PARİS – TUĞÇE POSTOĞLU ÖNERİLERİ İLE

TUĞÇE POSTOĞLU ÖNERİLERİ İLE PARİS

Yazı & Fotoğraflar Tuğçe Postoğlu

 

Neredeyse tüm dünyayı gezmiş seyahat tutkunu bir babanın kızı olarak, seyahat aşığı doğmam kaçınılmazdı. Dünyada gezdiğim bir çok ülkeden ayrı bir yeri oldu Paris’in benim için. Paris’e defalarca gitmemin sebebi ‘aşıklar şehri’ gibi klışeler de değildi. Gittiğim şehrin kültürü ile kaynaşmayı ve o kültürden kendi hayatıma yeni birşeyler entegre edebilmeyi sevdim hep. “Paris is always a good idea” sözünü büyük ihtimalle duymuşsunuzdur. Benim için de her zaman iyi bir fikir oldu Paris’e gitmek. Bazen kaçış, bazen rahatlayış, bazen eğlence, bazen alışveriş, bazen de nedensiz…

 

Bir şehri tam anlamıyla hissedebilmek için kültürünü anlayabilmek için sokaklarına dalmak ve ritmini yakalayabilmek gerekir. Bizim ritmimiz Paris’le ilk günden süper uyuştu.

 

Şimdi gelelim benim adım adım Paris rotalarım ve önerilerime:

 

Paris’i iki şekilde yaşamak lazım bence; bir yandan pırıltının, lüksün ön plana çıktığı adresleri gezmek diğer yandan da daha bohem, asıl ayrıntıları ruhunuza hitap eden gizli adreslere dalıp çıkmak.

 

Paris’e inip valizlerinizi otele bıraktığınız an odanızdan çıkın, tarihin muhteşem bir mimari ile buluştuğu şehre adım atın. Önce yıllardır kale gibi yapayalnız şehri selamlayan Eiffel Kulesine bir bakın. Gece ise Eiffel’in ışıklarının parıltısına şahit olduğunuz için kendinizi şanslı sayın.

 

le grand colbert

 

Nerede mi yemeli? İlk önerim, Diane Keaton ve Jack Nicholson’ın oynadığı “Something’s Got to Give” filminin bir sahnesinin çekildiği Le Grand Colbert. Filmde sahnesinde yedikleri fırın tavuk şehrin gerçekten en iyi fırın tavuğudur. Ayrıca istiridyeleri, et yemekleri ve tatlıları da muhteşem.

 

Daha sıcak ve geleneksel bir adres arıyorsanız önerim: L’Ami Louis. Küçük, şirin, çok eski bir Fransız restoranı olan L’Ami Louis, dünyanın en önemli devlet adamlarından sanatçılara, ünlü isimlerin uğrak noktası. Bu yüzden mutlaka önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

 

Bahar ve yaz aylarının sıcak akşamlarında ise Monsieur Bleu terasıyla çok güzel bir seçim. Deniz mahsülleri çok lezzetli.

 

costes

 

Benim gibi bir müzik tutkunuysanız ve daha ‘sıcak ve samimi ortamlardan hoşlanıyorsanız, sosyalleşemeye de imkan tanıyan Pershing Hall, Hotel Costes, Matignon güzel seçimler. Matignon’un alt katındaki kulüp kısmında geceye devam edebilirsiniz. Hotel Costes’in barında yemekten sonra içkilerinizi yudumlayabilirsiniz. Pershing Hall’ın siyah morina balığını (black cod) şiddetle tavsiye ederim. Matignon sa trüf konusunda çok başarılı. Tabiki trüf demişken şehrin en iyisi Maison de la Truffle gözden kaçmamalı. Özellikle beyaz türf zamanına denk gelirseniz mutlaka uğrayın derim.

 

Relais entrecote

 

Ben trüfçü değilim, klasik bir ‘café’de Paris soslu bonfile yemek istiyorum diyorsanız, o zaman doğru adres Relais de Entrecote. Menüsü tek, şarapları ise muhteşem.

 

Paris’te şarap ve lezzet eşleşmesi için önerilerim ise:

•          Somon ve ördekle Pinot Noir

•          Biftek ve ızgara etle Cabarnet Sauvignon ya da Bordeaux blend

•          Hindiyle Zinfandel

•          Tavuk ve istakozla Chardonnay

•          Karidesle Sauvignon Blanc

Tabi ki her lezzetin yanına yakışan şampanyayı da unutmamak lazım.

 

Öğlen yemeği ya da akşamüstü aperatif içkiler için önderim L’avenue, biraz klasik ancak benim çok keyif aldığım bir mekan. Mayıs ayında renovasyonu bitecek olan Plaza Athenee’nin barı da çok güzel bir seçim.

 

Şehrin en iyi hamburgerinin Ferdi’de olduğunu söylemeliyim. Yolunuz Saint Germain’e düştüğünde öğlen yemeği ve aperatif için Ralph’s i tercih edebilirsiniz. Saint Germain demişken Café de Flore ve Les deux Magots’u unutmamak lazım. İkisi de ister şarap ister kahve eşliğinde kitap gazete karıştırmak ya da şehri dinlemek ve izlemek için ideal yerler. Özellikle Les deux Magot’un ‘millefeuille’ pastası muhtesem. Saint Germain’den dönerken Seine nehri kıyısında yürüyüş yapın, tezgahlari karıştırın, sıra sıra dizilmiş galerileri gezin.

 

Gece çıkmak istiyorsaniz benim genelde tek tercihim Chez Raspoutine oluyor. Ortam dekorasyon ve müzikler sahane.

 

Alışveriş için Saint Germain civarindaki ikinci el butikler çok güzel. Ayrıca Saint Honere’deki konsept mağaza Colette’i pas geçmeyin derim: her şeyin ‘limited edition’ versiyonunu orada bulabilirsiniz. Butik gezmeyi seven birisi olduğum için genelde Avenue Montaigne ya da Saint Germain civarinda alışveriş yapmayı tercih ediyorum. Eviniz için güzel tasarım ve dekorasyon parçalar ve aksesuarlar arıyorsanız Printemps mağazasının ‘Maison’ bölümü gayet keyifli. Benim gibi gözlük tutkunuz varsa L’Avenue’nun sokağındaki The house of Eyewear en iyi seçim. Dünyanin her yerinden gelen en seçkin gözlük modelleri ve markaları orada bulabilir, gözlüğünüze uygun ‘custom made’ renkli camlar kestirebilirsiniz.

 

“Parisian Secrets”

Gelelim gizli Paris adreslerine. Burada size birkaç özel adresten bahsetmek istiyorum. Eğer sevgilinizle ya da bir grup yakın arkadaşınızla Paris’teyseniz, L’Hotel’de bir-iki saatliğine özel yüzme havuzunu kapatabilirsiniz, hatta bir de masaj paketi alabilirsiniz. Le Club des Poetes’de içkinizi ısmarlayıp, şehrin tanınmış sanatçıları ile birlikte yudumlayabilir, aynı mekanda kitap okuyup ya da sohbet edebilirsiniz. Pixel Bar’da kendi adınıza bir kokteyl yaptırabilirsiniz. Paris’in en önemli kaçış yerlerinden birisi olan Bar Prive Le Tres Particulier’de içkinizi yudumlayabilirsiniz. Yemyeşil bir bahçe ile sarılmış bu özel villaya bayılacaksınız. Biraz rahatlamak için Institut Xin-Sheng’de muhteşem bir Çin masajı yaptırabilirsiniz. Sadece ilkabahar ve yaz aylarına özel mekanlarda brunch yapmak isterseniz: ilkbaharda L’Entrepot, yaz aylarında ise Eggs&Co mükemmel iki mekan. Pazar akşamı Paris’teyseniz sadece pazar gecesine özel yemek yapan La Famille’ye gitmelisiniz.

 

Benden şimdilik bu kadar. Umarım verdiğim ipuçları ile alışılmışın dışında isterseniz de içinde keyifli bir Paris seyahati yapabilirsiniz. Benim bu şehre aşık olmak için nedenlerim var, yazıma kulak verirseniz, bana katılacağınızı düşünüyorum.  Şimdiden “Bon Voyage!

 

Tuğçe Postoğluna önerileri için teşekkürler.

 

 

YOLCULUK TERAPİSİ PARİS YAZILARI