GÖKÇEADA ROTALARI – DOĞA SPORLARI VE KEŞİFLERİ

 

Doğasever, Yavaşlığı Sever, Spor sever Adası: Gökçeada

Türkiye’nin en büyük adası ve en batı noktası olan Gökçeada, doğası ile zamanı ve insanı yavaşlatan, esintisi ile serinleten, güneşi ile ısıtan, denizi ile sizi sarmalayan, zeytinleri ve çamları ile başınızı okşayan, pırıl pırıl parlayan yıldızları, denizi ışıldatan ay ışığı ile gecelerinizi aydınlatan, denize batan güneşi ile ömrünüze ömür katan, mis kokuları ile içinizi ferahlatan, gerçek bir doğa harikası.

 

İşte bu yüzden doğa sever, yavaşlığı sever, spor severler için ideal bir ada. Zaten adaya girer girmez sizi şu tabela karşılıyor ‘Yavaşlayın Gökçeada’dasınız’. Gökçeada, 2011 yılında dünyanın ilk Citta Slow yani Sakin Şehir adası ilan edilmiş. Yerel kimliğini, geleneklerini, mahsullerini, dokusunu ve ruhunu koruyarak, küreselleşmenin getirdiği kimliksizliğe, standartlaşmış homojenliğe ve rant tuzaklarına direnen belde ve kentlerin katıldığı uluslararası bir birlik olan Citta Slow için Gökçeada’dan daha uygun bir ada olamaz. Gerçekten adada zamanın yavaşladığını hissediyorsunuz. Kimse acele etmiyor. Adanın farklı dokuları, hikayeleri, müzikleri, tatları koşturmadan, keyif alarak tadına varılabilecek bir hızda yaşanıyor.

Muhteşem doğası ve coğrafi çeşitliği ile yem yürüyüş ve tırmanışlar için ideal bir ada Gökçeada. Yıldız Koyundan Mavi Koy’a 45 dakikada giden patika rotada yürürüken alçalıp yükselen yemyeşil tepeleri, denize dimdik inen kayalıkları, yarları seyredebiliyor, daracık koylarda kendinizi sulara bırakabiliyorsunuz. Su Altı Milli Parkı olan bu koylarda deniz altı mercanları, bitkileri ve balıkları gerçekten inanılmaz çeşitte ve sayıda.

Marmaros Şelalesi için çam ormanları arasında yarım saat kadar ilerlediğiniz patikada size keçiler, cırcır böceklerinin ve çam yapraklarının sesi, kekik kokuları eşlik ediyor, zakkumlar ile bezenmiş nehir vadisi sonunda 38 metre yükseklikten dökülen nefis bir şelale sizi bekliyor.

Ayrıca daha uzun süren Tepeköy – Marmaros ve Dereköy – Marmaros Şelalesi rotaları da birer etkileyici doğa yürüyüşü parkurları. Tepeköy’ün az ilerisinde yer alan Pınarbaşı mesire yerinden aşağıdaki Tepeköy altı koyuna inen patikada 2 saat boyunca selviler, zeytinler ve zakkumlar arasında ilerliyorsunuz, ve zümrüt sulara kendinizi bıraktığınızda deniz kıyısındaki minik kiliseyi görüyorsunuz.

Zeytinliköy’den adanın en yüksek tepesi olan Araşa (Arassia) Tepesine zeytinler ve meşeler arasından geçerek 2.5 saatte tırmandığınızda tüm Gökçeada ayaklarınızın altında.

Uğurulu’dan İsa Tepesine 1 saat, Tepeköy’de Çınaraltından Rum harabelerine 2 saat, gölet etrafında 3 saat süren yürüyüşlerin yanı sıra adanın Tepe köylerinde, sahillerde, yamaç ve vadilerde dilediğiniz her yerde yürüyebilirsiniz. (Rotalar için: http://visitgokceada.com/tr/aktiviteler/trekking-hiking-11/)

 

Ada ayrıca bisiklet için de bir cennet. Dilerseniz tepe köylere tırmanın virajlı yollarda mis gibi kokular arasında keçilerin eşliğinde pedal çevirebilir, dilerseniz de zeytinlikler, makiler, otlaklar ile bezenmiş yamaçları, tarla dolu ovalarda, gölet etrafında, dereleri, şelaleleri, daracık koyları, çakıl taşlı plajları, uzayıp giden kumsalları dağ bisikleti ile keşfedebilirsiniz. (Rotalar için: http://visitgokceada.com/tr/aktiviteler/bisiklet-03/)

 

Ada sürekli esen rüzgarı ile gerçek bir rüzgar sörfü ve kite sörfü cenneti. Ege’deki rüzgâr koridorunun başlangıç noktası olarak kabul edilen Gökçeada’nın güney sahilleri, rüzgâr hızı ve yönünün uygun olması nedeniyle Türkiye’den, dünyanın farklı köşelerinden, özellikle de Yunanistan ve Bulgaristan’dan sörfçüleri kendisine çekiyor. Genellikle tüm yıla yayılmış, 4 bofor yani 17-27 deniz mili şiddetindeki homojen ve stabil rüzgarı ile sörfe elverişli gün sayısı 300 civarında ve profesyonel sörfçüler için az bulunan bir fırsat. Kefalos (Aydıncık) plajı rüzgar sörfçülerinin, Eşelek koyu ise kite sörfçülerin gözdesi.  Kefalos’ta ders alabileceğiniz ve ekipman bulabileceğiniz Gökçeada Sörf Eğitim Merkezi, Eşelek’te ise Volkite isimli bir eğitim merkezi var.

 

Gökçeada ayrıca Türkiye’nin ilk ve tek su altı parkına ev sahipliği yapıyor ve nefis bir tüple dalış ve snorkel dalış cenneti. 1999 yılında Yıldızkoy Yelkenkaya arasında kalan kısım, su altı güzellikleri sebebiyle Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı tarafından su altı parkı ilan edilmiş, Daha sonra parkın sınırları yaklaşık yarım mil daha uzatılarak Çiftlik Koyu’na kadar genişlemiş. Yelkenkaya ile Çiftlik Koyu arasında yer alan, su altı mağara girişlerini, aralarında Akdeniz Foku da yer alan 180 tür deniz canlısı ile zengin deniz altını keşfetmek için dalış severler soluğu Gökçeada’da alıyor. Sinarit, istavrit, kolyoz, uskumru, levrek, sazan, izmarit, mercan, barbun, karagöz, çipura, orfoz gibi balıkların yanı sıra deniz altındaki kayalık kovuklarda mığrı ve müren balıkları, deniz böcekleri,  deniztavşanları, renk renk mercanlar, süngerler ve deniz altı bitkileri, gemi, çapa ve Bizans amforası gibi batıklar görmek mümkün. Sualtı fotoğrafçıları için de, akvaryum gibi berrak koyları ve renkli deniz altı dünyası ile gerçekten bir cennet. Kaleköy Liman’dan kalkan tekneleri ile Gökçeada Dalış Merkezi adanın önemli bölgelerinde dalış yaptırıyor. TSSF/CMAS 1 yıldız, 2 yıldız ve 3 yıldız dalıcı eğitim kurslarının yanı sıra sualtını ilk kez keşfedecekler için Discovery dalışları düzenleniyor. (www.nefesinitut.com) (Kuzeydeki Deniz Altı Parkı ve diğer dalış noktaları hakkında bilgi için: http://visitgokceada.com/tr/aktiviteler/squba-diving/)

 

Gökçeada kamping ve karavan tatili için de gerçek bir cennet. Çadırınızı kapıp doğayla iç içe, sakin, dingin ve huzurlu bir tatil yapmak, gece ışıl ışıl parlayan yıldızların altında uyumak eşi benzeri olmayan bir deneyim. Dilerseniz bakir cennet koylarda kendi başınıza ya da Kefalos, Eşelek ve Yıldız Koylarındaki kamp alanlarında kamp yapabilirsiniz. Doğal su kaynakları açısından Ege’nin en zengin adası olduğu için su sorunu yaşanmıyor. Yıldız Koyunda Arkadia, Kefalos’ta ise Şen Kamping bizim en beğediğimiz tesisli kamp alanları oldu.

Ve güneşin en son battığı Gökçeada her mevsim değişen doğası ve manzaraları ile fotoğraf meraklıları için gerçek bir Foto Safari cenneti. Gerçekten her saniyesini görüntülemek istediğiniz nefes kesici doğa manzaraların yanı sıra, tepe köylerindeki daracık arnavut kaldırımlı sokakları, taş evleri, ahşap kapıları, renk renk çiçeklerle bezenmiş kafeleri, bostanları, bahçeleri, keçileri, tavukları, horozları ile eşsiz yaşam manzaları ve insan portreleri sunuyor ada.

 

Gökçeada Doğa Oluşumları

Gökçeada’nın doğal kaya oluşumları da gerçekten eşsiz manzaralar sunuyor. Özellikle Kaşkaval Kayalıkları (Kaskavalia) jeolojik bir harika. Üst üste dizilmiş peynir kalıplarından oluşan heykelleri andırdığı için adalılar tarafından Peynir Kayalıkları ismi ile de anılan bu kayalıklar sadece denizden keşfedilebiliyor. Dilerseniz özel bir tekne kiralayıp ya da yarım günlük tekne turlarına katılıp Kaleköy Limanı’ndan yaklaşık 15 dakikada, Kuzu Limanı’ndan ise 5 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Püskürük granit taşları ve volkanlarının erimesi ile oluşan yumuşak kireçtaşı yığınları, binlerce yüzyıl boyunca rüzgâr ve su ile aşınarak bugünkü heykelsi biçimini almış. Bu ilginç kaya oluşumlarının tabii ki bir de efsanesi var: yüzlerce keçi ve koyuna sahip olan zengin, inatçı, cimri ve yaşlı bir kadınla ilgilidir. Yaşlı kadın, cennete gidebilmek amacıyla bir çok yuvarlar kalıp peynir yapmış ve bunları üst üste sıralamış. Ama kimseyle paylaşmamış. Tanrı, ona kızmış ve cezalandırmış. Mart ayının birinde, yağmur, kar ve şiddetli rüzgarlar göndermiş yaşlı kadının üzerine. Kadın ve peynirler donmuşlar. Peynir kalıpları taşa dönüşmüş. Daha sonra insanlar bu kayalara, peynir kayaları demişler.

Kaleköy Limanı’ndan öğlen 12:00-13:00 gibi kalkan Seabird Tekne Turu akşam 18:00’e kadar rüzgarın durumuna göre Tepeköyaltı Koyu, Pirinçburnu, Marmaros, Sualtı Milli Parkı, Mavi koy, Mağaralar, Yelken Kaya, Kaşkaval (Peynir Kayalıkları), Güzelce Koy, batıklar, Kefalos Burnu gibi koy ve burunları denizden keşfetmenizi sağlıyor. İki sene önce eşi ve kızı ile adaya yerleşmiş Tekirdağlı Nihat ise özel balıkçı teknesi ile 2-3 saatlik tekne gezisi ile sizi görmek istediğiniz koylara ve burunlara götürüyor.


Yıldızkoy’dan Mavi Koy’a doğru yürürken hem heykelsi heybetli kayalara rastlayacaksınız hem de bu kayaların üstünde mantar şeklinde delikli ilginç jeolojik oluşumlar göreceksiniz. Malos çökelleri içine sokulan ve arazide mantar seklinde kabartılar oluşturan volkan çıkışları gerçekten enteresan.

 

Eşelek ve Kefalos plajının arasında her iki taraftan rüzgarın yığdığı kum seddinin ortasında oluşmuş Tuz Gölü ise, 1 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Ortalama 1 metre derinliği olan göle boşalan bir dere yok, tamamen deniz suyu ve yağmurlarla oluşuyor. Yazın buharlaşan gölün üstü beyaz tuz tabakasıyla kaplanıyor. Biriken tuz, hem ada halkının ve kuşların tuz ihtiyacını gideriyor hem de muhteşem manzaralar sunuyor.

Flamingo, angıt, suna, ördekler, yağmurcunlar, kum kuşları, martılar gibi 80 farklı su kuşu türüne ev sahipliği yapan gölden çıkan kükürt bazlı siyah çamur ise, romatizma, sedef, kireçlenme gibi hastalıklara ve cilde iyi geldiği düşünülerek ziyaretçiler tarafından vücuda sürülüyor. Çamura bulandıktan sonra soluğu Kefalos’un serin sularında alabiliyorsunuz. Ancak bizim için gölün en güzel tarafı flamingoların görsel şenliği oldu.

 

GÖKÇEADA KEŞİFLERİ VE ÖNERİLERİ YAZILARIMIZ

 

Zeynep Atılgan Boneval