Kim demiş çocuklu egzotik adalara gidilmez diye hele de okyanus aşıyorsak? Oğlum henüz 7 yaşında olmasına rağmen iki kez Cenneti yaşadığım Bali’ye geldi benimle…
2000 yılında balayımızı geçirmek için destinasyon belliydi. Tanrıların Adası dedikleri, havası, suyu, doğası ve insanlarıyla, “cennet burası olmalı ” dediğim Bali….
Uzakdoğu ile ilk tanışmam tam 12 yıl önce oldu. Bir daha da hiç kopamadim zaten. Pasaportumda defalarca Bali, Singapur, Bangkok, Phuket, Phi Phi, Hong Kong, Shanghai, Tokyo, Osaka, Kobe, Nara ve Kyoto damgalarını görünce bile heyecanlanıyorum.
On yıl sonra, bu sefer bize eşlik eden 5 yaşındaki oğlumuzla tekrar hasret giderdik yağmur ormanlari, pirinç tarlaları, gekkolar ve Hint Okyanusuyla. Hayatımın bu devresinde mümkünse vaktimin olabildiğince fazlasını burada geçirmek istiyorum. Henüz bana tekrar tekrar buraya geleceğimi söyleyen “Ye,Dua Et,Sev” filmindeki şifaci Ketut’la karşılaşmamıştım ama içimdeki ses böyle diyordu işte.
2012 ve yine Denpasar Havaalanı ve yine oğlum benimle. Biz geldik Bali! Havaalanı büyük bir renovasyondan geçiyor, bir sene sonra çok daha büyük bir havaalanına dönüşecek.
Bali, Endonezya’nın en egzotik ve özel adalarından birisi. Java ve Lombok diğerleri olarak sayılabilir. Nüfusu son zamanlarda adaya yerleşen yabancılarla artıyor. Kimbilir belki bizde yakın gelecekte burada yaşayan yabancı nüfusa katılırız. En turistik bölge olan Kuta, kaçınılması gereken tek yer. Motorsikletlerden gelen egzoz dumanları ve sesleri adanın sakinliğiyle hiç mi hiç bağdaşmıyor. Barlari ve klüpleri ile ağırlıklı olarak Avustralyali genç turistlerin Bodrum-Gümbet’i olmuş burası. Sadece havaalanına giderken mecburen geçiyoruz. Onun dısında Kuta ile hiçbir bağımız yok.
UBUD: Yeşilin binbir tonunun iç içe geçtiği, yaprakların, kuşların ve böceklerin sesinden başka birşeyin duyulmadığı cennetten köşe. Adanın okyanusa kıyısı olmayan iç kesiminde bulunan Ubud’da yeşilin her tonu okyanus mavisinin eksikliğini hiç hissettirmiyor. Deniz kokusu yerini mis gibi toprak ve yaprak kokusuna bırakıyor burada. Sokaklarda, kapı önlerinde bambu yapraklarından sepet ören yerlilerle selâmlaşmak adetten oldu. Dikkat etmek lazım, lakin yolda ve kaldırımlarda Tanrılarına hazırladıkları çiçekli sunumlar var kolaylıkla gözden kaçıp basabileceğimiz. Yerli halk tamamen el işi ,turizm ve pirinç yetiştirerek geçimini sağlıyor. BatuBulan (taş köyü) envai çeşit taş oymacılığının yapıldığı köy. Hep aklımda kalan volkanik taş heykellerden almak için tek tek ziyaret ediyorum hepsini. Oğlum ise sabırla ve ilgiyle tüm sıcağa rağmen uygun taş heykelleri seçmemde bana yardım ediyor. Nereye, nasıl yerleştireceğimizin planlarını yapıyor kafasında. Ve heykeller bizden önce Hint Okyanusu üzerinden yola çıkıyor. Artık her gün Ubud’ u hatırlayabileceğiz.
Ayung nehri, yemyeşil ormanların arasında tüm berraklığıyla gürül gürül akıyor. Suyun akışını bir dakika boyunca seyretmek, sesini dinlemek, buz gibi ayaklarında hissetmek…. Hint Okyanusu kıyısında olmayan Ubud için hayat kaynağı olan Ayung nehri aynı zamanda 12 km’ ye varan rafting için de biçilmiş kaftan.
Yeni keşfedilen yerlerde genellikle önce müzeler, tarihi eserler gezilir. Benim görülecekler listemde ise ilk önce oranın otelleri yer alır. Adeta müze gezer gibi otelleri gezip, incelemek hobiden ziyade tutkuya dönüştü diyebilirim. Dünyanın en kişilikli otellerinde çok daha uygun fiyatlarla burada kalmanız rüya değil, gerçekten mümkün. Avrupa’da 80 kg’ın üstünde iseniz duş alırken zorlanacağıniz büyüklükteki banyolu minyatür odalara ödediğiniz fiyatlarla Bali’de bahçeli hatta havuzlu villalarda kalmanız olası. Yeter ki börtüböcek ile aranız iyi olsun. Yerel mimarinin en büyük özelliği ” thatched balinese roof” samanla örülmüş çatılar. Öyle olunca gekkolarin, salamanderlerin en sevdikleri sığınaklar bu çatılar oluyor.
Otellerin doğası ve mimarisinin yanisira güleryüzlü, sakin ruhlu ve sevecen çalışanları fark yaratıyor.
Artık istanbul’da da sayıları her geçen gün daha da artan Bali’li masaj terapistlerinin hepsi burada yetişiyor. Dünyanin en rahatlatıcı Spa’larının doğum yeri. İster yarım saati, isterseniz bütün günü burada geçirip kendinizi evrenin bir parçası olarak algılayıp yeniden doğabilirsiniz.
Yılın her zamanı benzer ısıda olan Bali’de sadece kuru ve ıslak mevsim olarak ayırım yapmanız gerekir. Yağmur mevsiminde hele de Ubud’daysaniz, sabah uyandığınızda karşılaşacağınız doğa manzarası, sanki cilalanmis gibi parlak yapraklar, rengarenk çiçekler, meyveler, taze toprak kokusu ile daha da canlanarak etrafta dolaşan doğanin gerçek sahipleri, “iyi ki yağmur mevsimindeymişim” dedirtebilir. Ayrıca sizi bilmem ama benim en sevdiğim de her tarafta olan taştan tapınakların, heykellerin, merdivenlerin yosun tutmuş hali.
İrili ufaklı tapınaklar adanın her yerinde. Aralık duran açık kapıları ise adeta sembolleşmiş. Taştan, ahşaptan, kemikten yapılmış heykellerini dekoratif olarak kullanabilirsiniz.
Değişime açıksanız Bali yemekleri tam size göre. Uzakdoğu mutfağını sevenler için, Çin, Thai, Japon ve Endonezya yemekleri nefis. Bunun yanısıra enternasyonel mutfaktan vazgeçmek istemeyenler için de alışık olduğumuz tatlar da mevcut. Tropik meyvelerden özellikle tanışmanız gereken “snake fruit” namı diğer “salak” suratımızda isterken tebessüm, yerken de mayhoş bir tat bırakıyor. Kabuğu sanki sertlesmis yılan derisi , tadi ise hafif mayhoş ayva ile armut karışımı kıvamında. Passion fruit, mangosteen, durian, rambutan, lychee ve diğerleri. Pazarlardan alıp oracıkta yiyebilirsiniz.
“how much is this?” “porty pipe” ….. Ubud açıkhava pazarı, yerlilerle çok iyi anlaşacağınız, bir o kadar da pazarlık tecrübenizi kullanırken eğleneceğiniz en müstesna adres. Lakin yerliler fonetik olarak F seslerini P ile X seslerini de K ile değiştiriyorlar. Ortaya çok eğlenceli replikler çıkabiliyor. İlk keşfimizde herkese şu soruyu soruyordum ” who is your paporite pootball player?” .
Cennet dedikleri böyle bir yer olsa gerek. “Uzakdoğu ve Asya’yı ya çok seversin yada hiç sevmezsin, ortası yoktur” derler. Ben ilk geldiğim günden beri ruhumun bir parçası Uzakdoğu’da kaldı. Bali ise en ayrıcalıklı yerlerinden. İnsanlarının her türlü yoksunluğa rağmen her daim gülen yüzleri, huşu icinde yaşayışları hep beni daha çok cezbetti. Dünya şehri olmuş İstanbul’da koşuşturmacalı hızlı hayatımda kaçmasını istemediğim öz değerlerimi, benliğimi, dengemi ve iç huzurumu yakalamama yardım ettigi için belki de. Kimbilir belki belli birsüre yabancı kontenjanına bizde dahil oluruz. Şimdilik evimde ufak tefek eşyalarla Bali ruhunu yaşatmaya devam.
Doğasının mı insanlarının mı bakirliğinden bilmem ama Bali ruhunuzu arındırmak için size birebir gelecek cennetten bir köşe.
“Bir sonraki buluşmamıza kadar hoşçakal Bali” diyoruz oğlumla birlikte uçaktan pirinç tarlalarına el sallarken. Benim biraz da olsun ayrılmamdan üzüldüğümü gören düşünceli oğlumdan, üzüntümü hafifletmek için şu cümle geliyor ” Singapur daha güzel anne, oradaki binalar daha modern, Bali biraz eski”.
HAVA DURUMU
Kasım-Mart arası yağmurlu – ıslak mevsim
Nisan – Ekim arası ise kuru mevsim. Her daim 25-28 C
NASIL GİDİLİR
Singapur, Bangkok,Kuala Lumpur aktarmalı Thy, Singapur Airlines, Emirates, Thai Airways ile İstanbul’dan yaklaşık toplam uçuş süresi 13 saat civarı
KALIN
Four Seasons at Sayan – Jl Raya Kedewatan, Sayan
Amankila – Manggis, Bali
Komeneka at Bisma – Jl Bisma Ubud
Puta Maha Resort and Spa – Jl Raya Sangginan Ubud
Bali Hyatt – Jl Danau Tamblingan Sanur
Alila Ubud – Payangan, Gianyar
The Payogan Ubud Villa Resort & Spa– Desa Kedawatan
Alila Manggis – Buitan Manggis
Kupu Kupu Barong Beach Resort – Jalan Wana Segara Tuban
Four Seasons Jimbaran – Jimbaran
Amandari – Jl Raya Kedewatan, Sayan
GÖRÜN + YAPIN
Pirinç terasları -Tegallalang Ubud
Goa Gajah ( Fil Mağarası)
Pura Kehen ( Kehen Tapinagi) : 1206 dan kalma adanın en sakin ve en çekici tapınaklarından.
Tirta Empul, Tampaksiring : 960 yılından kalma adanın en kutsal tapınaklarından. İçindeki sıcak su kaplıcalarında yıkanarak hem bedenlerini hem de ruhlarını temizlediklerine inanıyor yerliler.
Ubud Açık Pazar : Tekstilden, taşa, sepete, bambulara,baharat ve meyvelere kadar her türlü el işi doğal malzemenin bulunduğu, sevimli satıcılarıyla adanın en renkli yerlerinden. Pazarlık yaparak eğlenmeyi unutmayın
Tanah Lot : Adanın Güney batı kıyısında, okyanus kenarında dev kayalar üzerine kurulmuş, güneşi batıracağınız ender spiritüel yerlerden
Volcano Batur: Krater gölüyle ilginizi çekebilecek yanardağ
Rafting : Ayung Nehri’nde rafting
Ngaben,Nyekah,Ngasti : Bali yerlilerinin öldükten sonra ruhlarının daha iyi bir dünyaya gideceklerine inandıkları Ölü Yakma Seremonileri. Haziran-Temmuz aylarında yapılan ritüeller yas tutmadan ziyade şenlik seklinde gerçekleştiriliyor.
Barong Dance : İyi ile kötünün bitmez çatışmalarının anlatıldığı yerel dans gösterisi
ALIN
Mas : Dünyanin en iyi ahşap oymacılığınin yapıldığı köy
BatuBulan : Taş oymacılığının ve işçiliğinin yapıldığı köy
TADIN
Murni’s Warung : Jl Raya Campuan-Ubud
Mozaic : Jl Raya Sanggingan
Telaga Naga: Bali Hyatt – Sanur
Plantation Restaurant : Alila Ubud
The Terrace Restaurant : Amankila Manggis
YENİDEN DOGUN
Mango Tree Spa : Kupu KupuBarong Villas and Tree Spa, Kedawatan – Ubud
Spa Alila : Alila Ubud
Amandari Spa : Amandari Kedawatan – Sayan
Yazının başına dönmek için tıklayınız
Ebru Aymen