Japonya’nın başkenti, ülkenin dünyaya açılan kapısı, ekonominin ve kültürün kalbi olan Tokyo, 2031 km²lik yüzölçümünde yaşayan 13 milyon nüfusu km2 başına düşen insan sayısına göre dünyanın en kalabalık metropolü. Ayrıca dünyanın en pahalı başkenti. “Doğudaki Başkent” anlamına gelen Tokyo Japon tarihinin merkezi, geleneksel Japon sanatlarının yeşerdiği imparatorluğun başkenti. Ancak şehrin bu geleneksel dokusu artık çok geri planda: son hızla artan nufüsun, cesur ve yaratıcı gençlerin ve uçuk kaçık modern binaların arasında sıkışıp kalmış. Artık Tokyo şaşırtıcı ve tuhaf trendler, karmaşık alt kültürler ile dolup taşan yaratıcı, modern kozmopolit bir dünya şehri.
Tokyo’da sizi resmen bir stimuli fırtınası bekliyor. Başka hiçbir şehirde bu kadar yaratıcı fikirlere, orjinal ve de irkiltici görüntülere şahit olmanıza imkan yok. Yol kenarındaki trafik ışıklarının robotvari uyarı sesleri, megafonlu satıcıların indirim anonsları, arabaların kornaları, telefonda konuşan insanları yüksek sesleri, anonsların gürültüsü, kimonolardan en moda kıyafetlere, siyah gotik bluzlerden cart pembe ve kavuniçi tshirtlere kıyafet balosundaymış gibi giyinmiş binlerce genç, dört bir koldan saldıran toplu taşıma araçları, meydanlardaki binaların ön cephelerinde yer alan dev elektronik reklamlar, yanıp sönen parıl parıl neon lambalar, içiçe geçmiş tabelalardaki karmaşık lisan… Bu kalabalık, gürültülü, karmaşa tüm algılarınızı resmen yerinden oynatıyor.
Tokyo’nun sokakları adeta bir açık hava tımarhanesi; kendi kendine bağırarak konuşan insanlar, adeta birbirine kaynamış 30 kişilik gruplar halinde dolaşan insan toplulukları, bembeyaz eldivenleri ile direksiyon tutan taksi şöförleri, bir metrodan diğerine bir elinde çanta diğer elinde telefon ile koşan insanlar, suratları ve saçlar rengarenk boyalı, tuhaf ve ürkütücü kıyafetler giymiş gençler…Sanki herkes bu kalabalık gurühun arasından sıyrılarak dikkat çekmek ve fark edilmek istiyor.
Yani sürekli hareketli, temposu hiç düşmeyen, hiç yorulmayan Tokyo’nun ritmine ayak uydurmak enerji ve yürek istiyor.
Şehrin mimarisi de bir yandan hayranlık uyandırıyor bir yandan da şok ederek gözünü yoruyor. Eski şehrin etrafında oluşan, her biri kendi kendini yöneten çağdaş uydu şehircikler adeta şehir sakinlerini çılgına çeviren karışık ve kalabalık ‘jungle’lar. Sürekli gökdelenler yükseliyor, yanlarında uçuk kaçık tasarımlarda az katlı binalar da mantar gibi filizleniyor, ve de aralarda gözünüze tüm bu modern binaların arasında sıkışıp kalmış botanik bahçeler ve tapınaklar çarpıyor. İşin enteresan tarafı, bu gökdelen ve bina karmaşasının arasına serpiştirilmiş, şehrin nefes alma noktaları olan parklar ve yeşil alanlar insanı şaşırtıyor. Mimari bir şok yaşamak için, daracık parsellerde sıkışıp kalmış yüksek gökdelenlerin cephelerindeki çılgın işi süslemelere ve detaylara bakmak yeterli. Sanki sıska ama süslü, özgün olmaya çalışan yeni yetme ergenler gibi yanyana dizilmişler.
Pazarlarda, tezgahlarda satılan daha dünya pazarına sürülmemiş, hiçbir yerde bulunmayan en gelişmiş ve yeni teknolojik ürünleri Japonların nelere kadir olduğunun kanıtı. Dar alanda kısa paslaşmalardan doğan kapsül oteller gibi yaratıcı fikirleri ise takdire şayan.
Bu fenomen şehir bir yandan anlaşılması zor, irkilten, bunaltıcı, ezici, hatta sinir bozucu olabilirken, aynı zamanda şaşırtıcı, gizemli, tuhaf, sürükleyici ve kesinlikle büyüleyici de.
