Denizden Hisarönü Körfezi ve Bozburun Yarımadası Keşifleri

Denizden Hisarönü Körfezi ve Bozburun Yarımadası Keşifleri

Zeynep Atılgan Boneval

2022 yazında 8.5 metrelik küçük motor botumuz ile denizden Hisarönü Körfezi ve Bozburun Yarımadası keşifleri yapma şansımız oluyor. 2020 – 2021 yazlarını Çeşme Ovacık’taki bağlarımızı canladırma ve bağcılığı öğrenmekle geçirmiştik ve hiç yaz tatili yapmamıştık. 2022’de asmaların son ilaçlarını verip, artık  üzümlerin kendi olgunlaşma süreçlerini bekleme evresine geçtiğimiz Temmuz ortasından bağ bozumuna kadar, biz de kendimize bir dinlenme molası verdik. Teknemizi Orhaniye’ye indirip, denizi,maviyi, yeşili yaşamak o kadar iyi geldi ki.

Bozburun Yarımadası’ndaki Hisarönü, Orhaniye, Turgut, Selimiye, Bozburun, Söğüt & Saranda’yı ve Çiftlik & Kumlubük koylarını karadan keşfettikten sonra yazıma şöyle başlamıştım: Denizle dağların aşk hikayesi… Kumdan kale yapan bir çocuk hayal edin. Su dolu bir kovanın içine incecik kumları doldurup, avucunun içinden yavaş yavaş döküyor. Yan yana minik tepecikler, tepeler, dağlar pıtır pıtır ortaya çıkıyor. Ve sonra aralarına deniz doluyor.  İşte böyle bir hayal Bozburun yarımadası. Denizi kucaklayan boz dağlar, tepeler, tepecikler… Aralarında keyifle salınan sayısız girintili çıkıntılı koylar… Tepelerin denizle kavuştuğu daracık düzlüklerde ufacık köyler… Ulu çam, okaliptüs, ve çınar ağaçlarının rüzgarla salınan yaprak sesleri,  turunç, portakal, limon ağaçlarının çiçek kokuları, yol kenarlarında eşekler ve inekler, tepelerde keçiler oğlaklar, koyunlar, kuzuların melemeleri, boz kayaların arasından fışkıran taze fıstık yeşili çalıların sarı, turuncu ve kızıla çalan parmak uçları… dev sarı papatyalar… mor karabaş lavantalarının buram buram baygın kokuları…’

Hisarönü körfezinin ve Bozburun yarımadasının kıvrım kıvrım koyları denizden keşfetmek ise;

çamların taze fıstık yeşili iğnelerinin turkuaz denize uzanan parmak uçlarını seyretmek,

denizin mavi ve yeşilin her tonu arasında değişen renklerini izlemek,

zaman zaman akvaryuma zaman zaman göle giriyormuş gibi hissetmek,

saatlerce gözlükle yüzerek çeşit çeşit balık, kestane ve mercanları izlemek,

dev deniz kaplumbağaları ile karşılaşmak,

cırcır böceklerinin hiç bitmeyen korosunu, tepelerden inen keçi ve koyunların ve rüzgarla salınan ağaçların seslerini dinlemek,

gün batımının dinginliğinde gökyüzünün değişen renklerini, geceleri de gökyüzünde pırıl pırıl parlayan yıldızların geçit törenini izlemek,

mutlak sessizlikte tekneyi çok hafif sallayan soluğanın yarattığı beşik etkisiyle bebekler gibi uyumak,

sabah uyanır uyanmaz kendini tertemiz denizin ılık sularına bırakmak ve denizle yıkanarak güne başlamak oldu bizim için.

Yani, Hisarönü körfezi ve Bozburun yarımadası, denizden bizi daha da çok büyüledi.

Mavisi, yeşili, kızılı ile muhteşem doğanın, ılık denizin ve sıcak havanın bize kucak açtığını hissettiğimiz yumuşacık bir mutluluk yayılıyor içimize burada.

Hep şimdiki zamanda olmanın, erken yatıp erken kalkarak, güneşi, rüzgarı, denizi hissederek doğanın ritmiyle bir olmanın getirdiği bir halinden memnuniyet ve sakinlik geliyor insanın üstüne denizdeyken.

Ve tabi şükrediyor insan doğaya. Yangınlarda yanan çam ormanlarının izlerini gördükçe ‘buralarda hiç yangın olmasa ve hiç kalabalıklaşıp bozulmasa, hep saygı duyan insanlar gelse keşke’ diyor insan. 

Biz Orhaniye’deki Palmiye Marina’yı kendimize merkez edindik. Orhaniye koyu en derin ve rüzgarlardan en korunaklı koy olduğu için soluğansız geceleme imkanı sunuyor. Palmiye Marina ufak, son derece yeterli ve düzgün bir aile işletmesi. 1996’dan beri önce Doğan Bey’in sonra da Hasan ve kardeşinin ailecek ilgilendiği Palmiye Marina’nın kara tarafında 14 odalı bir mütevazi bir otel de var. Marina’ya bağlanma, su ve elektrik ikmali, çamaşır yıkama ve acil durumda yardım, ve konaklama gibi hizmetler sunuyor. Restoranında da çok içten bir ekip çalışıyor, ve nefis kahvaltı ve akşam yemeklerini uygun fiyatla yiyebiliyorsunuz. Denizde kaldığımız gecelerden sonra Palmiye’ye döndüğümüzde, artık evimize dönmüş gibi hissediyoruz.

