Son 30 yılda modern ve çağdaş sanat müzeleri, kosmopolit ve büyük şehirlerin çekim merkezleri haline gelmelerinde önemli rol oynadılar. Öyle ki, kendi ekonomilerini yaratarak karlı işletmelere dönüştüler.
Ancak dünyada geleneksel müzecilik kavramını tepetaklak edecek yeni gelişmeler var:
Büyük şehirlerden uzak küçücük kasabaların yakınlarında, engin doğanın içinde, bürokrasiden ve zaman, ve mekan kavramından uzak, şahıslara ait bu yenilikçi müzelerin, içinde bulundukları tabiat, kültür ve sosyal doku ile etkileşime giren devrimci tasarımları ve özgün kürasyonları sayesinde yaşattığı deneyim, otoriter şehir müzecilik yaklaşımını dönüştürüyor.
Kozmopolit şehirlerde kalabalık, gürültü ve bir sürü başka programın arasında sıkışmış müze ziyaretlerine meydan okuyan bu müzeler, bulundukları kırsal alanları da başlı başına bir destinasyon haline getiriyor. Doğanın içine seyahat ederek, kırsal coğrafyalara dalmak insanın zihnini boşaltıyor, sanatın daha çok farkına ve tadına varmak mümkün olabiliyor. Büyük şehirlerden uzak bu ufak kasabalarda, sanat turizmi sayesinde yeni destinasyonlar haline gelerek, sağlıklı şekilde kalkınabiliyor.
–
TÜRKİYE’NİN GURURU: BAKSI MÜZESİ
Bu amaçla, müzenin yanı başında dokuma atölyeleri ve ehram tezgâhları kuruldu. Bu tezgâhlarda, unutulmaya yüz tutan geleneksel bir dokuma olan ehramın köylü kadınlar ve genç kızlar tarafından yeniden hayata geçirilmesi sağlandı. Ehram dokumanın çağdaş bir anlayışla ele alınması, böylelikle bölgedeki kadınların etkin birer üretici sıfatıyla ekonomik hayatın içinde var olması amaçlandı. Ehram atölyeleri ile kültürel bir miras ekonomik bir katma değer unsuruna dönüştürülerek kadın istihdamı desteklendi. Ayrıca Haziran 2013’te ilki gerçekleşen “Bayburt 1. Öğrenci Sanat Şenliği” Bayburt civarındaki ilk, ortaokul ve lise öğrencilerini, resim yarışması, çocuk sanat atölyeleri ve çeşitli gösterilerle sanatla buluşturuyor. Yarışma sonucunda seçilen başarılı öğrenciler Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından bir yıllık eğitim bursu ile ödüllendiriliyor. Müze 2014 yılında Avrupa Konseyi Müze Ödülü’ne layık görüldü.
–
DÜNYADAN ÖRNEKLER
Inhotim – Brezilya
İnanın hiçbir yazı veya fotoğrad sizi Inhotim’in nefes kesici deneyimine hazırlayamaz! Brezilyanın güneydoğusunda Brumadinho kasabanın kırsal bölgesine saklanmış bu gizli çağdaş sanat mabedi, tüm duyularınıza hitap eden eşsiz bir estetik deneyim sunuyor. Brezilyalı peyzaj sanatçısı Roberto Burle Marx tarafından tasarlanmış yirmibin kilometrekarelik yemyeşil botanik bahçelerine yayılan bu açık hava müzesi, dünyanın farklı köşelerindeki 30 ülkeden 100 sanatçının eserlerini sergiliyor. Dünyanın en iyi açık hava sanat müzesi olarak kabul edilen Inhotim 1500’den farklı palmiye türü ile dünyanın en büyük palmiye ağacı koleksiyonuna ve 4500 farklı çeşit egzotik bitkiye ev sahipliği yapıyor. Müzede Matthew Barney, Chris Burden, Janet Cardiff, George Miller, Anish Kapoor, Olafur Eliasson ve Tunga gibi sanatçıların dev eserlerini doğa ile etkileşim içinde görmek gerçekten eşsiz bir deneyim.
