BİARRİTZ İZLENİM & ROTALAR & REHBER

 

AVRUPA’NIN DALGA SÖRF BAŞKENTİ

 

Sabahın erken saatlerinde Biarritz’in ünlü Grande Plaj’i sizi hem ruhunuzu dinlendiren hem de merak uyandıran ilginç manzaralar ile karşılıyor: Gün içerisinde kalabalıklara hizmet edecek üstüste dizilmiş sandalyeler, uykuda şezlongların başında asker gibi bekleyen kapalı şemsiyeler… Kumsalda sabah yürüyüşüne çıkmış yaşlı bir çift… Koşudan dönen atletik bir genç adam…

 

Yavaş yavaş dağılan okyanusun puslu görüntüsünün arasından beliriveren siyah noktalar halindeki sörfçüler… Maviden köpük köpük beyaza dönen deniz… Önce burnunuza sonra ciğerlerinize dolan tertemiz okyanus havası… Yüzünüze vuran hafif nemli bir meltem… Önünüzdeki güneşli günün getireceği sürprizlere dair keyifli merak… Biarritz, Cote D’Azur’dan çok daha heyecan verici ve çok daha gerçek…

 

Fransa’nın güneybatısında, Atlantik Okyanusu’na bakan tarafta Biscay koyunda, İspanya sınırının hemen üzerinde, yer alan Biarritz adeta yaşayan bir efsane.

 

15. ve 16.yy’larda okyanusun çetin koşulları yüzünden zar zor ayakta kalan fakir bir balıkçı köyü iken, 17yy’ın başlarında balina kasabası olarak gelişmeye başladı. Biarritz’in bir tatil merkezi olarak ilgileri üzerine çekmeyi başarması, 1854’de Kraliçe Eugénie’nin, kocası kral III. Napolyon’u burada bir saray yapmak için ikna etmesi ile mümkün olmuş. (Bugün Grande Plage’ın kuzeyinde sonda yer alan Hôtel du Palais, işte bu saraydan dönüştürülmüş) Ve Biaritz, Belle Epoque döneminden başlayarak 19yy’ın sonlarına ve 20.yy’a, dünyaca ünlü güneşlenme ve kumar beldesi olarak damgasını vurmuş. Bu dönemde Biarritz sahilleri, hem Fransız hem de Avrupalı zenginler tarafından adeta evlat edinilmiş. Ernest Hemingway, Bette Davis, Rita Hayworth, Gary Cooper ve Frank Sinatra gibi ünlülerin yanı sıra, önemli politikacılar, frapan sosyete, İngiliz aristokratları, şöhretli yıldızlar, büyük kumarcılar, hepsi görmek ve görünmek için Biarritz sahillerinde yazlarını geçirmiş. Seçkinlerin vazgeçilmez tatil beldesi, İkinci Dünya Savaşını da atlatmayı başararak, 1920’lerden 50’lere kadar ihtişamlı partilere, balolara, danslara sahne olmuş. Ancak Biarritz, 1950’lerden sonra yavaş yavaş şöhretini Akdeniz’in yükselen destinasyonu Côte d’Azur’a kaptırmaya başlamış. Ve de 1970’lerde neredeyse tamamen büyüsünü kaybetmiş.

 

Onbeş sene önce Biarritz’e gittiğimde, ilk izlenimim biraz tuhaftı. Sanki Biarritz bu zamana ait değildi de, geçmişte asılı kalmış gibiydi. Görkemli mimarideki otelleri köhneleşmiş, plaj kulüpleri şezlong ve tenteleri eskimişti. Sanki son model arabaları ile şık centilmenler, son moda plaj elbiseleri ve mayoları ile güzel kadınlar, tüm fiyaka ve şaşaa buradaymış da, az önce gitmiş gibi bir duyguya kapılmıştım. Hala pahalı bir yerdi, caddelerde hala bir kaç Rolls Royce dolaşıyordu, ancak belli ki zenginlik ‘eski’ zenginlikti, ve de kasabanın ihtiyarlamış bir atmosferi vardı.