Japonların karateden çay seramonilerine kadar hayatlarını etkileyen ‘kata’ prensibi beni en çok etkileyen yönleri oldu. Dinginliğini tanımanın, beden, zihin ve gücün birliğini yaratmanın, evrenin akışı ile bir olmanın, zen dinginliğine ulaşmanın yolu olarak gördükleri ‘kata’, zen’in eyleme dönüşmüş biçimi. Kata’nın karatedeki aşamaları şu şekilde ilerliyor: hazır olmanın bilinci, ruhu irade ve konsantrasyon ile yoğunlaştırma, her hareketin amacının ve her hareketteki vücut pozisyonu, soluma kontrolü, güç derecesi ve hızının bilincinde olma ve her hareketin sonunda -sanki tüm evren soluğunu tutmuş gibi- durağanlık anı ile bir olma. Böylece ’kata’ yoluyla evrenin devam eden ruhu ile bir olma deneyimleniyor. Japonlar işte bu sebeple ne yaptıklarından çok nasıl yaptıklarına önem veriyorlar… Kata’yı Japonya’da her anda görebiliyorsunuz: hediyeleri paketleyen tezgahtarın yavaş hareketlerinde, bir ‘kaiseki’ restoranında yemekleri yavaş yavaş servis eden garsonun ruh halinde, çay seramonisini gerçekleştiren bir kadının ritüele odaklanmış duruşunda…
Tüm dünyada fırtınalar estiren Japon mutfağını daha çok sushi ve sashimileri ile tanısak da, Tokyo’da ne kadar zengin ve köklü bir yemek kültürü olduğunu deneyimleyebilirsiniz. Binlerce çeşit sake ve farklı yemek sunuş biçimleri insanı gerçekten şaşırtıyor: ‘Kaiseki’ sanat eseri gibi hazırlanmış ufak meze tarzındaki yemeklerin 2 saate yayılan bir sürede servis edilme ritüeli. ‘Shabu Shabu’ ve ‘Sukiyaki’ masa üzerine bir ısıtıcı üzerine kaynar su dolu bir tencerede çiğ et, sebze, mantar ve tofunun pişirilip, soslara bandırılarak yendiği restoranlar. Sözlük anlamı “tavuk ızgarası” olan ‘Yakitori’, tavuğun farklı parçalarının küçük şişlere dizilerek ve tatlı bir sosa batırılarak servis edildiği publar. ‘Teppanyaki’ masada ızgara pişirilen et ve sebzeler. ‘Tempura’ ise ekmek kırıntılarına batırılmış deniz mahsulleri, sebze veya mantarların tavada kızgın yağ ile kızartılması.
Tokyo dünyaca ünlü şeflerin rüyalarını süslüyor, ancak şehrin o kadar köklü ve geniş bir yemek kültürü var ki, Batılı şefler temkinli adımlar ile şehire imza atıyorlar. Son yıllarda tüm dünyayı kasıp kavuran şef René Redzepi’nin Ocak-Şubat 2015’de Mandarin Oriental otelin tepesinde pop-up restoran olarak açtığı Noma, Batılı şeflerin Japon yemek kültürüne duyduğu saygının en güzel örneklerinden birisi oldu. Yiyecek toplayıcılığı kavramını ‘fine dining’ literatürüne yerleştiren İskandinav şef, Tokyo’da da pazar ve çiftlikleri gezerek sadece lokal üreticilerinden aldığı malzemeler ile Japon gelenekselliğini taklit etmeden, ancak alışılmış etkilerinden tamamen arınmış, özgün ve orjinal lezzetler yarattı. Şef Redzepi’nin deneyimi ile ilgili sözleri ise çok çarpıcı: ‘Noma Tokyo’da Japonların duygusallığı, tevazüsü, sadakati ve saygısını yansıtan, Omotenashi kavramını yani ‘misafirperverliğe içtenlikle teslimiyet’ ortamını yaratmaya çalıştık…’ Dünyanın bir numaralı şefini bile kendine saygı duruşuna ikna eden Japon mutfak geleneği ve kültürünün en güzel örneklerini Tokyo’da bulacağınız kesin.
Tokya’da trafikten sıyrılmak ve de adres bulmak yabancılar için bir zorluk. Trafiği ekarte etmenin en güzel yönetmi metroyu kullanmak. Şehrin gelişmiş metro sisteminde yer alan istasyonlar harfler ve numaralar ile kodlanmış. Adres bulmak için ise baştaki numaralara dikkat etmek gerekiyor. Adresler 3’lü numara dizilerinden oluşuyor; ilk numara semt, ikinci numara blok, üçüncü numara da bina numarası. Binaların numaraları ise alıştığımız gibi sokakta yer aldığı lokasyona göre yükselip alçalmak yerine, yapıldığı zamana göre veriliyor, yani daha önceden inşaa edilmiş 8 numaralı bina ile yeni inşaa edilmiş 92 numaralı bina yan yana olabiliyor.
NE ZAMAN GİDİLİR?
