Dünyadaki En Büyük Dini Buluşma: Kumbh Mela – Hindistan
Yazı: Meltem İskit – Fotoğraflar: Levend İskit
Kumbh Mela, Hindistan’da 4 şehirde, her birinde 12 senede bir gerçekleşen Hinduların kutsal haccı ve yıkanma festivalidir. Bu 4 şehir:
Prayag, Allahabad şehri yakınlarında (Uttar Pradesh eyaletinde) – 3 kutsal nehir olan Ganj, Yamuna ve Saraswati nehirlerinin birleştiği yer
Haridwar (Uttar Pradesh eyaletinde) – Himalayalardan gelen Ganj nehrinin, düzlüklere giriş yaptığı yer.
Ujjain (Madhya Pradesh eyaletinde) – Shipra nehri kıyısında
Nasik (Maharashtra eyaletinde) – Godavari nehri kıyısında
Astrologlara göre, Kumbh Mela, Jupiter gezegeni Kova Burcu’na girerken ve Güneş Koç Burcu’na girerken gerçekleşir. Kumbh Mela, Güneş Koç’ta iken (Mesha Rashi) Haridwar’da, Jüpiter is in Boğa’da iken (Vrishabha Rashi ) ve Güneş Oğlak’ta iken (Makar Rashi) Prayag’da, Jüpiter ve Güneş Akrep’te iken (Vrishchik Rashi) Ujjain’de, Jüpiter ve Güneş Aslan’da iken (Simha Rashi) Nashik’de kutlanır. Gezegenlerin bu pozisyonunun, Ganj nehrinin sularını tedavi ettiği, özellikle bu günlerde ve bu bölgede şifa veren nektara dönüştürdüğüne ve konsantrasyon ve meditasyon için iyi bir zaman olduğuna inanılır. O yüzden milyonlarca kişi arınmak için kutsal banyo ritüellerini yapmaya buraya gelir.
Kumbh’un kelime anlamı ‘tas’, Mela’nın kelime anlamı ‘festival’dir. Bu ismi, eski Veda yazıtlarında anlatılan ‘ölümsüz Nektar tası’ndan alır. Efsaneye göre tanrılar ve şeytanlar süt okyanusunu bin yıl boyunca karıştırarak, eşit şekilde paylaşmak sözü ile ölümsüzlük nektarını üretirler. Fakat nektarı gören şeytanlar tası kaçırır ve onları kovalayan tanrılarla 12 gün boyunca gökyüzünde savaşırlar. Bu 12 gün 12 insan yılına denk gelir.
Savaş sırasında 4 yere nektardan birer damla düşer. İşte bu 4 şehrin o zamandan beri mistik güce sahip olduğuna inanılır.
Kumh Mela 3 yılda bir, 4 farklı lokasyonda, her birine 12 senede bir geri gelecek şekilde düzenlenir. Her 12 yıllık devirde, milyonlarca kişinin katıldığı Maha Kumbh Mela adı verilen bir büyük festival yapılır ve bu dünyanın en büyük dini buluşması olarak bilinir. 2001’de Prayag (Allahabad)’daki en son Maha Kumbh Mela, 60 milyon kişinin katılımı ile dünyanın en büyük hacı buluşması olarak anılır. Ayrıca her tam Kumbh Mela’dan 6 yıl sonra bir de Ardh Kumbh Mela denilen yarı festival gerçekleşir.
Kumbh Mela’nın ana teması, astrolojik olarak belirlenmiş özel günlerde ve belli kutsal noktalarda, hacıların yıkanması ve arınmasıdır. Bu dönemde şehrin her yerine Hindu dini organizasyonlarının çadır kampları kurulur, hacılar bu çadırlarda veya aşramlarda yaşamaya, dua etmeye ve kutlamaya gelir. Özel banyo günlerinde çıplak naga sadhular yürüyüş ve banyo yapar, diğer günlerde de pek çok hacı nehirde yıkanır, dini toplantılar, kutlamalar, fakirlere ve din adamlarına bağışlar yapılır. Dua edenler sabah erken saatlerde, gün doğarken ghat’larda yıkanır ve akşamları Ganj nehrine ibadet için yapılan muhteşem törenlere katılır.
2010 yılındaki Kumbh Mela festivali 14 Ocak – 28 Nisan tarihleri arasında, Hindistan’ın en kutsal şehirlerinden biri olan Haridwar’da yapılıyor. Hindu Tanrıları Brahma, Vishnu ve Shiva tarafından kutsandığına inanılan şehir, her 6 yılda bir düzenlenen Ardh Kumbh Mela’ya da ev sahipliği yapar. Bu dönemde binlerce Hindu, Ganj nehrinin Himalayalardan gelerek düzlüklere ilk giriş yaptığı yer olan Haridwar’da kutsal banyolarını yaparlar. Himalayaların eteklerinde yer alan Haridwar’ın Hindular tarafından büyük dini önemi vardır. Har Ki Pauri’deki ‘ghat’ adı verilen platformlar ülkenin en kutsal yıkanma yerlerindendir. Buradan nehre girerek bütün günahlarından arındıklarına inanırlar. Haridwar aynı zamanda tapınakları ile de ünlüdür ve Hindistan’ın 7 kutsal şehrinden biri ve Tanrıların evine giriş kapısı olarak anılır.
Buradaki Ganj nehrinin kutsallığına o kadar inanılır ki, hacılar evlerine giderken yanlarında nehir suyu götürür ve bu suyun hiç bozulmadığına hep taze ve temiz kaldığına inanılır.
En son 2004’de Haridwar’da gerçekleşen Kumh Mela’ya 10 milyon kişi katılmış.
Bundan sonraki Kumbh Mela tarihleri şöyle:
– 2010 Kumbh Mela – Haridwar. 14 Ocak – 28 Nisan. Ana yıkanma günü 14 Nisan
– 2013 Maha Kumbh Mela – Prayag, Allahabad. 27 Ocak – 25 Şubat. Ana yıkanma günü 10 Şubat
– 2015 Kumbh Mela – Nasik. 15 Ağustos – 13 Eylül. Ana yıkanma günü 13 Eylül
– 2016 Kumbh Mela – Ujjain. 22 Nisan – 21 Mayıs. Ana yıkanma günü 21 Mayıs.
2010’da Haridwar’daki ana yıkanma günleri 14 Ocak, 12 Şubat, 13 Şubat, 15 Mart ve 14 Nisan’dır. Bu özel günlerin dışında da, bu 3.5 aylık dönemde, güneşin doğuşu ve batışında nehir kenarındaki yıkanma törenlerini, akşam kutlamalarını ve sadhuların yaşamını izleyebilirsiniz. Hindistan’ın her köşesinden binlerce sadhu, guru, din adamı ve yogiler, aşramlarından, manastırlarından, mağaralarından çıkıp, festival için buraya geliyor. Hindistan’ın farklı kırsal kesimlerinden, şehirlerinden, ormanlarından ve buzlu Himalayalardan gelen bu din adamlarının bir kısmı sadece su tası, omzunda çantası ve battaniyesi ile geliyor, kimi zincirleri, mızrakları ile bir Ortaçağ ordusunu andıran müritleri ile, kimi uluslararası meşhur gurular da limuzinleri ile geliyor.
Hepsi farklı bölgelerde kurulan kamplarda çadırlarda kalıyorlar. Pek çok dindar Hindu halk da Ganj nehrinde yıkanıp günahlarından arınmak için bu dönemde Haridwar’ı ziyaret ediyor. Kumbh Mela zamanı Ganj nehrinin, Güneş, Ay ve Jupiter’in elekromanyetik radyasyonları sonucu pozitif enerji ile yüklendiğine ve şifa verdiğine inanılıyor. Bu enerji, aynı zamanda bu kozmik olayda bir araya gelen binlerce aziz ve dini adamın varlığı ile daha da güçleniyor. Ganj nehri Hindistan’ın tarihinde hep bereket, saflık ve zenginliğin sembolü olmuştur.
Kumbh Mela festivali, çan sesleri, tütsü ve çiçek kokuları, ilahileri, mantraları, renkli kostümleri ve davul sesleri ile sıra dışı bir atmosfer sunar.
Hindu dünyasında Sadhu’ların yüzlerce mezhepi var ama genel olarak Vishnu’nun takipçileri ve Shiva’nın takipçileri olarak iki ana gruba ayrılıyorlar. Sadhu’ların halk arasında kullanılan diğer bir adı da ‘Baba’. Kumbh Mela’ya gelen en vahşi ve egzotik sadhu’lar ‘Naga Sadhu’ adı verilen Shiva’nın takipçileri, çıplak dolaşan sadhular. Kıyafet giymeyen, vücutlarını küle boyayan, yere kadar uzanan keçeleşmiş saçları ile ayin ateşlerinin etrafında oturan ve festivale gelen milyonlarca hacının bağışlarını ve saygılarını kabul eden, inancın koruyucu din adamları. Sıcak ve soğuktan hiç etkilenmiyorlar, bütün gün birbirlerinin çadırlarını ziyaret edip, hep birlikte esrar çekerek, bu kutsal duman ile Shiva’nın nefesini paylaştıklarına inanıyorlar. Vücutlarını çeşitli zorluklara sokanlar, konuşmama yemini verenler, başlarının üzerinde saatlerce meditasyon yapanlar ve bütün ay boyunca Ganj nehrinde meditasyon yapıp yıkanan sadhular var. Kumbh Mela’da rastladığımız bir diğer grup da, tavus kuşu tüylü türbanları, renkli kıyafetleri, Lord Shiva ve Parvati’yi öven şarkıları ile eski bir geleneğin temsilcileri olan ‘jangam’lar. Çadırların arasında ve Har ki Pauri’nin sokaklarında dolaşarak bu farklı inanış ve yaşam biçimlerini izlemek son derece enteresan.
Haridwar, yüzlerce Sadhu’nun sokaklarda dolaştığı, gün batımından önce halktan para toplamak için bacaklarında ziller takılı Sadhuların pazarda geçit yaptıkları, çok renkli bir yere dönüşüyor Kumbh Mela sırasında. Günlük hayattan ve dünyevi şeylerden ellerini çektikleri için halktan para kabul ediyorlar. Bunu da para istemek şeklinde değil, ellerindeki kapları ile sokaklarda yürüyerek yapıyorlar, durmadan yürürlerken halk ve dükkan sahipleri kaplarına para bırakıyorlar. Ara verdikleri sırada da elden ele geçirerek esrar içmeyi ihmal etmiyorlar.
Çalışmadıkları ve düzenli gelirleri olmadığı için esrarı nasıl elde ettiklerini sorduğumuzda hem halktan onlara verildiğini, hem de gayri resmi de olsa polisin bir esrar kaçakçılığı yakaladığında bunun bir kısmını Sadhulara verdiğini söylüyorlar.
Tüm bu arınma ve dünya işlerinden elini ayağını çekmeye rağmen, farklı tarikatlar arasında bir çekişme de varmış, özellikle bir süre öncesine kadar büyük yıkanma günlerinde hangi tarikat önce Ganj nehrinde yıkanarak arınacak diye tartışma ve kavgalara bile varan ciddi çekişmeler oluyormuş. Bu çekişmeler çok artınca bir süre önce polis bu işe el atıp, bir sıra belirlemiş ve her tarikat artık kendi sırasında yapıyormuş arınmasını.
Sadhular çadırlardan oluşan kamplarda kalıyorlar Kumbh Mela sırasında. Daha önemli ve kıdemli Sadhular daha büyük çadırlarda ve ön sıralarda yer alırken onların tebası daha gerilerde ve daha küçük çadırlarda kalıyorlar. Çadırların arasında dolaşırken bazı Sadhular davet ediyorlar. Bir tanesine girdik, bir genç Sadhu biraz ingilizce konuşuyordu, onun yardımı ile sohbet ettik. Çadırların içi genelde turuncu ve kırmızı renkli, oldukça sade, bir tane yerden biraz yüksek yatak, bir köşede bir ocak var. Yerde oturuluyor, sadece kıdemli Sadhu yatağında yan uzanmış sohbeti dinliyor. Bize hemen birer sütlü şekerli çay ve bulgurlu bir tatlı ikram ediyorlar. Biraz sonra da yaklaşık 10 cm uzunluğundaki bir taş borunun ucuna ellerinde hazırladıkları bir karışımı doldurup yakıyorlar, sırayla da bunu içiyorlar. Bize de teklif ediyorlar ama biz sigara bile içmiyoruz, teşekkür ederiz diyerek ne olduğunu tam bilmediğimiz ama esrar olduğunu tahmin ettiğimiz bu otu nazikçe geri çeviriyoruz. İzin alıp birkaç fotoğraf çekiyoruz, zira Sadhuların bir kısmının izinsiz fotoğraf çekilmesine çok kızdıkları konusunda uyarılmıştık. Çadırlarda da nezaketen küçük bir paranın kıdemli Sadhu’nun ayaklarının dibine bırakılması adettenmiş. Bize tercümanlık eden Sadhu kendisinin Brahman kastından olduğunu, birçok dükkan ve evinin olduğunu ama onları bırakıp bir Sadhu olarak bu sade hayatı seçtiğini anlatıyor. Bizi çıkışta kendi daha küçük çadırına davet ediyor, orada da biraz vakit geçiriyoruz, bir sütlü çay daha içip teşekkür ediyor teşekkür olarak ona da ufak bir bağış takdim edip çıkıyoruz. Sadhu bizi yolcu etmek konusunda ısrar ederek bizimle birlikte köprüye kadar geliyor, yolda cep telefonunu çadırda bıraktığını hatırlayıp koşarak onu alıp geliyor ve bizi bir bisikletli rikşaya bindirene kadar da eşlik ediyor, yarın tekrar çadırına davet ederek vedalaşıyor.
Kumh Mela’nın en hareketli yeri, Ganj nehrinin iki tarafındaki ghat’ları, festival için geçici olarak yapılmış köprüleri, dar sokakları ve rengarenk görüntüsü ile Har ki Pauri meydanı. Araç girişine izin verilmiyor, kapıda güvenlik önlemleri son derece sıkı.
Halk o kadar meraklı ve ilgili ki, belki de etrafta bizden başka neredeyse hiç turist olmamasından, her yerde bakışlar üzerimizde, telefon kameralarından resimlerimizi çekiyorlar, biz onların resimlerini çektiğimizde adreslerini verip resimleri göndermemizi istiyorlar, akşam yemeğine evlerine davet ediyorlar. Sokaklar tam bir cümbüş, inekler, bisikletler, motorsikletler, yayalar, sadhular, hepsi bir arada. Sokakta yemek pişirenler, tıraş edenler, dilenenler, soğuktan titremelerine rağmen sabahın erken saatlerinde buz gibi suya girenler, meditasyon yapanlar, nereye bakarsaniz bakın, her taraf bir fotoğraf karesi.
Güneşin batışı ve doğuşunda renkler ve ışık muhteşem. Hava karardıktan sonra herkes köprünün altında, nehrin iki tarafında toplanıyor, mumlar, lambalar, ışıklar, alevlerle Ganj nehrine görkemli bir tören yapılıyor.
Bölgede kalacak düzgün bir otel olmadığından nehir kıyısında, doğanın içinde, gayet konforlu, özel banyolu çadırlarda kalıyoruz. Gece hava soğuk ama kamp sahibinin yaktığı ateşin başında ısınarak lezzetli yemeklerimizi yiyip, gün içinde karşılaştığımız enteresan sadhuları ve törenleri anlatıyoruz. Haridwar çok kutsal bir yer olduğu için şehirde alkol ve et satılmıyor, herkes vejeteryan. Etraftaki aşramlardan gelen, bütün gün ve gece susmayan dini ilahiler eşliğinde uyuyup, sabah güneşin doğuşunda kendimizi tekrar Har ki Pauri’ye atıyoruz. Biz üzerimizdeki kalın kıyafetlerle bile üşürken, o soğuk suya giren kadınlar, yaşlılar, zorla suya sokulan çocuklar, çıktıklarında titreyerek üstlerini değiştirenler, suda yüzen renkli kıyafetler, nehirde değerli eşya arayan çocuklar, mıknatısla madeni paraları yakalamaya çalışanlar hayretle izlediğimiz bazı görüntülerdi. Hayatın tam bir döngüsünü burada birarada görmek mümkün. Bir uçta dilekleri gerçekleşsin diye nehre para atanlar var, biraz ötesinde elinde camla veya ipin ucuna mıknatıs bağlayıp bu paraları arayan ve toplayanlar; bir uçta ölüsünün küllerini nehre serpenler, diğer uçta çocuklarını suya batırarak arındıranlar.
En kutsal tapınaklardan, şehre tepeden bakan Mansa Devi’de Hindu halkı bağışlarını sunmak için kuyruğa giriyor, rahipler tarafından kutsanıyor. Burası dilekleri gerçekleştiren tapınak. Kutsal bir ağaca iplik bağlayarak dilekte bulunuyorlar, gerçekleşince de çözmek için geri geliyorlar.
Sadhu çadırlarının arasında dolaşmaya devam ediyoruz. Tanıştığımız bir gazeteci bizi en üst seviyedeki guruların çadırlarına götürüyor ve diğer sadhular da bizim bulunduğumuz çadıra geliyor. En enteresan olanı 35 sene önce bir protesto için kolunu yukarıda tutmaya karar veren ve hiç indirmediği için o şekilde kalmış bir sadhu, artık istese de indiremez. Hep birlikte çadırın içinde oturuyoruz. Gazeteci bize tercümanlık yapıyor. Guruya hayattaki amaçlarının ne olduğunu soruyoruz ama müridim mi olacaksınız diye yanıt veriyor. Kısa bir cevabı yok yani bu sorunun diye yorumluyoruz bu cevabı. Çadırımızın karşısında çıplak bir naga sadhu odun kesiyor. Başka bir sadhu kolumdan tutup naga sadhu’nun yanına götürüyor beni ve birlikte resim çektirmek istiyor ama naga sadhu sinirlenip içeri kaçıyor.
Bir sonraki Kumbh Mela’da görüşmek üzere vedalaşıyoruz ve 1 saat mesafedeki Rashikesh’deki meşhur spa oteli Ananda in the Himalayas’a gidiyoruz. Yeşil tepelerin arasında, tarihi bir sarayda yoga ve meditasyon dersleri, huzurlu bir bahçede golf, havuz ve Ayurveda masaj ve terapileri ile tam bir cennet.
Hindistan, her zamanki gibi sürprizlerle dolu. Her an karşımıza çıkan çarpıcı görüntüler, renk cümbüşü, zıtlıklar, zengin gelenek, kültür ve inanışları ile büyülüyor.
Yazı: Meltem İskit
Fotoğraflar: Levend İskit