niş var. Burası dinî törenler sırasında içine tanrıça Matar’ın heykelinin yerleştirildiği en kutsal bölüm imiş. Anıtın üzerine kazınmış 3 Frigce yazıtlarda, 11.00 m. uzunluğunda Kral Midas’ın ismi, 4.75 m uzunluğunda Baba sözcüğü seçilebilmiş ancak Frigce çözümlenemediği için diğer yazılar okunamıyor.

  • BİTMEMİŞ ANIT: Midas şehri platosunun batı eteklerinde, Midas Anıtı’nın 200 m kadar güney batısındadır. Mimari elemanların boyutlarındaki orantısızlık anıtın planlandığı gibi bitirilemeden bırakıldığını gösterir. Bu nedenle Bitmemiş Anıt adı verilmiştir. Küçük Yazılıkaya olarak da bilinir. Yüksekliği 7 m, genişliği 10 m’dir. Akroterli, üçgen alınlıklıdır. Alınlık pervazları kabartma baklava motifleri ile bezelidir. Çatı orta dikmesinin her iki yanında, kabartma iki pencere yer alır. Alınlığın altındaki geniş friz kabartma; tomurcuk ve palmet motiflerinden oluşan zengin bir bezemeye sahiptir. Dikdörtgen cephe duvarı kalın bir çerçeve ile çevrelenmiştir. Üst çerçeve düzgün aralıklarla yan yana yerleştirilmiş kare panolardan oluşan bezeme dizisi ile bezenmiştir.

  • KÜÇÜK YAZILIKAYA (AREYASTİS ANITI): Yazılıkaya köyünün 1.7 km kuzeyinde, Çatalkaya – Yazılıkaya yolunun batısında, yola yaklaşık 130 m uzaklıktaki kayalardan biri üzerindedir. Tam karşısında, yolun doğusunda sarp kaya platoları üzerinde Frig kaleleri Gökgöz Kale ve Pişmiş Kale bulunur. Anıta tepe akroterinin sağında bulunan Frigce yazıtta okunan “Areyastin” kelimesinden dolayı bu isim verilmiştir. Yörede Hasanbey Kayası olarak da bilinir. Anıtsal fasadların günümüze en sağlam durumda kalanıdır. 5.50 m yüksekliğinde, 4.20 m genişliğindedir. Çatısı üçgen alınlıklı olup tepe akroteri ile taçlandırılmıştır. Alınlıkta çatı orta dikmesinin her iki yanında kabartma birer pencere yer alır. Kareye yakın dikdörtgen cephe duvarı kabartma iki çerçeve ile çevrilmiştir. Çerçeveler, düzgün aralıklarla yerleştirilen kare panolardan oluşan bezeme dizisi ile bezenmiştir. Cephe duvarının alınlığa yakın üst kısmında küçük bir niş vardır. Anıt üzerinde üç adet Frigce yazıt bulunur. Birinci yazıt frizin sol başından başlayarak akroterin sağında ve solunda devam eder. 7 m uzunluğundadır. İkinci yazıt, anıtın üst kısmında, ana kayadadır. 8 m uzunluğundadır. Üçüncü yazıt, doğal çerçevenin yan yüzünde, yukarıdan aşağıya doğru yanlamasına kayaya kazınmıştır ve 3 m uzunluğundadır. Yazıtların hepsi iyi okunabilmekle birlikte anlamı bilinmemektedir.

  • PİŞMİŞ KALE: Yazılıkaya köyünün 1.2 km kuzeyindedir. Vadi seviyesinden 108m yüksekte, kayalık plato üzerinde yer alır. Kuzeydoğu, doğu ve güney yönlerde 3 girişi vardır. Sur temel yuvaları kaya blokları üzerinde izlenir. Kayaya oyulmuş mekânlar, silo çukurları ve basamaklarla inilen anıtsal kaya sarnıcı görülmeye değer yapılardır. Burası Friglerden sonra Orta Çağ’ın sonlarında da bir kale olarak kullanılmıştır. Kalenin güneybatı yamacında bağımsız bir kaya kütlesi üzerinde bir Frig kaya mezarı yer alır.

KÜMBET KÖYÜ VE VADİSİ

Frig Uygarlığı’nın İnanç Merkezi Yazılıkaya Platformu’na ulaşan antik yol üzerindeki Kümbet Vadisi’ne; Eskişehir’in 75 km, Seyitgazi’nin 36 km güneyinde yer alan Kümbet köyü, Eskişehir-Afyonkarahisar kara yolundan 2 km içeridedir. Yamacında Kümbet köyünün kurulduğu höyükte Frig ve Roma dönemlerinde kullanılan Solon’un Mezarı(Arslanlı Mabet) ile Himmet Baba Türbesi bulunmaktadır. Kümbet’ten Yazılıkaya Vadisi’ne yolculuğunuz sizi peribacaları, ormanlar, tarlalar gibi güzellikler eşliğinde doğadan tarihe, geçmiş zamanlara sürükleyecektir.