 

Diğer bir yandan da arka planda çok aykırı bir görüntü yer alıyordu. Dalga sörfü yapan gençler, sabahtan akşama kadar plajda takılıyor ve de bıkıp usanmadan dalgaları kovalıyordu. O zaman öğrendim ki, Biarritz sörfçüler için adeta bir cennetti. Kuzey Atlantik alçak basınç fırtınaları, Biscay koyunun derinlikleri ile buluşunca oluşan dalga tüneli, sürekli kabarık dalgalar yaratıyordu. Geniş plajlar, güçlü ve büyük dalgalar, tüm yıl boyunca – kışın dondurmayan, yazın çok terletmeyen – yumuşak iklim dalga sörfçüleri için doğal olarak idealdi.

 

Hatta Avrupa’da sörf resmen Biarritz’de başlamış. 1950’lere kadar sörf tahtasından bihaber olan Biarritz’liler, 1956’da ‘The Sun Also Rises’ filmini yönetmek için gelen Amerikalı yönetmen Peter Viertel sayesinde bu spor ile tanışmışlar. Daha önce Hawaii ve Kaliforniya’da sörf yapan Peter Viertel, yanında getirdiği sörf tahtası ile dalgaların üzerinde kaymaya başlayınca herkesi şaşkına çevirmiş, özellikle gençler arasında merak uyandırmış. Ve böylece Biarritz’in sörf serüveni başlamış. İlk sörf kulübü 1959’da kurulmuş. Esas 1970’lerde Biarritz ve sörf sporunda yerini bulabilmiş ve de o zamandan beri Avrupa’nın sörf başkenti sayılıyor.

 

1950 – 1970 arasında iki tezat görüntü Biarritz’de yanyana yaşamış. Bir yanda lüks arabalar, şık kıyafetler, partiler ile zenginler, diğer yanda plajlarda yatıp kalkan (fiyatlar çok uçuk olduğu için gençler ya plajda ya da şehir dışındaki pansiyonlar da kalabiliyormuş) yalınayak yarı çıplak sörfçü gençler…

 

Fakat 1970’lerde Biarritz zengin misafirlerini ve ününü tamamen Cote D’Azura kaptırınca, geriye sadece sörfçüler kalmış. Uzun yıllar boyunca dünya sosyetesinin gözünde uyuyan güzel olarak kalmış. Ve yeniden doğuşunu yine sörf sayesinde sağlamış: 1993’den beri her Temmuz ayında dünyanın her yerinden sörfçüler Biarritz Surf Festivali için burada toplanıyor. Bu sayede kasabaya son 15 yıldır taze kan aşılanmaya, gençleşmeye ve modern bir görünüme kavuşmaya başlamış.

 

Ardından son yıllarda sosyelitler tarafından yeniden keşfedilen Biarritz, adeta Rönesansını yaşıyor. Altın kumsalları bir yandan sörfçülere ev sahipliği yaparken, diğer yandan tasarım kıyafetleri ile bronz bayanları ve de tiril tiril gömlekleri ile atletik genç beyleri ağırlıyor. Hermès ve Billabong, küçük salaş kafeler ile gurme restoranlar, genç ve yetişkin, hepsi bir arada. Şehrin bar ve kulüp gibi mekanları hala gıcırtılı ve biraz köhne olsa da, Fransız, İspanyol, İngiliz burjuva sınıfı ile dolup taşıyor. Ortancalar ile bezenmiş dar sokaklarındaki villa sahibi zengin Avrupa’lılar ile grunge sörfçüler artık bir arada keyifle takılıyor. Hatta eskiden sadece yaz aylarında dolup taşan Biarritz, ‘tüm yıl yaz’ imajı ile 6 ay doluluğa oynuyor. Ve bugün Biarritz, yıllık turizm gelirleri ile Fransız ekonomisine büyük katkı sağlayarak, yeniden altın çocuk sıfatını kapıyor.

 

Önce baş tacı, sonra uzun yıllar kendi kaderine terk edilen Biarritz, tek başınalığı ve kendi ayakları üzerinde durmayı öyle iyi öğrenmiş ki, tekrar gözde olmasına rağmen – kendine has mutfağı ve lisanı ile – Fransa’nın geriye kalanından ayrı duruşunu koruyor. Ne Latin ne de Avrupa dillerine benzemeyen Bask lisanı, çözülemeyen kökeni ile dilbilimcilerini hala şaşkına çeviriyor.

 

 

 

 

BİARRİTZ ROTALARI

• Eski kasabayı keşfetmek için en güzel rota ‘Casino Municipal’ binası ile Plage du Port-Vieux arasındaki sokaklarda dolaşmak. Plage du Port-Vieux’nün hemen yanında, korunaklı ve gizli küçük plajlar yer alıyor.

 

• Hemen devamında ise kıyıdan denize doğru uzanan, üzerinde bir Meryem Ana heykeli yerleştirilmiş, Rocher de la Vierge – Bakire Kayası isimli adacık yer alıyor. 1865’de mercan kayaları ile çevrili bu kayayı oydurup tepesini bir Meryem Ana heykeli ile taçlandırmak ve de bir köprü ile kıyıya bağlamak, III. Napolyon’un arzusuymuş. Ve adacık önce ahşap bir köprü ile, ardından da Eyfel Kulesi çalışmaları sırasında Gustave Eiffel tarafından tasarlanan metal bir yürüyüş köprüsü ile kıyıya bağlanımış.

 

• Hemen altında güneyde kayalar ile çevrilmiş koyda, denizde demirli ahşap balıkçı kayıkları, pembe, mavi ve mor ortancalar ile bezenmiş sahilde ızgara sardalya servis yapan salaş kafeleri ile, şirin bir balıkçı limanı Port des Pecheurs yer alıyor.

 

• Daha güneyde ise La Plage de la Côte des Basques, tehlikeli ve kuvvetli akıntıları ile ancak çok iyi sörfçülerin suda olmayı cesaret edebildiği ünlü plajı.

 

• Az ötede ise kusursuz kumsalı ile Grande Plajı uzanıyor, hergün süpürülen altın kumları ile Biarritz’in en büyük çekim merkezi kuşkusuz bu plaj.

 

• Ardından gelen Avenue de l’Impératrice üzerinde Pointe St-Martin’de deniz feneri yer alıyor. 1834’de yapılmış, denizden 73 metre yüksekliğindeki deniz feneri Biarritz’in en yüksek noktası ve 248 merdivenini tırmanıp tepede soluklandığınızda, Biarritz sahil şeridinin, Biscay koyunun ve de arkasındaki dağların enfes panaromik manzaralarını seyredebiliyorsunuz.

 

• Saraydan dönüştürülmüş Hotel Du Palais binasından, modern bir tiyatroya dönüştürülmüş Art Nouveau tarzı tren istasyona, 12.yy St. Martin kilisesinden denizden yukarıda oturmuş kule gibi yuvarlak villalara Biarritz’in kendine has bir mimarisi var. Bu villaların 200’den fazları tarihi bina olarak belirlenmiş, ve de yıkılmalar veya mimarilerinin bozulmaları engelleniyor.

 

 

BIARRITZ REHBERİ

OTELLER
Büyük Oteller
Hôtel du Palais, 1 Avenue de l’Imperatrice
III. Napolyon’un yazlık sarayından dönüştürülmüş bu156 odalı efsanevi otel en güzel konumda yer alıyor.
Tonic Hotel, 58, avenue Edouard VII, (33-5) Plajın gerisinde alışveriş bölgesinde yer alan 63 odalı modern otel
Radisson Blu, 1 carrefour Helianth
Sofitel Thalassa Miramar, 13 rue Louison Bobet

 