Temmuz ortasından bugüne kadar yaptığımız keşifleri, beğendiğimiz koyları ve restoranları, geceleme ve bağlanma konusundaki bilgileri paylaşacağım, ve yeni keşifler yaptıkça da güncelleyeceğim bu yazımı.

Koyları da denizin berraklığı, temizliği, rengi ve insanın ruhuna iyi gelen doğasına göre 1’den 5’e (5= tertemiz ve en berrak) kadar oranlayıp, favorilerimizi yıldızla belirtiyorum.

Eğer benim gibi bir yürüyüş severseniz, bağlandığınız yerlerde sabah erken yürüyüş yapabileceğiniz rota ve patikaları da ekledim.

Not: Önerilerimiz bizim gibi küçük motor bot veya motor yatları olanlar için daha anlamlı. Yelkenli veya büyük motor yatlar daha uzun demirleri olduğu için derin denizlerde rahatça geceleyebiliyor, güneş panelleri olduğu için 2-3 günde bir elektriğe bağlanmaları gerekmeden alargada kalabiliyor, su yapıcıları veya daha büyük su depoları olduğu için su ikmaline ihtiyaç duymuyor.

Bu yazımda bizim keşfedebildiğimiz, deneyimleyebildiğimiz koylar ve restoranlar yer alıyor. Buralara çok gelenlerin eminim eklemeleri, farklı önerileri ve yorumları vardır. Eğer email (zeynepboneval@gmail.com) ile ulaştırırsanız yazıma ‘sizin gözünüzden Bozburun’ diye seve seve eklerim.

En favorilerimiz hangi koylar diye sorarsanız kısa bir liste yaptım:

  • Dirsekbükü
  • Bozburun Adaboğazı
  • Zeytin – Söğüt Adaları arası sığlık
  • Emel Sayın Koyu
  • Bencik Koyu
  • Gönlücek Bükü

 

 

Kendi elimle hazırladığım haritalar üzerindeki sol üst köşeden başlayalım keşiflere 🙂

Gönlücekbükü: Turkuaz ve yeşil renkli denizi, denize dökülen yemyeşil ağaçları ile çok güzel, ancak çok içerlek olmayan, kuzey rüzgarına açık bir koy. Koyun girişinde soldaki sığlık bizim gibi ufak teknelerin demirlemesi için uygun. Berraklık 3, Temizlik 4.

Hurmalıbük: İsmini sahilindeki Hurma ağaçlarından alan, derin yeşil denizi ve denize dökülen yemyeşil ağaçları ile çok güzel bir koy. Biraz daha içerlek olsa da, yine kuzey rüzgarına açık bir koy. Sığlık çok az olduğu için bizim gibi küçük teknelerin demirlemesi için koyu boş yakalamak gerekiyor. Berraklık 3, Temizlik 3.

Dişlice Adası: Derin deniz olduğu için genelde büyük tekneler, guletler ve yelkenliler kıçtan kara yapabiliyor.

Bencik Koyu: Denizden içeri kıvrıla kıvrıla uzunca giren, turkuaz ve yeşil denizi ve denize dökülen yemyeşil ağaçları ile çok güzel bir koy.  Çok içerlek olduğu için epey kuytu ve gecelemek için güvenli bir koy. Berraklık 3, Temizlik 3.

Tavşan Adası: Tam karşısında D-Maris otelin yer aldığı, dolayısı ile çok kalabalık ve hareketli bir durak. Bize fazla kalabalık geldiği için demirlemedik.

Emel Sayın Koyu (İnbükü):  Turkuaz ve yeşil denizi ve denize dökülen yemyeşil ağaçları ile gerçekten çok güzel bir koy. Geniş bir koy olsa da rüzgarlara ve dalgalara karşı korunaklı. Koyun girişinde soldaki sığlık ve kıyı boyunca koyu dönen sığ kumsal bizim gibi ufak teknelerin demirlemesi için uygun. Berraklık 3, Temizlik 4.

Hisarönü: Çok geniş ve rüzgara açık bir koy olduğu için hiç demirlemedik.

Hisarönü’nde diğer keşif, restoran ve otel önerileri için: www.yolculukterapisi.com/hisaronu-kesifleri

Orhaniye: Korunaklı bir koy olarak demirlemek ve marinaya bağlanmak için ideal. Ancak çok tekne trafiği ve Kız Kumu’nda gün boyu yürüyenler olduğu için çok temiz değil. Denize girmek için sadece koyun girişinde sağdaki ada boğazı uygun.

Palmiye Marina: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, laundry, teknik yardım ve servis, restoran, konaklama hizmetleri mevcut. Biz deneyimliyoruz ve yukarıda anlattığım gibi çok memnunuz.

Yüryüş Rotası: Orhaniye’de Palmiye Marina’nadan başlayıp, vadinin içlerine doğru yer yer çam ormanları yer yer köyler arasından geçen Orhaniye, Obruk, Boğarası, Kocapınar, Kızkumu arasında, 3, 5 ve 8 kilometrelik, cır cır böcekleri, horozlar, tavuklar, keçiler, koyunların size eşlik ettiği, asfalt ve toprak patika karışımı nefis yürüyüş rotaları var.

Martı Marina: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, laundry, teknik yardım ve servis, restoran, konaklama hizmetleri mevcut.

Kızkumu Mevlüt’ün yeri:  Denize Çek – At ve Kışlama yeri mevcut.