 

  • Solon’un Mezarı(Aslanlı Mabet): Frig Uygarlığı’nın İnanç Merkezi Yazılıkaya Platformu’na ulaşan antik yol üzerindeki Kümbet Vadisi’ne; Eskişehir’in 75 km, Seyitgazi’nin 36 km güneyinde yer alan Kümbet köyü, Yamacında Kümbet köyünün kurulduğu höyükte Frig ve Roma dönemlerinde kullanılan Solon’un Mezarı(Arslanlı Mabet) bulunmaktadır. Aslanlı Mabet, Yarım Ağa konağının doğusunda köy evlerinden birine bitişik bir kaya kütlesine oyulmuştur. İlk yapılışı Frig dönemine geri gider. Özellikle cephesinde yapılan anıtsal düzenleme ve kabartmalarıyla Roma döneminde ikinci kez kullanılmıştır. Yüksek kabartma olarak işlenmiş olan akroterli üçgen alınlıkta ortada bir kalkan ile her iki yanında birer kartal kabartması vardır. Alınlığın altındaki tabula ansata içerisinde ortadaki kraterin her iki yanında karşılıklı yerleştirilmiş iki aslan kabartması bulunur. Mezar, ismini ana odanın kapı lentosundaki yazıtta geçen Solon isminden alır. Aslan kabartmaları nedeniyle Aslanlı Mabet olarak da bilinir.

  • Himmet Baba Türbesi: Kümbet köyü kayalığındadır. Plan, teknik ve malzeme özellikleriyle 13. yüzyıla tarihlenir. Dıştan sekizgen gövdeli, içeriden daire planlıdır. Gövdesi kesme taşlarla örülmüş olup, üzeri tuğladan piramidal külah çatı ile kapatılmıştır. Giriş kapısında Bizans dönemine ait mermer mimari parçalar kullanılmıştır. Etrafındaki hazirenin mezar şahideleri üzerindeki kitabelerden Osmanlı dönemine kadar kullanıldığı anlaşılır.

  • Deliklikaya Nekropolü: Kümbet köyünün 1km kuzeyindedir. Kayalara oyulmuş  oda mezarlardan  oluşur. Mezarların en etkileyici olanı anıtsal bir  girişe  sahip, içinde 7 adet  kemerli mezar yeri ihtiva eden mezardır.  Yazıtından Romalı soylu bir aileye  ait olduğu anlaşılır.

 

 

FRİG KALELERİ

Kaya yüzeyine tapınak cephesi biçiminde işlenen kaya anıtları ve kaya anıt mezarları yanında, askeri soylular sınıfının yaşadığı, kayalıklar üzerine kurulmuş, tahkimli Frig kaleleri bölgemizde yoğunluk kazanmaktadır. Genellikle bölgeye hakim tepelere kurulan Frig Kalelerinde, örülmüş sur duvarları yanında, doğal kayaya oyulmuş mazgal delikli sur duvarları, kale girişleri, gizli merdivenler önemli geçitler, dinsel amaçlı anıtsal nişler, kaya mezarları, anıtsal basamaklar, kaya anıtları, kaya rölyefleri, sunaklar, sosyal amaçlı sarnıçlar, karlıklar, ahşap mimari izleri ile Frig kaya işçiliğinin bütün detaylarını görebilmekteyiz. Ufak çaptaki kaleler ise haberleşme kuleleri olarak kullanılmış olmalıdır. Frig Kaleleri, Hellenistik, Roma ve Bizans Çağlarında, orijinal kullanımları yanında, zamanının kültürünü yansıtan değişik tipte kaya mezarları, kaya anıtları ve kaya barınakları ile kayaya oyulmuş irili ufaklı kiliselerin yapılması ile değişikliklere uğramışlardır. Buna rağmen Frig kaya işçiliğinin detaylarını Frig kalelerinde gözleyebiliriz. Seyitgazi, Çukurca Köyünde; Doğanlı Kale, Çukurca-Yazılıkaya arasında sıralanan, Antik Yazılıkaya’ nın kuzeyinde bulunan: Akpara Kale, Gökgöz Kale, Pişmiş Kale, Kocabaş Kale, Seyitgazi Kümbet Köyünde: Kümbet Vadisi, Kümbet Asar Kale ve Berberini Kaya Kilisesi, Körestan Nekropolü, Delik Kaya, Seyitgazi Yapıldak Köyünde:Yapıldak Kale ve İnli Yayla, Seyitgazi Göcenoluk Köyünde: Zahran Yeraltı Şehri ile Eskişehir Merkez Gökçekısık Köyü Gökçekısık Kale, Han İlçesi Akhisar Köyünde; Akhisar Kale, Dübecik Kale, Sivrihisar Zey Köyü’ nde Zeykale, Merkez Uluçayır Köyü’ nde Keskaya önemli Frig Kale ve yerleşimlerindendir.