Chichu Art Museum, Naoshima – Japonya
Tadao Ando tarafından tasarlanan Chichu Sanat Müzesi, sanat otoriteleri tarafından dünyanın en iyi çağdaş sanat müzesi olarak kabul ediliyor. Doğanın içine entegre edilmiş Chichu müzesinin mimarisi, kendi başına bir sanat eseri. Naoshima adasında yerin derinliklerinde, Japon mimar Tadao Ando’nun, beton, cam, çelik, cam ve ahşabı dengeli bir şekilde kullanarak ve doğal ışığı da etkileşime alacak şekilde tasarladığı bu müze çok güçlü ve özel bir artistik deneyim deneyim sunuyor.
Müzenin ilk sergi bölümü modern sanat ustası Monet’e saygı duruşu ile başlıyor. İkinci bölüm ise Amerikalı ünlü kavramsal sanatçı Walter De Maria’nın dev granit küresini sergiliyor. Üç boyutlu sanatın gün boyu değişen ışık ile etkileşimine şahit olmak gerçekten etkileyici. Ardından sanat hayatını ışık ve uzam etkileşimine adamış James Turrell’in üç farklı enstelasyonu olan Afrum – Pale Blue (1968), Open Field (2000) ve Open Sky (2004) yer alıyor müzede.
Gibbs Farm – Yeni Zellanda
Alan Gibbs Yeni Zelandalı zengin bir iş adamı, aynı zamanda ülkenin en büyük sanat koleksiyoncularından biri ve dünyaca ünlü heykel parkı Gibbs Farm‘ın kurucusu. 1991 yılında, Kaira Limanı bölgesindeki dört kilometre karelik arazisinde sergilemek üzere sanatçılara heykel sipariş etmeye başlayan Gibbs, bugün çiftliğinde devasa boyutlarda yirmi dört eser sergiliyor. Çiftlikte eserleri bulunan dünyaca ünlü sanatçılar arasında, Anish Kapoor, Daniel Buren, Neil Dawson, Andy Goldsworthy, George Rickey, Richard Serra ve Bernar Venet gibi çağdaş sanatçılar var. Gibbs Farm özel mülk olsa da belirli günlerde eğitimcilere, sanatçılara ve ziyaretçilere açık, gezebilmek için önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor ve herhangi bir ücret ödenmiyor.
Gibbs sanatçıların aşması gereken en büyük zorluğun, arazinin büyüklüğü ve iklimi olduğunu söylüyor. Kaipara doğal bir liman ve burada her şey suya doğru ilerliyor, puslu bir havası var ve gelgitler nedeniyle sular çekildiğinde arazi kilometrelerce genişliyor. Sanatçılar da dolayısıyla eserlerini bu özel doğal ortama ayak uydurabilecek şekilde tasarlıyor. Gibbs Farm sitesindeki yarımşar saatlik belgesel videolar, eserlerin yapım aşamalarını ve sanatçılar ile Gibbs’in yorumlarını içeriyor.
Gibbs Farm’ı Google Earth aracılığıyla gezmek de mümkün, B noktasına yakınlaşınca, eserler görünmeye başlıyor, Kaipara’nın ilginç coğrafyasını görmek için de iyi bir fırsat.
MONA (Museum of Old and New Art), Tazmanya
Tasmanya’nın Hobart bölgesinde doğanın hüküm sürdüğü Derwent nehrinin kıyılarında, dünyanın en tartışmalı ve zorlu sanat koleksiyonlarından birisi yer alıyor. Profesyöner bir kumarbaz, matematikçi ve sanat koleksiyoncusu olan David Walsh’un yatırımı olan MONA (Museum of Old and New Art), 80 milyon dolara mal olarak 2011’de açılmış. Müze çağdaş sanatın yanı sıra antik, klasik ve modern sanata dair eserleri kapsayan hem 100 milyon’un üzerinde değere sahip bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Güney’in Bilbao’su olarak adlandırılan müze, klasik müze anlayışını alt üst ediyor.