Orhaniye’de diğer keşif, restoran ve otel önerileri için: www.yolculukterapisi.com/orhaniye-kesifleri

 

Turgut: Orhaniye kadar derin olmasa da korunaklı bir koy olarak demirlemek ve marinaya bağlanmak için güvenli. Ancak çok tekne trafiği var, denize girmek için koyun girişinde soldaki bölge daha uygun.

Ella Marina: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, restoran, konaklama hizmetleri mevcut.

Zakkum: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, restoran, konaklama hizmetleri mevcut.

Benzin İkmali: Ella Marina yanı – Berkay: 05326679848 

Turgut’ta diğer keşif, restoran ve otel önerileri için: www.yolculukterapisi.com/orhaniye-kesifleri

 

Delikyol: Selimiye’ye gelmeden önce ufacık bir koy olan Delikyol tertemiz, korunaklı derin ve lacivert denizi ile güzel bir koy. Burada yer alan Mehmet’in Yeri Deniz Restoran, mezeleri, yoğurtlaması ve taze balıkları ile güzel bir seçenek.

 

Selimiye: Selimiye denizden çok içerlek, kıyısında oteller, restoranlar, kafeler butikler sıralanmış, masmavi tertemiz denizi ile göl gibi bir koy.  Ancak Selimiye’yi karadan keşfetmek daha zevkli geldi bize.

Big Poseidon: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, konaklama, restoran hizmetleri mevcut.

Hidayet’in Yeri: Selimiye’nin güzel balıkçılarından birisi olan Hidayet, tonoza bağlanma, restorana botla transfer hizmeti sunuyor.

Selimiye’de diğer keşif, restoran ve otel önerileri için: www.yolculukterapisi.com/selimiye-kesifleri

 

Cennet Koyu – Sığ Liman: Turkuaz renkli kumluk denizi ile Maldivleri andıran bir koy. Seyirlik rengiyle insanı mutlu eden, korunaklı olduğu için güvenli, ancak Selimiye’ye yakın olduğu için genelde kalabalık olan bir koy. Berraklık 3, Temizlik 3.

Kuzbük: Zümrüt ve lacivert renkli derin denizi ile çok içerlek olmayan bir koy. Sığlığı çok fazla olmadığı için küçük teknelerin demirlemesi zor. Ancak Kuzbük Neighbours’da iskeleye yanaşarak gecelemek mümkün. Berraklık 4, Temizlik 5.

Kuzbük Neighbours Restaurant & İskele & Plaj & Otel: Kuzbük Neighbours 2022’ye kadar körfezin sübyesi ve deniz mahsülleri ile en dillere destan restoranı imiş. Ancak sahibi Menderes Bey’in işletmeden ayrıldığını öğrendik ve eski tadı, özeni yok diye duyduk. Biz deneyimlemediğimiz için bilemiyoruz. Palmiyeleri, zeytin ve incir ağaçları arasında doga ile iç içe bir cennet bahçesi olan Neighbours’da restoranda yemek koşulu ile iskeleye bağlanabiliyorsunuz. Elektrik ve su ikmali imkanı yok. Denize girip, karada vakit geçirmek isterseniz şezlonglarında güneşlenebilir, duşunuzu alabilir, ve akşam salata, mücver, sübye, bıyıklı karides, kalamar ve ahtopot gibi deniz ürünleri yiyebilir, iskelede güneşi batırabilir, ve restoranın üzerindeki odalarda konaklayabilirsiniz. Konum olarak doğa ile başbaşa, bakir ve çok hoş bir yer.

Villa Kuzbuk: Ailecek veya eş dost ile kendi başınıza kalmak, denize doymak, yıldızların altında uyumak, dünyadan kopmak ve tamamen sıfırlanmak isterseniz bu villaları kiralayabilirsiniz. Villa Kuzbük’ün denize sıfır iki ayrı binası var. Ana binasında tam donanımlı bir açık mutfak, modern ve rahat bir oturma grubunun yer aldığı salonu, salonun sağ ve sol yanında iki ayrı çift kişilik yatak odası yer alıyor. Diğer binada ise bir adet çift kişilik oda ve küçük bir mutfak var. Bahçesinde ise taştan bir barbekü, şezlonglar, jakuzi, yemek masası, bahçe oturma grubu yer alıyor. Doğanın içindeki bu cennet köşesinde elektrik yok, güneş panelleri ile üretiliyor ancak korkmayın, yetmediği yerde jeneratör devreye giriyor. Kendisine ait özel plajı veya iskelesinden denize girebilir, isterseniz teknesi ile dilediğiniz koyda yüzmeye gidebilirsiniz. Canınız isterse 8 dakika yürüyüş mesafesinde Neighbour’s restorana yürüyüp yemek yiyebilirsiniz.

Kuzbükü Koyu’na kara + tekne ile ulaşım da mevcut : Bozburun´dan yaklaşık 2 km lik mesafede yer alan Germe Koyu´na aracınızı park ettikten sonra işletmelerin kendi tekneleri ile yapacağınız 10 dakikalık deniz yolculuğu ile Kuzbükü koyuna ulaşabiliyorsunuz.