  

FRİG YOLU 2. GÜN ROTASI

Frig keşiflerine devam etmek isteyenler için bizim vaktimiz yetmediği için henüz gerçekleştiremediğimiz ancak Biz Evde Yokuz’un şiddetle tavsiye ettiği İhsaniye, Üçlerkayası, Döğer, Aslankaya, Aslantaş & Yılantaş konumlarını izleyen başka bir günlük rota daha var. Rotanın özellikle Aslankaya ve Aslantaş arasındaki kısmı çok güzel bir coğrafyadan geçiyormuş. Rotada görecekleriniz ise:

  • cephesinde dev bir aslan kabartması ve Frig yazıları olan anıt mezar Aslankaya,

  • Ö. 2000’li yıllarda Hititler’in yaşadığına dair bilgilerin olduğu Üçlerkayası antik yerleşiminde Üçlerkayası,

  • Milattan önce yedinci yüzyıllarda yapıldığını düşünülen Aslantaş kral mezarı ve Yılantaş anıtı,

  • kocaman kayaların oyularak kaleleştirilmiş hali olan Avdalas Kalesi

  • tarihi 1000’li yıllara dayanan Bizans dönemine ait kayaya oyulmuş önemli bir kilise olan Ayazini Kilisesi

  • Detaylı bilgi için: https://www.bizevdeyokuz.com/frig-vadisi/

 

Başka bir Frig rotası ise YAPILDAK VADİSİ rotası:

Frig Uygarlığı’nın inanç merkezi Yazılıkaya Platformu’na ulaşan antik üzerindeki Yapıldak Vadisi’ne Eskişehir’den 83 km, Çifteler’den 47 km,Seyitgazi’den 38 km,Kırka’dan 23 km asfalt yol ile ulaşılır. Vadide; Frig Kaya mezarları, Dübecik Kale, Ayterek Kale bulunur.

  • Dübecik Kale: Yapıldak köyünün güneyinde, ormanlık tepelerle çevrili bir kaya platosu üzerindedir. Kayalığın kuzey, batı ve güney yüzlerinde Frig ve Roma dönemlerine ait kaya mezarları vardır. Kayalığın üst kısmı düzleştirilerek bir gözetleme kalesi olarak düzenlenmiştir.

  • Ayterek Kale: Çukurca köyünün hemen güneydoğusunda yükselen kayalık platonun güneydoğu kesiminde yer alır. Bir Frig kalesidir. Doğu yönde yer alan anıtsal girişine bu yöndeki kaya basamaklarıyla ulaşılır. Kale içinde ana kayaya oyulmuş mekânlar ve silo çukurları bulunur. Eteklerinde Roma ve Bizans dönemlerine ait kaya mezarları vardır.

 

Yine başka bir Frig rotası ise PORSUK VADİSİ rotası:

Eskişehir’in güneybatısında Porsuk Barajın’dan kent merkezine ulaşan Porsuk Vadisi, antik çağlardan bu yana çevresindeki yerleşimlere hayat veren bereketi ve doğal güzelliği, vadi boyunca şifalı termal su kaynakları ile cazip bir turizm merkezidir.

 

İlk çağlardan günümüze , özgün kültürünü kesintisiz olarak sürdüren Porsuk ( Tembris ) Vadisi’nin önemli merkezlerinden biri de Eskişehir’in Merkez Karaalan Köyü yakınlarındaki Çatalkaya ( Keskaya )dır.Adını çatal şeklinde oyulmuş olan anıtsal kayadan alan ve Hititlerden sonra Friglerce kullanımına devam edilen bu kentte yoğun tümülüslerin yanında Sivrikaya Anıtsal Açık Hava Tapınağı’nı da görürüz.

 

Vadide yer alan Kızılinler, Gökçekısık, Uluçayır, Yenisofça ve İncesu köyleri, volkanik tüf kayalıklar üzerinde konumlanmış Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait kaya yerleşmeleri ve anıtlarını görebileceğiniz kent merkezine en yakın yerlerdir.

