ÜRDÜN- SEÇİL SAĞLAM İZLENİMLERİ İLE

Ürdün; Bir Başka Gezegen

Başka bir gezegende olduğum duygusuyla, kızıl tonlarındaki devasa kayaların, bir daralıp bir genişleyen kanyonun arasında gerçeküstü bir hisle yürürken ve Mars’ta olduğuma neredeyse emin olduğum bir anda at nallarının sesleriyle arkama dönüyorum. Ürdünlü at arabacısı iki turisti taşıdığı arabayı son hız Petra’nın girişinde yer alan ve aniden karşınıza çıkan El-Hazne (Treasury)’e doğru hızla sürüyor.

FullSizeRender

2200 yaşındaki Petra Antik Şehri’nin, en fotografik yerlerinden El-Hazne’ye ulaşmadan, yeryüzü şekillerine hayran bırakan ve her adımda açının ve tonların değiştiği yaklaşık 1,5 kilometre uzunluğunda ‘Sig’ adı verilen yolun gecesi de gündüzü de ayrı büyüleyici.

IMG_7077

Zamanın en varlıklı ve iyi korunmuş şehirlerinden olan Petra, zaman içinde terk edilmiş ve ‘kayıp şehir’ olarak adlandırılmış. Çılgın bir gezgin olan İsviçreli Johann Burckhardt, 1812 yılında Musa Peygamber’in kardeşi Aeron’un burada olduğuna inanan Bedeviler’e, Aeron’un (Harun) mezarına kurban adamak istediğini söylemesiyle antik şehri keşfetmiş ve batıya duyurmuş.

IMG_6732

Petra’yı tek güne sığdırmaya çalışmak nafile. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan bu antik şehri hakkını vererek gezmek, güneşin gün içinde değişen açılarıyla harika fotoğraflar çekmek ve bu muhteşem görselliği hafızalara kazımak için Petra’da 1 veya 2 gece rahatlıkla kalınıp, şehir detaylıca gezilebilir. Kayalara oyularak inşa edilmiş şehrin sütunlarındaki taş işçiliği ve heybetli yapıları nefes kesici.

Petra’yı gece gezmek haftanın her günü mümkün olmadığından bu büyüleyici anları yaşamak isteyenlerin seyahat tarihlerini bu etkinliğin gerçekleştiği günlere göre belirlemesi gerekiyor.

Davetlisi olduğumuz Türk Hava Yolları ve Petra Turizm Ofisi elbette tüm detayları çok iyi organize edip düşündüğünden bize bu unutulmaz şehrin hem gecesini hem gündüzünü çok iyi yaşattı.

DSC07985

Yüzlerce mumla aydınlatılan ve 1,5 kilometre uzunluğundaki Petra’nın girişine ulaştıran ‘Sig’ yolunda, gecenin karanlığında dev yeryüzü şekilleri arasında ilerlerken şehrin kurucusu olan Nebatilerden Romalılara kadar geçmişte burada yaşamış uygarlıkların yaşamlarını zihnimde canlandırmaya çalışıyorum. Gecenin karanlığında Petra’nın girişindeki meşhur El-Hazne karşıma çıktığında büyüleyici atmosferin etkisi katlanıyor. Yere serilmiş halılarda sessiz bir şekilde yerlerini alan biz turistler nefeslerimizi tutarak ve bir yandan bu anı ölümsüzleştirmeye çalışarak, El Hazne’nin derinliklerinden gelen flüt sesini dinliyoruz.

Melodinin bitmesine yakın geleneksel kıyafetleriyle karanlıklardan çıkan müzisyen, ‘Fareli Köyün Kavalcısı’ masalını anımsatıyor. Masal burada bitmiyor. Bir sonraki müzisyen Bedevilere özgü ‘rabab’ adı verilen at kılından yapılan ve tek telle çalınan müzik aletinden çıkardığı tınılarla geceyi daha mistik hale getiriyor.

Petra’nın enerjisine doymak pek mümkün değil. Gitme vakti gelince bir defa daha hafızama kazımak istercesine bakıyor ve masalsı yolu geri yürüyorum.