 

Kocabahçe: Derin zümrüt ve lacivert renkli denizi ile derin ve korunaklı bir koy olan Kocabahçe gerçekten doğası muhteşem sakin, huzurlu ve dingin bir yer. Ancak derin denizde bizim gibi ufak teknelerin demirlemesi zor olduğu için geceleme ve duraklama için iskeleye bağlanmak gerekiyor. Berraklık 4, Temizlik 5

Kocabahçe Sailors Paradise: En sevdiğimiz restoran olan Dirsekbükü Restoranın sahibi Levent Şengül’ün babası Mehmet Bey’in yeri Kocabahçe Restoran. Biz daha iskeleyi boş bulamadığımız için yemek yeme şansını bulamadık. Restoranda yemek koşulu ile iskeleye bağlanabiliyorsunuz. Elektrik ve su ikmali imkanı yok. Duş ve restoran hizmeti var. Yakında tiny house’lar ile konaklama imkanı sunmaya başlayacak Kocabahçe. Sadece tekne ile ulaşabileceğiniz bu aile işletmesini genel olarak çok samimi, sakin, huzur dolu ve mütevazi buluyor gidenler. Balıkları ve mezeleri için de fiyat kalite oranı iyi diyorlar.

 

 

Kocabahçe Glamping: Denizin kıyısında sırtını tepeye yaslamış bir vadide, nefis çamların, narenciye, muz ve limon ağaçlarının, günebakan çiçeklerinin arasında yer alan Kocabahçe Glamping, bedeninizi, damaklarınızı ve ruhunuzu beslemek, göz kamaştıran doğanın güzelliklerini doya doya yaşamak ve doğa ana ile bütünleşmek için nefis bir ekolojik kamp. Havanın, suyun, yeşilin, keçinin, balığın, balın, sakızın, zeytinin, horoz ve cırcır böceği seslerinin ve daha nice doğa nimetinin bolca bulunduğu bu kamp gerçekten bir doğa cenneti.

Doğa ile bütünleşmiş ahşap bungalovlarda konaklayabiliyor, isterseniz kendi çadırınızı kurup bu harika bahçelerden ve denizinden faydalanabiliyorsunuz.

Bostanlar ve bahçelerinde yetişen tüm doğal sebze ve meyveler, Sabahat Hanımın elinden çıkan ev yemekleri, denizden Erol beyin oltasından taptaze mahsuller sofralarınızı renklendirip midenizi şenlendiriyor. Sade ve doğal atmosferde çıtır kabak, mücver, biber dolması, çerkez mezeleri, balık, tavuk, kavurma gibi lezzetlerin tadına vardığınız kamp ve restoranda gerçek bir sürdürülebilir turizm örneği.

Çevre dostu Kocabahçe Glamping’de sadece güneş enerjisi kullanılıyor, tüm yemek atıkları civardaki evcil ve yabani hayvanlar ile paylaşılıyor, su kaynaktan geliyor, mahsüllerin çoğu kendi yetiştirdikleri ürünler, diğer mahsüller de yerel, doğal ve taze temin ediliyor.   

Size de sadece, sabah uyanır uyanmaz kendinizi denize atmak, denizin kıyısında güneşlenmek, hamaklarda kitabınızı okuyup uykuya dalmak, gün batımlarını izlemek, ailenin sevgi dolu köpek ve kedilerini sevmek düşüyor.

Doğanın koynuna sığınmak, tüm dertlerinizi unutmak için birebir bir yeryüzü cenneti Kocabahçe.

Kocabahçe Koyu’na hem denizden hem de önce kara yolu üstüne kısa bir tekne yolculuğu ile ulaşabiliyorsunuz. (Karadan gitmek için Bozburun´dan yaklaşık 2 km lik mesafede yer alan Germe Koyu´na aracınızı park ettikten sonra tekne ile yarım saatlik bir deniz yolculuğu sonrası bir cennete ulaşacaksınız)

Dirsekbükü: Bizim bugüne kadar denizinden, restoranından en mutlu olduğumuz olduğumuz ve en sevdiğimiz yer Dirsekbükü. Turkuaz ve lacivert denizi ile akvaryum gibi bir koy burası. Özellikle koya girince solda denizin ortasındaki sığlık, pırıl pırıl akvaryum gibi turkuaz denizi, deniz kaplumbağaları, ve çeşit çeşit balıkları, mercanları ile müthiş deniz altı ile gerçekten en sevdiğimiz demirleme ve yüzme noktası. Bizim gibi ufak tekneler sakin rüzgarsız gecelerde burada demirleyerek alargada geceleyebilir, veya restoranda yemek koşulu ile iskeleye veya tonoza bağlanabilirsiniz. Elektrik ve su ikmali imkanı yok. Duş ve restoran hizmeti var. Berraklık 5, Temizlik 5.

Dirsekbükü Restoran: Pırıl pırıl, turkuaz ve lacivert renkli denizi ile Ege’nin en güzel koylarından Dirsekbükü’nde yer alan Dirsekbükü restoran, hem restoranında, hem iskelesinde, hem de koydaki tüm misafirleri memnun etmek için sabahtan akşama kadar canla başla çalışan pırıl pırıl bir aile işletmesi.

Bu saklı cennette neler mi oluyor?:

  • Tüm koyun gece gündüz huzuru, güvenliği ve ağız tadını üstlenen restoranın direği Levent şüphesiz,
  • Sabah Niyazi teknelere taze yumurta, domates, salatalık ve Beşgül ablanın enfes bazlamalarının servisine çıkıyor, öğlen rezervasyonları alıyor, akşam yemeklerin en güzel şekilde hazırılıp, pişirildiğinden, sunulduğundan emin oluyor,
  • Sabah tüm teknelerin ve restoranın çöpleri toplanıyor, boşalan damacanalarla birlikte tekneye konuyor Duran Kaptan önce deniz sonra kara yoluyla çöpler atıyor, damacanaları taze suyla dolduruyor, mutfak alışverişi yapıyor,
  • Melih gün boyu teknelere market servisi yaparken, iskeleye yanaşan tekneleri karşılıyor tonozu bağlıyor, akşam da servise koşuyor,
  • Esra tekneleri dolaşıp peştemal, havlu ihtiyaçlarını gideriyor,
  • Bütün gün mutfak ekibi mezeleri, deniz mahsüllerini, balıkları hazırlıyor,
  • Akşam üzeri restoran misafirleri teknelerinden alınıp, yemek sonrası geri bırakılıyor, Ali abi ve Beşgül abla gelenleri hoş sohbetleri ve esprileriyle karşılıyor,