James Turrell Museum – Arjantin
Arjantin’in Salta bölgesinde, Colomé ‘de Colomé Winery & Estate şarap evinde yer alan James Turrell Müzesi, Hess Sanat Koleksiyonun bir parçası ve James Turrell’e adanmış en büyük müze. Nisan 2009’da açılan müze, 1.680 metrekarelik alanda sanatçının 50 yıllık sanat kariyerinin en önemli işleri olan 9 ışık enstelasyonunun yanı sıra çizim, desen ve baskı işlerini de bir zaman tüneli şeklinde sergiliyor. Özellikle mavi bir ışıkla buluştuğunuz Spread 2003, ve gün doğumu ve gün batımında en kuvvetli yoğunluğa ulaşan dünyanın en büyük gök penceresi Unseen Blue 2002 kesinlikle görülmeye değer.
Jupiter Artland – İskoçya
Edinburgh’da yer alan sanatı ağaçlar, bitkiler, çiçeçkeler, bahçeler ve tarlalar yani peyzaj ile buluştururak sunan Jüpiter Artland ünlü birçok heykeltraşın, arazi ve peyzaj sanatçısının işlerini barındırıyor. Mayıs 2009’da açılan Jüpiter Artland, Anish Kapoor, Antony Gormley, Hamilton Finlay, Andy Goldsworthy gibi İngiltere ve dünyadan çağdaş sanatçıların eserlerini yaşayan doğanın içinde keşfetmek için eşsiz bir fırsat sunuyor.
NADIR AFONSO CONTEMPORARY ART MUSEUM, Chaves, Portekiz
Ödüllü mimar ve heykeltraş Alvaro Siza Vieira’nın, dünyaca ünlü Portekizli abstraksiyonist mimar Nadir Afonso anısına kurduğu çağdaş sanat müzesi, Tamega Nehrinin kıyısında doğanın ve topoğrafyanın içine harmanlacak şekilde kurgulanmış bir sanat deneyimi sunuyor.
STORM KING ART CENTER, New Windsor, New York
Hudson River Valley vadisinin yükselip alçalan yemyeşil yamaçlarında ikiyüz kilometrekarelik alana yayılan Storm King, doğada kaybolmak ve dünyanın en önemli 100’den fazla heykelini keşfetmek için nefis bir lokasyon. Sol Lewitt, Barbara Hepworth, Henry Moore, Tony Smith, Mark di Suvero, Claes Oldenburg gibi çağdaş heykeltraşların hepsi Storm King’de yer alıyor.
EDWARD JAMES, FONDO XILITLA, Las Pozas, San Luis Potosi, Mexico
Meksikanın kırsal kesiminde yer alan heykel bahçesi sadece Surrealists sanatçılara adanmış bir vaha. Magritte ve Dali’nin çok yakın arkadaşı ve Surrealist sanatının büyük destekçisi İngiliz Edward James, 1940’larda Meksika’nın el değmemiş doğasının içine dalmış ve bir daha hiç terk etmemiş. Tüm koleksiyonunu bir vakfa satıp, kahve tarlalarının ortasındaki alanda kendini surrealist heykellerini yapmaya adamış. Oramnın nefes kesen manzaralara nazır bir konumda yer alan tuhaf ve çılgın heykel bahçeleri, çağlayanlar ve yüzme havuzları görülmeye değer.
SPIRAL JETTY, Great Salt Lake, Utah, USA
‘Land Art’ yani ‘Arazi Sanatı’ denince, Utah’ın Great Salt Lake bölgesinde yer alan Robert Smithson imzalı dev basalt spiral eseri kesinlikle ilk akla gelen ve en önemli örnek. Robert Smithson ve iki asistanının uzun bir sürede inşaa ettiği spiral şeklindeki 458 metrelik kaya enstelasyonu, 40 yıldan uzun bir süredir doğa ile içiçe yaşamaya devam ediyor. Şimdi tuzlar ile kaplı olan bu basalt yapı, uzaydan görünebilecek büyüklükte.
Zeynep Atılgan Boneval