Yazın sıcak ve nemli olan Tokyo’nun zamanı Eylül-Mayıs arası Yeni yıl dönemi, Altın Hafta (Nisan sonu – Mayıs başı), Gümüş Hafta (Eylül ortasından sonuna kadar) ve Sakura zamanlarında (Mart sonu) Tokyo kalabalık oluyor.
YOLCULUK TERAPİSİ JAPONYA YAZILARI
- TOKYO İZLENİMLERİ – 15 yıl sonra – 2015: www.yolculukterapisi.com/tokyo-izlenimleri-2015
- TOKYO İZLENİMLERİ – 15 yıl önce – 2000: www.yolculukterapisi.com/tokyo-2000
- TOKYO – 3 GÜNDE TOKYO KEŞİFLERİ: www.yolculukterapisi.com/tokyo3gunde
- TOKYO ROTALARI: www.yolculukterapisi.com/tokyo-rotalari
- TOKYO’DA FAVORİ OTELLERİMİZ: www.yolculukterapisi.com/tokyo-otelleri
- TOKYO’DA GURME LEZZET DURAKLARI: www.yolculukterapisi.com/tokyo-gurmerestoranlar
- TOKYO’DA RAHAT VE SAMİMİ AKŞAM YEMEĞİ ADRESLERİ: www.yolculukterapisi.com/tokyo-samimi-restoran
- TOKYO’DA KAHVALTI ADRESLERİ: www.yolculukterapisi.com/tokyo-kahvalti
- TOKYO’NUN MODERN KAFELERİ: www.yolculukterapisi.com/tokyo-kafe-ogleyemegi
- TOKYO’NUN EN İYİ RAMEN ADRESLERİ: www.yolculukterapisi.com/tokyo-ramenadresleri
- TOKYO GÜNCEL REHBERİ: www.yolculukterapisi.com/tokyo-rehber
- TOKYO’DA İLKBAHAR – SAKURA ZAMANI: www.yolculukterapisi.com/tokyo-sakura
- TOKYO’DA SONBAHAR – KOYO ZAMANI: www.yolculukterapisi.com/tokyo-koyo
- KYOTO İZLENİMLERİ: www.yolculukterapisi.com/kyoto
- KYOTO’DA 3 GÜN: www.yolculukterapisi.com/kyoto3gunde
- KYOTO ROTALARI: www.yolculukterapisi.com/kyoto-rotalari
- KYOTO OTELLERİ: www.yolculukterapisi.com/kyoto-otelleri
- KYOTO AKŞAM YEMEĞİ ADRESLERİ: www.yolculukterapisi.com/kyoto-aksamyemegi
- KYOTO KAFELERİ, ÖĞLE YEMEĞİ VE BAR ADRESLERİ: www.yolculukterapisi.com/kyoto-ogleyemegi-kafe-bar
- KYOTO’DA ALIŞVERİŞ VE SANAT GALERİLERİ: www.yolculukterapisi.com/kyoto-alisveris-sanat
- KYOTO’DA İLKBAHAR – SAKURA ZAMANI: www.yolculukterapisi.com/kyoto-sakura
- KYOTO’DA SONBAHAR – KOYO ZAMANI: www.yolculukterapisi.com/kyoto-koyo
TOKYO ROTALARI
Ünlü Senso-ji Tapınağı ve Nakamise-Dori pazarları ile Asakusa bölgesi Tokyo’nun ilk durağı. Chiyoda bölgesinde bulunan hanedan ailesinin evi olan Imperial Palace ise ikinci durak. Sarayın içine girmek yasak olduğu için pazartesi veya cuma günleri hariç her gün sarayın Doğu Bahçeleri’ni (Kokyo Higashi Gyoen) gezmek mümkün.
Japon gençlerin pop kültürünü yakından izlemek için ise Shibuya bölgesinin meydanları ve kesişim noktaları doğru adres. Tokyo’da gerçek lokal yaşam nasıl merak ediyorsanız, Tsukiji’nin arka sokaklarında (Tokyo Central Wholesale Market ve Harumi-dori arasında yer alan 3 blok) mutlaka gezmelisiniz. Burası İstanbul’un balık pazarını andırıyor. Balıkçılar, minik cafeler, çay ve parfümcüler, sushi barlar… Ne ararsanız. Kagurazaka Dori ise eski Tokyo’yu hissedebileceğiniz bölge. Yaklaşık 3000 çeşit çiçeğin bulunduğu Shinjuku Gyo-en National Garden (11 Naito-cho) bahçelerinde huzur içinde gezebilir, Tokyo trafiğinden kaçabilirsiniz. Kamakura’ya gidip Great Buddha Tapınağı’nı ve Hase Manastırı’nı ziyaret edebilirsiniz.