  • Gece suyun kıyısındaki masalarda yemek servisi hiç aksamadan yapılıyor, ve tüm mezeler, salatalar, kalamar, ahtapot ve balıklar tazecik ve en lezzetli şekilde sunuluyor.
  • Tüm bu hummalı çalışma son derece güleryüzle, hoş sohbetle yapılıyor ve tadından yenmez pırıl pırıl bir deneyim yaşanıyor Dirsekbükü’nde. Hani Yunan’da veya İtalya’da aile işletmelerine bayılır, yere göğe koyamayız ya, Türkiye’de denizin ortasında, en yakın yolun tekneyle 45 dakika, en yakın yerleşimin 1.5 saat mesafede olduğu, neredeyse hiçliğin ortasında canla başla çalışan, ekmeğini alın teriyle ‘denizden’ çıkaran, tıkır tıkır işleyen böyle pırıl pırıl bir eko-sistem yaratan böyle bir aile işletmesinin de kıymetini bilelim derim.

Gün nasıl geçiyor diye sorarsanız Dirsekbükü’nde: Sabah uyanıp ilk iş kendinizi masmavi tertemiz sulara bırakmak ise paha biçilmez bir mutluluk. Yumurtası ve sütünü esirgemeyen horozlar, tavuklar, tepelede zıplayan oğlaklar, keçiler sabah koronuz, çiçeklere pervane kelebekler renk cümnüşünüz oluyor. Ailenin köpekleri Rocky ve Çapkın zaman zaman denizde zaman zaman masaların arasında sizi selamlıyorlar. Ve geceleri mutlak sessizlikte pırıl pırıl parlayan yıldızların altında huzurlu bir uyku sizi bekliyor.

Çanak Limanı: Turkuaz ve zümrüt renkli tertemiz denizi ile ufacık bir liman, seyir halindeyken güzel bir yüzme molası yeri.

Tavşanbükü Adası ile kara arasındaki boğaz: Turkuaz ve zümrüt renkli tertemiz denizi ile ada boğazı ve boğazdan dönünce adanın kıyıları, seyir halindeyken güzel bir yüzme molası yeri.

 

Bozburun Adaboğazı: Kızıl ada, Kiseli Adası ve Larymna Lorima kalıntılarının yer aldığı burun arasındaki sığlık, turkuaz renkli akvaryum gibi pırıl pırıl denizi, yine kaplumbağaları ve deniz altı yaşamı ile büyüleyici bir nokta. Burada adacıklara ve Lorima antik kalıntılarına yüzüp keşfedebiliyorsunuz. Kiseli Adası sığlığa demirleyip kıçtan kar yapmak için, Kızıl ada tarafı da yemyeşil çamları lacivert denizi ile kıçtan kara yapmak için çok ideal noktalar. Berraklık 4, Temizlik 5

 

Bozburun Adatepe Koyu: Bozburun adaboğazındaki sığ geçitten geçip veya  Kiseli Adasını dönüp Bozburun koyuna doğru içeri devam edince, sağda Adatepe karşınıza çıkacak. Burası sadece denizden ulaşılabilen, temiz denizi ve Adaboğazı’daki adacıklara, antik kalıntılara ve enfes gün batımlarına nazır güzel otelleri ile yıllardır meşhur.

Bozburun Yat Kulübü: İskelesine bağlanabileceğiniz Bozburun Yat Kulübü, su, elektirik, çamaşır yıkama, konaklama, restoran, kütüphane ve internet hizmetleri sunuyor. Adatepe denince ilk akla gelen yer şüphesiz Bozburun Yat Kulübü. Pırıl pırıl deniz kıyısında yemyeşil doğası ile adeta bir cennet bahçesi burası. Badem, incir ve muz ağaçları, arıları coşturan çiçekler, pembe kırmızı begonviller, mis gibi kokan karabaş otları, kekikler, tertemiz masmavi denizin kıyıda turkuaza çalan cezbedici çağrısı, denizde milim milim ilerleyen balıkçıların ufacık yelkenlileri ile yaşadığınız her ana şükrettiğiniz bir yer.

IMG_5713

Sahibesi Zeynep Hanım ve oğlu Edhem Dirvana ve eşi Sinem’in el emeği göz nuru olan bu özel mekan, tazecik yerel mahsüller ile hazırlanan nefis kahvaltıları, öğle ve akşam yemekleri ile ve sıcacık misafirperverliğin hüküm sürdüğü oteli ile Adatepe’nin ilk konaklama adresi.