Butik ve Tasarım Oteller
Villa le Goeland, 12 plateau de l’Atalaye
Tepede Meryem Ana kayası ve Port-Vieux plajına nazır manzalara ile, 1900’lerden kalma konik kuleleri ile Biarritz’in altın çağına ait villa, dönem mobilyaları ile bezenmiş 4 geniş ve ferah odası ile çok özenli bir butik otel.
Hotel Café de Paris, 5 Place Bellevue
18 odalı bu lüks butik otelin tüm odaları deniz manzaralı. Restoranı ise Michelin yıldızlı
La Villa Vaureal, 14 rue Vaureal
Plage de la Cote des Basques’e dalan kayaların hemen dibinde yer alan sıcak ev gibi ambianslı zevkli butik otel.
La Maison du Lierre, 3 Avenue du Jardin Public
Plaja ve eski şehir merkezine 5 dakika yürüme mesafesindeki bu B&B otel, şirin binası, cana yakın odaları ve de minik bahçesi ile çok keyifli

 

Uygun Fiyatlı Oteller
Hotel de la Marine, 1 Rue des Goélands
Ufak, şirin ve samimi bir aile işletmesi.
Hotel Palym, 7 rue du Port Vieux
Plage du Port-Vieux üzerinde yer alan bu ufak otelin lokasyonu harika
Carlina Lodge, Boulevard du Prince de Galles, (33-5) 18 odalı ve 5 suitli otel Côte des Basques plajının üstünde yer alıyor.
Le Beaumanoir, 10 Avenue de Tamames
8 odalı şirin ve karakterli otel plajlara ve kasaba merkezine yürüyerek 25 dakika mesafede.

 

Biarritz Yakınlarındaki Oteller
Les Volets Bleus, Chemin Etchegaraya, Arcangues
Kasabanın 10 km dışında, çok sevimli bir Bask köyü olan Arcangues’de, La Rhune dağları manzaralı, rustik ve şık otel.
Chateau de Brindos, 1 Allée du Château
Fransanın en enteresan mimarideki malikanelerinden birisi olan Chateau de Brindos 1920’de inşa edilmiş. Büyük bir parkın içinde özel bir arazide yer alan bir gölün yanıbaşına inşa edilen şatonun ön cephesi, İspanyol mimarisinden ilham almış. İçeride yer alan şömineler ve merdivenler ise Gotik stilin izlerini taşıyor. Bask bölgesinin en romantik durağı olan bu otelin ferah ve geniş odaları antika ile modern mobilayaları kusursuzca buluşturuyor.

 

PLAJLAR VE SÖRF OKULLARI
Grande Plage – altın kumsalı ile en ünlü plajı
Côte des Basques – sörfün ilk başladığı plaj
İster çaylak ister profesyonel olun Biarritz’in her seviyeye hitap eden plajı ve sörf hocası var.
• Tropical Euskadi – Ecole de Surf Quiksilver, 29, Boulevard Charles De Gaulle
• Biarritz Surf Training, 4, Impasse Helène Boucher
• Hastea, 7 Perspective Côte des Basques
• La Vague Basque, Plage de la Milady
• Biarritz Association of Surf Clubs, Centre de glisse, Plage de la Milady
• Ecole de Surf Jo Moraiz, Maison Gure EtchekoAv. De Bidart

 

 

RESTORANLAR

Kafe ve Pastaneler
Côte 57, Côte des Basque
Terasından plajı ve sörfçüleri izleyebileceğiniz mekan öğle yemeği ve akşamüstü aperatifleri için ideal.

Miremont Pâtisserie & Cafe, 1Bis Place Georges Clemenceau

1872’den beri hizmet veren Miremont efsanevi Fransız tatlılarının yanı sıra bistro lezzetleri de sunuyor.