Ertesi sabah Petra’dan ayrılıp Akabe’ye yola çıkıyoruz. Sadece iki saat sonra iklim değişiyor. Çölün soğuk gecelerinden ya da gündüz birden havanın soğuyarak gri yağmur bulutlarının grileştirdiği gökyüzünden eser yok. Akabe’nin tropikal iklimi ve dingin deniziyle karşılaşınca hemen kılık kıyafet değiştirip, berrak, eşsiz sularına kendimizi bırakıyoruz. Kızıldeniz’in en zengin sualtı dünyasından birine sahip olan Akabe’de 20’den fazla dalış noktası bulunuyor.

IMG_7072

Kızıldeniz’in berrak suları ve muhteşem sualtı dünyası tam bir terapi. Burada bir de batık bir gemi bulunuyor. Akabe’nin sularında geçirdiği yangın sebebiyle zarar gören gemiyi, kendisi de profesyonel bir dalgıç olan Ürdün Kralı dalgıçlar ve sualtına meraklıları için harika bir resif oluşturacağı için batırma fikrini öne sürmüş ve bu karar sonucunda Cedar Pride isimli gemi 1985 yılında suyun altına gömülmüş. Dolayısıyla Kızıldeniz’in en iyi batık gemi dalışlarından biri de burada Akabe’nin sularında yapılıyor.

Akabe’nin rahatlatıcı ve sakin atmosferi yeterince tatmin edici olsa da Ürdün’ün bir diğer ‘highlight’ı yani bir anlamda ‘olmazsa olmaz’ı  Wadi Rum.  Yaklaşık bir saatlik bir yolculuk sonunda adeta başka bir gezegene ışınlandığımızı düşündüren bir manzara ile karşılaşıyoruz.

IMG_7075 (1)

DSC07894

Wadi Rum’a vardığımızda otobüsten inip, kamyonetlerin arkasına bindiğimizde, Mars’a getirilmiş bir koloni olarak hissederek ilerliyoruz. Bir süreyol aldıktan sonra belli bir noktada iniyor ve kum tepelerine çıplak ayak tırmanıyoruz. Ayaklara yapışmayan kıvamdaki kumun yarattığı his yine başka gezegende olduğum hissi.

DSC07897

Kızıl, turuncu tonlarındaki çöle ve kayalara hayran kalıyorum. Burası dünya olamayacak kadar başka. Wadi Rum’da öğle yemeği ise yere serilmiş halıların üzerinde Bedevi usulü yeniyor. Yemeğin üzerine içilen bol kakule aromalı kahvenin yanına yenilen bol Hint fıstıklı (cashew), az şerbetli baklavalar akılda kalıcı. Sadece lezzetler değil, bu eşsiz manzara ve renkler hayat boyu unutamayacağım görüntüler sunuyor.

IMG_7073

Yemek sonrası kafilemizi bekleyen yaklaşık 40 deve ve bakıcıları, gün batımının kızıl kumlarda ve kum tepelerinde oluşturduğu tonlar ile çok fotografik görünüyor.

DSC07941

Yaklaşık yarım saat develerin üzerinde tıngır mıngır ve biraz da yüksekte olmanın verdiği tedirginlikle ilerledikten sonra ‘Bedevi Kampı’ adı verilen geleneksel bir konaklama alanına varıyoruz.

IMG_7076 (1)

Buraya vardığımızda günün son ışıkları yerini karanlığa bırakıyor. Ateşin başındaki müzisyenlerin yaptığı Arap müzikleri, birbirinden etkileyici görüntüleri kaydetmeye çalışan yorgun zihinlerimizi dinlendiriyor.

Ürdün, gülümseyen, misafirperver insanların, gerçeküstü yeryüzü şekilleri ve renklerinin, büyüleyici Petra Antik Kenti’nin şehri.

IMG_6540

Dünyanın ‘Yeni 7 Harikası’ndan biri olan Petra Antik Şehri’ni görmek, mum ışıklarıyla aydınlatılmış Bedevi çadırlarında otantik çöl gecelerini yaşamak, Kızıldeniz’in muhteşem berrak sularında renkli sualtı dünyasına dalış yapmak, sıcakkanlı ve misafirperver insanlarını tanımak için Ürdün’ü ‘görülmesi gereken yerler’ listenize mutlaka alın.

IMG_7074

Gururumuz Türk Hava Yolları, 20’den fazla dalış merkezinin bulunduğu Akabe’ye haftada 4 sefer uçuyor ve dalış ekipmanlarınızı ücretsiz taşıyor.

SEÇİL SAĞLAM