Tonozlarına bağlanığ konaklayabileceğiniz veya yemek yiyebileceğiniz, huzurla denize doyabileceğiniz diğer önerilerimiz ise:

  • Karia Bel: Suyun kıyısında denizin ve doğanın ortasında hissettiğiniz, her tarafı çiçekler ile çevrili zarif bir taş binada konakladığınız, iskele üzerinde fenerler ile aydınlatılmış bembeyaz örtülü masalarında harika lezzetler yediğiniz, sabah uyanır uyanmaz kendinizi tertemiz denizin sularına bıraktığınız, karşınızda esrarengiz kalıntıların yer aldığı adacıklara yüzdüğünüz, taraça taraça inen ağaç altı gölgelikler, teraslar, mini bahçelerde dinlendiğiniz, tüm yüklerinizden arındığınız bir konaklama adresi. Esra Toros yorumları ile Karia Bel: Marmaris’te bir koy, Simi’ye komşu neredeyse… Şans bu ya, ulaşmak için denizi kullanmak zorunda kaldığın ve daha Bozburun’dan küçük bir kayıkla salına salına yaklaşırken yüklerinden arınmaya başladığın bir mekana yolculuk. Bir kaç katlı, sekmeli taş bir yapı ve sağında solunda çiçekler… Aynı sağ ve sol, bir de mekanın önü tümüyle deniz. Nerede durursan dur, orası denizin orta yeri. Sabah uyandığında turkuvaz bir su içine girip çıkamadığın. Gece o suyun üzerinde, tahta bir iskelede fenerlerle ışıklandırılmış bembeyaz masalar ve o masaların üzerinde servis edilen tarifsiz lezzetler doyamadığın. Uçsuz bucaksız bir karaltıdan ibaret denizin rüzgarla birleşip seni içine usulca bıraktığı özgürlük hissi. “Şimdi sen denizsin, rüzgarsın, balıksın” dedirten bir tatil kafası, bir ruh dinginliği. Kapısını kapadığında ya da balkonundayken uçsuz bucaksızlığı hissettmeye devam ettiğin, sade ve sakin havasıyla seni biraz daha hafifleten apaydınlık odalar. O odalardan seyrettiğin aynı eşsiz manzara. Çevrende hep gülümseyen çalışanlar ve çalışanlara gülümseme coşkusunda keyifli konuklar. Beliz Hanım’ın konuklarına gösterdiği mesafeli ve samimi özen. Her ihtiyacına duyarlı bir konukseverlik. Karia Bel İstanbul’a uzak. Uzaklığı, fiziksel mesafesinden ziyade huzur dolu havasından ve ruhundan… Yunan adalarına kaçma olasılığından, Bozburun’un çarşısında farklı akan zamandan ya da sadece akşam üstü yastıkların üzerinde fırından taze çıkmış böreklerine eşlik eden taptaze çayından… Karia Bel senin içinden, ruhundan, en yakınından. Öyle bir deneyim işte, en hasından.
  • Miamai Butik Otel: Bozburun’un yeni gizli cevheri Mia Mai. Denize uyanmak, Bozburun Koyu’nun berrak sularında yüzmek ve de doğa ile içiçe sakin, huzurlu ve dinlendirici bir tatil yapmak için muhteşem bir alternatif. Mimar Berke de Bensason’un imzasını taşıyan sade ve şık mimarideki otelin odaları doğaya saygılı, her biri ayrı girişli, tek katlı, bağımsız yapılar olarak tasarlanmış. Odalar, deniz manzarasından ve ağaçların gölgesinden maksimum ölçüde yararlanılacak şekilde konumlandırılırken, inşaat sürecinde tek bir ağaç dahi kesilmemiş. Esti Haviyo’nun odaları ve ortak alanları dekore ederken seçtiği rafine ve şık tasarımlı objeler, aydınlatmalar, mobilyalar, Emre Rende imzalı seyahat fotoğrafları, 3rd Culture Tasarım Mağazası’nın renkli kırlentler, yalın mimari ile bütünleşerek gösterişten uzak zevkli bir atmosfer yaratmış. Rahat bir uyku sunmak için odalarda, son derece rahat yataklar ve kişiye özel yastık menüleri yer alıyor.
  • Sabrina’s Haus: Bozburun’da sadece tekne ile ulaşılan Sabrina’s Haus’a portakal ve limon ağaçlarıyla sarılmış odalarında huzuru, deniz ile iç içe konumunda güneşin, denizin ve doğanın keyfini yaşatıyor. En keyifli aktivite kano ile etraftaki ıssız adacıkları keşfederek güneşi denizde batırmak.

Bozburun Marina: Bozburun koyunun en iç köşesinde yer alan belediye limanından iskeleye bağlanma, elektrik ve su ikmali hizmetleri yer alıyor.

Bozburun’da keşif, restoran ve otel önerileri için: www.yolculukterapisi.com/bozburun-kesifleri

 

Saksılı Koyu ve Çomçalık Koyları: Turkuaz ve lacivert renkli temiz denizleri ile seyir halindeyken güzel yüzme molası yerleri.

Çomçalık koyu karşısındaki minik adalı yanyana iki koy ise aslında turkuaz ve lacivert renkli denizi ile muhteşem bir yüzme ve geceleme yeri olabilecekken ne yazık ki çok kalabalık, denizin berraklığı ve temizliği biraz bozulmuş. Berraklık 3, Temizlik 2

Zeytin (Zettin) Ada – Söğüt Ada arası sığlık: Turkuaz renkli akvaryum gibi denizi ile bizim bayıldığımız başka bir nokta oldu burası. Ancak sabahları burada gecelemiş guletleri ve akşamüzerleri de Söğüt’e dönmeden önce son durak bellemiş günü birlik tekneleri ile kalabalık oluyor. Keyfini sürebilmek için doğru saatler öğlen 13:00-16:00 arası. Berraklık 5, Temizlik 5

Söğüt: Söğüt Adası ile Adatepe burnu arasındaki daracık boğazdan geçince karşınıza Söğüt’ün geniş ama korunaklı koyu çıkıyor. Lacivert derin denizi ve sahile sıralanmış mütevazi restoran, pansiyon ve otelleri ile zamanda asılı kalmış bir sahil beldesi Söğüt. Berraklık 4, Temizlik 4.

Keçibükü Restoran: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, restoran hizmetleri mevcut. Kumsalında yer alan tiny house’larda konaklama imkanı da sunuyor. 4 yıllık çiçeği burnunda bir aile işletmesi olan Keçibükü, Söğüt’te eskiden beri guletçilik yapan Cengiz Bey’in oğlu Sabri ve kızı Kardelen tarafından hayata geçirilmiş. Yöreyi, koyları, denizi, rüzgarı, denizciliği çok iyi bilen bir aile olarak, kendi  deniz kıyısındaki arsalarında, Söğüt’ün son yıllarda yelken ve yat rotasına daha çok girmesi sonucunda, teknelere tam teşekküllü hizmet veren bir iskele ve restoran işletmesi inşa etmişler. Biz buraya bağlandık, elektrik ve su ikmalimizi yaptık, duşumuzu alıp, denizin üzerindeki iskelede nefis bir konumda koyu seyrederek yemeğimizi yedik. Temiz, mütevazi, canla başla çalışan bir işletme. Mezelerin lezzetini biraz eksik bulsak da, balık, kalamar ve salata gayet başarılı idi. Fiyat kalite oranı gayet uygun.

Octopus Restoran: İskeleye bağlanma, su ve elektrik ikmali, duş, restoran hizmetleri mevcut. Arkasındaki yemyeşil bahçedeki Aşkın Otel’de, oda ve villa seçenekleri ile konaklama imkanı da sunuyor. Denize nazır restoranın yemeklerini, Söğüt’ü karadan keşfettiğimiz sırada tatmıştık, tazecik salataları, mezeleri, balıkları, mücveri, kabak çiçeği dolması ve kalamar tavası gerçekten çok güzeldi. Aşkın Motel’i doktorum Yavuz Berkol 25 yıl önce ‘eğer dünyadan kopmak istiyorsan buraya git’ diye tavsiye etmişti. Gerçekten Söğüt’te, denizin kıyısında, kendine ait ufacık çakıllı plajı, pırıl pırl denizi ile bir türlü denizden kopamadığınız huzurlu tatlı bir aile işletmesi Aşkın Motel. Söğüt’ün yerlisi olan Aşkın ailesinin 50 yıllık işletmesi, yörenin en eskisi ve en saygın yeri. Önce deniz kıyısında ufacık bir balıkçı ile başlayan, ardından misafirlerinin ısrarı ile yemyeşil ağaçlar arasındaki bahçeye odalar ekleye ekleye sevimli küçük bir otele dönüşen, ardından iskelesi ile yelken ve yatseverlere hizmet vermeye başlayan pırıl pırıl bu işletmesinin mimarı Eren Aşkın’ı Söğüt’te herkes örnek alıyor. Küçücük, tertemiz, özenli mütevazi bir işletmeden, rafine lezzetler sunan bir restoran dönüşme hikayesi takdire şayan.

 

Yürüyüş Rotası: Yanyana iki koy olan Söğüt ve Saranda arasında, Keçibükü, Octopus, İşgali’den devam edip, zaman zaman taşlık sahilden zaman zaman çalılar arasında daracık toprak yoldan ilerleyen, Saranda koyundan önceki burnu tepeden seyrederek yürüyüp Saranda’ya indiğiniz daracık bir tarihi Karya yolu patikası var. Yürümek istediğiniz mesafe ve süreye göre gidiş dönüş 5-10 kilometre arası yürüyebiliyorsunuz. Yolda tarihi şapeller, denizin içinde kaya mezarları, kale kalıntıları, kayalar arasında gizli minik koylar göreceksiniz. Likya Yolu gibi biraz inişli çıkışlı, yer yer taşlık ve dar bir patika ancak gerçekten nefis manzaraları var.   

Saranda: Söğüt’ten sonraki koy olan Saranda biraz daha geniş bir koy olduğu için rüzhara ve soluğanlara daha açık. Bu sebeple burada tonoz harici pek bağlanma seçeneği mevcut değil. Ancak Saranda’nın restoranlarının tadına da doyum olmuyor. Esinti, Denizkızı ve Mehmet Usta’ya buradan selam yolluyoruz.

Söğüt ve Saranda’da diğer keşif, restoran ve otel önerileri için: www.yolculukterapisi.com/sogut-saranda-kesifleri

 

Oğlanboğuldu 

Kızıl Burnu dönmeden önce karşısındaki ufacık adacık ve kumlu denizinin turkuaz suları ile adeta bir şiir gibi Oğlanboğuldu. Sabah erken giderseniz daha boş ve sakin oluyor, ve körfezin, yarımadanın en güzel denizini burada yakalayabilirsiniz.

Bozukkale

Kızıl ve Kara Burunları döndükten sonra ilk liman Bozukkale. Antik bir Karia yerleşimi olan Bozukkale ismini koyun hemen girişinde soldaki tepeler üzerinde hala sapasağlam ayakta duran kale burçlarından alıyor. Harabe halindeki şehrin antik kalıntıları ise koyun en içinde düzlük alanda bulunuyor.   Koya girerken sol kolda ilk restoran Ali Baba Restoran. Biz buranın iskelesine bağlandık, yemek yedik ve denize girdik. Turkuaz renkli pırıl pırıl suları ile bizce koyun en güzel denizi burada.  Az ileride solda Sailors House restoran yer alıyor, burası da güzel diye duyduk. Koyun en sonunda da ağaçların altında Loryma restoran ve bungalovları yer alıyor. Odalarda konaklayarak, antik kenti gezerek, biraz da rafine bir tatil istiyorsanız Loryma daha uygun. Koyun tek ağaçlık ve yeşil bölgesi burası. 

Ali Baba’da iskeleye bağlı iken gün batımında Bozukkale’ye tırmandık. Önce Bozukkaleye tamamen hakim bir manzara karşıladı bizi. Sonra burçların tamamı üzerinde dolaştık ve Karaburun tarafında, solumuzda Rodos sağımızda Bozburun ve Simi adasını gören enfes manzaralar seyrettik.

Bozukkale daha açık denize baktığı için bu koyun suyu Bozburun ve Hisarönü körfezinden 2-3 derece daha soğuk. Biraz daha soğuk su sevenler için ideal.

 

Korsan Ada ve Serçe Liman        

Bozukkale’den sonra Serçe Liman’a dönmeden Korsan Ada diye geçen adacığın karşısında sadece 1 teknenin durabileecği büyüklükteki koycuk gerçekten enfes bir durak. Gece rüzgara ve akıntıya açık olduğu için alargada kalmak için çok güvenli olmasa da mutlaka bir deniz molasını hak ediyor.

Serçe Limanı ise karadan içeri epey ilerleyen derin koyu ve turkuaz suları ile gerçekten bir başka bakir cennet. Burada koyun ortalarında solda bir iskele restoran ve de koyun sonunda bir iskele restoran yer alıyor. İkisi de tekneler için güvenli, ancak restoranlar epey salaş.   

Daha keşfedilecek öyle çok koy ve ada var ki buralarda. Kızılca koyu, Tüysüzcü adası, Hıdırlık (Jesi) koyu listemizde.

 

 

Şimdiye kadar ki deneyimlerimiz gerçekten çok mutluluk verici idi. Çok sert rüzgarlarla ve dalgalarla karşılaşmadık şansımıza. Karadan, ekrandan, hayatın koşuşturmasından, kalabalıklardan kopmak, mayo ile yaşamak ve ne giyeceğini düşünmemek, denizle harmanlanmak ve doğa ile uyumlanmak bize çok iyi geldi. Eğer siz de, denizde güneşin doğuşu ve batışıyla,  en doğal halinizle buluşmak istiyorsanız buraları tavsiye ederim.

Marmaris tarafına bakan koyları daha önce karadan keşfetmiştik, merak edenler için aşağıda bilgileri ekliyorum:

Karadan Bakir Bozburun Yarımadası Keşifleri

  • Bozburun Yarımadasının içlerinde tepelerde yer alan Bayır köyü, birçok bakir koya gitmek için yolunuzun geçeceği bir köy. Dev bir çınar altı kahvesi, tepelere yayılmış evleri ile Karadeniz yaylalarını andırıyor.
  • Bayır köyünden Çiftlik köyüne doğru çam, incir, söğüt ağaçları arasında giderken, yolda bir yanda Çiftlik koyunu ve arkanızda Hisarönü Körfezi’ni görebileceğiniz noktada kısa bir yol molası vererek temiz dağ havasını ciğerlerinize doldurup muhteşem manzaranın tadını çıkarabilir ve harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
  • Çiftlik Koyu pırıl pırıl denizi ile korunaklı nefis bakir bir koy. Karşısında Çiftlik Adası manzarasına nazır Azmak Restoran’da yemek yiyebilir, önündeki iskele yelkenlilerin favorisi. Ayrıca burada Deniz, Alarga, Refik Baba restoranları da yer alıyor.
  • Kumlubük Koyu da pırıl pırıl denizi ile harika bakir bir koy. Koya, Bayır köyü tarafından gelirken tepede yer alan Dionysos Village Hotel gerçekten efsane bir manzaraya sahip. İnziva oteli isteyenler için ideal. Koyun içinde yer alan Maris Beach Hotel & Restoran veya Villa Florya Otel konaklamak ve yemek yemek için, Kumlubük Yatch Club’da denize girmek ve yemek yemek için güzel adresler.

  • Kumlubük’ün yanı başındaki Hisar Burnu tepesinde denizden 85 metre yükseklikteki ise Amos Antik Kenti yer alıyor. Karia uygarlığı zamanında, kara ve deniz trafiğini kontrol etmek üzere kurulmuş antik yerleşkenin, sur duvarları, tiyatro, tapınak, sarnıç, anıt ve heykel kaideleri, yerleşim ve tarım teraslarının kalıntıları hala duruyor. Burun boyunca tepeden denize paralel ilerleyen patikada yürüdüğünüzde kuş bakışı Kumlubük koyunu, burnu döndüğünüzde de Marmaris koyu, Milli Parkı, Şehri ve Keçi Adasını seyredebiliyorsunuz. Gerçekten enfes manzaralar.
  • Asardibi ve Serçe Limanı: Taşlıca Köyünden 10 km uzaklıktaki Asardibi koyu başka bakir bir koy. Burada yer alan Phoneix Restoran (şimdi kapalı diye duyduk, bakıcaz) denize girmek ve öğle yemeği yemek için tatlı bir alternatif.

 

 

YOLCULUK TERAPİSİ BOZBURUN YARIMADASI YAZILARI

 

 

Zeynep Atılgan Boneval