 

Ayrıca Asmainler Saklı Vadi’de yürüyüş severler için keşfe değer sayılan bir rota imiş:

Seyitgazi İlçesi Kırka Beldesinden başlayıp Kütahya il sınırları boyunca ilerleyen Büyükyayla ve Seyircek Kale’den Afyonkarahisar Köhnüş Vadisine uzanan Asmainler Vadisi ormanlık, egzotik, doğal güzelliklerini koruyan ve adını yamaçlardaki kaya mezarlarından alan Frigya’nın önemli ve bilinmeyen saklı vadilerindendir. Ana Tanrıça Kibele ile özdeşleşen vadi boyunca kaya mezarları dizilmiştir.Vadi doğal güzelliği ile dikkat çeker. Vadide Tabancakaya Antik Yerleşimi bulunmaktadır.

 

Eskişehir’in çok önemli bir keşif rotası ise SİVRİHİSAR.

Ankara-Eskişehir kara yolu üzerinde Sivrihisar’ın 13 km güneyindeki Ballıhisar’da yer alan Pessinus Antik Kenti, Eski Kral Yolu üzerinde kurulmuş, ana tanrıça Kybele’ye adanmış önemli anıtlara ev sahipliği yapan başka bir antik kent. Sivrihisar ise Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyetin kuruluşuna yakından hizmet etmiş bir kasaba. Atatürk, 7 Mart 1922’de Sivrihisar’a gelmiş. Kurtuluş Savaşı’nın zor günlerinde Sivrihisar’ı cephedeki birlikleri denetlemek için karargah olarak kullanmış. Ayrıca önemli kararların alındığı bakanlar kurulu da burada gerçekleşmiş.

Sivrihisar’da iken:

  • Başkomutan Mustafa Kemal’in, İtilaf Devletleri tarafından yapılan ateşkes teklifini görüşmek ve verilecek cevabı karara bağlamak için 24 Mart 1922’de İsmet Paşa ve İcracı Vekiller Heyeti’ni toplayarak gerçekleştirdiği Bakanlar Kurulu’na ev sahipliği yapan Zaimağa Konağını,

  • Atatürk’ün konaklamak ve karargâh olarak kullandığı İhsan Erdemgil Konağını,

  • 1274 yılına tarihlenen 1485 m2 ’lik bir alana kurulu, çatısını 67 adet ahşap direğin taşıdığı, Anadolu’nun en büyük ahşap direkli camilerinden Ulu Cami’sini,

  • 1328 yılına tarihlenen Selçuklu sanatının güzel bir örneği olan Alemşah Kümbetini,

  • 1492 yılında inşaa edilen zarif minareli Kurşunlu Camisini,

  • Osmanlı hamam mimarisi özellikleri  sergileyen Kumacık Hamamını,

  • mescitsiz Kılıç minaresini,

  • 1881 yılına tarihlenen, kızıl kesme taştan inşaa edilmiş, fresklerle bezeli, iki çan kuleli Ermeni Kilisesini,

  • 1899 yılında ilçenin her tarafından rahatça görülebilmesi için yüksek bir kaya üzerine yapılan Saat Kulesi’ni

  • Hazinedar ve Hızır Bey mescitleri, Hoşkadem Camii

  • Böğürtlen köyünün güneyinde, Balkayası Frig anıtını

görebilirsiniz.

Ve de Sivrihisar’ın kendisine has tatlısı kuru baklavanın mutlaka tadında bakmamız önerildi.

 

 

Ayrıca Eskişehir Mihalıçcık ilçesinde Yunus Emre’nin doğduğu Sarıköy’de, Yunus Emre Külliyesi, türbesi ve müzesi yer alıyormuş.

 

YOLCULUK TERAPİSİ ESKİŞEHİR YAZILARI

OMM MÜZESİ İZLENİM, SERGİ VE DENEYİMLERİ: www.yolculukterapisi.com/eskisehiromm

ESKİŞEHİR İZLENİMLERİ: www.yolculukterapisi.com/eskisehir

ESKİŞEHİR ŞEHİR KEŞİF ROTALARI: www.yolculukterapisi.com/eskisehirrota

ESKİŞEHİR CİVARINDA TARİHİ VE DOĞA KEŞİFLERİ:

www.yolculukterapisi.com/eskisehirfrigvadileri

ESKİŞEHİR KONAKLAMA ADRESLERİ: www.yolculukterapisi.com/eskisehirkonaklama

ESKİŞEHİR LEZZET DURAKLARI: www.yolculukterapisi.com/eskisehirlezzet

 

 

Zeynep Atılgan Boneval