L’Hippocampe, Hotel du Palais
Hotel du Palais’nin sadece öğle yemekleri için hizmet veren büfe restoranı
Loubère Pâtisserie, 11 rue Larralde
Dodin’s Pâtisserie, Place Clemenceau
Miremont’s salon de Thé, Place Clemenceau
La Passion des Fruits, 31 Boulevard du Général de Gaulle
Bistrot des Halles, rue du Centre,
Bar Jean, 5 rue des Halles
Creperie Bleue de Toi, 30 rue Mazagran

 

Gurme Restoranlar
Café de Paris, 5 place Bellevue –
Şef Didier Oudill’in Café de Paris otelinin içinde yer alan Michelin yıldızlı gurme restoranı.
Chez Philippe, 30 avenue du Lac Marion
Alain Ducasse’ın yanında çalışmış şef Philippe Lafargue, çağdaş Bask mutfağının en orjinal lezzetlerini sunuyor.
La Maison Blanche, 58, avenue Edouard VII
Tonic otelin içinde yer alan modern yemek salonu ve terasında, Paris’in ünlü restoranı Le Crillon’da yetişmiş şef Tomas Ainciart, yaratıcı ve leziz deniz mahsüllerini sunuyor.
Les Platanes, 32, avenue Beau-Soleil,
19.yydan kalma malikanede yer alan Art Deco stili iki yemek salonunda, iki Michelin yıldızlı şef Arnaud Daguin’nin gurme lezzetleri sunuluyor.
Chateau de Brindos, 1 Allée du Château
Fransanın en enteresan mimarideki malikanelerinden birisi olan Chateau de Brindos, büyük bir parkın içinde özel bir arazide yer alan bir gölün yanıbaşına inşa edilmiş. Bask bölgesinin en romantik durağı olan bu otelin, göl manzaralı harika restoranı, gurme Bask mutfağı sunuyor.
Villa Eugénie, Hotel du Palais
Hotel du Palais’nin Fransız mutfağı sunan gurme restoranı. Ayrıca otelin La Rotonde isimli (daha az resmi) restoranı, Bask mutfağı spesiyalitelerini sunuyor.

 

Rahat ve Samimi Restoranlar

La Casa de Juan Pedro, Port des Pecheurs

Sahilde yer alan İspanyol tapas barı, akşamüstü atıştırmalıkları için en gözde adreslerden birisi

L’Instant, 4 rue du Port Vieux, Eski Liman
Aile işletmesi olan deniz mahsülleri restoranı Bask usulü pişirilmiş taze alabalıkları ile ünlü.
Auberge de la Negresse, 10 Boulevard Marcel Dassault
Kasabanın 2.5 km dışında yer alan bu restoran ismini 19.yy’da Amerika’dan bir Fransız teknesinin altında saklanarak kaçan köleden alıyor. Kurtuluşundan sonra bir yolcu hanı olarak açtığı bina bugün ev yapımı leziz yemeklerin sunuluduğu bir delicatessen olarak hizmet veriyor.

 

 

BAR VE KULÜPLER
Bar & Lounge: Le Surfing, 9 boulevard du Prince de Galles
Bar & Lounge: Côte Vestiaire, 27 rue Gambetta
Bar& Kulüp: Le Copa Cabana, 24 av. Edouard-VII
Bar& Kulüp: Le Cayo Coco, 5 av. Jaulerry
Bar& Kulüp: Le Play Boy, 15 place Clemenceau
Kulüp: Le Carré Coast, Boulevard du General de Gaulle
Kulüp: Disco Le Caveau, 4 place Gambetta

 

 

 

ALIŞVERİŞ
Sörf Kıyafetleri: BTZ Clothing, Boulevard du Prince de Galles
Sörf Kıyafetleri: Quicksilver, Quai Grande Plage
Giyim: 64, 16 rue Gambetta
Vintage fotoğraflar: Biarritz Photo, 2 rue Simon-Etcheverry
Jambon: kapalı pazar yeri Halles’de Didier Carrére’ın tezgahı, Rue Gambetta
Peynir & Şarap : Mille et Un Fromages, 8 avenue Victor Hugo

 

 

 

 

Zeynep Atılgan Boneval

2 comments

  1. Pingback: Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi

  2. Pingback: Yolculuk Terapisi | Yolculuk Terapisi

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir