DUBAİ İZLENİM & ROTALARI

ÇÖLÜN GÜZELİ

 

 

Las Vegas’tan sonra çölün ortasında kurulmuş en büyük şehir olan Dubai’nin çok genç bir şehir olmasına rağmen gelişim hızına inanmak mümkün değil. Kısa bir dönemde tüm dünya medyasının desteğini de alarak, dünyanın en önemli seyahat destinasyonlarından birisi haline geldi Dubai. Yerli nüfusu sadece 1.6 milyon olan
Dubai’de yüzbinlerce expat yaşıyor ve şehir her yıl milyonlarca turist ağırlıyor.
 
21.yy’ın metropolü Dubai’de çağdaş mimarinin en cesur örneklerini görmek mümkün. Şehir bir çok ‘ilk’lere ve ‘en’lere ev sahipliği yapıyor: dünyanın en yüksek gökdeleni Burj Dubai, dünyanın en büyük oteli Atlantis Otel, dünyanın en büyük yapay adası Palm Jumeirah, dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli Burj Al Arab, dünyanın en büyük alışveriş merkezi Dubai Mall bunlardan sadece birkaçı… Ve yeni eklenmesi planlanan mega projeler sayesinde İran Körfezinde çöle kadar dokunulmadık hiçbir alan kalmayacak gibi duruyor. Rem Koolhaas tarafından denizin kenarında tasarlanan yeni şehir projesi 1.5 milyon kişiye ev sahipliği yapacak, Bawadi projesi ise dünyanın en büyük oteli olacak 6500 odalı Asia Asia’yı da içine alan 51 otele ev sahipliği yapacak dev bir eğlence bölgesi haline gelecek. Sanat açığını hızla kapatmaya çalışan Dubai’de opera binasının giriş katına Zaha Hadid tarafından yepyeni bir kütüphane tasarlanıyor. Ayrıca dünyanın ilk su altı oteli Hydropolis’de yolda.
 
Peki Dubai ıssız bir çölden nasıl böyle bir mega metropole dönüştü?
 
1800’lerde Irak ve Umman arasında gidip gelen kervanların mola yeri iken, 1850’lerde Asya ve Afrika arasında geçiş yolu üzerinde yer aldığı için yavaş yavaş şehrin stratejik önemi artmış. Hindistan’dan, İran’dan ve körfez ülkelerinden tacirlerin baharatlardan altınlara bir çok ürünü değiş tokuş yaptığı bir ticaret merkezi haline gelmiş. Hatta Bastakiya bölgesinde hala bu eski tacir evlerini görmek mümkün. Ardından inci istiridyeleri keşfedilmiş ve 1940’lara kadar bölgenin ekonomisi Japonya ile inci ticaretine dayalı ilerlemiş. Ancak inciye talep düşünce, Dubai ekonomisi de büyük bir düşüş yaşamış. Şehir 1958’lerde balıkçılar ve inci avcılarının yaşadığı ufacık bir kasaba haline gelmiş. Üzerinde sadece çöle saçılmış birkaç bina ve tek bir otel yer alıyormuş.
 
1966’da petrolün keşfinden sonra 1971’de Dubai, Abu Dhabi, Sharjah, Ajman ve Umm al-Quwain’in 6 emiri Birleşik Arap Emirlikleri’ni kurmak üzere bir araya gelmiş. 1972’de bu yeni ülkeye 7. emirlik olan Ras Al-Khaimah ekleniş. En zengin petrol kaynakları Abu Dhabi’de yer aldığı için ülkenin başşehri ilan edilmiş, Dubai ise kendini ticaretin, finansın ve turizmin merkezi olarak konumlandırmış. Dünyadaki petrol fiyatlarının artışı bu yepyeni ülkenin daha doğar doğmaz bolluk ve zenginlik seviyesine ulaşmasını sağlamış. Birliğin emiri Sheikh Rashid ülkenin geleceğini petrolden bağımsızlaştırmak için yükselen metropoller yaratmaya odaklanmış, havalimanı, liman ve şehirleşmeye ağırlık vermiş. 1970’de 39 katlı World Trade Centre ile başlayan inşaatlar, 1990’larda adeta yeni bina bombardımana dönüşmüş. 1999’da sadece misafirlerine kapılarını açan Burj Al Arab (diğer adı ile Yelken) oteli, şehrin yansıtmaya çalıştığı lüks imajın sembolu haline gelmiş. İnsan eliyle yapılmış yapay bir adaya konumlandırılan otel, 3000 altın plakası ile oryantal mimarinin abidesi.
 
Kendisini 7 yıldızlı olarak ödüllendiren Burj Al Arab, şehrin mihenk taşı statüsünü dünyanın en yüksek gökdeleni olan Burj Dubai’ye kaptırmış durumda. Dünyanın en yüksek gökdeleni olan Burj Dubai hem Armani otele hem de dünyanın en büyük yapay gölüne ve çeşmesine ev sahipliği yapıyor. Bugün 120 ülkeden uçaklar Dubai Uluslar arası Havalimanına inerek, dünyanın 205 destinasyonuna bağlantı yapabiliyor. Bugün Dubai havalimanı yılda 60 milyon yolcu ağırlıyor. Bu sayıyı 120- 150 milyon yolcuya çıkartmak için yeni havalimanı ve terminal projeleri ise yolda.
 
Dubai’ye gitmek için birçok sebep var. Her zaman sıcak olan hava, sahil şeridi boyunca devam eden plajlarla desteklenince; şehre gelinmesindeki amaçların başında doğal olarak denize girmek geliyor. Şehirde farklı tarzlara hitap eden birçok sahil olsa da en güzel denize sahip olanı kuşkusuz Jumeirah Beach. Yalnız aylarında sıcaklık ve rutubet inanılmaz boyutlara ulaştığı için daha çok Ekim – Mart arası kışta yaz yaşamak isteyenler için tercih edilebilecek bir destinasyon Dubai.
 
Gümrüksüz alışveriş yapma imkanı sunan Dubai, birbirinden çekici alışveriş merkezleriyle alışveriş tutkunlarının vazgeçilmez cenneti. Şehre adım attıktan sonra aslında amacınız deniz ve kum olsa da bunun her an alışveriş yönüne çevrilebileceğini görüyorsunuz. Gümrük vergisi olmayan ülkede, teknoloji veya giyim ne olursa olsun dünya çapındaki tüm büyük markalara ait ürünlere normalinden çok daha ucuza ve Avrupa piyasasına çıkmadan sahip olabiliyorsunuz.
 
Dubai maceraseverler için ise birçok aktivite sunuyor, el değmemiş kumsallarda keyif ve çölde 4*4’ler ile safarinin haricinde, dev alışveriş merkezlerinde hızlı trenlerden bilgisayar oyunlarına, buz kayağından kum kayağına, paraşütten Formula 1 kartingine adrenalin depolayabileceğiniz birçok aktivite imkanları var.

 

 

 

DUBAİ ROTALARI

Bastakiya: Hala tacirlerin eski evlerinden bazılarını görebileceğiniz eski şehir Bastakiya dar sokakları ile tipik bir Arap kasabasını andırıyor. Gerçekleşen renovasyonlar ile otantikliğini kaybetmiş olsa da şehrin sanat galerileri bu bölgede yer alıyor. Özellikle hem bir çağdaş sanat galerisi olan XVA bir yandan da hem otel hem de şık bir kafe/restoran.

Sanat galerileri: Dubai’ye gittiğinizde Tate Galerisi ya da Louvre Müzesi ile karşılaşmıyorsunuz ancak şehirde Arap sanatının sergilendiği Dubai Art Society (Dubai Sanat Cemiyeti), Dubai International Art Centre (Dubai Uluslararası Sanat Merkezi) ve Fine Art Association Centre’da (Güzel Sanatlar Birliği Merkezi) kuzey emirliklerindeki genç sanatçıların eserleriyle tanışabilirsiniz.

Jumeirah Cami: Modern İslam mimarisinin en güzel örneklerinden Jumeirah Camii, özellikle günbatımında rölyefleri belirginleşince çok güzel bir görüntüye sahip oluyor.

Çölde safari: Arap kültürünü tanıtmak amacıyla düzenlenen turlar, genellikle yarım gün sürüyor. Ancak maceraya meraklıysanız; Bedevi çadırlarında bir gece kamp yaparak safarinizi daha gerçekçi kılabilirsiniz. Safari esnasında; vadi veya kum sürüşü yapabilmenizin yanı sıra, kumda kayak yapabilme şansına da sahip olacağınız tur esnasında; çölde gün batımını seyretmek, barbekü partisi yapıp nargile içmek ve Arap müziği eşliğinde dans eden dansözleri seyretmek başlı başına bir deneyim.

Deve yarışları: Özel eğitimli develerle her yıl ekim ayında başlayan yarışlar, Dubai’yi ziyaret edenlere, şehrin geleneksel özelliklerini görme imkanı tanıyor.

Golf: Dubai, golf sporunu en çok seven şehirlerden biri. Her yıl onlarca golf turnuvasına ev sahipliği yapan bu cennet şehirde atış yapan isimler arasında Tiger Woods, Ernie Els, Ian Woosnam ve Colin Montgomerie gibi büyük isimler de bulunuyor.

Karting: Formula 1 havasını aratmayacak düzeyde her türlü ekipmana sahip olan Formula 1 Karting pistinde düzenli olarak yarışlar düzenleniyor.

Bowling: Thunder Bowl, Amerika’dan getirtilen son teknolojiyle kurulan bir bowling alanı. Haagen Dazs’ın lezzetli dondurmalarının yanı sıra restoran ve fast food seçeneğini de bulabilirsiniz.

Ata Binme: Ata binmeye meraklıysanız; Dubai’de iki şansınız var. Atınızla çöle doğru gezintiye çıkabilir ya da Naad El Sheba’daki yarış kulübünde haftalık düzenlenen yarışları izleyebilirsiniz.

Oyun Parkları: Dubai emirleri söz konusu eğlence olunca kesenin ağzını hiç kısmamışlar. Şehir tam bir oyun parkı cenneti. Bunlar arasında Wild Wadi Water Park (Vahşi Vadi Su Parkı) ile Wonderland’ı mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. Bunun dışında botanik açıdan zengin Creekside Park flamingodan İskenderiye papağanına türü az bulunan hayvanların bulunduğu Dubai Zoo (Dubai Hayvanat Bahçesi) gibi parkların olduğunu da belirtelim.

Tekne turları: Abra adı verilen deniz taksilere binip Dubai koyunun keyfini çıkarmak ve şafak sökerken tarihi ve modern Dubai’yi mükemmel manzaralar eşliğinde keşfetmek oldukça keyifli.

Balık turları: Marinadan kendinize bir tekne kiralayabileceğiniz gibi bir balıkçıyla beraber açık deniz turuna çıkıp balık tutmak; güzel bir terapi olabilir. Khor Dubai Tapınakları’nın bulunduğu bölgede, dünyada nadir görülen beyaz şeritli sarıkuyruklara rastlayabilirsiniz.

Gökyüzünde tur: Dubai’nin olağanüstü manzarasını herkes bilir. Bunu Dubaililer de biliyor olmalı ki gökyüzünde manzarayı seyredebilmeniz için helikopter, uçak ve balon turları düzenliyorlar. Seawings Seaplane Company’in küçük uçakları havadan 30 dakikalık şehir turu yapmak mümkün.

Atlantis The Palm: Kasım 2008’de Palm Jumeirah adasında açılan Atlantis oteli 1539 odası ile Guinness Rekorlar kitabına dünyanın en büyük oteli olarak girdi.

 

 

 

 

NE ZAMAN GİDİLİR?

Kış aylarında sıcak ve güneşli havası ile içinizi ısıtan Dubai’nin en güzel zamanı ışıl ışıl geceler… Gündüzleri -özellikle yaz aylarında- rüzgar ile çölden gelen toz ve kum bulutları, rutubetli sıcak hava ile birleşince bunaltıcı olabiliyor. Dubai’yi ziyaret için en güzel aylar Ekim başından ile Mayıs sonuna kadar olan zaman dilimi. Haziran – Eylül arası epey sıcak oluyor.

 

 

Önemli Bilgiler
• Dubai çok geniş bir alana yayılmış bir şehir olduğu için mutlaka araba kiralamak lazım.
• Alkollü içecekler sadece otel bar ve restoranlarında bulunabiliyor.
• Dubai Havalimanın’a hem girişte hem çıkışta kuyruklar ve bekleme süreleri çok uzun olabiliyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Zeynep Atılgan Boneval

1 comment

  1. Pingback: Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir