VALENSİYA LAS FALLAS FESTİVALİ

Yanan Kuklaların Peşinde; Las Fallas Festivali

 

Her sene mart ayında düzenlenen Las Fallas Festivali’ni olanca gürültü patırtısı ile kutlayan İspanya’nın çılgın şehri Valensiya, festival zamanı bölgedeki kasabalardan ve şehirlerden onbinlerce katılımcının akınına uğruyor ve festival boyunca adeta dev bir tiyatro sahnesine dönüşüyor.

 

Yüzyıllardır kutlanan festivalin çıkış noktasına ait hikayeler birbirinden farklılık gösterse de temelinde baharın gelişini kutlamak var. Şehrin farklı semtlerinde ve meydanlarında sergilenen kuklalar, devasa boyutları ve renkleriyle sadece çocukları değil her yaştan insanı etkileyebilecek özellikte.

 

 

Festival öncesindeki haftalarda ve 4 günlük festival boyunca şehrin meydanlarında sergilenen bu kuklaların her biri farklı bir tema üzerine kurulu. Bazı kuklalar dönemin ünlü bir politikacısı yada sanatçısını temsil eden ve mizah içeren öğelerden oluşurken, bazıları da popüler kültürden detaylar taşıyor. Ayrıca her bir dev kuklanın önünde çocuklar için yapılmış ‘Fallas Infantiles’ denilen çocuk kuklalar oluyor. Her mahellenin fallas’ı yani kuklası farklı. Her sene değişen temalara göre yapılan fallas’ların yapımı neredeyse 1 sene sürüyor. Bu zahmetin ardından festivalin konseptine ve amacına uygun olarak dev kuklayı bekleyen son ise festivalin dördüncü yani son gecesinde yakılmak oluyor.

Las Fallas geleneği, Valensiyalı marangozlar kışın atö     lyelerinde çalışırken mumlarını asmak için kullandıkları ‘parot’ adı verilen tahtaları baharın gelişiyle birlikte artık ihtiyaçları kalmadığından yakmaları ile başlamış. Bu gelenek zamanla evrim geçirmiş, tahtalara elbise giydirilmesiyle giderek insana daha çok benzeyen bir görüntü oluşmaya başlamış ve her geçen yıl bu kuklaların kıyafetlerinin, aksesuarlarının geliştirilmesiyle festival bugüne kadar ulaşmış. Artık bu dev kuklalar tahtadan değil, daha hafif ve yumuşak materyaller kullanılarak yapılıyor.

 

Festivalin çıkış noktasına ait bir diğer hikaye ise, Valensiya’da yaşayan ve çocuklara tahtadan kuklalar yapan marangoz San Jose ile ilgili. Marangozun atölyesi çıkan bir yangında kül olur. Bunun üzerine Valensiyalılar San Jose’yi her yıl mart ayında kocaman kuklalar yaparak anmaya başlarlar ve asırlar boyu süren gelenek bugünlere kadar ulaşır.

Çıkış noktası ne olursa olsun, festivalle birlikte nüfusu üç katına çıkan şehrin her köşesine coşku hakim oluyor. Sabahın sekizinde yatağınızdan bandonun iştahla çaldığı müziklerle fırlayorsunuz. Hergün saat 14’te Ayuntamiento Meydanı’nda ‘Mascleta’ adı verilen yüksek dozda gürültü içeren ses gösterisi için meydana çıkan sokaklar tıka basa doluyor. Bu gösteriyi izlemek için binaların camlarından, balkonlarından yüzlerce insan sarkıyor. Gündüz havai fişeği denilebilecek bu fişek, dur durak bilmeden dakikalarca ortalığı sise ve gürültüye boğuyor. Başka festivallerinde de boğaların önünde koşturan, tonlarca domatesi festival uğruna sokaklara döken çılgın İspanyollar durumdan memnun ve kulaklarını tıkayan yok. Bu arada domateslerin sokaklarda aktığı İspanya’nın en meşhur festivallerinden La Tomatina’da Valensiya’da kutlanan bir diğer festival.

Festivalin son gecesi saat 22’de ilk önce çocuklar için yapılmış nispeten daha küçük boyutlu kuklalar yakılıyor, ardından binlerce kişilik kalabalık nefesini tutmuş bir halde gece yarısı tam 12’de yakılacak olan devasa kuklaların ‘La Crema’ adı verilen yanış anını bekliyor. Kuklaların yakılmasından sonra her sene aralarından seçilen bir tanesi Las Fallas Müzesi’nde sergilenmek üzere yanmaktan kurtuluyor. Festival sona erer ermez bir sonraki sene için yeni kuklalar yapılmaya başlanıyor.

Festival boyunca paella’nın anavatanının restoranlarından lezzet beklemek fazla iyimser bir beklenti olacaktır. Ancak her mahallede, buram buram kokular ve buharlar arasında kendi grupları için yaptıkları paellaların dev tavaları başında sosyalleşen İspanyollarla sohbeti koyultursanız bu özel tattan belki size de bir tabak düşebilir.

Las Fallas, elbette sadece devasa kuklalar, İspanyol geleneksel müziklerini çalan bandolar, havai fişek gösterileri, torpil ve maytap seslerinden ibaret değil. Festivalin bir diğer anlamlı ve önemli anı ise, Valensiya’ya bağlı tüm kasaba ve köylerden geleneksel kostümleriyle ve aile boyu şehre akın eden İspanyolların, festivalin 2. ve 3. günü, gece yarısına kadar süren uzun saatler boyunca kortejler halinde Meryem Ana Meydanı’na yürümeleri ve festival için kurulmuş olan devasa Meryem Ana heykeline çiçekler sunmaları. Bu dev tahta heykel, festivalin sonuna kadar binlerce insanın getirdiği çiçekler ile kocaman, enfes bir heykele dönüşüyor ve meydan çiçek kokuları ile doluyor.

 

Festival zamanını kaçırırsanız üzülmeyin. Las Fallas Müzesi, her sene yanmaktan kurtulan bir kuklanın müzeye getirilmesiyle 80’den fazla kuklaya ev sahipliği yapıyor. Yaz aylarında Valensiya’da bulunmak ise ayrıca keyifli. Şehir, esas kozunu kullanıyor ve uzun, geniş, bembeyaz kumsallarında tatlı siestalar yapacağınız uzun yaz öğle sonralarıyla keyifli anlar vadediyor.

 

Seçil Sağlam