Müzeler, Galeriler, Bahçeler
Balsoin Temple, 2-24-8 Minamiaoyama,Minato-ku
Senso-Ji Tapınağı, 2-3-1, Asakusa, Taito-ku
Prada Aoyama, 5-2-6 Minamiaoyama,Minato-ku
Gallery of Horyuji Treasures, 13-9 Uenokoen,Tatito-ku
Edo Tokyo Museum, 1-4-1 Yokoami, Sumida-ku
Ghibli Museum, 1-1-83 Simorenjaku, Mitaka-shi
Museum of Contemporary Art, 4-4-1 Miyoshi, Koutou-ku
The National Art Centre, 7-22-2 Roppongi, Minato-ku
The National Museum of Modern Art, 1-1 Kitanomarukoen, Chiyoda
Mori Art Museum, Mori Tower, 6-10-1 Roppongi, Minato
Nezu Institute of Fine Arts , 6-5-1 Minami-Aoyama
National Museum of Western Art, 7-7 Uenokoen,Taito-ku
21-21 Design Sight, 9-7-6 Akasaka, ,Minato-ku
Shinjuku Gyo-en National Garden, 11 Naito-cho, Tokyo, Japan
Tokyo Disneyland, 1-1 Maihama, Tokyo, Japan
Mimari
• Tadao Ando’nun Armani Casa ve Omotesando Hills binaları
• Herzoga & de Meuron’un Prada Binası
• SANAA’nın Dior Binası(5-9-2 Jingumae,Shibuya-ku )ve Moriyama & Seijo Town Houses evleri
• Toyo Ito’nun Tod’s Omotesando Binası (5-1-15 Jingumae ,Shibuya-ku) ve Mikimoto binası
• MVRDV’nin GYRE binası
• Shigeru Ban’ın Swatch Tower ve Glass Shutter House binaları
• Kisho Kurokawa’nın The Nakagin Capsule Tower binası
• Philippe Starck tasarımlı Asahi sergi salonu
• Tokyo City Hall (2-8-1 Nishishinju-ku)
• Mori Tower (6-10-1 Rooppongi Hills Minato-ku)
• Caretta Shiodome ( 1-8-1 Higashi-Shimbashi,Minato-ku)
• Tokyo International Forum (3-5-1 Marunouchi-3 Chome,Chiyoda-ku)
• St Mary’s Cathedral (3-16-5 Sejiguchi,Bunkyo-ku)
• Ropongi Hills (6-10-1 Roppongi)
• Bunka Kaikan (4-45 Ueno Park,Taito-ku)
• National Yoyogi Stadium (2-11 Jin’nan,Shibuya-ku)
• Komazawa Park Olympic Tower (1-1 Komazawa-koen,Setagaya-ku)
• The Eye of Shinjuku (Shinjuku Station,Shinjuku-ku )
• Tod’s 5-1-15 Jingumae, Shibuya-ku
• Maison Hermes, 5-4-1 Ginza, Chuo-ku
• Louis Vuitton, 7-6-1 Ginza, Chuo-ku
Tokyo’da Kaçırılımaması Gereken Geleneksel Gösteriler
• Geleneksel Japon tiyatrosu olan Kabuki gösterisine gitmek.(Ginza: Kabuki-za theatre, Le Theatre Ginza, Togeki theatre) (Shinbashi: Shinbashi-Enbujyo theatre) (Asakusa: Asakusa-kokaido Theater)
• Ryogoku Kokikan Stadyumu’nda Sumo Güreşlerini izlemek. Japonlar için Sumo güreşi çok önemli ve geleneksel bir ritüel. Her yıl Tokyo’da Ryogoku Kokikan Stadyumu’nda üç kez suma güreşi turnuvaları düzenleniyor, saat 8:30’da başlayan maçlar 18:00’a kadar devam ediyor. (Ryogoku Kokikan İstasyonu 1-3-28 Yokoami Sumida-ku)
Şehir Dışında
Kaplıcalar
Japonya her türlü ağrı ve cilt hastalığına iyi geldiği söylenen, zengin minerallerden oluşan sento kaplıcalarıyla ünlü. Japonya’nın tarihi sento’larına uğrayıp, tertemiz ve sıcacık banyoların keyfini çıkarabilirsiniz (Daikouyu: 32-6 Sento-kotobukicho, Adachi-ku, Azabu-Juban Onsen: 1-5-22 Azabu-juban, Minato-ku)
Hakone
Tokyo’dan 100km uzakta olan Hakone’de Fuji-Hakone-Izu Milli Parkı yer alıyor. Doğa, din ve deneyimsel sanat (POLA Museum of Art ‘ta yer alan eserler) arasındaki muhteşem sinerjiyi yaşamak için gitmeye değer. Eğer havanın açık olduğu bir günü yakalayabilecek kadar şanslı iseniz Fuji’nin zirvesini görebilirsiniz. Otantik Hakone ise antika dükkanları ve geleneksel Japon ryokan misafirevleri ile zamanda bir yolculuk için harika.
Zeynep Atılgan Boneval
Pingback: Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi